tarih: 15 haziran 1986 pazar, nou camp stadyumu / leon seyirci: 32277 hakemler: erik fredriksson (isveç), david socha (abd), victoriano sanchez arminio (ispanya)
sscb: rinat dasaev, vladimir bessonov, andrei bal, oleg kuznetsov, anatolii demianenko (kaptan), ivan yaremçuk sergei aleinikov, pavel yakovenko (80 vadim evtušenko), vasilii rats, aleksandr zavarov (73 sergei rodionov), igor belanov teknik direktör: valeriy lobanovskyi (ukrayna)
belçika: jean marie pfaff, michel renquin, eric gerets(101 leo van der elst), georges grun (112 leo clijsters), patrick vervoort, enzo scifo, stefan demol, frankie vercauteren, jan ceulemans (kaptan), danny veyt, nico claesen teknik direktör: guy thys (belçika)
goller: igor belanov (sscb) 27, stephane demol (belçika) 102, enzo scifo (belçika) 56, igor belanov (sscb) 70, jan ceulemans (belçika) 77, nico claesen (belçika) 110, igor belanov (sscb) 111 penaltıdan
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
tekrar maça gidiyoruz, hazırsanız... hem de öyle bir maça ki... "sekizde bir finaller"in hiç unutulmayacak bir maçına... sovyetler birliği ile belçika karşı karşıya... ruslar birinci turda grup birincisiydi. belçika ise grubunda üçüncü olmuş, ama averaj cilvesiyle tur atlamıştı. karşılaşmanın açık favorisi sovyetler'di. "ruslar çaktırmadan sessiz ve derinden geliyor, kupayı alıp gidecekler" görüşünde olanlar hiç de az değildi. basın merkezinde konuştuğumuz birçok ünlü futbol otoritesi bu görüşteydi. maçın başlamasıyla ve ilk yarım saat dolmadan belanov'un golüyle ruslann 1-0 öne geçmesiyle beraber "ben demiştim, ruslar alır bu maçı" diyenler ayağa kalkmıştı. maçın ikinci yansında sahneye belçika'nın büyük yıldızı, bizim sevgili mehmet'e, beşiktaşlı mehmet'e adını veren şifo çıkıyordu.
mükemmel bir gol şifo'dan... durum 1-1 ruslar yeniden ataktaydı. gerçeklençok geçmeden gene belanov golleri ikiliyordu. böyle bitecekti galiba... hayır!.. ceulemans, belçikayı 2-2 beraberliğe ulaştırıyordu. şimdi hakem belirli işaretlerle futbolculara uzatmayı haber veriyordu. uzatma bölümünde belçika bir şahlanmıştı ki, görülecek şeydi... üstelik havanda su dövmüyordu halkın taktığı isimle "kırmızı şeytanlar".... akınlarını golle, gollerle süslemeye de başlamışlardı önce de mol'dan geldi gol: 3-2... sonra claesen'in golü: 4-2... ruslar pes etmiş gibiydi. biri hariç... maçın gol kralı belanov mücadeleyi bırakmıyor, bu arada sert bir hareketle, isveçli hakem frederiksson'un çaldığı düdükle sovyetler'in kazandığı penaltıyı gole çeviriyordu. belanov tam üç gol atmıştı. belçikalılar ise bir fazla... bir tek sarı kartın gösterildiği iki saatlik maç sonunda, birçok kişinin favorisi ruslar finallere veda ediyordu. bir anda belçika gündemde öne geçmişti.
"dünya kupasıyla 1978'de tanıştım ama bilinçli bir şekilde izlediğim ilk turnuva dört yıl sonraki 1982 dünya kupasında bir gördüğüm, bir de görmediğim olay ile şok yaşadım..."
italya'nın polonya ile yaptığı yarı final karşılaşmasında paolo rossi'nin gol sevinci sırasında geniş paça şortunun arasından testisleri ekrana yansıyınca korkup odama kaçtım. aynı turnuvada cezayir'in almanya'yı yendiği maç ise ertesi gün gireceğim anadolu liseleri sınavının kurbanı oldu. seyredemedim o mucizeyi. 1971 ve 72 doğumluların çoğu o imtihan yüzünden bu efsane mücadeleden mahrum kaldı. aynı kupada gördüğüm peru forması da çok etkilemişti beni. bu sebeple maşallahlı sünnet kıyafetimi giydiğim zaman kendimi perulu bir yıldız statüsüne yükselmiş hissettim ansızın. ama doktor ile karşı karşıya gelince ne cubillas kaldı ne de oblitas. neyse ki kademeye babam girdi ve kâbusa dönüşen operasyon sonrası düğünde iğneyle oynamamı sağladı (ayıptır söylemesi biraz geç sünnet oldum).
1986 öncesinde macaristan'ı şampiyon eden bilgisayar firmasına kandım. macarlar daha ilk maçında sscb'den altı yiyince teknolojiye itimadım kalmadı. gece maçları oynanırdı meksika'daki o kupada. danimarka'nın ispanyolca'da "dinamarca"yazıldığını ve guadalajara gibi zor kent isimlerini öğrendik.tanrının eli olup olmadığı sorusu takıldı kafamıza. almanlardan nefret edenler ordusuna yazıldık. belanov'un müthiş direnişime rağmen belçika'nın hakemler sayesinde sscb'yi elemesine gözyaşı döktük. meksikalı negrete'nin olağanüstü golü hafızamıza kazındı. bugün paramparça olan ırak o turnuvada bütün olarak vardı. bir de harika bir halit kıvanç tasviri kaldı kafamda. büyük usta radyodan arjantin almanya finalini anlatırken, arjantinli olarticoechea için "hani ismi şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi deyimini andıran bir futbolcu var ya işte o" demişti.
1990'da herkesin sempatisini kazanan kamerun'u arjantin'i yendikleri için kara listeme aldım. gözler galatasaray'a transfer olan rumen rotariu'nun üzerindeydi. bir de her maçta yıldızlaşan futbolcu gazetelerde üç büyüklerle ilgili transfer haberlerini süslüyordu. kosta rikalı medford aynı takımdan kaleci conejo ve kamerunlu oman bıyıck'a fb, gs ve bjk formaları giydirildi basın tarafından. ama sonuçta hiçbirisi gelmedi. diego armando maradona'nın gözyaşlarıyla biten turnuvadan geriye hüzün kaldı.
abd'de düzenlenen 1994 dünya kupası'ndaki bulgaristan-meksika maçında, kale direği kırılınca eziyeti çeken, o karşılaşmayı nakleden rahmetli aydın köker oldu.
bu az rastlanan olayı ve duraklamadan doğan yarım saati anlatıncaya kadar akla karayı seçti. bolivya'nın yıldızı olarak tanıtılan etcheverry' oyuna girdikten beş dakika sonrası atılınca adamın iyi topçu olup olmadığını anlamak kısmet olmadı. 1986'daki bilgisayar faciasından sonra bu kez baltayı taşa vuran pele oldu; şampiyon adayı kolombiya ilk turu geçemeden evine döndü. üstelik bir de şehit verdi. o kupanın yıldızları hagi, andersson ve letchkov'un bir gün türkiye'de oynayacağından bihaberdik. lalas'ın, larsson'un valderrama'nın saçları lüle lüleydi. şimdinin antalyasporlusu cordoba o zaman da kaleyi terk etmeden duramazdı. hagi'nin kestiği ceza bile onun bu huyundan vazgeçmesine yetmedi.
1998 ve 2002 dünya kupalarında artık televizyoncuydum. son yıllar bir büyünün sona ermesini de ifade ediyordu benim için. dünya kupası'nın en büyük zevklerinden biri yeni futbol kültürleri tanımaktı. iletişimin süratli ilerlemesi sayesinde tüm ligler artık canlı yayınlanıyor ve özellikle afrikalı futbolcularla erkenden tanışıyorduk. buna karşın 1998'de hırvatistan'ın çıkışından, jamaika'nın varlığından, tanıdığım en sevimli futbolcu olan john leshiba moshoeu'nun olmasından keyif aldım. 2002'de güney kore'nin tae han min guk sloganını öğrendik. almanların daha uzun yıllar final oynayacağına, brezilya'nın da kupayı defalarca kaldıracağına ikna olduk. hepsinden önemlisi biz vardık. üstelik dünya üçüncüsü olduk. hem de güney kore ile kupa tarihinin en görkemli fair play gösterilerinden birine imza atarak.
yardımcı hakemler: victoriano sanchez arminio (esp), david socha (usa)
soviet union: rinat dasaev (gk), vladimir bessonov, anatoli demyanenko (c), ivan yaremchuk, pavel yakovenko (dk. 79 vadim yevtushenko), aleksandr zavarov (dk. 72 sergei rodionov), oleg kuznetsov, andrei bal, igor belanov, sergei aleinikov, vasili rats
yedekler: aleksandr chivadze, gennadi morozov, aleksandr bubnov, oleg blokhin, gennadi litovchenko, nikolai larionov, viktor chanov, oleg protasov, sergei krakovski
teknik direktör: valeriy lobanovskyi (urs)
belgium: jean marie pfaff (gk), eric gerets (dk. 112 leo van der elst), michel renquin, frank vercauteren, enzo scifo, jan ceulemans (c), georges grun (dk. 99 leo clijsters), nico claesen, daniel veyt, stephane demol, patrick vervoort
yedekler: franky van der elst, michel de wolf, rene vandereycken, erwin vandenbergh, philippe desmet, jacques munaron, raymond mommens, hugo broos, gilbert bodart
teknik direktör: guy thys (bel)
goller: 1-0 igor belanov (urs) 27' 1-1 enzo scifo (bel) 56' 2-1 igor belanov (urs) 70' 2-2 jan ceulemans (bel) 77' 2-3 stephane demol (bel) 102' 2-4 nico claesen (bel) 110' 3-4 igor belanov (urs) 111' penalty goal