spor yazarları turnuasında hu gece oynanacak olan fenerbahçe ile galatasaray berabere kaldıkları takdirde kupanın sahibi penaltı atışı ile bulunacaktır. üç takımm birbirleriyle yaptıkları maçlar hep beraberlikle sonuçlanmış olacağından spor yazarları derneği yönetim kurulu bu durum için fifa'nın yeni kaidesini uygulamayı kararlaştırmıştır. buna göre beşiktaş, galatasaray ve fenerbahçe’li 5’er futbolcu birer penaltı atışı yapacaklardır. bu durumda tam 30 penaltı atışı yapılmış olacaktır. bu yeni kaide şu altı şartta uygulanacaktır:
1 – penaltı atacak futbolcularla kaleciler dışındaki diğer oyuncular yan hakemleri ile birlikte santra yuvarlağında toplu halde bulunacaklardır.
2 – penaltı atışının hangi kaleye yapılacağı para atışı ile tesbit edilecektir.
3 – her futbolcu ancak bir penaltı atabilecektir.
4 – eşitlik bozulmadığı takdirde yeniden beşer penaltı atılacak ve eşitlik bozuluncaya kadar atışlar devam edecektir.
5 – birinci beşer penaltı atışlarında sonuç sağlanamaz ve ikinci beşer penaltı atış bölümüne geçilirse ilk penaltı atışlarını kullanan beş oyuncu. ikinci penaltı atış bölümünde de görev alabileceklerdir.
fenerbahçe suphi, savaş ve metin’in gollerine boyun eğdi: 3 - 0
galatasaray kazandı… kazanmak için hiçbir şey yapmamışken kazandı galatasaray… sonucu hazırlamak için futbolun aradığı çalışmaların hiçbirini yapmadan… bir takım olarak çok kötü bir futbol oynayarak… ama gene de kazandı galatasaray.. üstelik üç de gol atarak kazandı…
üç farklı bir galibiyetin böylesine küçümsenmesi görülmüş şeylerden midir? şu halde bu net, bu açık, bu takır takır galibiyeti ne hakla küçümsüyoruz?
haaa! kazandı, kazanmasına galatasaray. ama bu kadar silik bir fenerbahçe karşısında davleşmesi gerekirdi, orta karar bir galatasaray’ın.
çünkü fenerbahçe ne bundan otuz yıl kadar önce seri halindeki dört gollük yenilgilerde. ne de daha yakınlardaki beş gollük ezilişte bu kadar âciz, bu kadar beceriksiz kalmamıştı.
dün geceki maçın anlatılacak «olay» ları sadece atılan üç golün hikâyesidir bizce... ama, maçı yan yana seyrettiğimiz gündüz kılıç'ın kullandığı deyimle bunlar da «gol popozisyonu bile olmadan atılmış garip» gollerdi.
43’üncü dakikada ortadan sola yuvarlanan bir topu suphi ceza sahasının hemen içinde aldı. düzeltti. bekledi. kimse üstüne gelmeyince vurdu topa: yerden datcu’nun solundan içeri…
55’inci aydın’ın ortalardan tâ solaçık verindeki boşluğa doğru kaldırdığı topa, yetişen metin, ümran’ı atladı ve havalandırmadan ortaya gönderdi. pişek gibi koptu savaş ve kale ağzında çaktı topa. çevresindeki defans adamları seyrediyordu savaş’ı. datcu da öylesine bir plonjon yaptı.
61’inci dakikada metin sağdan ergün’ün yaptığı ortaya kale önünde sıçradı ve vurdu kafasını. işte o kadar… ne fenerbahçe defansı vardı ortalıktai ne de bu kafayı vurduramayacak bir kaleci…
galatasaray kazandı maçı ve kupayı…
ve galatasaray dünkünden daha iyi futbol oynıyacak kanısını verdi bize fenerbahçe işe!... dedik ya! kadere bağlı onların işi. tanrı korusun...
dün gece ali sami yen stadında oynanan fenerbahçe — galatasaray maçında görevlendirilen toplum polislerinden dördü, ortada hiçbir olay olmadığı halde, milliyet muhabirlerinden teoman güray ile sedat sertoğlu, tercüman gazetesinden erdoğan benker ve cumhuriyet gazetesinden turgut güngör'e çirkin bir tecavüzde bulunmuşlardır.
maç sonrasında soyunma odalarına gitmek isteyen 4 gazetecinin yolunu kesen polisler. teoman güray ile sedat sertoğlu'nun gırtlaklarına sarılmışlardır. dört polisin çirkin tecavüzü bu kadarla da kalmamış, güray ve sertoğlu daha sonra tekmelenmiştir. erdoğan benker ise tuvalete atılarak bayıltılıncaya kadar döğülmüş ve hastahaneye kaldırılmıştır. tecavüze uğrayan gazetecilerden güçlükle saha içine kaçan teoman güray'ı polislerin elinden stad müdürü muzaffer bozok ve bir inzibat yarbayı kurtarmıştır. turgut güngör de çirkin şekilde hırpalanmıştır.
olay, basın mensupları tarafından esefle karşılanmıştır.
görünen köy klavuz istemez… mevsim başındanberi seyrettiğimiz maçlardan sonra fenerbahçe’nin dar kadro ile bu işi götürmesinin imkânsız olduğuna işaret etmiştik…
genci yok, ihtiyarı çok. ilig maratonu, türkiye kupası, avrupa kupası… ziya ile fuat oynarsa yürüyecek fenerbahçe.. eeee oynamazsa ne olacak: hacının gemisi gibi şapa oturacak… beşiktaş gençlik yoluna saptı… iyi de etti. zira, beş elemanının beşi de fişek… fenerbahçe’de ise, ilâç için bir futbolcu göremedik ihtiyarların yerini dolduracak…
her zaman böyledir. fenerbahçe iyi düşünür, fakat kötü tatbik eder. daha mevsim başında bu hakikat pek çok yöneticinin suratına bir şamar olarak iniverdi.. bir acı içersindeydi. sarı – lâcivertli takım dün gece… yediği gol ile teslim bayrağını çeken fenerbahçe’nin 14 dakikada dört gol atan jena karşısında ne yapacağını kestirmek güç değil… almadan vermek allah’a mahsus… dünyanın şöhretli teknik adamları dahi her yıl takımlarına yeni isimler, yeni şöhretler alma, geçen sene galatasaray’ın, beşiktaş’ın, eskişehir’in, mersin idmanyurdu’nun dökülüşü ile haftada sekiz puan kazanarak şampiyon ol, bir yıl sonra da ayni furyanın devam edeceğini bekle… bu biraz da ahmak ıslatan yağmuru altında hayali bir sevgiliyi bekleyen acemi atık inanışıdır...
birinci devrenin 43’üncü dakikasına kadar sahadaki futbol daha doğrusu futbolsuzluk mevsim başındanberi ali sami yen stadında artık seyircilere usanç veren futbolun aynı idi. 43’üncü dakikada galatasarayın attığı gol maça bir hareket getirdi. fakat ne yazık ki. devrenin bitmesine iki dakika kalmıştı…
halbuki her iki takımda, özelliklegalatasarayda iyi bir futbolun yapıcıları olabilecek kıymetler de vardı!.. fakat çoğu dün gerçek birer futbolcu değil de topun arkasında kosan birer koşucu gibiydiler. yani koşulmasına koşuluyordu amma futbol oynanmıyordu. ikinci devre başlayınca o iki dakikalık hareketli futbolu bile takımların soyunma odasında bıraktıklarını gördük. bu arada galatasaray gelişi - güzel bir akında ikinci golünü de attı. hemen şunu söylemek lâzım ki, her seye rağmen galatasaray her bakımdan fenerbahçeden üstündü dün… tel tel dökülen fenerbahçeden üstün olmanın pek büyük anlamı yoktu amma gene de sarı – kırmızılıların lehinde bir gerçekti bu… bu üstünlükleri üçüncü gollerinden sonra iyice belirmeğe basladı sahada. . ve sonunda gece galatasarayın oldu tabii… fakat futbolun değil.
fenerbahçe, umduğuna değil bulduğuna kavuştu… amumi kanaat rahmetli olmak yolunda bulunduğuydu sarı – lâcivertli renklerin… gerisi gerisi, gerısi… fenerbahçe’nin geçen yıl hazırlık maçında gösterdi ki bina çürük temeller üzerinde kurulmuştur. ve de çökmektedir..
beylik bir lâfla milyonların sevgilisi olan bu sarı – lâcivertli renkler yaşamını tamamlamış, yaşlı bir kanarya intibaı bıraktı oyunu gerçekçi gözlerle seyredenlerde… öylesine ki birkaç genci kaynatıp öldürmecesine…
gole kadar rengi daha kaçmamıştı onbir fenerbahçeli’nin, ama bu yıl şampiyonluk türküsü söylemekte olan sarı – kırmızılı seyircilerin gol avezesi levent’in de oyun harici kalmasıyla beraber söylenilen bir oyun havasına döndü: «sen oyna fener sen oyna..»
f.bahçeliler dün hani hiç de ahım şahım olmayan bir g. saray karşısında öylesine ezildiler, öylesine ezildiler ki, geçen yıl bütün sezon beş gol yiyen defans kırkbeş dakikada üç taneyi rahatlıkla hazmetti. hem de sinir bozucu bir rahatlık içinde. ..
sakatlıktan yeni kurtulmus bir yılmaz’a emanet edilen fener gerisi ve ileride gol arayan bir ercan… sonra rakip forvetleri kıskandıracak şekilde kendi kalesini şutlayan numan… lâubalilik içinde ortadan kaybolan ziya ve fuat… sonra zeki… yâ diğerleri…
fenerbahçe taraftarları için dün gece bir ağlama duvarından başka bir şey değildi…
galatasaray’a gelince? böyle bir fenerbahçe’nin karşısındaki galatasaray hiçbir zaman büyük bir galatasaray değildi… çözük sarı – lâcivertlilerin karsısındaki sarı – kırmızılılar golden sonra daha bir rahatlığa kavuşup daha bir büyük gözüktüler.. affetmez bir tavırları vardı ve affetmediler.. başta ergün. muzaffer. samim. suphi’ye ayak uyduran savaş. aydın. metin. taraftarlarını sadece futbol mu? savas’ın attığı ikinci gol eğer bilinçli atılmıs bir golse futbol vardı maçın hiç olmazsa o ânında… gerisi uyku ilâcı ..
teasca: “halâ anlayamadım bu fenerbahçe nasıl şampiyon olmuş?” dedi…
teaşca, nedim. levent ve fuat’ın sakatlanmılarının hiç de iyi olmadığına değinmiş. bu arada basın mensuplarının «hiçbir antrenör sizin gibi galatasaray ya da besiktas maçlarında bu kadar oyuncu denemiyordu. bu tutumumuz dışarıda tenkit ediliyor.» şeklindeki sorusunu ise şöyle cevaplandırmıştır:
«on gün sonra karadeniz kupası maçları, bunlar bitince avrupa şampiyon kulüpler kupası maçları oynayacağız. yılmaz’ı, bülent’i, ümran’ı bu maçta denemeyeyim de hangisinde deneyeyim»
sinirli bir şekilde toplantıdan çıkan futbolcular lig maçları başlayıncaya kadar kampta kalacaklar
fenerbahçe antrenörü teaşka, dün sarı-lâcivertli futbolcularla 3,5 saat süren bir toplantı yapmıştır.
sosyal kulüpte kampta bulunan futbolcular saat 10 da salona alınmışlar ve toplantı saat 13.20'ye kadar sürmüştür. toplantıda, antrenör teaşka'nın nasihat ettiği ve galataaaray-fenerbahçe maçının kritiğini yaptığı öğrenilmiştir. bu arada toplantıdan çıkan futbolcuların sinirli hâli gözden kaçmamıştır. futbolcular yemekten sonra yine salonda toplanarak taktik dersleri almışlardır.
fenerbahçe takımının kampı lig maçlarına kadar devam edecektir.
antrenmanda teaşca ile tartışan ogün kadro dışı bırakıldı, bütün futbolculara para cezası veriliyor
fenerbahçe kulübü başkanı faruk ılgaz, dün sabah antrenmanda romen natrenör teaşca ile tartışan sarı — lâcivertli futbolculardan ogün'ün kadro dışı bırakıldığını açıklamıştır.
ılgaz. ayrıca. galatasaray karşısında ağır bir mağlûbiyete uğrayan ve disipline uymıyan fenerbahçeli oyunculara 100 lira ile 750 lira arasında para cezası verileceğini ifâde etmiştir.
öte yandan, sarı — lacivertli futbolcularla salı günü teker teker konuşacağını söyleyen ılgaz, daha sonra şöyle konuşmuştur: «antrenör teasca, galatasaray mağlûbiyetinden sonra futbolcuların antrenman şeklinde değişiklik yapmış ve oyuncularımız çalışmaların ağırlığından şikâyet etmeye başlamışlardır. romen antrenörün gayesi, taraftarlarımızın istediği şekilde futbol oynayan bir fenerbahçe ortaya çıkarmak olduğu halde, oyuncularımız disiplin dışı hareketlere kalkışmışlardır. fenerbahçe çok az kulübün sahip olduğu imkânlara sahiptir. futbolculardan formalarına lâyık olmalarını istememiz hakkımızdır. disipline uymayanlara ağır cezalar vermekte kararlıyız. icap ederse, sahaya gençlerle çıkacak fakat prensiplerimizden ayrılmıyacağız..»
fenerbahçe'nin dün sabah yaptığı antrenmanda ogün'ün antrenörle yaptığı tartışmanın yanısıra. yaşar. zeki ve ziya da izinsiz olarak çalışmayı terketmişlerdir.
ogün ve diğer oyunculara kızan antrenör teaşca, daha sonra idarecilere başvurmuş ve «duruma müdahale edilmeyip disiplin sağlanmadığı takdirde, memleketime döneceğim» demiştir.
öte yandan, fenerbahçe kulübü başkanı ılgaz, salı akşamı romanya'ya gideceğini belirtmiş ve şu bilgiyi vermiştir: «romanya'dan mutlaka bir yabancı futbolcu daha alacağız. herşeyden önce. tekrar sasu’yu alıp gelmeye çalışacağım. bu arada, gol kralı frecila ve tufan’la da temas kuracağım.»
istanbul belediye başkan yardımcısı orhan ergüder maçlarda stadlarda sıkı bir kontrol yapılacağını açıklamıştır.
ergüder, geçen hafta oynanan fenerbahçe - galatasaray spor yazarları turnuvası maçında stad kapılarını 20 murakıpla denetlediklerini söylemiş ve «kulüpler maçtan önce kapılara antetli kağıtları ile listeler bırakmışlar. bu listelerdeki 40 - 50 kişilik kafileler selâm verip kapıdan giriyorlar. bunların içeri girmesi herşeyden önce belediye hissesini düşürüyor» demiştir.
maç sonrası yapılan bilançoya göre, stada 26 bin 855 kişi girmiştir. bunların içinden 4624 kişi bedava olarak maçı izlemiştir. yapılan kontrolde stada 18 tane top toplayıcı çocuk girdiği tesbit edilmiştir. iki bin kişinin de serbest kartla içeri girdiği anlaşılmıştır.
belediye başkanı o. ergüder bu konu ile ligili olarak yaptığı açıklamada şunları söylemiştir:
«– türk sporunu gözle görüp elle alkış tutmak yeterli değildir. spor müsabakalarına devlet hissesini ve kulüplerin paralarını ödeyip girmek lâzımdır. fenerbahçe – galatasaray maçında sadece beden terbiyesi ve istanbul belediyesi değil spor yazarları derneği de büyük kayba uğramıştır. bu sebeple bundan sonra kanun ve nizamlarına izin verdiği kimselerin dışında herkesten bilet ücreti alınacaktır. federasyon ve genel müdürlük kendi hisselerinden vazgeçse bile biz belediye resmini muhakkak alacağız.»