ilk basımı 1997 yılında olan bülent gürkan ve m. sait orhan'ın "trabzonspor efsanesi" kitabından;
türkiye kupası'nda finalin ilk ayağının oynanacağı maçın öncesi tüm trabzon'un şaşkınlığa uğratan gelişmeler yaşandı. 1985'in 9 nisan'ın 10 nisan'a bağlayan geceyarısı. gece gündüze döndüğünde avni aker'de trabzon'la galatasaray karşı karşıya gelecekti. teknik direktör özkan sümer takımını maça hazırlayıp evinde istirahatte. aslında günlerdir büyük bir gerilim yaşıyor. stres dolu günlerin, idmanların ve bu g. saray maçının heyecanının birleşmesiyle yüksek ateşten hasta. zihni tümüyle maçta. adeta kafasında bir gece önce maçı oynuyor, taktik varyasyonlar geliştiriyor, düşünüyor, düşünüyor... işte bu ruhsal yapı içinde iken geceyarısı telefonu çalar özkan hoca'nın ahizenin karşısındaki sesle neye uğradiğını şaşırır: "özkan hoca görevden alındınız." bu karara gerekçe olarak sonradan çok şeyler söylenecekti ama özellikle sümer'in hakemler aleyhine sürekli beyanatları ve elbette daha da önemlisi şampiyonluk yarışından düşülmesi bu kararın temel dayanakları olmuştu. ertesi sabah uyanan trabzon, bir anda dilden dile tüm kenti saran bu haber ile çalkalandı. karar, teknik direktörde, taraftarda, tüm trabzonspor toplumunda gerçek anlamda bomba tesiri oluşturmuştu.
futbolcular şaşkın
ama asıl şoku futbolcular yaşadı. işte bu olayın etkisiyle federasyon kupası'nda zafere giden yolda en büyük dönemeçlerden ilkini kaybetti trabzonspor. bahattin'in attığı tek gole karşın ihsan'ın koruduğu bordo- mavili kalede iki golün üzüntüsü yaşanmıştı. derwall'in galatasaray'ına 2-1 kaybeden trabzonspor, istanbul'daki rövanşta işi oldukça zora sokmuştu.
federasyon kupası’nda final maçlarının kurası 23 mart’ta istanbul'da çekilecek
federasyon kupası'nda galatasaray ile trabzonspor arasında oynanacak final maçlarının kurası, 23 mart cumartesi günü saat 13.00’de federasyon’un istanbul’daki bürosunda çekilecek.
kupada final maçlarının ilki 17 nisan, rövanş ise 24 nisan tarihlerinde oynanacak.
futbolcu olmak kolay bir iş değil. hele gerçek bir profesyonel olmak daha da zordur. kale direkleri arasında çoğu zaman yalnız olan, kazanılan maçlarda en son kutlanan, ama yitirilen maçlarda baş sorumlu tutulan kalecilerin durumu ise daha ilginçtir. uzun bir kalecilik yaşamını geride bırakan file bekçilerinin işini sağlıklı yürütmesi için sadece fiziksel olarak güçlü olmaları yetmez. çoğu zaman beyinsel ve psiko-sosyal yetenekleri gelişmiş kalecilerin futbol yaşamı daha uzun sürüyor. simoviç, bir kalecide bulunması gereken özellikleri toplamıştır.
6 sezon aralıksız forma giyen simoviç'in türk kaleciliğine hizmetleri de olmuştur. çizgi kaleciligine son vermiş ve savunmanın arkasına düşen toplarda adeta bir libero gibi oynamıştır. türkiye'de bu davranış simoviç ile başlamıştır. dönüp geçen yıllara baktığımız zaman, bu takımın kazandığı şampiyonluklarda kalecinin rolünün ancak simoviç kadar olabileceğini görebiliyoruz. derwall ile başlayan ilk sezonda, galatasaray'ın federasyon kupası şampiyonluğunda simoviç'in rolü yadsınamaz. ve simoviç, yolun sonuna geldi. her şeyin olduğu gibi futbolculuğun da sonu vardır. o gün geldi çattı. ama başarılarla dolu bir son. sanırım simoviç'in çocuklarına, torunlarına anlatacağı çok şey olacak bundan sonraki yaşamında. ancak dünyada 40 yaşı deviren ve ülkemizde de buna yakın yaşlardaki kaleciler görev yaparken simoviç'in futbola veda etmesi biraz erken galiba.
kuşkusuz simoviç'in bıraktığı bayrağı başarıyla taşıyacak türk kalecileri, simo için de mutluluk kaynağı olacaktır.