gençlerbirliği tarihinde ilk kez türkiye kupasında finale yükselmiş ve finalin ilk maçında eskişehirspor'u 5-0 yenerek ilk maçtan kupayı kazanmayı garantilemişti.
maç bilgileri şöyle;
hakemler : özcan oal, kemal yeşeren, ergun darıcı
gençlerbirliği : okan gedikali, eyüp taş (serdar eroy), gökhan gedikali, hasan hacıhasanoğlu, şirahman berberoğlu "şirin berberoğlu", zlatko krempotovic (mehmet şengüler), avni okumuş, özcan duman, halil ibrahim eren, osman özdemir, harun erol "köfteci harun"
teknik direktör : metin türel
eskişehirspor : rade zalad, ibrahim nalbant, erdoğan koç, burhanettin beadini, fevzi rama, vedat uysal, fatih parmaksız, hüseyin nejat, nasır beadini, ahmet kılıç, nedim demirbilek
19 mayıs stadının kırmızı-siyaha büründüğü maçtır. maç ankara'da olmasına rağmen 10 bine yakın es-esli ve 3 bin kadar gençlerbirliği taraftarı tribünlerde yerini almış. fakat buna rağmen gençlerbirliği'min daha 52. dakikada zalad'a 5. golü hediye ettiği ve sonrasında laubalilikten durduğu maçtır.
maçın ertesi günü milliyet'te devrim sağıroğlu'nun yazısı ise gençlerbirliği'nin o zamanlarda da ankara'nın üvey evladı olduğunu gösteriyor:
"helal olsun size.. o başkent seyircisine iyi bir ders verdiğiniz, onları utandırdığınız için..
gençlerbirliği ne yaptı şimdi?
birincisi kendisini sabote eden başkent seyircisini yerin dibine batırdı.
ikincisi 6 yıldır kış uykusunda olan, taraftarlı, paralı bir kulübümüze ders verdi.
üçüncüsü de şu oldu: kendisini başka bir kulüple eşdeğer görmeyen, ona eşit davranmayan bizleri utandırdı.
öyleyse yeni bir başlangıç, yeni bir yaklaşımla şöyle diyelim:
eses, büyük bir iddiayla girdiği 1986-87 sezonu kötü gidip şampiyonluk iddiasından uzaklaşınca da kupaya yönelmişti. eskişehirspor bu organizasyonda son kez, bu dönemde isminden söz ettirdi. ne var ki eski günlerinden eser kalmayan eses, finale kadar yükselmesine rağmen kupayı, 1982-83 sezonunda 2. lig c grubu şampiyonluğunu da kaptırdığı renkdaşı gençlerbirliği'nden alamayınca, o dönem kadroda çoğunluğu oluşturan yugoslav futbolcuların maçı sattığı bile söylendi. ankara'da 5-0'lık maçı izleyen taraftarlar bu konuda ne kadar iddialıysa, türk asıllı yugoslav futbolcular da bu suçlamayı şiddetle reddediyorlar... örneğin burhanettin beadini, liglerin ardından yapılan bu maçta satış bir yana herkesin hırsla oynadığını, zira yeni sezonun transfer döneminde değerlerini yükseltmek için buna ihtiyaçlarının olduğunu velirtiyor ve 5-0'lık hezimeti, maçın ilk yarısında 9 kişi kalmalarına bağlıyor...
13 mayıs 1987 tarihli birinci maç, kupada ilk kez final oynayan gençlerbirliği için önemli olduğu kadar üçüncü defa bu başarıyı yakalayan eskişehirspor için 1970 tarihli ilk finaliyle aynı güne denk gelmesi açısından da ilginçti. eses, 1987'de olduğu gibi, 13 mayıs 1970 tarihindeki ve bir hafta sonrasındaki mücadele neticesinde de kupaya uzanamamıştı.
özcan oal'ın yönettiği başkentteki maçta, 24. dakikada ceza alanına dalmaya hazırlanan zlatko krempotovic'i düşüren fevzi ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyun dışında kaldı. gençlerbirliği 39. dakikada 3-0 üstünlüğe ulaştı. birkaç dakika içinde fatih'in de kırmızı kart görmesiyle eses 9 kişi kaldı. ligin başarılı kalecisi zalad'ın kalesi yol geçen hanına dönmüştü, yugoslav kaleci gençlerbirliği'nin toplarını 5 kez misafir etti ve ilk maç 5-0 eses'in hezimetiyle sonuçlandı.
ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
bu final, ligde büyük sıkıntılar yaşayan ve gerilimli günler geçiren gençlerbirliği camiası için beklenmedik bir armağan gibiydi. zeki çol'un malatyaspor-gençlerbirliği yarı final maçından sonra milliyette yazdıkları, camiadaki gerilimin boyutlarını ve kupanın alınmasıyla da sona ermeyeceğini imâ ediyordu: "finale yükselmek bu denli sorun yüklü bir takım için kuşkusuz büyük başarı. ve bu başarının gerisinde inanan insanların tüm zorluklara, tüm engellemelere göğüs gerebileceğini âdeta bas bas bağırarak vurgulamaya çalışan futbolcular var. gençlerbirliğ'nin gerçek sahibi olan bu futbolcular, bunca badireyi atlattıktan sonra, bu buruk finali de bir onur mücadelesi olarak görürlerse... işte o zaman kupa gençlerbirliği'nin değil bu oyuncuların olur."
çol'un imâları boş değildi; nitekim, teknik direktör metin türel, final maçının ardından görevinden ayrılacağını şimdiden açıklamıştı. türel, finalden sonra da, gençlerbirliği camiasının "sorunsuzluktan sıkıldığı için soran çıkartmayı seven bir camia olduğunu" söyleyecekti.
ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
finalde rakip, eskişehirspor'du. iki kırmızı siyahlı takım, 2. lig şampiyonluğu için çıktıkları düellodan dört sene sonra, bu kez türkiye kupası şampiyonluğu için karşı karşışaydılar. es-es, 1970/71'de kazanmıştı türkiye kupası'nı. gençlerbirliği'nin ise, 1946'daki türkiye futbol birinciliği 'nden beri, türkiye ölçeğinde düzenlenen bir organizasyonda şampiyonluğu yoktu. eskişehirspor, ligde gençlerbirliği'nden daha iyi bir durumdaydı ve finale o sezon ligin birincisi ve üçüncüsü olan galatasaray ile samsunspor'u eleyerek gelmenin moral gücüne sahipti. ve 13 mayıs'ta ankara'da oynanan ilk maçta tribünde de kesin üstünlüğe sahipti eskişehirspor. dört sene önce olduğu gibi yine 10 bin taraftar eskişehir'den ankara akmıştı. buna karşılık gençlerbirliği'nin 3 bin civarında destekçisi vardı tribünde. birkaç sene önce ankaragücü'nün kupa başarılarını coşkuyla kutlayan ankalı futbolseverler, çok daha kısıtlı şartlarda yeni bir "kupa beyi" olmaya aday olan gençlerbirliği'ne ilgi göstermiyorlardı...
takımın da havası bozuktu biraz, oyuncuların tadı kaçıktı. abisi -futbol federasyonu'nun önemli isimlerinden- ayhan şarman'la birlikte gençlerbirliği'nin gedikli sevdalısı olan coşkun sarman, her dara düşüldüğünde olduğu gibi çıkagelmiş, psikologluk maharetini işe koşmuştu maçtan önce. futbolcularla tek tek görüşüldü uzun uzun. hem "araları yapıldı", hem motive edildiler. maç öncesi soyunma odasında bulunanlar, takımın, "kafesten salınmayı bekleyen bir aslana" benzediğini hatırlıyorlar.
eskişehirspor maça moral üstünlükle ve bastırarak başladı. 7. dakikada santrforları ahmet iyi bir fırsattan yararlanamadı - görüp görecekleri de o olacaktı! arkasından oyun yavaş yavaş dengelendi, ve 24. dakikada maçın kritik ânı geldi: zlatko ceza alanına göbekten dalıp kaleciyle karşı karşıya kalmak üzereyken eskişehirspor beki fevzi'nin tekmesiyle yere indi. 18. dakikada bir sarı kart görmüş olan fevzi kırmızı kartla oyundan atıldı. avni, penaltı gibi attığı frikiklerden birini kullandı: 1-0. havasını bulan gençlerbirliği iştahla yüklendi. 37. kada halil ibrahim'in sıfıra inip ortaladığı topu özcan içeri plaseledi: 2-0. 39. dakikada harun'un arka direğe kestiği topu halil ibrahim kalayla filelere gönderdi: 3-0. peşinden fatih kırmızı kart görünce 9 kişi kalan eskişehirspor'un gardı tamamen düştü. ikinci devre golle başladı: 46. dakikada zlatko'nun pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan harun,onu da geçerek boş kaleye yuvarladı: 4-0. çok geçmeden, aynısından bir kere daha: 52. dakikada yine harun yine zalad'ı çalımlayarak beşinci golü filelere yolladı. sonra gevşedi gençlerbirliği, lâubalilikten bir yığın gol kaçırdı. yoksa 10-0 olması işten değildi maçın, herkes birleşiyordu bunda.
"benim gençlerbirliği'ndeki ikinci senede eskişehirsporu türkiye kupasında ankara'da 5-1 yendik. rövanş maçında kendileri evime telefon açıp açık çek teklif ettiler. istediğin parayı yaz dediler ama biz o sene kupayı kazandık..."
federasyon kupası final kurası bugün ankara'da çekilecek.
futbol federasyonu'ndaki kura çekimi saat 11.00'de yapılacak ve 13 mayıs çarşamba günü gençlerbirliği ile eskişehirspor takımları arasındaki ilk maçın yeri belirlenecek.
kupanın sahibini ortaya çıkaracak ikinci karşılaşmanın tarihi ise 20 mayıs.
‘rıfat derlerdi ama ben rafael’dim’ rober koptaş 13 mayıs 2012 agos gazetesi
gençlerbirliği’nin uğuru ermeni rıfat
ankara’nın köklü kulübü gençlerbirliği’nin en sadık taraftarlarından biriydi. babadan miras taraftarlığını, kulüp yöneticiliğiyle taçlandırdı. endüstriyel futbolun burnu havada yönetici tipinden çok farklı bir profil çiziyordu. futbolcunun her derdine koşan, onunla sevinen, onunla ağlayan, takım daha iyi beslensin diye işinin gücünün nafakasını hiç düşünmeden feda eden bir gönül bağı demekti yöneticilik onun için. oyun profesyonelleştikçe, pasta büyüdükçe, siyasilerin ve para sahiplerinin iştahını kabarttıkça, onun gibiler de sahneden hızla çekildiler.
(...)
gençlerbirliği hayatıma bir girdi pir girdi
gençlerbirliği var ankara’da, babam da hastası, hem nasıl hastası. ben zaten girdiğimden beri üye kayıt kurulundaydım. yönetime girmezdim, ismimi kimse görmesin diye, r. demircan diye geçerdi kayıtlarda adım. birinci yedek üye, üye kayıt kurulu başkanı oldum devamlı. uzun seneler öyle gitti. çok sevdiğim rafet genç vardı. milliyet gazetesi köşe yazarıydı, siyaset yazarı, parlamento gazetecileri derneği başkanı, zorla soktu beni yönetime. dedim, “ağabey benim adım görünmesin.” “oğlum” dedi, “kaç sene geride kaldın, bırak bu sefer adın görünsün, artık kaçma!” dedi. rıfat, rıfat gidiyoruz, resmi adımızı görünce laf gelmesin dedim. bir şey olmaz dedi, ilk defa o zaman yönetime girdim.
bu işi sırtlananlar ankara’nın esnafıydı. hepsi gönül vermişti takıma. tavukçu hüseyin vardı, ayakkabısını demirspor’un antrenörüne atmış, tek ayakkabıyla geldi eve. ben 15 yaşımda artık kendim gitmeye başladım maçlara. ankara bölge müdüründen davetiye almaya başladım. ondan iki davetiye alır, maça giderdim.
ankara ermenileri gençler’i tutardı
benim gençlerbirliği taraftarlığım babamdan gelir. babam üye değildi ama taraftardı, beni maçlara götürürdü, ama üye olan ermeniler vardı. 19 mayıs stadı o zamanlar da vardı. oraya giderdik. maçtan sonra soyunma odasına giderdik. sağbek zeki vardı, ermeni. ankaralı. kalas zeki derlerdi, kardeşi var, avukat orhan. ankaralı ermenilerin gençlerbirliği’ne karşı bir sevgisi vardı. sonra orada diran diye bir ermeni ağabeyimiz de oynadı, çok severdim.
ben askerden geldikten sonra hemen evlendim. askerde çok eziyet çektim. dayaklar yedim, çenem kırıldı, kötü muamele gördüm ama iyi insanlar da vardı. onlar sayesinde bitirebildim askerliğimi. tuhafiye dükkânı açtım. tam cebeci stadı’nın tahta köprünün çıkış yeri. maçlara gidiyorum, bir gün kazandılar, işim de fena değil, çıkardım prim dağıttım. ama yönetici falan değilim. üye de değilim, taraftarım. son bir maç oldu orada, birkaç futbolcu formayı fırlatıp, “bizden bu kadar” dediler, içime işledi. o kümede kalma maçıydı, güç bela kümede kaldılar. sanırım 71 senesiydi. ondan sonra ben gençlerbirliği’ne bulaştım, primler falan vermeye başladım, çocuklarla samimi olmaya başladım. senin ayağın uğurlu geliyor, deplasmana gel filan derken, 80’e kadar gençlerbirliği’nin deplasmanını, maçını kaçırmayan adam oldum. ikinci ligdeydik daha. küme düşmemek için senelerce direndik.
üç beş deli takımı sırtladık
insanlar bize, üç beş deli bu takımı sırtlamış götürüyor derlerdi. ankara’nın parlamenterleri, bize moral destek oluyorlardı. biz beş on arkadaş, beş on kişi dışardan, hasan ağabey’imiz vardı, hayatını orada geçirdi. o başımızda, her sene başkan seçeriz. esnaf, sanayide kaportacı çoğu. ekrem üstündağ var, bunlar kahraman çocuklar. böyle bir fedai grubu ve hiçbirinin de işi düzgün değil. paralı adamlar falan değiller. başkanlığı hep hasan şengel yaptı. biz 7-8 sene bu işi böyle götürdük. o çocuklar da benim gibi, küçüklükten gençlerbirliği taraftarı. sonra tabii sağdan soldan büyüklerimiz, yol da gösteriyorlar. ilhan cavcav’ın bir ara talip olduğunu hissettik, geldi, hatta hasan ağabey uğraşıyordu onu başkan yapabilmek için. ilhan cavcav geldi, 78 falandı, 3-4 ay yaptı başkanlığı, sonra yapmayacağım dedi. ben fabrikasına gittim, bir arkadaşım vardı alanyalı, fatih sipahioğlu diye, onunla ricacı olduk, öyle döndü başkanlığa… bilmem hatırlar mı şimdi.
o üç aylık başkanlık döneminde gençlerbirliği çok iyiydi. sonra da, sağdan soldan muhalefet ettirmeyerek, çok kuvvetli bir yönetim kuruluyla geldi ilhan cavcav. meşhur petrolcü osman, milli birlik üyesi rıfat solmazer, ankara’nın çok önemli esnafları…
takım küme düşünce alanya’ya intihar etmeye gittim
ilhan cavcav’ın geldiği ilk sene, takım üçüncü ligden mahalli kümeye düşmüştü. ben alanya’ya intihar etmeye gittim. çıldırdık... kulağımıza geliyor ki düşme kalkacak, federasyon şöyle yapıyor, böyle yapıyor. ben her gün ankara’yı arıyorum, bir haber var mı diye. sonra haber geldi, düşme kaldırıldı, ikiyle üç birleştirildi, biz bir anda, mahalli kümeye düşmüşken, kendimizi ikinci ligde bulduk. ankara’nın en iyi topçularını aldık, toğman yamanlar’ı antrenör yaptı, o sene basbayağı kafaya oynadık. ben de böylece intihardan döndüm yani.
aslında ömür boyu küme düşmemeye oynadık. o son maçlarda millete yalvar yakar geçerdi; hiç maç satın alamadık, hatır şikesi kovaladık, bize çok maç bırakan oldu. ilhan ağabey yıllar sonra bunu söyledi, “maç satmadım ama, maç satan topçum oldu” dedi. kırıkkale maçında kalecimiz bir sattı, zaten çıkarana kadar maç 3-0 oldu. o sene 3. bitirdik. ondan sonraki sene kadri aytaç’ı antrenör yaptık.
kadri aytaç özür diledi
ilhan cavcav, bahçelievler’de bir lojman yaptı, yatakhaneler falan. bir akşam çocuklar yemeği yedi, cemalettin kaptan ve galatasaray’lı ümit yemeğe çıktılar, ben, kadri hoca ve ekrem üstündağ oturuyoruz. televizyonda bir askeri ateşe öldürüldü diye haber var, bir ermeni tarafından! kadri hoca bir fırladı, bilmem ne yaptığımın ermenisi diye! bir tane ermeni bulsam keserim falan. ben uzun maltepe içiyordum, dışarı çıktım. daha sezon başı, daha takımı yeni kampa topladık, ben dışarı çıktım. sonra kadri hoca yanaştı, “benim hayatımı bir ermeni kurtardı, ben köprü altlarında hırsızlık yapardım, beni aldı beyoğluspor’a götürdü, kusura bakma” dedi. “yahu hocam” dedim, “ben sana kızmıyorum, ben bu işlere kızıyorum, seni ermeni kurtarmış da beni kim kurtaracak!” dedim.
kadri hoca, sen uğurlu geliyorsun diye, bir daha beni otobüsten indirmedi. o kötü lafı eden kendisiydi ama ben dışarı çıkınca, ekrem “rafet de ermeni” demiş; adam hemen dışarı çıktı, yüzde yüz bir dönüş yaptı, gönlümü aldı.
işim gücüm allah’a emanetti
bir perakendem var, tezgâhtarlarım benden zengin. bir de çorap çamaşır bayiliğim var. ondan sonraki sezon da iflas ettik. ben maç peşinde koşarken, çalışanlar ceplerini dolduruyor. hatta bir kere, televizyon almaya gitmiştim, yeni çıkmıştı daha renksiz televizyonlar. televizyoncu bana, “senin elemanlar iki ay önce aldı televizyonu“ dedi. ben de dedim helal olsun. baba malımız vardı, onlara güveniyoruz, satarız kurutuluruz diye. bu gençlerbirliği bende öyle bir hastalık ki, insanın gözü para görmüyor.
öyle anlar geliyordu ki, kendimi ankara’nın en tanınmış adamı sanıyordum. gittiğim yerde itibar görüyordum, seviliyordum. ben amatör şubeler ve altyapı sorumlusu diye geçerdim. çocuğunu alan bana geliyordu, ağabey şu çocuğa bir bak diye. iki üç kereden sonra, “oğlum bana fazla yanaşmayın ben ermeniyim” derdim. bunların içinde çok sevenler oldu beni, çok samimi olduğum insanlar oldu. biz ankaralıyız, beraber erik çaldığımız adam emniyet müdürü oldu.
laf atanları anlamazlıktan gelirdim
ermeni olduğum için çok bir şey yaşamadım, ama ortam biraz gerilse bazı laflar çarparlardı bana. gerçi ben anlamazlıktan gelirdim. denizaltı diye bir yer vardı, bize bağlı sayılırdı, bürokratların filan gelip zaman geçirdiği bir yerdi. gençlerbirliği’nin hiç parası yoktu. denizaltı’na gittim, “abiler dedim, bir deplasman parası çıkarın.” hiçbir şey çıkmadı, kimse elini cebine atmadı. ertesi gün, ben oraya gidip kapıya “burası kapanmıştır” diye yazı yazıp altına imzamı attım. futbolculara nazari dershane yapacağız dedik, öyle de yaptık. o zaman biraz kızdılar bana. ermeni’yim diye laf edenler oldu, ama pişkindim ben, işi kalenderliğe vurup duymazdan geliyordum.
1. lige çıkınca ermeniliğim göze battı
gençlerbirliği 2. ligde şampiyon olup 1. lige çıkınca benim ermeniliğim göze batmaya başladı. fazla öne çıkmayayım dedim. yüzler gerildi bana karşı. hatta bir galatasaray maçında iyi de bir küfür yedim. futbolcuların yanında, kulübede otururdum ben, o kadar sevilirdim. “bu ermeni hep böyle takımın başında mı çıkacak!” diye kulağımın dibinde söylediler. ondan sonra çekildim ben. maçlara gidiyordum ama işim de bozuldu. 1985’te iyice soğudum. soğuduğum maç; eskişehir’le kupa finali oynayacaktık. ilhan abi, “seni kulübün önünde alırım, maça beraber gideriz” dedi, beni uğurlu sayardı çünkü. stad otelinde kamp yapardı takım. her maçta, oğlumu alır, onun arabasıyla maça gider, bir simit yerdik amatör kümede. o eskişehir maçında, kulüpte bekliyordum, araba geldi, baktım önde başka biri oturuyor, araba dolu. sen başka arabayla gelirsin dedi, hissettim, o şampiyonluk maçına gitmedim. ankara’da 5-0 yenmiştik, eskişehir’de 2-1 yenildik galiba ve kupayı aldık, ben de ondan sonra maça gitmedim.
tanıl bora sağolsun, gençlerbirliği kitabında benden üç yerde bahsediyor, üçü de yüzde yüz doğru. bize üç deli derlerdi. turgut sincan, zeki, ben… federasyon’dan düşme kararını beklerken, saatlerce ağladık. öyle bir hale gelmiştik ki geldiğimiz arabayı kaybettik, yürüyerek döndük.
85’teki kupadan sonra koptum. dışlandığımı hissettim, idare heyeti çok büyüdü, biz küçüldük, kendimizi dışarda bulduk. gitmedim bir daha… sonra da kendimizi avustralya’da bulduk, 1988’de buraya geldim.
buraya gelmeme bir ay kala beni sevenler beni cavcav’a götürdüler. cavcav bana hakkını ve çocuklara bir şey alırsın diyerek para verdi. helalleştik… buraya geldikten sonra, 1993’te eşim ölünce beni aradı, geri döneyim diye biletimi gönderdi. bak sana söylüyorum, cavcav ölüyorum diyene bir bardak su vermez ama bana yaptı bunu.
19 mayıs stadında saat 16.00'da başlayacak olan karşılaşmayı özcan oal yönetecek.
federasyon kupası finali ilk maçında gençlerbirliği,eskişehirspor ile oynuyor... ankara 19 mayıs stadı'nda saat 16.00'da başlayacak karşılaşmayı özcan oal,kemal yeşeren,argun darıcı hakem üçlüsü yönetecek.
gençlerbirligi teknik direktörü metin türel,kupa finali ile ilğili görüşlerini açıklarken " kupa ile ligin havası ayrıdır...biz federasyon kupası'nı başkente getireceğiz" şeklinde konuştu.türel,ankara seyircisinin desteği ile ilk maçta avantajlı bir skor elde etme amacında olduklarını belirterek,bugünkü karlılaşmadan mutlak galibiyetle ayrılmaları gerektiğini söyledi.
eskişehirspor teknik direktörü abdulah matay ise kupayı kazanmaktan başka düşünceleri olmadığını ifade etti. matay,ankara'daki ilk maçı enaz bir beraberlik ile bitirme ve kendi seyircileri önünde kupayı kazanma sevincini yaşayacaklarını kaydetti...
televizyonun saat 16.00'da itibaren naklen yayınlayacağı maçta tarafların muhtemelen kadroları şöyle;
notlar: hava açık ve zemin futbol oynamaya elverişli...karşılaşmayı 13 bin 792 biletli seyirci,14 milyon 580 bin 200 lira ödeyerek izledi.özcan oal sarı kartlarını eskişehirspor'lu fevzi,hüseyin,nejat,gençlerbirliği'nden şirin ve osman'a kırmızı kartını ise fevzi ve fatih'e çıkardı.gençlerbirliği ceza vuruşlarında 21-10köşe atışlarında ise 3-2 önde.
gençlerbirligi federasyon kupası finali ilk maçında eskişehirspor karşısında büyük bir avantajelde etti: 5-0
eskişehirspor oyuna daha etkili başladı. bunda gençlerbirliği orta alanının savunmaya yardım etmeyişi büyük rol oynadı.
gençlerbirliği oyunun ilk on dakikalık bölümünde kalabalık eskişehir savunmasını yüksek toplarla aşmaya çaliştı.
ançak bu düşüncesinde 25.dakikaya kadar başarılı olamadı,bu dakikada gençlerbirligi oyunun kaderini değiştirecek avantajı elde etti.
savunmadan sıyrılan zlatko tek başınaceza alanına girerken fevzi tarafından kasti olarak düşürüldü,hakem oal bu futbolcuyu kırmızı kartla oyun dışı bıraktı,kaleyi tam karşıdan gören bu pozisyonda frikik atışını kullanan avni mükemmel bir vuruşla topu köşeden ağlara taktı: 1-0.
gençlerbirliği golle birlikte hareketlendi,37.dakikada savunmadan mükemmel sıyrılan h.ibrahim sıfıra yakın yerden topu içeriye çıkardı,topla buluşan özcan plase bir vuruşla farkı ikiye çıkarttı.
morali iyice bozulan eskişehirspor 39.dakikada kalesnde üçünçü golü gördü,yine sol taraftan harun'un yaptığı ortada top arka direkte bekleyen h.ibrahim'in kafasıyla buluşunca eskişehir ağları bir kez daha havalandı:3-0
40.dakikada avni'yi kasti tekme ile durduran fatih, kırmızı kart görerek oyun dışı kalan ikinci eskişehirspor'lu futbolcu oldu ve ilk yarı 3-0 gençlerbirliği lehine sona erdi.
gençlerbirliği eksik eskişehirspor önünde ikinci yarıda daha rahattı,nitekim 46.dakikada harun tek başına ceza alanına girdi ve dördüncü golü attı.
52 dakikada yine harun aynı hareketlerle ceza alanına girdi ve skoru ilan etti:5-0
gençlerbirligi'nin eskişehirspor karşısında elde ettiği farklı galibiyetten sonra teknik direktör metin türel "futbolcularım sahada formalarının hakkını verdi" dedi.
türel daha sonra antrenörlük hayatında ikinci kupayı kazanacağını belirterek, "iyi oynadık,rakibimizin dokuz kişi kalmasından da yararlanarak farklı bir galibiyete uzandık" ancak,henüz kupayı almadık" şeklinde konuştu.
eskişehirspor teknik direktörü abdullah matay,maç sonrasında konuşmak istemezken,kulüp başkanı aydın beğiter de,"ihraclar çok ağır karardı sahada dokuz kişi kalınca farklı yenildik.ancak her şey bitmiş değil eskişehir'de bu maçın rövanşı var dedi.
konfeksiyonda çalışma hayatıma son vermiş yeni bir iş ve yeni bir hayata başladıgım günlere rastlayan bir final maçıdır gençlerbirlği eskişehirspor kupa finali.
1987 yılının 4 mart günü şuanki meslegim olan yapı malzemeleri sektörüne başlamıştım.üç aya yakın bir süre olmuştu yeni maslegime başlayalı ve işe alaşmaya çalışıyordum.
yeni işimde depo görevlisi olarak çalışıyordum durmadan depoya ürünler geliyordu bizlerde gelen ürünleri depoya güzelce istiflemeye calışıyorduk.
gençlerbirliginin kupa finalinde eskişehirspor'u 5-0 yendiği gün depoya mutfak aspirütörü gelmişti mutfak aspiretörlerini bir paletin üzerine dizmeye calışıyorduk bir yandanda radyodan gençlerbirligi eskişehirspor kupa final maçını dinliyorduk.
bir türlü aspirötörleri istediğimiz gibi dizemiyorduk.kutuları yan yatırarak dizmek daha düzgün oluyor ve daha muhtazam ve daha az yer kaplıyordu.fakat işin ilginç yanı biz aspirötörleri yan yatırarak dizdikten sonra kutunun üzerinde gördüğümüz bir uyarı dikkatimizi hiç cekmemişti taki dizme işleme bitene kadar kutunun üzerinde.."beni dik tutunuz" yazıyordu.şoka girmiştik tekrar kutuları dagıttık ve yeniden kutuları dik dik dizmeye başladık.biz bu işlerle uğraşırken gençlerbirligi eskişehirsporéa 5 gol birden atmıştı.hiç final maçında 5 gol olabilecegini düşünmemiştik ve görmemiştik. işimiz ile bilikte maçta bitmişti demledigimiz çayı yudumlarken gençlerbirliginin 5 -0 lık sonucunu konuşuşmuştuk ve onun üzerine degerlendirmeler yapmıştık elazıg'lı olcay öztürk adında depo amirimiz vardı onun sözü ilginçti."galiba bu gün en dik duran gençlerbirligi" demişti
gençlerbirliği: okan gedikali, hasan hacıhasanoğlu, eyüp taş (dk. 72 serdar eroy), gökhan gedikali, özcan duman, avni okumuş, zlatko krmpotic (dk. 56 mehmet şengüler), şirahman berber, halil ibrahim eren, harun erol, osman özdemir
teknik direktör: metin türel
eskişehirspor: rade zalad, burhanettin beadini, hüseyin nejat, fevzi rama, erdoğan koç, vedat uysal, fatih parmaksız, ibrahim nalbant, ahmet kılıç, nedim demirbilek (dk. 72 erdal işkar), naser beadini (dk. 40 necat barut)
teknik direktör: abdullah matay
gol: (1-0) dk. 25 avni okumuş (2-0) dk. 37 özcan duman (3-0) dk. 39 halil ibrahim eren (4-0) dk. 46 harun erol (5-0) dk. 53 harun erol
sarı kart: dk. 41 şirahman berber, dk. 56 osman özdemir (gençlerbirliği) dk. 38 fevzi rama, dk. 48 necat barut, dk. 51 hüseyin nejat (eskişehirspor)
1986-87 sezonunda sırasıyla bursaspor, trabzonspor, malatyaspor’u eleyen halil ibrahim ve arkadaşları finalde eskişehirspor’la karşılaşıyordu. ankara takımı bir nevi ‘anadolu derbisi’ olan maçların ilk ayağında işi bitiriyordu. halil ibrahim’in de gol attığı maçtan 5-0′lık skorla ayrılıyordu. ikinci maç artık formaliteydi. o maçta gençler 2-1 yenilse de kupa halil ibrahim’in ellerinde yükseliyordu. sonunda başarmıştı altın çocuk, iki finalden sonra kupaya dokunmayı başarmıştı. kariyerindeki en büyük zirve oydu.
alkaralarda kaptanlık pazubandını uzun süre başarıyla taşıdıktan sonra samsunspor, sakaryaspor formalarını giydi. ardından kayserispor’a transfer olup burada antrenör futbolcu olarak oynayan halil ibrahim eren 1990 yılında jübileyle futbol hayatının saha içindeki yaşamını noktaladı. sıra saha kenarına gelmişti. sırasıyla ankaragücü, aydınspor, tavşanlı linyitspor, gölcükspor ve tekirdağ 100 yıl spor takımlarının teknik direktörlüğünü yaptı.
gelin, biz bu halil ibrahim sofrasından kalkarken son sözü yine barış manço üstada bırakılım:
“barış der, her bir yanın altın gümüş taş olsa, dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa, sapa kulpa kapağa itibar etme dostum. içi boş tencerenin bu sofrada yeri yok.”
- en farklı skorlu finaller kupadaki finallerde şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti, gençlerbirliği elde etti. başkent takımı, 1986-1987 sezonunda eskişehirspor ile ankara'da yaptığı maçı 5-0 kazanarak, 52 yıllık türkiye kupası geçmişinde, finallerde en farklı skora ulaştı.
ispanya'nın ünlü real madrid kulübü, gençlerbirliği'nin federasyon kupası şampiyonluğundan dolayı kutladı.
r. madrid kulübü'nden gelen kutlama telgrafında, gençlerbirliği'nin federasyon kupası'ndaki başarısını avrupa kupalarında da sürdürmesi dileğinde bulunuldu