halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
ah bazı bazı kurtulamadığımız "oldu-bitti"ler ... işte futbolumuzun 50'nci yıldönümü gibi şerefli bir günde oldu-bitti'ye getirilmiş, boş tribünler önünde boş bir maçla geçiştirilmişti.
futbolumuzun yaş günüydü. ama gözlerimizden yaş gelmeliydi gerçekte. böylesi kutlama olur mu diye? bir kez, ispanya'nın çağrılması hataydı. çünkü ispanyolların o hafta dünya kupasında kader maçları vardı. bize "a" milli takımlarını elbette yollayamazlardı. gerçekten "b" takımı niteliğinde zayıf bir ekip'e gelmişlerdi. dünya kupası finallerine katılıp da almanya'da bira içmek, dostluk hatırına istanbul'da rakı içmekten daha çekiciydi ispanyollar için... sadece bir "nezaket takımı" göndermişti ispanya... seyircimiz de böyle anlamsız bir maça ilgi göstermemişti. sonra "50. yıldönümü kutlama" ise, doğru dürüst bir töreni olmaz mıydı bunun? eski milli futbolcular bir geçit töreniyle onurlandırılmaz mıydı? kendilerine birer "50'nci yıldönümü plaketi" filan verilemez miydi? eski şöhretler maçı yapılamaz mıydı? komşu bir ülkeden genç takımlar getirilemez miydi? düşünülse daha doğrusu ciddiye alınsa, neler neler gelmezdi akla? ve neler yapılmazdı?
bu boş maç da 0-0 biterek, gerçekte "günün anlam ve önemini" en iyi şekilde özetlemiş oldu: "sıfır sıfır!"
bu satırları okuyanlardan ilerde futbolumuzun 75'inci, 100'üncü yıldönümü sırasında yetkili bir koltuta oturanlar olursa, umarız ve dileriz, 50'nci yıldönümündeki renksizliği hatalar ve türk futbolu'nun şerefine yaraşır bir kutlama yaparlar.