o zaman benim için önemli değildi ama şu anda bütün fenerbahçeliler'i üzen bir durum olduğu için söylüyorum. yine aynı sezon finalde mersin idman yurdu'na attığım golle türkiye kupası'nı kaldırmıştık. aradan 24 yıl geçti. o kupa, hala o kupa... umarım o dönemde bu kadar önemli olmayan o gol, bu sezon arkadaşlarımız tarafından unutturulacaktır...
ve işte o maç. fenerbahçe'nin kupa kazanmaya uzun süre ara vereceği mersin idmanyurdu karşılaşması. kupanın ilk ayağı haziran'ın 8'inde istanbul'da 2-0 fenerbahçe üstünlüğüyle sonuçlanır. 15 haziran'da mersin'de oynanan maçta ise fenerbahçe dört dakika içinde selçuk ve mustafa'nın golleriyle öne geçer, 59'da sertaç'ın golü mersin ekibinin tesellisidir. sadık deda'nın bitiş düdüğüyle stankoviç'in öğrencileri yaşar duran, erdoğan anca, onur kayador, alpaslan eratlı, cem pamiroğlu, osman denizci, mehmet hacıoğlu (arif kocabıyık), mustafa arabacıbaşı, selçuk yula, özcan kızıltan'dan kurulu takım kupayı kaldıran son san-lacivert formalı oyuncular olurlar.
fenerbahçe 1982-83'nda hem ligi hem de türkiye kupası'nı kazanır. mersin dönüşü takım hep birlikte boğazda tekne gezisine çıkarken taraftarlar da arabalarıyla sokağa çıkma modasını başlatır. takım tekne gezintisi sonrası sezonun yorgunluğunu sarıyer orduevi'nde atar.
istanbul'da kavacık ve hisarüstü'nü birbirine kavuşturan ikinci boğaz köprüsü'nün temelleri atılırken kadıköy'de 1907 yılında türk futboluna atılan temellerden biri ağır bir sarsıntı geçiriyordu. fenerbahçe dört yıldır lig şampiyonu olamıyor, üç yıldan beri türkiye kupasi'nı alamıyor, 1975'den beri trabzonspor'u yenemiyor, bir türlü istenilen futbolu ortaya koyamıyordu. taraftarlar sabırsızlanmaya başlamış, takımda bir patlama yaratacak bir kurtarıcı bekleyişi içine girmişti.
"ali şen başkan, fenerbahçe şampiyon" nidalarıyla 1981 yılında ali şen fenerbahçe'nin başkanlığına getirildi. alman teknik adam friedel rausch ile yola çıkan başkan ilk günlerinde başarılı olamamıştı. ali şen başkan, fenerbahçe şampiyon olacaktı, olmalıydı! başkan bu yüzden, takımın başına daha iyi bir teknik direktör getirmesi gerektiğine karar verdi. rausch gönderildi, yerine kızılyıldız'ı uefa kupası finalinde oynatma başarısı göstermiş, aek atina ve fcc porto takımlarını çalıştırmış, disipliniyle ünlü branko stankoviç getirildi. yugoslav hoca 62 yaşındaydı.
stankoviç, fenerbahçe ile çalışmalara başlayana kadar yaşından dolayı eleştiriliyor, gazetelerden kızgın sesler yükseliyordu, stankoviç, dragos'taki kampta futbolcuları bayıltana kadar çalıştırmaya başlayınca herkes dikkat kesilmiş, sabırsızlıkla sezonun açılmasını beklemeye başlamıştı. gazetelerde yazılanlar bu merakı canlı tutmaya yetiyordu: "günlerden pazar... saat sabahın altısı... tüm istanbul uyuyor... fakat uyumayanlar da var... üzerlerinde eşofmanlarıyla bir grup insan otobüse binmeye hazırlanıyor... gözlerini ovuşturuyor futbolcular... belki de çoğu ilk defa bu saatte kalkıyor... oysa teknik direktör 62'lik stankoviç, hepsinden dinç..." bunca çalışmaya rağmen fenerbahçe hazırlık maçlarında başarılı olamayınca stankoviç daha ağır çalışmalar yaptırmaya başlamıştı. futbolu şampiyon takımın kaptanı olarak bırakacağına dair söz vererek sezona başlayan alpaslan, meşhur sah idmanlarından birinde üç kez baygınlık geçirince isyan bayrağını çekmişti ama külyutmaz hoca, "baban yaşında adamım, ben koşabiliyorsam sen de koşarsın!" diyerek alparslan'ı koşturmaya devam etmişti. gazeteler hâlâ aynı minvalde haberler yapmaya devam ediyordu: "fenerbahçe teknik direktörü öz ve net konuştu: 'beyler durmak yasak, hep koşacaksınız!' 110 dakika süren öldürücü koşuda alpaslan'ın dizi şişti. cem ishal oldu. onur ile ismail bitime az bir süre kala antrenmanı terk ettiler."
türkiye spor yazarları derneği kupası'nda fenerbahçe beşiktaş'ı 1-0, galatasaray'ı 2-1'lik skorla yendi. fenerbahçe'nin gollerini begoviç ve selçuk attı. 19. tsyd kupası'nı sekizinci kez fenerbahçe'nin alması sürpriz oldu. ayrıca, kupayı beş yılda üç kez kazananlar için konulan çelenç kupası'nı da 1979 ve 1980 şampiyonluklarını 1982'de üçlediği için bir öncekinde olduğu gibi yine fenerbahçe müzesine götürdü. tüm bunlar lige umutlu bir hava içerisinde girilmesini sağladı ama evdeki hesap çarşıya uymadı. lig için kurulan hayaller henüz ilk iki haftada suya düştü.
fenerbahçe ligde ilk maçını antalya ile yaptı ve 1-1 berabere kaldı. ali sami yen'de adanaspor'la yapılan maçta alman 1-0'lık yenilgiyle de sabırlar taştı. beklentileri karşılanamayan taraftarlar idmanlara gelip, futbolcularla tartışmaya başladılar. takım başarısız oldukça idmanlar ağırlaşıyor, galibiyet almak mecburi hale geliyordu. adanaspor mağlubiyeti sonrasında stankoviç idmana elinde 8 kilo ağırlığındaki yeleklerle gelerek, bütün futbolculara tek tek hediyelerini verdi!
"idman bu yelekler giyilerek yapılacak, çıkaran para cezası yiyecek." kulüpte işler ters giderken, kadıköy'deki stadın açılışı herkes için bir umut oldu.
stadın açılış töreninden sonra oynanan altay maçında alman galibiyetle şeytanın bacağı kırıldı. maçı 27.617 kişi izledi ve türkiye'nin hasılat rekoru kırıldı. altay maçından sonra başlanan galibiyet serisi herkesin yüzünü güldürdü. fenerbahçe aldığı galibiyetlerle galatasaray'ın averajla elinde tuttuğu liderliği devraldı ve üst üste dokuz maç kazanıp, kendi elinde bulunan rekoru yenileme firsatı buldu.
1982-1983 sezonunda ispanya, ingiltere, ban almanya ve italya liglerinde futbol tarihinin efsanevi yıldızlan top koşturuyordu. maradona, barcelona forması giyiyordu. 82 dünya kupasına damgasını vuran dino zoff, juventus'taki son sezonuna hazırlanırken, michel platini ise siyah beyazlıların yeni flaş transferi oluyordu. ada'da ise kenny dalglish'li liverpool fırtınası devam ediyordu.
türkiye 1. ligi'nde takımların o sezondaki dağılımıysa dillere destan: istanbul, trabzon, bolu, ankara, adana, bursa, kocaeli, sakarya, zonguldak, antalya, mersin, samsun, gaziantep ve izmir... tam 14 ayrı şehirde 1. lig ateşi yanıyordu. ligde sezonun modasıysa yugoslavlarla çalışmaktı. beş yıl içinde 15 yugoslav teknik direktör, 32 futbolcu yeşil sahalanmızdaydı. antrenörler arasında miliç, kaloperoviç, gegiç stankoviç; futbolcularda ise hatuniç, yaşareviç, ivançeviç, antiç gibi isimler bulunuyordu.
galatasaray'da bu sezon yaşanan lincoln krizine benzer bir durum o yıllarda da yaşanmıştı. futbolcular hoçiç ve sejdiç yugoslavya'ya kaçmış, galatasaray bir deklarasyon yayınlayarak ve gerekli tavrın alınacağını açıklamıştı. kaçak futbolcuların ise kulüpten talepleri şunlardı: "iki gardırop, iki çamaşır makinesi, iki fırın, dört halı, iki elektrik süpürgesi ve altı yatak çarşafı alınsın hemen dönelim." sorun tatlıya bağlandı, futbolcular döndü. beşiktaş ise teknik direktörlüğe, voyvadina'da oynarken stankoviç'in öğrencisi olan m iliç'i getirerek yugoslav modasına uyum sağlamıştı. ayrıca koeaelispor'dan alınan metin ile beşiktaş'ın efsane metin-ali-feyyaz üçlemesinin temelini atarak geleceğini sağlama almıştı.
lig maratonu devam ederken fenerbahçe'nin alacağı son türkiye kupası olacağını bilmediği yeni bir mücadeleye girişti. kocaelispor o zamanlar federasyon kupası adıyla yapılan mücadelede sarı-lacivertlilerin beşinci turdaki rakibi oldu. fenerbahçe'nin ligdeki penaltı şansı kupada da sürdü. henüz 15. dakikada kazanıkları penaltıyla öne geçtiler, 81 dakikadakiyle de maçı 2-0 galip bitirdiler. her iki penaltı golünü de selçuk atmıştı. can bartu, takımı beğenmemişti ve cunu da "fenerbahçe'de futbolcuların ayakları ve kenar yönetimin kafaları henüz hazır değil" diyerek ortaya koymuştu.
milliyet'ten yılmaz gökdel de hoşnutsuzdu: "fenerbahçe maçları yerli filmlere benziyor. senaryo hep aynı... penaltılar ve galibiyet!"
ligin 11. haftasına gelindiğinde kadıköy dev bir karşılaşmaya sahne oldu. fenerbahçe yıllardır bir türlü yenmeyi başaramadığı trabzonspor'u yedi yıl sonra yendi. maçtan sonra milliyet gazetesi stankoviç için "fenerbahçe'yi perişan halde almışam, önceleri tek başıma kalmışam" yazarak onun ilk günlerde yaşadığı zorluğa gönderme yapıyordu. 15. hafta-daysa fenerbahçe ilk defa kadıköy'deki stadında ağırladığı galatasaray'ı selçuk'un attığı golle 1-0 mağlup etti ve aradaki puan farkını ikiye çıkartmanın mutluluğu ile yarıyı lider kapattı. devre arasında ikinci kez düzenlenen donanma kupası'nı kazandılar.
kupadaysa yeni rakip samsunspor'du. ligde tavan mücadelesi yapan fenerbahçe ile tabanda kalmamak için çırpınan samsunspor'un mücadelesinde bol bol tekme, faul ve sarı kart izlendi. istanbulluları tur atlatan tek gol yugoslav begoviç'ten geldi. taki doğan "fenerbahçe yorulmadan kazandı" başlıklı yazısında karşılaşmayı maçı şöyle anlatmıştı: "kupada samsunspor, fenerbahçe'yi ne yordu ne de üzdü. maç boyunca oluşan tek gollük pozisyonu fenerbahçe 10. dakikada değerlendirince, ligdeki beşiktaş maçını düşünüp dinlenmeye çekildi. golden sonra fenerbahçe başarılı bir defans yaptı. sedat, hasan'ı adım adım izledi, alpaslan "hâlâ varım" diyerek tüm hava toplarını topladı. bekler kademe yaptı, oyun kurdu, cem ve erdoğan hatasızdı. orta saha tümüyle savunmaya yardım etti."
federasyon kupası'nm 6. turundaki bu karşılaşmadan sonra erken final eşleşmesi yaşandı: fenerbahçe-beşiktaş. kura çekimine katılan beşiktaş asbaşkanı şevket belgin görüşlerini "iki kardeş kulübün mücadelesinde şanslar eşit. bu eşleşmeyi erken gelen final olarak görüyorum" diyerek açıkladı. diğer eşleşmeler ankaragücü-sakaryaspor, kayserispor-trabzonspor, sanyer-mersin idman yurdu şeklinde oldu. ligde galatasaray maçından sonra rehavete kapılan sarı kanarya sonrasındaki sekiz maçta beş beraberlik iki yenilgi alarak avantajını yitirdi ve 23. hafta kendi evinde ankaragücü'ne 1-0 yenilerek liderliği sarı kırmızılılara kaptırdı. bu puan kayıplarından sonra trabzonspor da yanşa ortak oldu. bir sonraki hafta ise trabzonspor'un galatasaray'ı 2-0 yenmesiyle fenerbahçe yeniden liderliğe yükseldiyse de, 27. hafta alınan 0-0'lık adanaspor beraberliği ile yine koltuktan düştü. 28. haftada kader maçlanndan birincisine çıkan fenerbahçe, 1974 yılından beri deplasmanda yenemediği trabzonspor'u 7 mayıs 1983'te selçuk'un golüyle yenerek liderliği bir daha kaptırmamak üzere ele geçirdi. ikinci kader maçı ise 5 haziran 1983'te fenerbahçe ve galatasaray arasında oynandı. türk futbol tarihine geçen bu efsanevi derbide sarı lacivertliler son yarım saatte buldukları gollerle 4-1 mağlubiyetten kurtulup, maçı 4-4'e bağlamayı başardılar. son iki haftaya girerken fenerbahçe liderdi.
federasyon kupası çeyrek finalinde beşiktaş'la karşılaşacak fenerbahçe'de yönetim kurulu kupayı istediğini futbolculara verdiği yemekte açıkladı. kurul "kupayı getir, ikişer bin lirayı götür" açıklaması yapınca oyuncuların iştahları daha da kabarmıştı. 4 mayıs'taki maçın ilk yarısı golsüz bitmiş, ikinci yarıda beşiktaş fikret'in pasıyla ceza sahasına giren necdet, topu yaşar'ın tuttuğu köşeden fenerbahçe kalesine gönderdi. kadıköylüler bu gole adetleri olduğu üzere selçuk'un penaltısıyla yanıt verdiler. maçtan sonra can bartu gene hoşnutsuzdu; tavrını "bir uyumadığımız kaldı" diyerek ortaya koyarken islam çupi de onun gibi düşünüyordu: "kupa kocaman ama maç küçük!"
asıl büyük olaysa daha sonra yaşandı. o günlerin efsane başkanı ali şen anlatıyor: "sekreterim her maçtan önce, maçlarda olan biteni anlatan bir rapor getiriyordu. beşiktaş maçından önce de rapor elimdeydi. rapora göre beşiktaşlı mehmet ekşi sarı kart cezalısı görünüyordu. ancak mehmet bize karşı forma giydi. maç 1-1 bitti. maçtan sonra soyunma odasına indim, futbolcuların yüzünden düşen bin parça... beraberliğe rağmen futbolcularımı tebrik ettim, finale kaldığımızı söyledim. şaşkınlardı. maçı hükmen kazanacağımızı biliyordum ancak beşiktaşlı dostlarımı federasyona nasıl şikâyet edeceğimi bilemiyordum. soyunma odasındaki gazeteciler beni bu yükten kurtardılar ve ertesi gün gazetelerde mehmet'in cezalı olduğu halde oynatıldığını yazdılar. federasyon da hükmen galibiyetimizi ilan etti."
ortalık karışmıştı. hakem ve gözlemci raporları mehmet ekşi'nin bir önceki turda boluspor'la oynanan iki maçta da san kart gördüğünü yazarken beşiktaş itiraz ediyordu. mehmet ekşi "maçta hakem ihsan türe, kartın rıza'ya ait olduğunu söyledi. milli futbolcu olarak iki sarı kart gördüğüm halde oynayacak kadar aptal değilim" diyerek itiraz ederken, başkan mehmet üstünkaya "ortada bir hata söz konusu, hakkımızı ararız, haklı olduğumuzu da kanıdayacağız" açıklamasını yaptı ama sonuç değişmedi ve federasyon kararıyla beşiktaş 3-0 mağlup sayıldı. beşiktaş'ın eski yöneticisi sadri usuoğlu, son karan da danıştay'a kadar götüren beşiktaş yönetimine kızgındı: "utandım, 5-0 yenilsek bu kadar üzülmezdim."
tartışmalar rövanşa kadar devam etti ve bu durum maçın oldukça sert ve elektrikli bir havada oynanmasına sebep oldu. hakem sadık deda, takımlardan biri de o yılın fenerbahçe'si olunca daha 4. dakikada bir penaltı düdüğü çaldı. beşiktaş selçuk'un golüne necdet ve ziya'yla yanıt vermesine rağmen turu daha ilk maçta kaybetmişti. başkan üstünkaya mağdur ve mağrur bir ifadeyle maçı değerlendirdi: "futbol federasyonu'na beşiktaş sahada cevap verdi."
beşiktaş şikâyete devam ederken yan finalist sahaya çıkmıştı bile. fenerbahçe, ankara'daki renktaşıyla, trabzonspor da sürpriz takım, merhum gündüz tekin onaydın mersin idman yurdu'yla final için kapışıyordu. ankaralılar son dakika golüyle istanbulluları evlerine eli boş gönderdi. bu kez penaltı fenerbahçe'nin aleyhine verilmişti! rövanş karşılaşmasıysa sezon başında stonkoviç'in alışılmadık antrenman programlarından en çok sızlanan alpaslan'ın yıldızlaşmasına sahne oldu. kadıköylüler 2-0'la finale uzandı. akdenizliler de karadenizlileri elemişti. ligde galatasaray'ın devre dışı kalmasıyla trabzonspor ile baş başa kalan fenerbahçe 33. haftada bursa deplasmanında selçuk ve osman'ın golleriyle gülerken beklenen haber trabzon'dan geldi. bordo mavililerin kendi sahasında zonguldakspor ile 1-1 berabere kalmasıyla fenerbahçe 10. şampiyonluğunu ilan etti. sırada kupayı kazanmak vardı.
"her şeyden önce finale tesadüfen gelmediğimizi kanıtlamak zorundayız" demişti gündüz tekin onay. mersinliler belki kupayı kazanarak değil, ortaya koydukları mücadeleyle bunu kanıtladılar. 8 haziran'daki ilk maçta üstün oynayan fenerbahçe olmuştu, 2-0'la kazanan da. bir hafta sonraki rövanşta her iki takım da birbirlerinden çok 40 dereceyi bulan sıcakla mücadele etmek zorunda kaldılar. tevfik sırrı gür stadı'nda fenerbahçe, rakibine şans tanımadı ve bu sefer de 2-1'i buldu. ilk kutlamalar mersin'de yapıldı; kupanın içme şampanya dolduran futbolcular şampiyonluğu kana kana tattılar. onları "yeşilköy" havaalanında binlerce taraftarları karşıladı, ikinci kutlama sabaha kadar devam etti. belki de bugüne dek yazılan tarihin son federasyon kupası'nı kazandıkları içlerine doğmuştu!
alınacak bir kupa daha vardı ama onu da ligde arkalarında bıraktıkları karadenizliler kapmayı başardı. 22 haziran 1983'te ankara 19 mayıs stadı'nda ligi ikinci tamamlayan trabzonspor ile cumhurbaşkanlığı kupası karşılaşmasına çıkan fenerbahçe, maçı 2-0 kaybederek kupayı müzesine götüremedi. trabzon en büyük kupayı almakla övünürken, başkan ali şen bereketli geçen sezona demirelvari son sözüyle noktayı koydu: "bütün kupaları biz mi alacaktık?"
bu maçı kazanan fenerbahçe, o zamanki adıyla federasyon kupası şimdiki adıyla da türkiye kupası olan kupayı kazanmış ve bu bilgi yazılana kadarki geçen yaklaşık 28 senede bir daha bu kupayı alamamıştır.
mersin idmanyurdu açısından önemi ise, bu sezon 1. ligden düşen mersin takımı 28 sene boyunca 1. lige çıkamamıştır.
1. lige 28 yıllık bir aradan sonra tekrar çıkan mersin idmanyurdu ile türkiye kupasını mersin'in elinden son kez alan fenerbahçe'nin bu şanssızlıkları 2011-2012 sezonundaki lig ve kupa maçlarıyla kırabilecekler midir nedir???