ilk basımı 2003 olan jimmy burns'ün "tanrının eli: futbolun kayan yıldızı diego maradona'nın yaşamı" kitabından;
menotti'nin barcelonası'yla clemente'nin atletico bilbaous 24 eylül 1983'te, nou camp'ta hayati önemde bir maça çıkacaklardı. barcelona sezona kötü başlamış, oynadıkları üç maçın ikisini kaybetmişlerdi, şimdiyse geçen yılın şampiyonu bilbao'nun karşısına çıkıyorlardı. barcelona maça iyi başlamış ve basklı futbolcuların, çekindikleri sert, kararlı oyununa rağmen, fazla bir faule maruz kalmadan ilk yarı boyunca maçın hâkimiyetini kolayca ellerinde tutmuşlardı. devre sonunda ev sahibi ekip 2-0'lık net bir skorla öndeydi. ama felaket ikinci yarıda gelecekti. on ikinci dakikada, maradona orta sahadan gayet güzel bir şekilde çıkmış, gole giderken, bilbao'nun defans oyuncularından goikoetxea onu yakalamış ve yere yıkmıştı. bu, bil-bao ölçülerine göre bile, ispanya'daki futbol tarihinin en sert faullerinden biriydi. maçı izleyenlerden, serbest çalışan bir ingiliz gazeteci olan edward owen, bu unutulmaz olayı yazarken "bilbao kasabı" başlığını kullanmıştı. bu, böyle sözleri daha önceki ispanyol yönetimi sırasında kendilerine uygulanan baskıları anlatmakta kullanan basklılar için çok büyük bir hakaretti. maçtan sonra yaptığı basın toplantısında menotti, bilbao'nun tarihi boyunca, kadrosunda sahadaki tek amacı rakiplerini biçmek olan futbolcular bulundurmayı tercih ettiğinden bahsetmişti. goıkoetxea'yı 'futbol karşıtları ırkından' gelmekle suçlamış ve ömür boyu sahalara çıkamama cezası verilmesini istemişti. maç sırasında aldığı sarı kartla kurtulan goikoetxea ise daha sonra ispanyol yetkililer tarafından on maçlık bir cezaya çarptırılmıştı.
ama tüm bunlar maradona'yı teselli etmeye yetmemişti. sol dizinin arkasındaki tendonlardan ciddi bir sakatlık geçirmiş ve üç ay boyunca sahalardan uzak kalmıştı. sakatlığının iyileşme sürecinde, karaciğer iltihabı sırasında peşini bırakmayan o nevroz haline yeniden yakalanmıştı. sakatlığı onda kendisine haksız yere zulmedildiği gibi bir duygu uyandırmıştı. barcelona'da yaşadığı travmalar için nunez'i olduğu kadar goikoetxea'yı da suçluyordu.
geçirdiği sakatlıktan sonra, teselli arayışı içinde yine yakın çevresine dönmüştü. maradona klanı ile barcelona kulübünü birbirinden ayıran uçurum giderek derinleşiyordu. barcelo-na'nın doktorları, maçtan sonra ilk anda, anestezi altında olduğu bir sırada maradona'nm dizine üç tane çivi yerleştirmişlerdi ve bunların onun iyileşmesine yardımcı olacağını düşünmüşlerdi. ama kısa bir süre sonra maradona, geleneksel tıp anlayışına karşı bütün hayatı boyunca duyduğu güvensizliği göstererek, tekrar eski arkadaşı oliva'ya başvurmuştu. doktor oliva, hastasını görmek için haftada bir milan'dan barselona'ya uçuyor, çoğu zaman da takımın kendi tıp ekibinin tedavi yöntemleriyle çelişen yöntemler öneriyordu. kasım başlarında oliva, maradona'dan koltuk değneklerini bir tarafa atmasını ve sakat ayağı üzerinde yürüyerek, irade gücünü göstermesini istemişti. barce-lona'nın doktorları bu öneri karşısında çılgına dönmüşlerdi. ama oliva, onların maradona'nın psikolojisinden anlamadıklarında ısrarlıydı. o yılın noel'inde maradona, buenos aires'e gitmiş ve oliva da ona eşlik etmişti. maradona buenos aires'te olduğu süre içinde tümüyle oliva'nın tedavi yöntemini uygulamaya koyulmuştu. işe yarayabilecek hiçbir fırsatı kaçırmayan cyterszpıler da, tedavi sürecinin filme alınmasını sağlamıştı. maradona'nın flash dance ve rocky filmlerinin müzikleri eşliğinde çalışmasını gösteren film, daha sonra katalonya'da bir televizyon kanalına satılmıştı.