samsunspor galatasaray'ı hiç yenememiştir ve o gün harika bir futbol oynamaktadır. galatasaray kalecisi kajganiç pek çok net golü çıkarmıştır. samsunspor'un golcüsü temel'in şutlarını inanılmaz hamlelerle kurtarmıştır. nihayet dakikalar 90'ı gösteriken samsunspor penaltı kazanmıştır. penaltı atışını ise kalecimiz tekin kullanacaktır. daha önce de ligde attığı penaltı golleri vardır. tekin gelir... vurur ve kajganiç onu da kurtarır. maç golsüz bitmiştir.
hafta içinde yugoslaya'daki ailesini görmek için izin alan kajganiç, çorlu civarında geçirdiği trafik kazasında ölmüştür.
aklı evvel galatasaray seyircisi ise istanbul'daki maçta "kajganiçler ölmez, uğursuz samsun" diye tezahürat yapmıştır.
yanılmıyorsam bu maç çok hüzünlü bir olayın öncesinde oynanmıştır. o zamanlar gs'ın bir yugoslav kalecisi vardı, ismi de kajganiç di. bu maçta cemil penaltı ile gol atmıştı. bu maçtan sonra gs karadeniz'de bir yerde deplasmana gitmiş, ve o maçta da kajganiç harika bir maç çıkarmış ve hatta galiba bir de penaltı kurtarmıştı. talihsiz kaleci maç sonrası arabası ile ülkesine tatile giderken yolda kaza geçirip ölür. seneler boyu kajganiç hatırasına gs maçlar oynar ve gelirini ailesine iletir. bir fb'li olmama rağmen, çocuk halimle onun ölümüne çok üzülmüştüm.
ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
samsunspor, galatasaray'ı hiç yenememiştir ve o maçta resmen tek kale oynamaktadır. galatasaray'ın kalesinde ise yugoslavya milli takımında da oynayan tjoldo kajganiç vardır. henüz iki aydır türkiye'dedir ve çok iyi bir performans çizmektedir. samsımspor ataklarına adeta tek başına dur der 90 dakika boyunca. normal şartlar altında oyunun 4-0, 5-0 olması lazımdır. maçın son dakikalarında samsunspor bir penaltı atışı kazanır. topun başına temel'in gelmesi beklenir ama maç içinde en iyi şutlarını hatta mükemmel bir vole vuruşunu çıkaran kajganiç'e penaltıyı atmak istemez temel. zaten takımın penaltıcılarından birisi de kaleci fevzi serhan'dır; attığı goller de vardır. ancak kajganiç, fevzi'nin penaltısını da çıkarmayı başarır. maç 0-0 bitmiştir. birkaç gün sonra kajganiç, ailesini ziyaret etmek için yugoslavya'ya gitmek üzere ayrılır istanbul'dan ve daha henüz türkiye sınırları içindeyken geçirdiği trafik kazası sonucunda henüz yirmi sekiz yaşında iken hayata veda etmiştir. hadisenin samsunspor ile bir ilgisi yoktur ama çok sevdikleri kalecilerini kaybeden galatasaray taraftarları istanbul'daki rövanşta samsunsporlu oyuncuları "kajganiç'ler ölmez; uğursuz samsun" tezahüratlarıyla karşılayacaklardır. hoş, bu tarz olaylardan en çok çeken takım samsunspor olacaktır ya...
ilk basımı 2000 olan ahmet çakır'ın "o bir imparator" kitabından;
fatih terim futboluyla kısa zamanda takımın temel direklerinden biri haline gelirken, kişiliğiyle de farkını ortaya koymaya başlamıştı imparator. bu durum yönetimin de dikkatini çekti ve önünde kendisinden daha kıdemli futbolcular olduğu halde kaptanlığa getirildi. 1976-77 sezonunda kaptan olduğunda henüz 23 yaşındaydı ve kuşkusuz ki burada da kendisinden büyük bir yığın oyuncu vardı. üstelik bunlar, ülke çapında tanınmış, milli takım'da yer alan futbolculardı. ama imparator, farkını böyle bir ortamda bile ortaya koymayı bilmişti.
çünkü zaten kaptan olmadan da öyle davranıyordu. basmakalıp ifadeyle, haksızlığa dayanamayanlardandı. hemen tepki gösteriyordu. sadece kendisine yapılanları değil, çevresindeki haksızlıkları da hiç duraksamaksızın üstlenip mücadele alanı içine alıyordu. hatta kendisine yapılanlara fazla kulak asmayıp çevresindekiler için başını daha çok belaya soktuğu, bilinen bir durumdu. dürüstlüğü, mertliği ve güvenilir kişiliği ortadaydı.
üstelik iş sadece haksızlıklara karşı çıkmakla kalmıyor, başka nedenlerle de sık sık "vukuat" çıkarıyordu. 1976 yılında kasımpaşa'da denizci olarak askerliğini yaparken, izinli çıktığı bir gece pavyonda emniyet müdürü dövme olayı, yıllarca onun arkasından gelecek bir olaydı. hemen herkesin sanki olay anında oradaymış gibi anlatmaya çalıştığı, ancak çok az kişinin ne olduğunu bildiği olayı önü ve arkasıyla dönemin yöneticisi doğan koloğlu şöyle anlatır:
"imparator o olay sırasında iki yıldır takımdaydı ve futbolunu beğeniyorduk. zaten milli takım'a da yükselmişti. ancak pek disipline gelmiyor ve sürekli birtakım sıkıntılar yaratıyordu. her zaman çok cüretkâr bir adamdı. yoksa hem asker ol, hem gece kulübünde adam döv, hem de dövdüğün adam komiser olsun ve galatasaray kulübü'nün de üyesi bulunsun! inanılır gibi değildi ama işin içinde onun adı olunca, pek de şaşırmamıştık.
tabii olay sonrasında hemen gidip birliğine teslim olmakla akıllılık etmişti. biz de oradan çıkarılmaması konusunda çaba gösterdik. bu arada, yönetim olarak kendisine ceza da vermiş, onunla birlikte büyük mehmet ve birkaç futbolcuyu daha kadro dışı bırakmıştık.
o hafta deplasmanda samsunspor ile maçımız vardı. imparator bize haber gönderip oynamak istediğini, samsun'a götürülmesi için çaba gösterilmesini filan istedi. olacak iş değildi elbet karşı taraf da işi sıkı tutuyordu. nitekim samsun'daki kampımıza jandarma geldi; onu arıyorlardı.
o günkü maçta rahmetli kalecimiz kajganiç çok iyi oynamış, hatta bir de penaltı kurtarmıştı. sonrasında bir milli maç boşluğu vardı. kajganiç de ülkesine gitmek için izin istemişti. ne yalan söyleyeyim, o izni çok gönülsüz vermiştim. sanki o feci olay içime doğmuştu. kajganiç o bildiğiniz trafik kazasında öldü ve biz de perişan olduk! o duygusal ortamda da başta büyük mehmet'le imparator olmak üzere cezalı futbolcular affedildiler; takımla birlikte çalışmalara başladılar... o arada, adam dövme olayı da kapatıldı. mertliğine, dürüstlüğüne kimse bir şey diyemez. ama böyle olaylar çıkardıkça biz de ne yapacağımızı şaşırıyorduk. daha böyle birkaç olayı oldu."
aslında, dövülen kişinin de galatasaray kulübü üyesi olması işi hem daha dramatik hale getirmiş, hem de sorunun büyümesini engellemişti.
bu olay, yıllar sonra uefa kupası'nı kazanmasının ardından onunla ilgili olarak yapılan yayınların hemen tümünde dile getirilen bir tatsızlık olarak belki de hayatı boyunca peşini bırakmayacaktı.
ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
kajganiç: "her ölüm erkendir; istemez üstü kalsın"
kajganiç'in eşi biljana belgrad'da telefonun öbür ucunda ısrarla soruyordu: "ne oldu? kötü bir şey mi var, söyleyin? - telefonun türkiye'deki ucundan sadece çaresiz bir iki cümle döküldü: "kajganiç'i maalesef kaybettik. silivri yakınlarında. otomobiliyle... otobüsle çarpışmışlar... yanında tercümanı..." bu kadar dinleyebilmişti biljana. sonra bir çığlık, telefon konuşmasını kesti: "kajgaaaa! kajgaaa!"
ünlü kızılyıldız
tjoldo kajganiç, ünlü kızılyıldız takımının kalecisiydi. avrupa basınında sık sık adı duyuluyordu ve türkiye de yugoslavlara kapısı her zaman açık bir futbol pazanydı. önce fenerbahçe bu yetenekli kaleciyi kadrosuna dahil etmek istedi. fenerbahçe'de 1977-78 sezonunun teknik adamı torna kaleperoviç nedendir bilinmez vatandaşının transferine son noktayı koydu: "olmaz!"
sonra galatasaray girdi devreye. yasin'den sonra takımın, ceza sahasına hakim, oyunu arkadan okuyabilecek, topu çabuk kullanabilecek bir kaleciye ihtiyacı vardı. üç yıl üst üste şampiyon olan takımda revizyona giriştiler ve bunlardan biri de kaleci yasin olmuştu. kajganiç galatasaraylı yöneticilere göre biçilmiş kaftandı. belgrad'a gidip kajganiç'le görüştüler ve anlaştılar.
o tam bir profesyoneldi. takım arkadaşlarıyla çok çabuk kaynaştı. sürekli ve disiplinli çalışmasıyla kendisini kabul ettirdi. sadece çalıştı ve futbola olan sevgisini dile getirdi sürekli... bir de kızlarını, eşini, anne babasını özlüyordu... belgrad'da bıraktıklarını... gurbet bir yangın gibi düştüğünde yüreğine, türkiye'ye gelişinin üçüncü ayında samsunspor maçının ardından ülkesine, sevdiklerine gitmek, kendi deyimiyle "bir koklayıp dönmek" istiyordu. samsunspor maçından sonra haftanın futbolcusu oylamasında en yüksek oyu almıştı. gazeteler ve köşe yazarları adından övgüyle bahsetmişlerdi.
20 kasım 1977
önce 20 kasım 1977'ye dönelim. galatasaray, samsunspor deplasmanındaydı. maç başlamış, daha ilk dakikadan itibaren samsunspor sağlı sollu ataklara başlamıştı. kajganiç bütün atakları başarıyla savuşturdu. aut çizgisi üstünden sumsunsporlu temel'in yanm volesine bir plonjonu vardı ki hâlâ gözümüzün önünde. ilk yansı 0-0 biten karşılaşmanın sonlarına doğru samsunspor bir penaltı kazandı.
o ana kadar kajganiç karşısında büyük çaresizlikler yaşayan samsunspor forveti penaltıyı atmaktan çekinmiş, en az kendileri kadar usta olduğunu bildikleri kalecileri fevzi'nin atışı kullanmasını istemişlerdi. samsun şehir stadyumu'nda bütün nefesler tutuldu. fevzi geldi, topu kajganiç'in soluna bıraktı. kajganiç önce sağa gitti, sonra sola ani bir refleksle topu çeldi ve penaltıyı kurtardı...
galatasaraylı futbolcular sevinç yumağı oldular. maç zaten iki üç dakika sonra bitti. herkes kajganiç'e koşuyordu. yugoslav kaleci çok iyi bir maç çıkarmış ve ne kadar kaliteli bir kaleci olduğunu herkese göstermişti.
20 kasım 1977 tarihli hürriyet gazetesi spor sayfasında haftanın futbolcusu oylamasının başında kajganiç vardı ve yorumculardan tam not alıyor, türkiye'nin en iyi kalecilerinden biri olan turgay seren, kajga'yı övüyordu: "kajganiç tüm maçı çok dikkatli oynadı. pozisyonları çok iyi izledi. en güç anlarında dağınık bir görüntü çizen galatasaray'ı kurtardı. son dakikalarda samsunspor'un kazandığı penaltıyı ani bir refleksle kurtararak haftanın dikkat çeken önemli adamı olmayı hak etti."
haftanın en iyisi
kajganiç'e oy veren jüri ve verdikleri oylar şöyleydi:
sonra galatasaray bir puanı, kajganiç övüncünü yanlanna alarak istanbul'a döndüler. kajganiç belgrad'a sevdiklerini görmeye gitmek için yola koyuldu tekrar. özel otosuyla silivri yakınlarında bir otobüsün altına girdi... hızla... sevdiklerine daha erken kavuşmanın bağışlanamaz telaşıyla... son refleksi yapıp sıyıramadı. keşke penaltılardaki ustalığıyla kıvırabilseydi direksiyonu... keşke biraz daha yavaş gitseydi... keşke "git ve erken gel" denmeseydi... keşke... keşke...
haberi aldıklarında arkadaşları oldukları yere çöküp kaldılar... işte takım arkadaşlarının ve onu yakından tanıyanların 21 kasım tarihli gazetelere yansıyan düşünceleri, duyguları:
kaleperoviç: "kajganiç, kızılyıldız-partizan maçında harikalar yaratmıştı... maçın son dakikaları kızılyıldız 1-0 öne geçti. partizan son dakika bir penaltı kazandı. kajganiç çok iyi yer tutup topu kurtardı ve maç kızılyıldız'in galibiyetiyle bitti... o çok iyi bir kaleciydi/'
haberi duyan futbolcu arkadaşları acıya boğuldular. gökmen haberi duyunca koca cüssesine bakmadan hüngür hüngür ağladı. b. mehmet "bu kadar iyi bir sporcu nasıl ölebilir?" dedi ve acıyla kasıldı kaldı. kaleci nihat "olamaz olamaz! kajganiç'in ölüm haberi, beni 12 yaşımdayken annemin ölümü kadar etkiledi. kaleci formamın arkasına kajganiç yazacağım. ve maçlara bu formayla çıkacağım." erdoğan anca, kajganiç'le ilgili anısını oracıkta aktan verdi: "samsun'dan dönüyorduk. yavaş yavaş türkçe konuşmaya başlamıştı. 'erdop dedi, 'iyi ki galatasaray'a gelmişim. hepiniz iyi insanlarsınız. ben çok memnunum. istanbul'a döner dönmez yugoslavya'ya gideceğim. çocukları çok özledim. ama oraya gidince dönene kadar sizi de özleyeceğim. hemen döneceğim.' alı kajganiç'im ah!"
samsunspor'un kalecisi fevzi de kajganiç'in ölüm haberini alınca son derece üzülmüştü: "zor geçen maçın sonunda penaltıyı benim atmam istenmişti. başanlı kaleciyi alt edebileceğim düşünülmüştü. 87. dakikaydı... kajganiç'in gözüne baktım ve topu soluna bıraktım. önce sağa hareketlenmişti. döndü ve ani bir refleksle topu dışan attı. onu kendime örnek alacağım..."
fenerbahçe'nin o dönemdeki kalecisi ivançeviç ve orta sahadaki usta kramponu antiç, diyarbakırspor maçından sonra istanbul'a dönecekleri uçakta zor yer bulabildiler. fenerbahçe kafilesi ise sadece milli oyuncularını uçakla gönderebildi. çünkü hafta ortasında milli takım malta ile karşılaşacaktı. galatasaray'dan diyarbakır'a transfer olan tuncay ve takım arkadaşı baykul da aynı uçaktaydılar. futbolcular o haftaki maçları konuşmaya başladılar, tvançeviç samsunspor-galatasaray maçını sordu bir ara. sonucun 0-0 olduğunu ve kajganiç'in çok iyi bir maç çıkarttığım öğrenince "normal!" dedi "çünkü kajganiç çok iyi bir kaleci. ceza sahasına hakim. yugoslavya'da on penaltının sekizini kurtardığı bilinir ve çok ünlüdür."
doğan koloğlu, kajganiç'in ardından şu cümleleri döktürdü gazetesindeki köşesinde: "aramıza ilk katıldığında galatasaraylı yöneticiler ona şarap ikram etmişlerdi. kajganiç kabul etmedi. içkiyi şimdi içmeyeceğini belirtti. idareciler 'şimdi yenisin, bir zaman geçsin parayı kazan, o zaman görürüz' dediler. 'burası türkiye burada değişirsin' elediler. şimdi hepimiz birlikte, ardından onun değişmediğini ve nasıl bir sporcu olduğunu bildiğimiz için ağlıyoruz."
ünlü futbol adamı gündüz kılıç, 22 kasım 1977 tarihli hürriyet gazetesi'ndeki "gündüz gözüyle" isimli köşesinde tam bir duygu sağanağı altında yazıyordu yazısını: "evet! kajganiç gece gündüz göz kapaklarımın içinde. bana bakarak, zaman zaman konuşarak oradan ayrılmıyor. 'gençliğime doyamadan gidiyorum' diyor. 'galatasaray'ı ne çok sevmiştim' diyor."
usta kalem talay erker, "kurban bayramında kurban verdik. morgun soğuk taşı üstünde koçlar gibi yatıyor. 'çocuklarımı özledim, onlan koklayıp döneceğim' demişti!" diyerek acısını kelimelere sığdırmaya çalışıyordu.
metin türel o yılların milli takım teknik direktörüydü ve takımımız malta milli takımı ile oynayacaktı. deneyimli hoca üzüntünün sadece futbolcuları vurmayacağını söylüyordu: "evlerimizde eşlerimiz hıçkıra hıçkıra ağladılar."
22 kasım 1977, saat 6.30'da ali sami yen stadyumu'nun önünde kajganiç'in sevenleri, onu günün ilk ışıklarında son yolculuğuna uğurlamak için toplandılar. selahattin beyazıt, "ilk defa bir futbolcunun ölümünün ardından konuşmak zorunda kalıyorum. cozor!" diyerek konuşmasını tamamladı.
ankara'da bir gece kulübünde olay çıkardığı gerekçesiyle kadroda olmayan fatih terim, kajganiç'in ölüm haberini duyunca koşup gelmişti arkadaşlarının yanına: "madem ki hepimiz kajganiç misalinde birleştik, idareci ve futbolcu olarak özel yaşantımızda, idareci ve futbolcu münasebetlerine kadar adı kajganiç olan bir işbirliğini sürdürelim. onun uygulama seviyesini yükseltelim. biz buna hemen 'evet' diyoruz. galatasaray, ancak bu uygulamayla çağdaş spor düzeyine çıkabilir. biz bu meşaleyi alevledik, yürüyoruz..."
çarşamba günü ispanya ile eleme grubunda karşılaşan yugoslav ulusal takımı, galatasaray heyeti, belgrad'daki büyükelçiliğimiz ve on binlerce taraftar cenazeye katıldılar. yugoslavya tanjug haber ajansı spor müdürü milanoviç "kajganiç'in ölümü yugoslavya'da şok etkisi yaratmıştır" dedi. ajanslar, gazeteler ondan bahsediyordu. şimdiye kadar her futbolcuya nasip olmamış bir törenle toprağa verildi kajganiç. kızılyıldız kulübü'nün düzenlediği törende milli takım kaptanı ve ünlü solaçık dragan draziç ağlamaktan konuşamadı.
stara praza'da doğmuştu. 1949'luydu. yugoslavya milli takımı'nın kalecisi, iki çocuk babası, 64 günlük galatasaraylı, türkiye'de b.t.g.m. 9241 lisans nolu futbolcu, 1977-78 sezonunun en iyi ve en az gol yiyen kalecisi ve 7.30'da yugoslavya'ya gidecek jat uçağı'nın 0075126-4 nolu kargosu idi...
kajga'nın öldüğü günlerde mili takım sedat 3 ve cemil'in golleriyle malta milli takımı'ın 3-0 yendi. başbakan süleyman demirel 50. kez milli olan cemil'i kutladı. galatasaray o sezonu üçüncülükle tamamladı. simit için 2.5 kuruş fiyat biçildi...
ilginçtir... samsun'un futbol tarihimizdeki yeri herhalde trafik kazalarıyla anılacak... önce kajganiç... ondan birkaç yıl sonra fenerbahçe'den transfer edilip samsunspor formasıyla harikalar yaratan önder... 1989'da takımın geçirdiği büyük kaza... yine samsunlu olup, şekerspor'da futbol oynayan turgay... milli takım'ın gelecekteki umudu müjdat... hepsi trafik terörüne yakalandılar...
gündüz kılıç'in dediği gibi, onlar için söylenecek en son şey "futbola doyamadan gittikleriydi... ne diyelim... şairin dediğini:
her ölüm erkendir bu da oldu işte istemez üstü kalsın!
1977'de ilk transfer bombasını fenerbahçe patlattı. bir önceki sezon şampiyonluğu trabzonspor'a kaptıran fenerbahçe, eski futbolcusu ostojiç'in tavsiyesiylle bojko kalganiç'le anlaştı ancak takımın teknik direktörü toma kalepeoroviç "ya o ya ben" deyince kajganiç galatasaray'ın yolunu tuttu.
bu transfer adına besteler yapılacak radmilo ivançeviç'in fenerbahçe'ye gelişinde neden olurken kajganiç'i galatasaray'da hazin bir son bekliyordu. ligin 9. haftasındaki 0-0'lık samsunspor maçı ardından, kurban bayramı için verilen izin sayesinde yugoslavya'ya gitme kararı alan kajganiç arabasıyla tekirdağ yakınlarında kaza yapınca hayata gözlerini yumdu...
kajganiç son maçını azraille oynadı bu sezon g. saray için gerçekten şanssız ve bahtsız bir sezondur aslında. hoca değişimi ile başlayan süreç çok yakında kulübün üzerinde kara bulutların dolaştığını apaçık gösterecektir. 20 kasım 1977 tarihinde, samsunspor deplasmanında oynanan müsabaka golsüz beraberlikle sonuçlanmıştır ama takımı yenilgiden kurtaran, harikulade kurtarışlar yapan bir isim vardır, kaleci kajganiç. bu o kadar açıktır ki spor sayfalarının manşeti durumu aynıyla yansıtır:
kajganiç, samsunspor ile berabere kaldı. maç golsüz tamamlandı.
daha gazete haberinin mürekkebi kurumadan, hemen bir gün sonrasında kaleci kajganiç, yine manşetlerdedir. fakat bu kez yanlış sayfadadır, spor bölümünde değil ana manşet bölümünde… türkiye acı bir haberle çalkalanmaktadır; kajganiç, trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. o enfes kurtarışlarından birini daha yapamamış ve azrail’e teslim olmuştur.
bayram tatili nedeniyle lige ara verilmesinden yararlanan kajganiç, samsunspor maçı sonrasında yugoslavya’ya gitmek üzere yola çıkmıştır. silivri yakınlarında bir otobüsü sollamıştır ama karşıdan gelmekte olan bir diğer otobüsten kurtulamamıştır. çarpışma sonucu, kullandığı araç hurdaya dönmüştür. yanındakiler sağ kurtulmuştur ama maalesef kajganiç, olay yerinde vefat etmiştir. türk spor camiası hem üzgün hem şaşkındır, daha bir gün önce dev kurtarışlarla ölümsüz bir kahraman izlenimini veren adam nasıl olup da bu kadar trajik bir kazanın kurbanı olmuştur? nasıl olup da bu kadar kolay yenilmiştir ölüme? fenerlisi, beşiktaşlısı, g. saraylısı velhasıl tüm türkiye hem şoktadır hem de derin bir yasta…
g. saray futbol takımı bu acı kaybı uzun bir süre unutamaz. bu travmayı kolayca atlatamaz.