ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
taban, altyapı, bilim, bilimsellik, bilimsel çalışma
ligin dokuzuncu haftasında beklenmeyen bir krampon dökümü oldu.
trabzon, sahasında yenildi, fenerbahçe ve galatasaray deplasmanda devrildi, beşiktaş istanbul'da bir beraberliğin etrafında dolaştı.
suadiyeli çırak rafet, ustaların sahada ayaklarını acemice dolaştırdıkları dokuzuncu haftada, kalemini toto kuponlarında ustaca dolaştırarak 9,5 milyon lirayı cebine, pardon çuvala koydu. çırak rafet, 9,5 milyonu lakerda gibi bir bankanın kasasına basarken, ahmet suat özyazıcı da demeci bastı... "trabzon'un sahasında 90 maçtır devam eden yenilmezliği bitti. bu üzüntü verici bir durumdur."
* * *
özyazıcı demeci basarken, siyah-beyazlı taraftarlar da beşiktaş antrenmanını bastı.
taraftarlar necdet'e ayakkabı numarasını nazikâne (!) sordular. bir başka grup miliç'e, "beraberlikler iyidir" dedi. "beraberliklerin içinde, beraberlik., dmik-düzenlik, birlikte yaşama edebi, adabı vardır."
* * *
istanbul'da her sabah binlerce kişi otubüs, tren ve vapurda biribirlerinin ayaklarına basarken, fenerbahçe de göztepe maçında sahadan atılan arif'e 300 bin türk lirası ceza bastı. tahsildar ergin berket, şimdi harıl harıl arifin ceplerinin şişmesini beklerken, malûm eşofmanlı takım da türkiye'nin kafasını, şişirip duruyor...
işte benim tüylerimi amuda kaldıran ilk lâf...
"türk futbolu, türkiye'nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik şartlardan soyutlanamaz..."
brezilya'nın sosyo-ekonomik şartları güllük-gülistanlıktır da; brezilya'nın futbolu yalancı dolma, öyle mi? öyle ise caaaarttt...
benim amuddaki tüylerimi daha da amudlaştıran ikinci lâf...
"taban, alt yapı... bilim, bilimsellik, bilimsel çalışma..."
gümrük kapılarının 12 eylül'den sonra maşallahı var, iyice lehimlendi, içeriye, "nes-cafe" bile girmiyor da, bu nefis lâflar (!) nereden giriyor?
ayakkabısız türkiye'de taban... şantiyesiz türkiye'de atlyapı... 300 bin kişiye bir mikroskobun bile düşmediği türkiye'de bilim, bilimsellik... masajını hâlâ hamamda sivaslı tellâka yaptıran türkiye'de bilimsel çalışma...
ligin onuncu haftasına girmemize ramak kala, kalmış kahkahalarımız varsa, birlikte şu futbol dünyamızın üstüne boşaltalım.
maçın 7. dakikasında mehmet ile 1-0 öne geçen göztepe, fenerbahçe'li osman (denizci)'ın 13. dakikasındaki golüne engel olamayınca ilk yarı 1-1'lik eşitlikle kapandı. 60. dakikada adem ile bir gol daha bulan göztepe, 2 puanı alan taraf oldu ve puanını 6'ya çıkarttı.
maç izmir atatürk stadındaydı. fb izmire maçın mutlak favorisi ve nağmalup olarak geliyordu. kapalının sağı göztepe soku ise fb’li taraftarlar tarafından doldurulmuştu. açık tribün de yarı yarıya paylaşılmıştı. hafta içi gürsel aksel stadında göztepe’nin antrenmanını izlemeye gitmiştim. atarda 3-4 bin göztepe taraftarı vardı. takım çok hırslı ve istekliydi. nitekim maçın başında göztepeli büyük yetenek şarlo mehmet skor bord tarafındaki kaleye 30m uzaktan nefis bir şut attı ve göztepe 1-0 öne geçti. tribünlerde inanılmaz bir coşku oluştu. o yılların kesintisiz tezahürat modasına uyan göztepe taraftarı nefes almadan tezahürata devam ediyorlardı. bu golden 5-6 dk sonra fb li osman skoru eşitledi. ilk yarı 1-1 bitti. maçın ikinci yarısında fb daha hırslı başlamasına rağmen göztepe adem ile golü buldu 2-1 öne geçti. bu golden sonra göztepe için maç bitmek bilmedi. her şeye rağmen göztepe o gün çok dengeli oynuyor ve harika pas yapıyordu. maç bu şekilde tamamlandı ve göztepe namağlup fb yi dize getirdi. kümede kalma hedefi için büyük moral buldu. o sezon göztepe iki maçta çok güzel futbol oynamıştı. biri bu maç diğeri ligin ikinci yarısında 0-2 yenildiği kocaelispor macı. bu futbolu oynayabilen göztepe’nin o sezon sonu dramatik biçimde küme düşmesi çok düşündürücüdür. idari ve maddi sorunların aslında hiç de kötü olmayan bu takımı küme düşürdüğü aşikardır.