hollanda --------------- 1 hans van breukelen 2 adrianus a van tiggelen 4 ronald koeman 6 hubertus van aerle 7 gerald mervin vanenburg 8 arnoldus j mühren 10 ruud gullit 12 marco van basten 13 erwin koeman 17 frank rijkaard 20 jan wouters
goller --------------- dk. 32 ruud gullit (1-0) dk. 54 marco van basten (2-0)
sarı kartlar --------------- jan wouters (hollanda) hubertus van aerle (hollanda) anatoliy demyanenko (sscb) gennadiy litovtchenko (sscb) vagiz khidiyatulline (sscb)
finalde sscb, kouznetsov'un yokluğuna rağmen oldukça hareketli bir mücadele sergiledi. ancak, hollanda gullit'in golüyle ilk yarıyı 1-0 galip kapatan taraf oldu. hollandalılar ikinci yarıda van basten'in inanılmaz virtüözlüğünde ters açıdan atılan bir gol daha kazandılar. sscb'de golcü belanov, kazanılan penaltıyı dışarı atınca, maç hollanda'nın 2-0 üstünlüğüyle sona erdi. hollanda, rinus michels'in teknik adamlığında ilk defa gerçek bir zafere ulaşmıştı. kötü şansları ve 1970'lerde son anda kaçan fırsatlardan sonra, bu şampiyonluk hollanda'ya gerçekten çok iyi gelmişti.
bu final sırasında tatildeydik. maçı, kaldığımız otelde izlediğimizi hatırlıyorum. hatırladığım ilk avrupa şampiyonası finalidir.
van basten'in 53. dakikada futbol tarihinin en güzel gollerinden birisini, dönemin yıldız kalecilerinden rinat dasaev'in ağlarına mucizevi bir biçimde gönderdiği karşılaşmadır.
•hollandanın yarıfinalde almanyaya karşı aldığı 2-1 lik galibiyet 1956 dan beri almanyaya karşı aldığı ilk galibiyet oldu.1956 dan o güne kadar oynanan 10 maçta almanya 7 galibiyet ve 3 beraberlik almıştı.
•sscb 3.kez finalde kaybederken bu alanda rekor kırmış oldu(1964,1972 ve 1988)
•bir önceki kupanın şampiyonu fransa eleme grubunda sscb ve doğu almanyanın ardından 3.gelerek finallere katılamadı.bu zamana kadar bu a bir ilk ve tek oldu.bir önceki şampiyonlar mutlaka bir sonraki turnuvaya katılmışlardı.
•marco van basten'in hattrick yaptığı maç ingiliz kaleci peter shiltonın 100.milli maçı idi.
•hollandanın yarıfinalde almanya karşısında aldığı galibiyet kutlamaları o kadar kalabalıktı ki en son ıı.dünya savaşının bitiminde bu şekilde kalabalık toplanmıştı.amsterdam kanallarında ki tekneler üzerinde dans eden toplluğun ağırlığından battı.kutlamalara yaklaşık 1.000.000 kişinin katıldığı tahmin ediliyor.
•turnuvanın kahramanı marco van basten finaller öncesinde turnuvaya katılıp katılmamakta kararsızdı.onu ikna eden johan cruyff oldu.
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
ertesi sabah profesör zelentsov, görüşmek için çok istekliydi, çünkü artık komünizm çöktüğüne göre, belki fikirlerini batı kulüplerine satması mümkün olabilirdi. bunu şöyle ifade etmişti: "yöntemlerimi başkalarına da vermek isterim, ama sadece saygın alıcılar bulursam."
zelentsova göre teorisinin en büyük sorunu, futbolun oyunculara bağlı bir spor oluşuydu. "bir fikir vardır, bir de bu fikri uygulayan kişiler." bu yüzden de en iyi oyuncuları belirlemeye yarayacak bilimsel bir yöntem geliştirmişti. bana, bir bilgisayar oyunu oynadığını zannettiğim yardımcısını gösterdi. zelentsov, "bir oyuncunun kapasitesini belirlemek için kullanılabilecek çok çeşitli yöntemler vardır", dedi. "kan tahlili yapabilir, nasıl sıçradığını, nasıl koştuğunu sınayabilirsin. ben temasa gerek olmayan yöntemleri tercih ederim. böylece hem aids'e yakalanma riski olmaz, hem de oyuncuya, onu çok fazla yoracak şeyler yaptırmamış oluruz. testleri yapmak için de birçok yöntem var, ama benim tercihim bilgisayar. oyuncu açısından da bilgisayarla çalışmak ilginç oluyor." futbolcuların yeteneklerini ölçmek ıçm bilgisayar oyunları geliştirmişti.
"1988 avrupa şampiyonası'na katılan sovyet takımına oyuncu seçmek için bu testleri kullandığınız doğru mu?" diye sordum. bunu zelentsov'un damadı söylemişti. zelentsov, "40 aday vardı ve bu testleri uygulayarak ilk 20yı seçtik", dedi. seçtiği takım bütün dünya basınının aklını karıştırmış, ama sscb o şampiyonada final oynamıştı. bu testler çok sık kullanılıyordu. dinamo ne zaman bir oyuncuyu transfer etmek istese, ona önce bu testleri uyguluyor, daha sonra da bütün takım düzenli aralıklarla aynı testlerden geçiyordu.
bilgisayarın başındaki yardımcısı ilk testi tamamladı. ekranda, yukardan aşağıya doğru bir çizgi belirdi, beliren bir nokta ekranın solundan sağına doğru hareket etti ve yardımcısı, nokta tam çizginin üstüne gelir gelmez bir tuşa basmaya çalıştı. zelentsov bunun, reaksiyon, sinir ve denge testi olduğunu söyledi. yardımcısı, her birinin hızı farklı olan ve sonuçta kişiye bir skor veren 10 ayrı noktayı yerleştirmeye çalıştı.
sıra bana gelmişti. acaba dinamo'da futbol oynamak için uygun biri miydim? ilk denememde 0,34 puan aldım, ikincisindese 0.42. zelentsov dinamolu oyuncuların normalde 0,50 ile 0,60 arasında bir skor tutturduklarını söyledi, ama 0,80'e kadar çıkanlar da oluyormuş. bir oyuncu eğer formdaysa ya da o gün kendini iyi hissediyorsa (zelentsov ruhsal durumundan söz ediyordu) , diğer zamanlara göre çok daha iyi bir skor elde edebiliyordu.
düşük skorlarımı savunmak için, epeydir egzersiz yapmadığımı söylemek istedim. noktayı yanlış bir yerde durdurduğum zaman sinirleniyor ve tuşlara birkaç kez basıyordum. o zaman da bir sonraki nokta hedefin çok ötesinde kalıyordu. şurası bir gerçek ki, bu testin ölçtüğü niteliklerden biri de sinir sağlamlığıydı zelentsov, elde ettiğim sonuçlara üzülmüş gibiydi.
bundan sonra uygulayacağım, dayanıklılığı ölçen bir yazma testinde çok daha başarılı olmaya kesin kararlıydım. hızımı belirlemek için herhangi bir tuşa birkaç saniye boyunca olabildiğince sık aralıklarla basmak zorundaydım. ondan sonraki 40 saniye içinde de aynı tuşa elimden geldiğince fazla sayıda basmam gerekiyordu. burada amaç, 40 saniye boyunca, daha önce elde ettiğim maksimum hız düzeyini koruyabilmemdi, ama manın (hatta isterseniz deneyin) bir tuşa arka arkaya sürekli basmak çok uzun bir zaman alıyor. bu sefer testi bozduğumdan emindim. maksimum hızımı belirlemeye çalışırken, zelentsov parmağımı tuştan kaldırmamamı söyledi, çünkü bu, zaman kaybına yol açıyordu. o andan itibaren parmağımı tuşun üstünde tuttum ve daha iyi bir skor elde ettim. böylece 40 saniye süresince hızım, maksimum hızımın altına hemen hemen hiç düşmedi sayılır. bana kalırsa zelentsov bu tür sorunları gayet iyi biliyordu, çünkü aksi olsaydı, 1988'deki o takıma çok garip isimler girebilirdi pekâlâ. belki bu sırada insan zekâsını da ölçüyordu. eğer testlere yanlış açıdan bakarsanız, başarısız oluyordunuz. dayanıklılık, kaslarımın çalışması, hıza ulaşma becerisi ve yorgunluğa direnç dallarında oldukça iyi sonuçlar elde ettim.
sonra sıra hafıza testine geldi. ekran dokuz eşit kareye bölünmüştü ve her karede 100'den küçük bir rakam belirip birkaç saniye kaldıktan sonra kayboldular. her kareye, o karede beliren rakamı yazmak zorundaydım. zelentsov'a göre bu test futbolcunun, takım arkadaşlarıyla rakip oyuncuların sahadaki yerlerini hatırlama yeteneğini ölçüyordu. (belki de şarlatanın tekiydi - tam olarak emin değilim.) üç ekranda oynadım ve bütün rakamları doğru yazarak yüzde 97 gibi bir skor, elde ettim. bu çok doğaldı, çünkü akademik çalışmalar için gereken hafıza gücü de buna eşit sayılırdı, isimlen, tarihleri, daha birçok şeyi hatırlamak zorundaydım ve üniversiteden daha yeni mezun olmuştum. bu test osvaldo ardiles, glenn hoddle, ray wilkins graeme souness ve amerikan futbolundaki oyun kurucular gibi iyi pas atan oyuncuların, neden diğerlerine göre daha entelektüel olduklarını da açıklıyordu bir anlamda.
bir sonraki test çok basitti. ekran bir anda beyazlaşıyordu ve ben bunu görünce, olabildiğince çabuk klavyeye basmak zorundaydım: reaksiyon testi. bana gereken ortalama süre 220 milisaniyeydi ve zelentsov büyük bir sevinçle bu skorun, sezon başında bir dinamo oyuncusundan beklenen skor olduğunu söyledi, inanın bana, hayatımda bu kadar gururlandığımı hiç anımsamıyorum.
en son test benim için olanaksızdı. ekranda beliren bir nokta, bir labirent içindeki karmaşık bir yolu izliyordu ve ben bir 'joystick' kullanarak aynı yolu yeniden çizmek zorundaydım. ama noktanın yolunu hiç anımsamıyordum. labirent çok dar ve dolambaçlıydı. sürekli olarak hareket halinde olduğu için de, yolu çizmeye çalışırken hep duvarlara tosluyordum. bu, doğal olarak bir koordinasyon ve hafıza testiydi. böylece profesyonel futbolcuların ne denli olağanüstü insanlar olduklarını anladım. yıllarca çalışsam bile o labirenti doğru takip etmeme olanak yoktu.
zelentsov bu skorlara bakarak antrenöre, bir oyuncunun hangi yönleri üzerinde daha fazla durması gerektiğini söyleyebiliyordu. "bu testlerin, futbol için gereken becerileri ölçtüğünü anladım", dedim, "ama herhalde test edilemeyecek bazı yetenekler de vardır". bana hak verdi: "örneğin hız, futbolcunun koşma tekniğine de bağlıdır. bunu başka bir yerde ölçebiliriz." "peki", dedim, "ya zavarov ve belanov bu testlerde kötü skorlar yapsalardı ne olurdu? onlar en iyi oyuncularınızdı ve onları seçmek zorundaydınız". zelentsov yanıtladı: "zavarov ve belanov en formsuz oldukları dönemde bile diğerlerinden daha yüksek sonuçlar alıyorlardı."
yardımcı hakemler: gérard biguet (fra), rémi harrel (fra)
ussr: rinat dasayev (c), vagiz khidiyatullin, anatoliy demianenko, vasiliy rats, sergei aleinikov, gennadiy lytovchenko, olexandr zavarov, oleh protasov (dk. 71 viktor pasulko), ihor belanov, oleksiy mykhailychenko, sergei gotsmanov (dk. 68 serhiy baltacha)
yedekler: viačeslavas sukristovas, tengiz sulakvelidze, viktor chanov
teknik direktör: valeriy lobanovskiy (ukr)
netherlands: hans van breukelen, adri van tiggelen, ronald koeman, berry van aerle, gerald vanenburg, arnold mühren, ruud gullit (c), marco van basten, erwin koeman, frank rijkaard, jan wouters
yedekler: john bosman, john van 't schip, wim kieft, joop hiele, wilbert suvrijn
teknik direktör: rinus michels (ned)
goller: (0-1) ruud gullit (c) dk. 32 (0-2) marco van basten dk. 54
sarı kartlar: dk. 31 anatoliy demianenko, dk. 33 gennadiy lytovchenko, dk. 42 vagiz khidiyatullin (ussr) dk. 37 jan wouters, dk. 50 berry van aerle (netherlands)
van basten ends dutch wait published: sunday 5 october 2003, 14.07cet
having set up ruud gullit for the opener, marco van basten's incredible volley sealed the oranje's long-awaited first major title.
the 1988 uefa european championship concluded pretty much as it had begun, with a meeting between the soviet union and the netherlands – on-song marco van basten ensured there would be no repeat of the ussr's group stage triumph, though.
van basten was left out of the 1-0 defeat, but had become the first name on the team sheet since and was at his inspirational best in the munich final. his gravity-defying header set up ruud gullit for the opener before a moment of poise and class that will inspire admirations for decades to come, lashing in a stunning volley from the acutest of angles. it sealed a 2-0 victory and the oranje's long-awaited first major title.
a final packed with players of the highest class – eight of them from fc dynamo kyiv – was slow coming to life. for the soviet union it never really did, from the moment gennadiy litovchenko beat a man but hit his shot straight at hans van breukelen. within two minutes the netherlands were in front.
erwin koeman took a corner on the right; when it was headed out, he crossed to the far post. with the defence coming out to play offside, van basten craned his neck to square towards the unmarked gullit, whose own header beat rinat dasayev for power rather than accuracy. the game went back into its shell, with few real chances – but how the dutch took theirs on 54 minutes.
a bad touch by olexandr zavarov allowed adri van tiggelen to intercept and feed arnold mühren, playing his last international match, wide on the left. his instant high cross went deep across the soviet penalty area and when the ball reached him, van basten was eight metres from goal and only five or six from the right-hand goal line, with no obvious option except a cross towards gullit.
instead, full of confidence, he hit an astonishing top-spin volley over the head of the best goalkeeper in europe and just inside the far post. even the 'neutral' west germans, whose own aspirations were ended by the netherlands in the last four, rose at the olympiastadion to applaud; yet to their credit the ussr refused to lie down.
they could have halved the deficit when van breukelen needlessly brought down sergey gotsmanov. the goalkeeper made amends, as 1986 european footballer of the year igor belanov's long run-up did more to upset his own rhythm than terrify van breukelen, who blocked the low shot.
a month earlier, his penalty save had won the european champion clubs' cup for psv eindhoven. this time he had to make do with a key support role in the van basten show.