1981 yılında türkiye 2. lig'i tarihi bir güne tanıklık etti. takvimler mayıs ayının 16'sını gösteriyordu. göztepe'miz atatürk stadı'nda ezeli rakibi karşıyaka ile kozlarını paylaşaktı.
maçtan önce spor yazarlarının yaptığı tahminler, 80 bin kişilik atatürk stadı'nın dolacağına hiç de ihtimal vermiyordu. en iyimser tahminlerde bile biletli 45 bin civarinda seyirci bekleniyordu.
ancak, maç saati geldiğinde statta umulanın çok da üstünde bir sayıda futbol sever yerini aldı ve muhteşem bir tablo oluştu. biletli olarak giren 60.015, toplam 80 bin taraftar gişelere 8.645.700 türk lirası bıraktı. göztepe'mizin karşıyaka ile oynadığı karşılaşma için atatürk stadı'nı dolduranlar bir rekora imza atıyordu. tam tamına 80 bin kişi. bu rakamlar türkiye liglerine kırılmasi güç yeni bir rekor kazandırdı. yeni asır manşete taşımıştı haberi: "ikinci ligde dünya rekoru"
maça gelince. sarı-kırmızılı ekibimiz ile ezeli rakibi karşıyaka'nın büyük mücadelesi kendi aralarında oynanan bu maçta çözülmedi ve karşılaşma golsüz berabere sonuçlandı. tribünleri dolduran o kadar taraftar da gol göremeden stattan ayrıldı.
karşıyaka ve göztepe arasındaki ezeli rekabette önemli bir durak. 2. ligin bitiminden bir önceki hafta atatürk stadında oynandı bu tarihi maç. maçların henüz her iki takım taraftarının yarı yarıya paylaştığı tribünlerin önünde oynandığı zamanlar... yeni asır gazetesinin arşivlerine göre 61.060 biletli taraftar izlemişti maçı. hatta uzun süre bedavacılarla birlikte 80.000 kişinin izlediği aktarıldı dilden dile. tevatüre göre guinnes rekorlar kitabında bile yer bulmuştu kendine "2. lig maçında kırılan seyirci rekoru" olarak.
maçın öncesi ve sonrası, maçtan daha da fazla konuşuldu belki de. karşıyaka taraftarı bir önceki geceyi hergele meydanı ve iskele civarında tezahüratlar yapark geçirmişti. göztepe taraftarının da bundan farklı davrandığı düşünülemez herhalde, onlar da geceden toplaşmaya başladılar ve sabahın ilk ışıkları ile halkapınar'daki atatürk stadının etrafında yerlerini aldılar. kapalının ortasını kapma telaşı o zamanın en moda kapışmasıydı ve o gün bunun galibi karşı yakanın yeşil kırmızılıları olmuştu. büyüklerimiz maçın öncesinde kapalı tribünün kapılarına yığılmış her iki takım taraftarlarının polisin de onayıyla vakit geçirmek ve ortamı yumuşatmak için kendi aralarında maç yaptığını anlattılar bize. söylenen o ki; bir süre sonra ortam daha da gerilmiş, karşıyakalı taraftarlar topu sürekli göztepe bayraklarının olduğu yere doğru atmış ve o hengamede sarı kırmızı bazı bayrakları yırtmışlar...
maç klasik bir orta saha mücadelesi şeklinde geçti ve her iki takımın taraftarlarından kaçan bir iki pozisyondaki ahlar vahlar dışında "gol sesi" çıkmadı.
karşıyaka taraftarı maçın ardından şampiyonluk kutlamalarına başlamıştı bile. ne de olsa son haftaya göztepe'nin 1 puan önünde giriyorlardı ve rakip bandırma idi. göztepe ise kendi sahasında balıkesir ile oynayacaktı. her iki takımın da maçlarını kolay kazanması bekleniyordu ama öyle olmadı. belki de futbol tarihimizde bir ilk olarak karşıyaka yönetiminin tren kaldırdığı bandırma deplasmanı karşıyaka'nın gol atamadığı bir kabusa dönüştü. bandırmalıların "bandırma" tezahüratına karşılık "bandırcaz" haykırışları gerçeğe dönüşemedi. göztepe ise rakibini 3-2 yendi ve futbolun cilvesi olarak averajla şampiyon oldu...
kaynak: eksisozluk yazarı "bozkirin kalbini hizlandiran mizrak"
dünyada ikinci liglerde en çok izleyici toplayan maç olduğu ve bunun guinness rekorlar kitabına dahi işlendiği rivayet ediliyor. en üst ligin bir altındaki lig maçları arasında bu bir rekor olabilir, ancak en üst ligin altındaki tüm ligler gözönüne alındığında karşımıza farklı bir sonuç çıkıyor. the guardian'ın 2006 yılında yaptığı habere göre maç; ülkelerin en üst liglerinde oynanmadığı halde en çok seyirci çeken karşılaşmalar arasında ikinci sırada bulunuyor.
ünlü ingiliz istatistikçi claus moser'ın hatırlatmasına göre, birinci sırada 15 ağustos 1973 tarihinde münih olimpiyat stadında oynanan almanya bölge güney ligindeki tsv 1860 münchen-fc augsburg karşılaşması yer alıyor. bayern eyaletinin iki takımı arasındaki karşılaşmayı 80.000 biletli kişinin izlediği, maçın hemen başında ev sahibi takımın attığı golle birlikte stadın dışında bekleyen taraftarların içeri girmesiyle birlikte bu sayının 90.000 ila 100.000 arası bir rakama ulaştığı belirtiliyor. izmir derbisini ise yaklaşık 80.000 kişinin izlediği iddia ediliyor.
ülkelerin en üst liglerinde oynanmadığı halde çok seyirci çeken diğer bazı karşılaşmalar ise şöyle:
1969 lazio-brescia (70.000) italya rekoru 1974 manchester united-sunderland (60.585) ingiltere rekoru 1976 ifk göteborg-gais (50.690) isveç rekoru 1999 red star paris-saint-etienne (45.000) fransa rekoru
kaynak: eksisozluk yazari "clausula rebus sic stantibus"
dönemin başkanı orhan daut o günlerle ilgili şunları söylüyordu:
1980-81 sezonunda tam anlamıyla ezeli rakibi karşıya ile soluk soluğa bir şampiyonluk mücadelesi vardır. hani seyirci rekorlarının kırıldığı meşhur 80 bin kişilik maç. evet, atatürk stadı'ndaki o maça 66.765 biletli, yaklaşık 80 bin taraftar geldi. bu 2.lig'de dünya rekoruydu. guinnes rekorlar kitabında da bu olay ebedileşti.. dilerseniz, şimdi de o yıllara gidelim; 1980-81 sezonunda göztepe'nin averajla son hafta şampiyon olduğu sezona... göztepeli futbolcular, alsancak stadı'ndaki son randevuya çıkarken, sarı-kırmızılı renklere gönül verenler "şampiyon göztepe!.." diye bağırıyorlardı, ama ürkerek, sesleri titreyerek... çünkü, sarı-kırmızılı kramponların alsancak'tan çıkaracakları 2 puan şampiyon olmalarına yetmiyordu tek başına... karşıyaka'nın bandırma'da puan kaybetmesi gerekiyordu. (çünkü bir hafta önce 2. ligde dünya seyirci rekorunun kırıldığı maçta karşıyaka- göztepe berabere kalmış, o maçtan sonra karşıyakalılar arada yalnızca 1 puan fark olmasına rağmen şampiyonluk turu atmışlardı.)
hakemin 90 dakikalık mücadeleyi başlatan düdüğü çığlık gibi patladı tribünlerde. yürekler sıkıştı, sinirler gerildi. 2. dakikada ibrahim'in ceza sahası içinden vuruşunda top üst direkten döndü, binlerce alından soğuk terler döküldü. ilk 10 dakika bittiğinde, göztepe rakip kalede bir türlü istediği baskıyı kuramamıştı. 15, 17, 19... yok, hala bir şeyler yoktu. 24. dakikada mustafa dolma, sağ tarafta yakaladığı topu kaleye paralel attı, sadullah altı pastan kafayı uzattı; top kalecide kaldı. dakikalar 31'i gösterirken bir ses, "böyle şampiyonluğa gidilir mi?" diyerek, tribünlerin suskunluğunu dile getiriyordu. göztepeli futbolcular bu sesi duydular sanki. 35. dakikada beklenen gol geldi. k. kenan'ın düşürülmesiyle kazanılan serbest atışta, metin topu 25 metre civarından, kalecinin de hatasıyla ağlara bıraktı: 1-0... tribünlerde, sahada sevinç yaşanıyordu. ancak, uzun sürmedi... 37. dakikada can'ın ceza sahası yayından vuruşunda, top ismail'in ayağına çarparak, kaleci ercan'ı kontirpiyede bıraktı, ağlara takıldı. 1-1. ilk kırkbeş dakika sona erdiğinde, göztepeliler karşıyaka'nın da devreyi berabere bitirişiyle teselli buluyordu.
sevinç
ikinci yarı başlarken göztepeliler radyodan stada yayılan " bandırma:0 - karşıyaka:0" anonsunun çoşkusunu yaşıyordu. bu çoşku üç dakika sonra sevinçle birleşti. mustafa dolma'nın faruk'a takılıp düşmesini hakem "penaltı" olarak değerlendirdi. atışı kullanan fuji skoru 2-1 yaptı. golden sonra, alsancak'ta yine şampiyonluk havası esiyordu. dakikalar 55'i gösterirken, kapalı tribün "şampiyon" diye sesleniyor, açıktan "göztepe" karşılığı geliyordu. dakikalar, şampiyonluğa doğru ilerleyen umutlu dakikalar... ve, 82. dakika kabus gibi çöktü göztepe'nin göztepelilerin üstüne. b. celal ceza sahası dışından savurduğu sert şutla skoru yine eşitledi: 2-2... göztepeliler ağlıyordu. dakikalar ilerliyordu, herkes ayaktaydı. 2 dakika 30 saniye kalmıştı bitime; acı sona. mustafa dolma sağ tarafta yakaladığı topu son bir gayretle balıkesir kale sahasına doğru havalandırdı. orada sadullah vardı; yükseldi, kafasıyla topu kaleye yöneltti, kaleci mustafa geriye uçarak yumrukladı topu, üst direğin içine ve goolll...
görülmeye değer bir tablo. 21. golü sadullah'ı "kral", göztepe'yi "şampiyon" yapıyordu. son iki dakika iki saat gibi geldi. çığlıklar, çığlıklar ve maç bitti.
bir dakika sonra yankılanan "bandırma:0 - karşıyaka:0" anonsu; 90 dakika önce ürkerek, titreyerek bağıran insanların mutlu, gururlu çığlıklarına dönüşüyordu: "şampiyon göztepe!... göztepe şampiyon!.."
1979-1980 sezonunda 1. lig'te mücadele eden göztepe, ligin son haftasında adana demirspor'a deplasmanda 2-0 yenilince kayserispor ve diyarbakırspor'la birlikte 2. lig'te düşmüştü. oysa kendisinden 1 puan üstte olan gaziantepspor da şampiyonluğunu bir hafta önce ilan eden trabzonspor'a 2-1 yenilmiş; yine 1 puan fazlası olan altay da adanaspor'la golsüz berabere kalmıştı. adana demirspor maçından çıkarılacak 2 puan (galibiyete 2 puan verilen yıllarda) göztepe'yi ligte bırakacaktı. ama olmadı.
ezeli rakipler karşıyaka ve göztepe'nin yolları 1980-1981 sezonunda 3 ayrı grupta oynanan 2. lig'in a grubu'nda kesişti. ligin bitimine 3 hafta kala lider karşıyaka, göztepe'nin 2 puan önündeydi. karşıyaka, 32. haftada evinde balıkesirspor'la oynarken göztepe de konya idman yurdu'nu ağırlayacaktı. ertesi hafta ise ezeli rakiplerin birbiriyle oynayacağı maç ligin kaderini belirleyecek maçtı. karşıyaka, kimsenin beklemediği bir şekilde balıkesirspor'la 1-1 berabere kalıp göztepe, konya idman yurdu'nu 2-0'la geçince sondan bir hafta öncesinde oynanacak maç öncesi aradaki puan farkı 1'e inecekti.
izmir bölgesinde yayın yapan yeni asır'ın maçtan sonraki nüshası. 16 mayıs 1981 cumartesi günü oynanacak maçı on binlerce taraftarın izlemesi bekleniyordu ancak 30 yıl sonra dahi kırılamayacak olan bir seyirci rekoru (hem türkiye'de şu ana kadar oynanan en fazla seyircili maçlari hem de dünya ikinci ligler seyirci rekoru) muhtemelen kimse tarafından beklenmiyordu. hınca hınç dolu olan atatürk stadı tribünlerınde tam 60.015 biletli seyirci vardı; kart sahibi ve biletsiz seyircilerle birlikte sayının 80.000'i geçtiği tahmin ediliyordu. 18 mayıs 1981 tarihli milliyet'te ise şu haber başlığı yer alacaktı : "8.654.700 liralık hasılat karşıyaka, göztepe, yeşilova, izmirspor kulüpleri tarafından paylaşıldı. kasaları para ile dolan bu dört kulüpte bayram havası esiyor."
halil atalık - onur soğuç - muhsin karabağ hakem üçlüsünün yönettiği maça göztepe, ercan - erhan, ismail, b. kenan, saadettin - metin, k.kenan, f. mehmet - fevzi, sadullah, k. ali on biriyle çıkarken karşıyaka ali - enver, k. cihan, erhan, meftun - b. cihan, gürol, hürriyet - ahmet, murat, sami on biriyle sahadaydı. galatasaray teknik direktörü brian birsch de transfer listesinde olan göztepe'nin forveti sadullah acele'yi (iki sezon sonra beşiktaş'a transfer olacak ancak beklediğini bulamayınca göztepe'ye dönecekti) izlemek için tribünlerdeydi. her iki takım da vasat bir oyun sergileyip eşitliği bozamayınca maç 0-0 sona erdi. düğüm son haftaya kalmıştı.
karşıyaka'ya bandırmaspor deplasmanında beraberlik yetmeyebilirdi; göztepe'nin averajı karşıyaka'dan daha iyiydi ve evinde balıkesirspor karşısında alacağı bir galibiyet göztepe'yi 1. lig'e taşıyabilirdi. böyle bir atmosferde oynanacak maçların ikisinin de 16.00'da başlayacağı türkiye futbol federasyonu tarafından açıklanmıştı. bandırma'da ise sıkıyönetim (12 eylül cuntasıyla birlikte gelmişti) , maç günü 14.00 - 20.00 arasında tüm içki satışlarını yasaklamıştı.
karşıyaka, bandırma'da çok iyi bir ilk yarı çıkarıyor; gol için her şeyi yapmasına rağmen aradığı golü bir türlü bulamıyordu. göztepe ise tutuk başladığı maçta 35. dakikada metin'in frikikten attığı golle 1-0 öne geçiyordu. 35. dakikada 1. lig'e çıkacak takım göztepe'yken 37. dakikada karşıyaka oluyordu zira balıkesirspor b. kenan'ın kendi kalesine attığı golle beraberliği yakalıyordu. ilk devre sonunda her iki takım da soyunma odasına beraberlikle gidiyordu. ikinci yarının hemen başında göztepe, "fuji" mehmet türken'in golüyle 2-1 üstünlüğü bulmuş ve yeniden 1. lig yarışında öne geçmişti. bandırma'da ise ilk yarıdaki karşıyaka gitmiş, yerine bambaşka bir karşıyaka gelmişti ve karşıyaka savunması üst üste gelen bandırmaspor ataklarıyla boğuşuyordu. karşıyaka'nın beklediği haber izmir'den 83. dakikada geliyordu : balıkesirspor, b. celal'in golüyle yeniden beraberliği bulmuştu. ancak bu sevinç yalnızca 5 dakika sürecek; göztepe, sadullah acele'nin 88. dakikada attığı kafa golüyle rakibini 3-2 yenecek, karşıyaka'nın da 0-0 berabere kalmasıyla averajla - b grubu şampiyonu sakaryaspor ve c grubu şampiyonu diyarbakırspor'la birlikte - 1. lig'e yükselecekti.
kalbi yeşil kırmızı atanların sitesinde 11 şubat 2006 tarihinde yayınlanan ve lise 1980 nickli site ziyaretçimizin yazdığı bu muhteşem anıyı okumanızı şiddetle öneriyoruz.
karşıyaka - göztepe (80.000 lik dev maçtan bir anı) 1979 senesi göztepeyle amansız şampiyonluk mücadelemizin en renkli ve en heyecanlı maçına sadece bir gün var , kazanırsak şampiyonluğumuzu resmen ilan edip , senelerin özlemi birinci lige yükseleceğiz , yenilirsek umutlar bir başka bahara kalacak, beraberlik durumunda son hafta bandırmaspor ile deplasmanda oynayacağımız maçımızı muhakkak kazanmak durumundayız, işte böyle bir atmosfer var...gelin şimdi 1979 a gidelim ve o maçı hepberaber tekrar yaşayalım...
maçtan önceki gece karşıyaka
tüm semt öylesine heyecanlı ki , daha maça bir gün olmasına karşın , bütün hazırlıklar yapılmış maç saatini iple çekiyoruz , karşıyaka çarşısı bir gelin gibi süslenmiş durumda, çarşı ana cadde de ve her sokakta devasa onlarca bayrağımız nazlı nazlı dalgalanıyor, maça gidecek dev bayraklarımız , flamalarımız , stadda atacağımız binlerce konfetimizin hepsi hazır, gündüz vakti olmasına rağmen bazılarımız maçın havasına daha o saatlerde girmiştik , çarşı da ve sahilde üçlü beşli gruplar oluşmaya başlamıştı bile , bu maça hafta içi alınan bir kararla bütün taraftar sabaha karşı saat beşte iskelede buluşup öyle gidecektik. akşam olup alacakaranlık çöktüğünde çarşı ve sahilde üçlü beşli grupların sayısı epeyce arttı, saat oniki olduğunda bahsettiğim bu üçlü beşli guruplar hepimiz çarşı girişinde toplandık, sayımız takriben bin kişi kadardı.ve toplanan bu kalabalık başladık zamanın karşıyaka tezahüratlarını yapmaya, bütün çarşı gümbür gümbür inliyordu, ilerleyen zamanda kalabalık dahada arttı, yaklaşık bir saat süren bu muhteşem buluşmanın sonrasında , kimler hangi bayrağı alacak, kimler konfeti kolilerini alacak planları yapılıp , yine üçlü beşli gruplar çarşı ve sahilde saati beş yapmak için voltalara başlamıştık...
saat sabaha karşı 00.05 karşıyaka iskelesi
tüm taraftar sözleşildiği üzere saat beşte iskeledeydik, sayımız ikibini aşkındı, inancımızın göstergesi olsun diye , yer gök inleyecek şekilde o saatte müthiş bir tezahürat yapmıştık iskele meydanında. sabahın o saatinde belediye otobüsleri daha çalışmaya başlamadığından, kimimiz özel arabalarla, kimimiz taksilerle, kimimiz minübüslerle ama büyük bir çoğunluğumuz "yürüyerek" halkapınar'ın yolunu tutmuştuk. evet yanlış okumadınız "yürüyerek"...
stada geliş
stada geldiğimizde , daha önceden gazetelerinde yazdığı gibi çok geniş çaplı bir güvenlik vardı. o saatte onlardan da en az bizim kadar insan vardı stadda, ancak polis iki takım taraftarlarının olası bir sıcak temasını önlemek amacıyla araya büyük bir tampon bölge oluşturmuş, çınarlı tarafı bizim , sanayi sitesi tarafı onların olacak şekilde bölünmüştü stad etrafı, o saatte stada gelen bütün taraftarın hepsi kapalı tribün tayfasıydı , kendi kapılarımızın önünde sıra olup , bayrakların bulunduğu çantaları ve konfeti kolilerini kapıların en önüne yığmıştık, ben bizim kapalının göztepe kapalı kapısına en yakın kapının en önündeydim , sırtım demir kapıya yaslanmış saatin on olmasını bekliyorduk, zira belirtildiği üzere kapılar saat onda açılacaktı, bu sırada da gerek bizim gerekse onların kapı kuyrukları dakika dakika uzayıp gidiyordu. aradaki tampon bölgeden birbirimizi görebiliyor ve karşılıklı olarak sürekli atışıyorduk göztepe lilerle...yanlız o zamanın tribün muhabbetlerinde bir racon vardı , o da atatürk stadındaki maçlarda "kapalının orta bölümünü" kapmak , orta bölümü kapan tribününde galibi oluyordu. atatürk stadı nın protokol tribünü o zamanlar şimdiki gibi aşağıdan yukarı kadar değildi , sadece aşağı kısımda yaklaşık beşyüz kişinin oturabileceği şekildeydi; üst taraf ise normal seyirciye ait bir bölümdü, işte bahsettiğim bu tribün raconu da bu üst tribün için yani kapalının ortası için yapılan bir mücadeleydi taraftarlar arasında. o yıl göztepe ile bir çok maçta atatürk stadını paylaşmıştık, demek istediğim biz saat 12.00 de muğlayla oynarken , onların maçıda saat 14.00 de izmirspor ile olabiliyordu; yada bir başka hafta onlar saat 12.00 de aydınspor la oynarken , biz saat 14.00 te altınorduyla karşılaşabiliyorduk. ortak oynadığımız bu maçların hiçbirinde göztepe bizden "kapalının ortasını" alamamıştı , bu en önemli maçtada gelenek bozulmamalı ve "orta" yı yine biz almalıydık, dışardaki bütün konuşmamız bunun üzerine olup , ilk girecek olanlara büyük iş düşüyordu haliyle...
yaşanan ilginç bir olay
tribün kapılarının bir an önce açılıp saatin on olmasını beklerken, çok ilginç bir olay yaşandı. polisin tampon bölge olarak ayırdığı asfalt zeminin orda, baktık ki on kişi bizden on kişi onlardan ortalarında birkaç polis bir şeyler konuşuyorlar. sonradan anladıkki bu elemanlar zaman geçirmek amacıyla bahsettiğim o tampon bölgede ona on maç öncesi taraftarlar arası bir maç yapmaya karar vermişler, poliste bunun havayı biraz yumuşatacağına inanmış olacak ki bu maça izin vermiş...:) pankartların taşındığı çantalardan kaleler yapıldı ve iki ekip merdivenlerdeki ve sıradaki yandaşlarının büyük tezahüratı altında futbol oynamaya başladılar. önceleri sakin giden maç karşılıklı goller ve tezahüratların etkisiyle giderek çığrından çıkmaya başlamış tekmeler havada uçuşuyordu. tam bu esnada sıradaki göztepe liler artık bize nazire yapmak için mi bilinmez, içerde asacakları bayraklarını tampon bölgedeki kendi kalecilerinin yanındaki alana atlas atlas sermeye başladılar, bir yandan bayraklarını açıyor bir yandan da seslerini yükseltiyorlardı. bizim bayraklarımız kapılarımızın en önünde içerde açılmak üzere bekletiliyordu, yani kimse bu duruma misilleme yapmak amacıyla bayrak açmaya kalkışmadı. şimdi gelelim asıl olaya, bizim taraftar topçulara ve taraftar kalecimize sıradaki taraftarlardan "gol" atma çabasını bırakıp topu sürekli olarak göztepe taraftar kalecisinin yanına açılan atlas atlas bayrakların bulunduğu bölgeye atılması talimatları veriliyordu. burada amaç topun o bölgeye gönderilerek o alanda bir mücadelenin başlatılması ve bayraklara mümkün olduğunca basarak zarar verebilmekti. top bizim taraftar kaleciye geldiğinde, kalecimiz büyük bir isabet yüzdesiyle topu o alana degajlıyordu :))) aklıma geldikçe gülüyor o anları tekrar yaşıyorum... sonra sonra şaşkınlar bizim bu kötüniyetimizin farkına vardılar ve taraftar topçular arasında itişmeler başladı. daha sonra olaya kapı kuyruklarındaki diğer taraftarlarda karıştı, polisin araya girmesiyle olaylar büyümeden önlendi ama en aynalısından iki üç sarı kırmızılı dev bayrakta bu hengamede bizimkiler tarafından kapılıp parçalanıverdi:)
saat 10.00 kapılar açılıyor
saatler süren bekleyiş sona ermiş nihayet kapılar açılmıştı. daha öncede belirttiğim gibi şimdi hedef "kapalının ortasını" kapabilmekti, polis aramasından geçen son hızla merdivenleri çıkıyor, kapalının ortasına akıyorduk, içerde ortayı kapma savaşı başlamıştı, polisin bizi geri püskürtme çabası sonuç vermedi ve "orta bölüm" tarafımızca yine alınmıştı. bu bizim için bir zaferdi, tribün raconunun galibi her maçta olduğu gibi yine biz olmuştuk... daha sonra gerek onlardan gerek bizden oluk oluk insan tribünleri kovanına giren arılar gibi dolduruyorduk, kapalının ortası bizim olduğundan bu tribünde onlardan bin kişi kadar daha fazlaydık, saatli kale arkası onların, çınarlı kale arkası bizim olmak üzere eşit olarak alınmıştı, açık tribünde ortadan ikiye bölünerek iki takım taraftarları arasında paylaşılmıştı...stadın her bölümü yeşil-kırmızı ve sarı-kırmızı bayrak ve flamalarla süslenmişti. bizim bazı taraftarlar kapalının üstüne çıkarak, kapalının çatısından zemine kadar bir bayrak asmaya kalkışmışlar ancak polis buna izin vermemişti. lütfen manzarayı gözünüzün önüne getirin, ortadan ikiye bölünüp gelin gibi süslenmiş bir stad ve iki takım taraftarlarının muhteşem korosu...
maç başladı haydi kaf kaf
takım sahaya çıkarken konfetilerimizle adeta gökyüzünden yere akbulutlar iniyordu, bütün tribünler ve tribünlerin önü kar yağmışçasına bembeyaz olmuştu, aynı şekilde göztepe tribünlerinin önüde konfetiden görünmüyordu. bizim açımızdan beraberlik kötü bir sonuç değildi, ancak galip gelirsek şampiyonluğumuzu resmen ilan edip , turumuzu atacaktık, göztepe'nin amacı ise kesinlikle galibiyetti, aramızda bir puan fark olması ve bitime bu maçtan sonra sadece bir hafta kalması nedeniyle onlar için galibiyet kaçınılmazdı. kadro olarak göztepe bizden daha iyiydi , bizim olayı bu aşamaya bile getirmemiz gerçekten çok büyük bir başarıydı, ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim , o zamanı yaşayan herkes bilir , o yılki kadromuz gibi "ruhlu" "cansiperane oynayan" kısaca karşıyaka ruhunu , tribünün ruhunu sahaya yansıtabilen başkada bir ekibimiz olamadı zamanımıza dek... maç bir orta saha mücadelesi şeklinde geçiyordu, ama tribünlerdeki heyecan kasırgasını anlatabilmek mümkün değil tabi...ilk yarıda libero oynayan küçük cihan adlı oyuncumuzun net gollük bir pozisyonu dışında, başakada dişe dokunur bir pozisyon yaşanmadı her iki kalede de, ikinci yarıda göztepe bize nazaran kısmen daha atak oynadı, ama net gollük pozisyonları bir tane oldu, o pozisyonda da ne yalan söyleyeyim bütün tribünlerimizin soluğu kesilmişti, göztepe tribünlerinin kaçan gol sonrası haykırışları ise hala kulaklarımda...maçın sanırım 80 ile 85 inci dakikaları arasında yaşandı bu pozisyon ...galatasaray-arsenal uefa kupası finalinde tafferelin kurtarmış olduğu kafa vuruşu pozisyonunun aynısı bu maçta yaşandı...göztepeli santrfor sadullah ın kafa şutunu kalecimiz "mastika ali" inanılmaz bir şekilde kurtarmıştı; tarifi imkansız bir kurtarıştı, bahsettiğim karşıyaka ruhunun bir simgesiydi adeta...daha sonraki dakikalarda başka bir pozisyon yaşanmadı ve maç başladığı gibi 0-0 sona erdi. bitiş düdüğüyle birlikte bizim tribünler bayram yerine dönmüştü, şampiyonluk için önümüzde sadece "kümede kalmayı garantilemiş" bir rakip kalmıştı " bandırmaspor"... göztepe tribünleri ise olanca hızıyla ve sessiz bir şekilde boşalıyordu...
karşıyaka ya dönüş
tüm taraftar istediğimizi elde etmiş olmanın sevinciyle semtimize doğru akmaya başlamıştık, karşıyaka da yer yerinden oynuyor , sahildeki balkonlarda yeşil kırmızılı bayraklar, herkes zafer çığlıkları atıyordu. ama herşeyin bitmediği bilinciyle sevinç gösterileri geceye kadar sürmedi. herkes önümüzdeki hafta sonu bandırma maçına kilitlenmiş, bandırmaya neyle gideceğinin planlarını düşünmeye başlamıştı... o yıl ne yazık ki biz şampiyon olamadık ve bandırma da büyük bir trajedi yaşadık...bandırma deplasmanının ayrıntıları "efsane bandırma treni" adlı yazımda bulunmakta..:( dilimin döndüğünce 80.000 kişinin tanık olduğu bu unutulmaz maçı anlatmaya çalıştım, o zaman ki ruhu ve karşıyaka heyecanını kelimelerle ifade edebilmem imkansız takdir edersiniz...şimdi en büyük dileğim 1980 ruhunun tekrar geri gelmesi, o birlikteliğin , o karşıyaka için yapılan paylaşımcılığın tekrar dirilmesi...bunu yapacak gücümüz her zaman var ve varolmayada devam edecek...kutsal topraklar adına... "nerede o eski günler , o şevk , o heyecan bu güleryüzlü adam ben değilim sen şampiyon olamazsan"
bu maçta göztepe forması giyen sadettin dülger'in anısı
işte sahaların dayı sado’su
türk futbolu onu dayı sado olarak tanıdı. göztepe'nin en şaşaalı dönemlerinde takımın değişmez ismiydi. yedi yıl göztepe'de aralıksız forma giydi. ilkokul yıllarında gönül verdiği güreş sporundan sonra içindeki futbol aşkı onu yeşil sahalara doğru sürükledi. 1980-1981 sezonunda ikinci ligde dünya rekorunun kırıldığı göztepe-karşıyaka maçında forma giydi. manisaspor'da başlayanfutbol aşkı 39 yaşında bursa kemalpaşa'da son buldu. bu isim manisaspor ve göztepe'nin unutulmaz futbolcusu sadettin dülger.
böyle bir şey olamaz. o dönem 1980-1981 futbol sezonu. ligin son üç haftası. bu maç göztepe ile karşıyaka arasında başlayan rekabetin adımıdır. göztepe'ye gittiğim ilk sezon. o zaman ikinci ligde şampiyonluk mücadelesi veriyoruz.gazeteler o maçı 80 bin kişi yazdı ancak 100 bin kişi vardı o maçta. o zaman maça girişlerde barkot sistemi yoktu. tribünlerde koltuk yoktu. beton üzerinde taraftarlar maç izliyordu.tribünlerde kafalardan başka bir şey görünmüyordu. istanbul basını bile fenerbahçe'yi, galatasaray'ı bırakmış o maça gelmişti. maça çıktık herkesin eli ayağı titriyor. benimde öyle. yenen şampiyonluk yolunda önemli bir avantaj yakalayacaktı.galibiyet primi 300'er bin liraydı. o dönem maçın galibiyet primiyle manisa'dan bir daire alabiliyordunuz. iki takımda temkinli oynadı ve maç 0-0 bitti. maçta manisalı diğer bir futbolcu daha vardı, altınkafa murat karşıyaka takımındaydı. yani rakiptik. o sezon son maçta averajla şampiyon olduk. şampiyonluk primi olarak 50' şer bin lira aldık. .
göztepe'ye ilk gittiğim 1977-1978 sezonunda bu lakap bana takıldı. o dönem göztepe' de erkan velioğlu'nun lakabı dayı erkanmış. bir gün izmir'de karaca otel'de kamptayız. pardesü omuzlarımda girdim otele. başımda şapka. sonra erkan velioğlu beni öyle görünce, bu takımda iki tane dayı olmaz dedi ve ben dayılığı sana bırakıyorum dedi. bundan sonra dayı sensin dedi. lakabımız dayı sado olarak kaldı. .....alıntıdır....
ajansspor.com'un top 10 - türkiye'de seyirci rekorları! listesinde bu maç 6. sırada yer alıyor.
liste şöyle;
10 - altay-fenerbahçe (izmir atatürk -1. lig-): 29.01.1989: 62.200 kişi
9 - g.saray-diyarbakırspor (atatürk olimpiyat -süper lig-): 09.08.2003: 62.620 kişi
8 - g.saray-cska soyfa (atatürk olimpiyat -şampiyonlar ligi ön eleme-): 30.08.2003: 66.300 kişi
7 - g.saray-f.bahçe (izmir atatürk -hasan tahsin kupası-): 21.01.1973: 66.701 kişi
6 - karşıyaka-göztepe (izmir atatürk -2. lig-): 16.05.1981: 67.696 kişi
5 - milan-liverpool (atatürk olimpiyat -şampiyonlar ligi finali-): 25.05.2005: 70.024 kişi
4 - g.saray-f.bahçe (atatürk olimpiyat -süper lig): 21.09.2003: 70.125 kişi
3 - g.saray-bordeaux (atatürk olimpiyat -şampiyonlar ligi-): 12.09.2006: 70.858 kişi
2 - beşiktaş-g.saray (atatürk olimpiyat -süper lig-): 22.09.2013: 76.127 kişi
1 - g.saray-olimpiakos (atatürk olimpiyat -özel maç-): 31.07.2002: 79.414 kişi
dip not: orjinal metinde 10. sıradaki altay-fb maçı 30 ocak, 8. sıradaki gs-cska maçı 30 ağustos ve 4. sıradaki fb-gs maçı 27 eylül tarihi olarak yazılmış. doğru tarihleri girdim.
dip not2: orjinal metinde yer almayan maçın hangi lig ya da kupaya ait olduğunu da ekledim.