samsunspor'un gollerini emin ve rıfat kaydetmişti. samsunsporlu tanju'nun kendisine gol attıramayan takım arkadaşlarına küstüğü ama ertesi hafta yine golünü yazdığı konuşulur.
ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
necati kola'nın "akdeniz'den ve ulusal medyadan samsunspor'a bakmak" başlıklı yazısından;
en unutamadığım maçlardan biri de 22 şubat 1987'deki antalyaspor-samsunspor müsabakasıydı. 1986-87 sezonunun ilk yarısında samsun'da oynanan maçı 3-0 kaybeden antalyaspor, kümede kalma umudunu güçlendirmek için güçlü rakibinden en azından bir puan alması gerekiyordu.
işte bu maça canlı olarak şahitlik ettiğimde ortaokul üçüncü sınıftaydım. devlet parasız yatılı'da kaldığımız için doğal olarak parasızdık! devletin üç ayda bir verdiği harçlık bir günde bittiğinden bilet alacak paramız yoktu. dönemin flaş takımı samsunspor'u mutlaka izlemek; tanju'yu, savaş'ı, kaleci fatih'i, muzaffer'i, rıfat'ı, emin'i çıplak gözle görmek istiyorduk. sınıf, sıra, koğuş, kader ve maç arkadaşım rahmetli (bir trafik kazasında hayatını kaybetti) atakan'la stadın kapısında uzun süre bizi içeriye sokacak merhametli bir "baba"yı bekledik. en sonunda sıradakiler arasında bizi açık tribüne sokacak nur yüzlü(!) iki kişiyi gözümüze kestirmiştik. "size 'baba' diyebilir miyiz amca?" diye sormadıysak da onlar kendilerine bakışımızdan halimizi anlamıştı. "gelin bakalım!" deyip elimizden tuttular. kapıya geldiğimizde görevlilere bizi işaret ederek "oğlumuz," dediler.
dereyi geçene kadar o amcalar babamız olmuştu, ama içeri girer girmez sevinçten gerçek babamızı bile tanımayacak hale gelmiştik. hemen...
- kırmızın... - beyaaaz... - en büyüüük... - antalyaaa!!! diye bağıran taraftarların arasına karıştık.
o gün ligde galatasaray-fenerbahçe derbisi de vardı. basının ilgisi lider samsunspor'un maçından ziyade ali sami yen'deki dev randevuya odaklanmıştı, ama bu maç için de sayfalarda geniş yer ayrılmıştı. belçika'nın başkenti brüksel'de yapılacak eurovision'da türkiye'yi "şarkım sevgi üstüne" isimli eseriyle seyyal taner'in temsil etmesine karar verildiği günlerdi. trt'nin ikinci kanalının yayına başlaması, renkli televizyonların şimdinin lcd plazmaları gibi moda haline gelmesi, türkiye'nin hızlı gelişimine örnek teşkil ediyordu. başbakan turgut özal, kalp ameliyatı için amerika'nın houston kentindeydi. başarılı geçen ameliyattan sonra istirahat ediyordu. bu arada bürokrasi yavaşlamış, herkes özal'ın amerika'dan dönüp yeni atamalar yapmasını, devletin işleyişinin yeniden hızlanmasını bekliyordu. gazetelerin ana sayfalarının öncelikli gündem maddelerinden biri de deterjanlardı. yasak bir madde kullanan deterjan firmalarının reklamlarının, devletin kanalı trt'de yayımlanıyor olması eleştiriliyordu.
sonuçta her zaman olduğu gibi hayat iyisiyle, kötüsüyle devam ediyordu. türkiye'de hayatın bir parçası da futboldu. ve o gün insanlar, en çok, derbinin sonucunu ve lider samsunspor'un antalya'da kazanıp kazanamayacağını merak ediyordu.
şubat ayı olmasına rağmen antalya'da güneşli ve sıcak bir hava vardı. saha şimdiki gibi yemyeşil ve halı gibi olmasa da futbol için her şey müsaitti. iki sezondur fenerbahçe'ye içeride dört, dışarıda bir atan ve hiç gol yemeyen lider samsunspor ile kümede kalma savaşı veren antalyaspor'un atatürk stadı'nda yapacağı maça antalyalılar büyük bir rağbet göstermiş ve stat erken saatlerde tıklım tıklım dolmuştu. hatta çevredeki apartmanların balkonlarında ve çatılarında, ağaçların dallarında ve tepelerinde bile yer yoktu. takımlar ısınmak için sahaya çıktığında tüm gözler tanju'ya çevrilmişti. gazetelerde sürekli istanbul takımlarına transfer olacağına dair haberler çıkan bir önceki sezonun gol kralını çıplak gözle görmek, futbolseverler için büyük bir mutluluktu. sadece tanju çolak'ın değil, başta savaş olmak üzere birçok samsunsporlu futbolcunun adı istanbul takımlarıyla anılıyordu o günlerde. ayrıca, samsunspor'un o dönemdeki başkanı hasbi menteşoğlu da medyada sık sık yer alıyordu. hatta o günlerde hasbi ağa'nın kırkpmar ağası olacağına dair haberler çıkıyordu gazetelerde. nitekim yaklaşık dört ay sonra olacaktı da...
derken maç saati gelip çattı. stat hoparlörlerinden ilk önce samsunspor'un kadrosu anons edildi. tabii o zamanlar şimdiki gibi serbest numara ve formalara isim yazma uygulaması yoktu. futbolcular mevkilerine göre numaralandırılıyordu, ilk on birler, l'den ll'e, yedekler de 12'den 16'ya kadar sıralanıyordu. o zamanlar toplam on altı futbolcu kadroya girebiliyordu. şimdi ise bu sayı on sekiz...
neyse biz takım kadrolarına dönelim ve anonsu yapan görevliyi dinleyelim:
- sayın futbolseverler, önce konuk samsunspor'un kadrosu: bir fatih, iki yuvanovski, üç zafer, dört muzaffer, beş yaşar, altı emin, yedi rıfat, sekiz savaş, dokuz orhan, on tanju, on bir ercüment...
burada önemli bir ayrıntıyı hatırlatmam gerekiyor. genelde konuk takımın kadrosu hızlı hızlı anons edilirken tribünlerden "yuuuhhhü!" sesleri yükselir. fakat a milli takıma da oyuncular veren o samsunspor'a herkes sempatiyle bakıyor ve trabzonspor'dan sonra şampiyonluk ipini göğüsleyen ikinci anadolu takımı olmasını istiyordu. dolayısıyla "yuuuhhhü!" sesleri yükselmiyor, hatta alkışlayanlar oluyordu.
neyse biz bir kez daha takım kadrolarına dönelim ve anonsu yapan görevliyi dinlemeye devam edelim:
- şimdi de antalyasporumuzun takım kadrosunu veriyorum: biiir cevdeeet... oleeeyyy!!! ıkiii metiiin... oleeeyyy... üüüç ömeeer... oleeeyyy!!! dööört hasaaan... oleeeyyy!!! beeeş akiiif... oleeeyyy!!! altın hüseyin... oleeeyyy!!! yediii ümiiit (fenerbahçe'ye giden ümit birol; samsunluydu. ırmak sanayispor ve samsunspor'da oynamıştı antalyaspor'dan önce)... oleeeyyy!!! sekiiiz tuncaaay... oleeeyyy!!! dokuuuz feriduuun... oleeeyyy!!! ooon bekiiir... oleeeyyy!!! on biiir muraaat... oleeeyyy!!!
veee... iki kırmızı-beyazlı takım, hasan ceylan'ın düdük çaldığı maça başlıyor. karşılaşmada samsunspor beyaz, antalyaspor ise kırmızı formayla mücadele ediyor. stadın güney kale arkasındaki portatif tribünü dolduran samsunlu taraftarlar da takımlarına destek veriyor. ilk yarı genelde samsunspor'un hakimiyetinde geçiyor. yıllar sonra gazeteci ve yorumcu olarak yolumuzun aynı gazetede (zaman) kesişeceği milli kaleci fatih uraz'a fazla iş düşmüyor. fatih abi, genelde ceza yayının oralarda gezinirken, hayatının en kolay maçlarından biri oynuyor.
maç sırasında birçok taraftarın elindeki radyo dikkat çekiyor. futbolseverler bir taraftan maç izlerken, bir taraftan da diğer karşılaşmaların heyecanını yaşıyor.
- sevgili dinleyiciler, birinci lig maçlarının naklen anlatımında bir kez daha sizlerleyiz. mikrofonlarımızı ilk önce ali sami yen'e bırakıyoruz...
- (tribünlerden yoğun tezahürat sesleri geliyor) evet, sayın dinleyiciler, zirveyi yakından ilgilendiren maça saniyeler kaldı.
tribünler tıklım tıklım... karşılaşmayı izlemek için yaklaşık 35 bin kişi tribünleri saatler öncesinden doldurmuş durumda adeta iğne atsanız yere düşmeyecek. 27 puandaki fenerbahçe, güçlü rakibini mağlup edip zirveden kopmak istemiyor. 30 puanlı galatasaray ise samsunspor'un antalya'da puan kaybetmesini bekleyip liderlik hesapları yapıyor. ve bu dev maç galatasaray'ın başlama vuruşuyla start alıyor...
- mikrofonlarımız şimdi de istanbul fenerbahçe stadı'nda...
- evet sayın dinleyiciler, fenerbahçe stadı'nda henüz gol yok. beşiktaş'ın ankaragücü karşısındaki baskılı oyunu devam ediyor...
- sayın futbolseverler, trabzon'dan bir gol haberi daha geldi. mikrofonlarımız avni aker stadı'nda...
- evet sayın dinleyiciler, bordo-mavili ekibin cezası sebebiyle seyircisiz oynanan maçta trabzonspor, konuk denizlispor karşısında farkı ikiye çıkardı...
- mikrofonlarımız tekrar ali sami yen'de...
- kayhan, kayhan, kayhaaan... istanbul ali sami yen stadı'nda 40. dakika... gol, kayhaaan... sarı-lacivertliler ayakta... sarı-lacivertliler mutlu... dev maçta öne geçen taraf fenerbahçeee... galatasaray sıfır, fenerbahçe bir...
ilk yarılar bitiyor, ikinci yarılar başlıyor.
- mikrofonlarımız şimdi de antalya'da...
- şşşttt! susuuun! antalya'nın maçını dinleyelim! (taraftarlar, canlı izledikleri maçı bir de radyodan dinleyebilmek için birbirlerini sessiz olmaları konusunda böyle uyarıyordu).
- evet sayın dinleyiciler, antalya atatürk stadı'nda samsunspor ikinci yarıya fırtına gibi başladı. tanju'nun pasında topla buluşan rıfat, maçın 50. dakikasında topu ağlarla buluşturdu. antalya'da yazdan kalma bir gün... futbol için her şey müsait... şu anda maçın 53. dakikası oynanıyor. antalyaspor sıfır, samsunspor bir...
samsunspor'un baskılı oyunu golden sonra da devam ediyor ve 74. dakikada emin takımını 2-0 öne geçiriyor ve maç bu skorla sona eriyor. bu golün asistini de tanju yapıyor. bu arada tanju ile ilgili ilginç bir ayrıntı:
1986-87 sezonunda birinci lig de mücadele eden bütün takımlara mutlaka bir golü bulunan kral tanju çolak, o sezon sadece antalyaspor'a gol atamamıştı. bu da biz antalyalılar için bir gurur kaynağı(!) olmuştu. hatta o günlerde tanju'nun, antalyaspor maçında kendisine yeterince pas vermeyen bazı takım arkadaşlarına sırf bu yüzden, antalya'yı pas geçmek yüzünden maç içinde küstüğü, basına yansımıştı.
antalya'dan galibiyetle dönen lider samsunspor, o hafta 34 puanla zirvedeki yerini korumuştu. samsun'u 32 puanlı beşiktaş, 30 puanlı galatasaray ve trabzonspor, 29 puanlı fenerbahçe takip ediyordu. bir süre daha şampiyonluk yarışını önde götüren kırmızı-beyazlı ekip, özellikle son haftalarda kaybettiği puanlarla ligi ancak bir önceki sezon olduğu gibi yine üçüncü bitiriyordu. şampiyon ise galatasaray oluyordu.