«avrupa, avrupa dedin, geldin, avrupa’nın göbeğinde futbol oynuyorsun. şimdi idealin ne? austria’ya girmekle işin bitti mi?»
özcan arkoç hiç düşünmeden cevap verdi: «in-ter’in, benfica’nın kalecisi olmak ve avrupa karmasında yer almak isterim.»
belli ki ozcan kendini başka bir hedefe hazırlıyordu.. austria'da bir yıl içerisinde 1 numaralı futbolcu olmasını bilmişti. ama, bunu bir görev kabul ediyordu anlaşılan.. çalışıyor, oynuyor ve başarıya ulaşıyordu.. şimdi yeni bir ideal peşinde koşuyordu. başka, geçen defakinden bambaşka bir kuvvet onu daha ileriye, futbolün zirvesine doğru itiyordu anlaşılan..
arkoç şöyle devam etti; «ben yıllarca avrupa takımlarımla oynamak için didindim.. hep bir avrupa takımının hayaliyle yaşadım. ilk gidişimde almanya'da antrenmana çıktım, zaman geçti, dediler, yurda döndüm. ikinci gidişimde yine almanya’ya gittim, idmanlara çıktım, beğendiler, almadılar. molnar’ın daveti üzerine avusturya'ya geçtim ve rapid'ten sonra austria’da denendim. anlaştık, transfer oldum. aksi de olabilir, yurda dönebilirdim. ama. o kadar kararlıydım ki, bir yıl sonra yine mücadeleye atılacak ve hiç değilse bir işçi olarak avrupa'ya gidecektim. elbet beni bir beğenen olurdu. şimdi çok rahatım. viyana'ya, austria'ya alıştım. hayatımın sonuna kadar austria'da kalmak istemem tabii. inter’de, benfica'da oynamak isterim. bir gün avrupa karmasının kalesini korumak isterim. niçin olmasın? ben kendimde bu kuvveti bulduktan sonra...»
özcan austria'daki ikinci yılını temmuzda dolduracaktı. geçen sezon biterken menecerler viyana’ya üşüşmüş ve arkoç’u austria'dan resmen istemişlerdi. isteyenler; ispanya’dan di stefono’nun kulübü espagnol, b. almanya liginden tasmania berlin ve münchen 1860.. austria hepsine «özcan sizden önce bize lâzım» deyip, espagnol'un sadece satış hakkı olarak masanın üzerine attığı 30.000 dolarlık çeki almamış. almanya kulüplerinin tekliflerine de aynı cevap verilmişti: «olmaz...»