ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
zekeriya alp: futbolun centilmen kartalı
genç kaptan
beşiktaş'a transfer olduktan sonra istikrarlı çizgisini sürdürdü. hatta 21 yaşındayken takımının bir dönem kaptanlığını yaptı. onu en çok üzen şey ise 1975-76-77 yıllarında beşiktaş'ın yaşadığı kötü dönemde takımının kaptanlığını yapması ve bazı olaylar karşısında çaresiz kalması: "o yıllarda takımda revizyona gidildi, ama transfer edilen futbolcuların uygunluğu, karakteri, ahlak yapısı araştırılmadı. bu da başarısızlığı getirdi." zekeriya'ya göre bir futbolcu ne kadar iyi top oynarsa oynasın, eğer yapı olarak o camiaya uyum sağlayacak biri değilse zararını kulüp çekiyor.
yeni dünya
futbol oynadığı 15 yıla yakın süre içinde 28 kez milli oldu ve hiç kırmızı kart görmedi. 1978 yılının sıcak bir istanbul akşamında, kızının birinci doğum yıldönümüne rastlayan 1 ağustos'ta, mithatpaşa stadı 'nda 20 bin kişilik bir seyirci topluluğunun önünde sultanahmet'te amerikan dersanesi'nin bahçesinde sabahtan akşama kadar kan ter içinde top koşturduğu günlerden, milano'da 100 bin kişi önünde heyecandan ve hırstan ağlarken sarıldığı mehmet'in sıcaklığına bütün anılanın topladı yavaşça, sonra gözyaşları içinde son turunu atarak seyircisini selamladı ve sahalardan ayrıldı. kendi deyimiyle "artık bir dünya kapanacak yeni bir dünya başlayacak ve o dünyada artık futbola yer olmayacak"tı.
o dönemin seyircileri de futbolcuları gibi farklıydı elbette: "deplasmana gittiğimiz takımların tribünde ilginç tipleri olurdu. bu insanlar maç boyunca bağırıp çağırırlar, ama maç sonunda yine bize hayranlıklarını belirtirlerdi. bu insaniann bugünkü gibi kanlı bıçaklı olduklarına şahit olmadım."
televizyonun, futbolu insanların ayağına kadar getirmiş olmasına karşın, iyi bir eğitim aracı olmadığından yakınan zekeriya eski futbolcuların birbirlerini arayıp sorması, en azından demeklerle ya da vakıflarla bu insanların arasında mağdur durumda bulunanlara yardım edilmesi gerektiğini söylüyor. zekeriya futbolu bıraktıktan sonra ticarete atılmış. bir yıl boyunca işleri ve uğraşılan dolayısıyla maçlara hiç gitmemiş.
aslında onu, terk edilen sevgiliye veda etmenin burukluğu uzak tutmuş stadyumlardan. özellikle yerli antrenörlerin ne durumlara düştüğünü ve kendilerine yapılan haksızlıkları görünce futbol takımı çalıştırıcılığını da hiç düşünmemiş.
zekeriya ancak 1984 yılında, süleyman seba'nın isteğiyle, çok sevdiği ve okul olarak gördüğü beşiktaş'a genel kaptan olarak geri döndü. 1984-85-86 yıllarında beşiktaş'ın futbol şubesi sorumluluğunu yürüten alp, futbol yaşamı bittikten sonra atıldığı plastik işinde çeşitli badireler atlattı ve zor günler geçirdi. futbolcular, onca yıl yaptıkları futbol bitince sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. bu nedenle de çoğunun iş yaşantısı büyük hayal kınklıklanyla dolu.
zekeriya da ticaret hayatının inişli çıkışlı yollarında çok sıkıntı çekmiş, ama bugün koç camiasıyla çalışan başarılı bir işadamı.
merkezi istanbul'da bulunan ardem firmasında fırın, mini fırın ankastre, ısıtıcı cihazlar üretiyor. bu günlerde bolu'da 3850 metrekarelik alana yapılan fabrikasının inşaasıyla uğraşan zekeriya alp 1974'te evlendiği eşi ayla ve iki kızı elif ve zeynep ile birlikte yaşıyor.