bugün sizleri yine yıllar öncesine götüreceğim. türk televizyonlarında yapılmamışı yapmaya çalıştığımız, zorladığımız şeyler... tarihe geçtiğimiz noktalar...
barbaros aykol mesleğinin çok başlarında hayata veda etmiş bir trafik kazasıyla ölmüş bir arkadaşımız ve o trafik kazasında ölümünden 2 gün önce inanılmaz bir teknolojiyi türk televizyonlarında başarmıştı. 70’li yılların 2. yarısına yeni girmiştik… küçücük boyuyla birçok başarıya imza atmış muhteşem bir adam ve muhteşem bir canlı yayın yönetmeniydi. 70’li yıların 2.yarısında önemli işler başarmış olan bu isim bugün 14 kameralı naklen yayın arabalarını bile kullanamayanların 20 yıl öncesinde yok denecek kadar az imkanlarla büyük işler başarıldığının tipik bir kanıtıydı. onu rahmetle anıyorum…
o tarihlerde paris’te anlattığım maçtan dönüyordum. bana ankara’daki evime değil, istanbul aktarmasında çıkarak acilen bursa’ya gitmem bildirildi. bende yurt dışı valizlerimle bursa’ya geçtim.
bursaspor- adana demirspor maçı naklen yayınlanacak, ben de anlatacaktım. maç cumartesiydi ve ben perşembe akşamı bursa’daki ucuz otelimde bir not buldum. ”yarın kumla’da şu adrese gel ümit görüşelim… barbaros” gittim… çay içildi, annesi ve kız kardeşi servis yaptılar, annesinin yaptığı kurabiyeleri yedik, iştahla yayını konuştuk. barbaros uçuyordu, ayakları yere basmıyordu. aylardır kafa patlattığı şeyi gerçekleştirmek üzereydi çünkü. “yarın hareketli kamera kullanıyoruz. saha kenarında topla birlikte hareket edecek bir sistem kurdurdum. topla paralel gidiyoruz. olağanüstü bir görüntü… hani şu almanlar yapıyorlar ya! saha kenarına top süren adamla birlikte şaryo sistemi, işte onu sağladım. ofsayt durumunda da o kameradan yararlanabiliriz. “
'yahu barbi' dedim, 'denedin mi hiç? rezil olmayalım sonra? adamlar bunları raylı sistemle yapıyor bizde bu raylı sistem yok, nereden temin ettin bunu?' anında geri püskürtüldüm… ‘prova’ diyecek oldum, ‘bursa bölge müdürü celal olgaç bugün bizim için bir amatör maç oynatıyor. bursa atatürk stadı’nda provamız var’ dedi. stada gittik. gördüğüm manzara kelimelerle anlatamam. ben raylı bir sistem beklerken, şeref tribünü önündeki pistin üzerinde bir küçük triportör gördüm. hani şu 3 tekerlekli küçücük kasalı motosikletten devşirme, küçük taşıma aracı… çinli’nin çek-çekinin çok az benzin harcayanı… önünde insan tarafından çekilmeyeni…
provada görüntüler mükemmeldi ama eylem sırasında durum çok ilkeldi. saha kenarında kameraman sabit kameraman ragıp, kulaklıktan aldığı komutu triportörü kullanan zata iletiyor, o da uyguluyordu… triportörün arkasında ayakta bir kameraman düşünün! eğiliyor, triportörün şoförüne motosiklet gibi direksiyonu kullanan arkadaşa söylüyor, o da o komutu uyguluyor çünkü ragıp kulaklığına naklen yayına arabasından komutu alıyor. ancak triportör sürücüsü traktörden henüz sınıf atlamış… çok yeni bir motorlu araçlar sürücüsü olduğundan yayın dili de kayboluyor… tabii şimdi bakın olay şöyle cereyan ediyordu.
barbaros şöyle sesleniyor: ragıp söyle şu herife çabuk dönsün adamlar gol atıyor o hala santra da! ragıp: hop hemşerim! yürü la! çabuk yürüsene lan!.. ragıp ‘fiyuut’ diye bağırıyor, ıslık çalıyor. ‘yavaş oğlum burada yavaş sürecen, ya barbaros ağabey ya bu herifin her dönüşünde toz oluyor üstelik de egzoz dumanı da dağılmıyor sahayı göremiyorum ki!..’
triportör beyaz bir duman atıyordu ve korner köşesine gelip geriye doğru dönmesi gerektiğinde kendi attığı o beyaz dumanın içinden geçmek zorunda kalıyordu. sis makinesi kullanıyor gibi oluyordu ve ortalıkta birkaç saniyeliğine göz gözü görmüyordu. bir de bunu soluduğunuzu düşünün… bu minval üzerine yaptık provayı… ve ardından ertesi günkü naklen yayını : seyircinin önünden yaptığı her manevrasından egzozundan bembeyaz bir duman bulutu çıkararak ve bu dumanı kameraman ragıp’ın önünde bırakarak döndü triportörü kullanan adamcağız.
barbaros 4 kez yayın arabasını bırakıp triportör şoförünü dövmek için sahaya koştuğunda celal olgaç’ın adamları tarafından güçlükle önlendi. triportör sürücüsü ise türk yayıncılık hayatına nasıl bir katkıda bulunduğunu asla bilemeden bir milyon yevmiye üstüne de bir depo benzin parası alıp devleti kazıklamanın keyfiyle canını zor kurtardı. inanılmaz bir yayın oldu. ilk kez ve tam hakkını vererek italya 90 dünya kupası’nda ancak yarı sahada kullanılabilen şaryo dediğimiz raylı sistemi tam 15 yıl önce biz bursa atatürk stadı’nda bursaspor-adana demirspor maçında kullanmıştık. sağ kanattan top süren bir oyuncunun ayaklarıyla paralel akan görüntünün keyfini düşünebiliyor musunuz?
ilk defa maç evinizde oynanıyor gibi olmuştu ve bunu o gün orada hayatını kaybetmesinden önce son naklen yayınını yapan barbaros aykol başarmıştı…
bursaspor: rasim kara, sedat özbağ, ihsan kavak, orhan özselek, kemal batmaz, vahap çeki, bünyamin çulcu (dk. 76 sedat özden), hayrettin endersert, feridun özdiker, sinan bür, tacettin ergürsel
teknik direktör: mustafa ertan
adana demirspor: eser özaltındere, şükrü özenoğlu, savaş erol, orhan uçak, ismail saçal, burhan sürer, erol pamuk, hasan özden, mehmet sefa özyiğit, güray erdener, ismail güner