ilk basımı 2008 yılında olan harun çelik'in "bize her yer trabzon" kitabından;
biz trabzonspor'umuzu hep şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri olarak izledik ikinci lig nedir biz bilmeyiz. trabzonspor yeni kurulduğunda ikinci ligdeydi ve ikinci ligde şampiyon olmasının ardından birinci lig'e çıkmıştı. işte o gün birçoğumuz daha dünya da bile değildik ama tribünümüzün 40 yıllık müdavimi olan büyüklerimizden seyfullah hacımüftüoğlu, küçük bir çocuk olarak oradaydı. ondan dinleyelim.
istanbul takımları gemileri limana çeksin, fırtına kopmak üzere
kaç gün kalmıştı acaba? altı gün, beş gün, dört gün... nihayet gün gelip çatmıştı, trabzonspor istanbul'daydı ve ben bir şampiyonluğa tanıklık edecektim. çocuk kalbim buna nasıl dayanırdı...
beylerbeyinden iki hemşehrim ile yola çıktık, üçümüz de aynı yaşlarda (13-14) idik ve büyüklerimizin haberi olmadan yola çıkmıştık. üsküdar'dan eminönü iskelesine ulaştık. heyecanımız gittikçe artıyordu. ali sami yen'e nasıl gidecektik, fikrimiz yoktu. sora sora bineceğimiz otobüsü bulduk, bindik. konuşmalardan anladık ki bizim gibi maç için yola koyulanlar az değildi. "bu maç tur maçı" dedi tanımadığımız bir taraftar. tur maçı ne demekti, pek bir anlam veremedik. yol da çok uzun geldi bize. nihayet stadın önüne geldik, tribünlerinin bir tarafı yıkık bir stad, "çökmüş bir süre önce." dedi bilenler. bizi ilgilendirmedi fazla.
daha çok vakit vardı ve bir türlü geçmek bilmiyordu. mağlubiyete dayanmayabilir miydik, yok canım, trabzonspor'u kim yenebilirdi? ya yenilirse? olmaz böyle bir şey... bu duygular içinde, geçmeyen o saatler de geçti. takımlar sahada idi artık. rakip sarıyer idi ve çok diri bir takımdı. ihsan adındaki oyuncumuzu hiç unutamıyorum. yalnız her topu alışında hakem tarafından durdurulmasını anlayamamıştım ve çok kızmıştım. meğer ofsaytta kalıyormuş. öyle diyordu etraftakiler.
gol atılamadan sonuçlandı maç. saha bir anda ana-bana gününe döndü. tur maçı bu mu demekti? daha bunu anlamadan, delikanlılık çağını yaşayanlar birer forma kaptılar ve hemen üstlerine geçirdiler. meğer şampiyonluk sonrası böyle olurmuş. taraftar sahaya iner ve forma kaparmış. ben çocuktum ve forma kapma imkânım olamazdı, birinci ligde de istanbul takımlarından başka şampiyon olamayacağına göre delikanlılığımda da benim böyle bir şansım olmayacaktı.
nereden bilebilirdim ki efsanenin başlangıç maçını izlediğimi. ve nereden bilebilirdim ki herkese yetecek kadar forma kapabilecek şampiyonluklar ve başarılar yaşayabileceğimizi. meğerse ben o gün, fırtınanın esmeye başladığı anlara şahitlik ediyormuşum.
tur atmıştı takım birkaç yüz kişi ile. benim bulunduğum yerden de geçtiler. biliyor musunuz, hâlâ geçiyorlar!
bu yürekli karadeniz takımının çocukları daha çok şampiyonluk turları atacaklar, buna inanıyoruz.