insanlar ayaklarını eller gibi kullanamaz ise, ortada futbol olmaz...
insanların ayaklarını eller gibi kullanması için ayaklara el provası yaptırmak lâzım.
binlerce cümle kalem tutacak, yüzlerce kere bardak taşıyacak, onbinlerce defa yüzünü yıkayacak, ve eller ile eşyaların yabancılığı ortadan kalkacak...
tatabanya'daki biletsiz seyircili türk ümit millî takımı macar ümit millî takımı arasındaki karşılaşmada meleke farkının son belirtisi idi...
sorduk, soruşturduk. ümit millî takımı'nın bir yıllık taksiminde sadece üç millî maçı var... oysa rakibimizin aynı süre içinde yaptığı maç sayısı 16.
doksan dakika boyunca bu 16 maçlık fark, futbolun pasında, futbolun cenah değiştirmesinde, preste yardımlaşma, sadakatinde bütün ayrıntıları ile göründü...
seçilen 4-4-2, türk futbolcusuna âcizleştiren sistem demek var... türk ümit takımının sahanın her noktasında sahip olup ayağından çıkardığı toplarda gecikme var... pres, yardımlaşma, şut ve defanstan çabuk gelip, çabuk dönme eksikliği var...
bütün bunları yazıp, ümit takımını toptan mahkûm etmek var... bunlar gelişi güzel sıralandığında o futbolda kazanamadığımız melekleri itiraf etmek var...
ben diyorum ki, meselâ dünkü oyunun izmirsporlu ismail'i, kocaelisporlu yusuf'u, altaylı hakan'ı ve sonradan oyuna giren mustafa'sı eğer çok maçlı bir gençlik yaşasaydı, zaman zaman hayranlıklarımızı parantez içine aldığımız macar ümit millî takımı içinde kendilerine pekâlâ yer açarlardı.
türkiye'de türk vatandaşı üç yılda bir yurt dışına çıkıyor... türkiye'de türk vatandaşının üç yılda bir dışarı çıkışını örnek alıp, millî takımlar mantığını aynı yasak içine oturtursak, daha bir çeyrek yüzyıl bizim kuşağın bir çeyrek yüzyıl yazdığı maç yazılarını tekrarlayıp dururuz.
bunlar, yol gösterici birer uyarı değil... avrupa, ayaklarını elleri gibi kullanmak üstüne futbolla her gün haşır-neşir oluyor. futbolla yatıp kalkıyor... macar ümit takımı, 16 maç yaparak, senin önüne gelmişse ve sende karşılığında 3 maçlık bir meleken varsa yazarlar ne yazarlarsa yazsınlar, bir avrupa takımı seni 160 yıl devamlı yenecektir...