hızlı temposa, çok heyecanlı geçen maçta dağınık ve tesirsiz görünen fenerbahçe karşısında
beşiktaş, oynadı ve kazandı: 1-0
tek golü sanlı attı. sahanın yıldızları yusuf ve birol'du
halit kıvanç
anlı şanlı beşiktaş'lı sanlı, topu bir ayağı ile indirip öteki ayağı ile ağlara yuvarlayıverince... galibiyet, hak edenin olmuştu.
tam 69. dakikaydı bu: meşin yuvarlağı klâsına yakışır güzellikte kullanamadığı günlerden birinde olan ali ihsan, yusuf'a lüzumsuz bir favl yaptı. lüzumlusu olmazdı ya favlün. olsa, ceza koymazlardı karşılığında... ama bu, her şeye rağmen lüzumsuz favlü, suat pek isabetli bir vuruşla ceza sahası uzaklarından kale yakınlarına düşürdü. işte genç sanlı orada bitivermiş ve sağ ayağiyle düzelttiği topu, sol ayağiyle filelere göndermişti. maçın tek golü, beşiktaş’ın galibiyet sayısı, sonucun ilânı... hepsi sanlı'nın vuruşunda gizliydi.
o âna kadar neler mi olmamıştı? sayı tabelâsına göre, pek bir şey olmuş sayılmazdı. f. bahçe oyuna hızlı girmiş, sağlı sollu rakip müdafaayı tehdit etmiş, sonra oyunu denkleştiren beşiktaş. suat’ın 18. dakikadaki nefis frikik atışıyla ilk büyük tehlikeyi de yaratmıştı. fakat ali, aynı güzellikteki kurtarışıyla gole imkân vermiyor, topu kornere çeliyordu. bir dakika geçmeden, bu defa ahmet, uzaktan bir füze yolluyordu...
fenerbahçe'de endişeli hareketler başlamıştı. beşiktaş, eski günlerin «kara kartallar» ını hatırlatır akınlar tazeliyordu. ama çabuk toparlandı sarı - lâcivertli onbir ve mukabil hücumları sıklaştırdı. takımın en iyisi birol'un nefis futbol gösterisiyle aktardığı toplar, necmi’yi devamlı kurtarış yapmak zorunda bırakıyordu şimdi... soldan aydın'ın, sağdan ergun'un korner atışlarında hayli ümitlenmişti f. bahçe'li taraftarlar. fakat tesirsizdi hepsi.
ve sonra? gene beşiktaş'ın inişleri... 38. dakikada yusuf’un ceza sahası üzerinde kaptığı topla gönderdiği «bomba», direkleri yalamasa, ağları havalandırırdı muhakkak... ya aydın’ın ortasında nedim'in kafa şütü... hepsi hepsi netice vermedi... «0-0»lık durum bozulmadan soyunma odasına gidiyordu taraflar...
sonuca doğru
ikinci yarıda ergunla nedim'i çıkaran fenerbahçe «ogün - ziya, şenol - birol - aydın» lı forvetle oynuyordu. ilk anların hızı, bu değişikliği yerinde gibi gösteriyordu. devrenin daha 9. dakikasında aydın'ın kornerini şenol sert kafa ile kaleye havale ediyor, ancak önce necmi, sonra da yan direk, topu ağlara gitmekten önlüyordu.
ve maçın tam 57. dakikasında muazzam bir uğultu kaplamıştı stadı. büyük maçın sonucunu belli eden gol mü girmişti? hayır, küçücük mustafa girmişti oyuna... yılların fenerbahçe sagaçığı «mikro» simdi fenerbahçe'ye gol atmağa çalışan beşiktaş sağaçığı idi.
beşiktaş bu yarıda daha da iyi oynuyordu. fenerbahçe ise her geçen an dağılmakta devam ediyordu. ve eğer soldan ahmet’in düzgün çektiği kornerde güven’in mükemmel kafa vuruşu, topu direği sıyırtarak dışarı çıkarmasa, beşiktaş hak ettiği galibiyete daha da erken kavuşacaktı. fenerbahçeliler tehlikeyi anlamış, ama bu tehlikeyi savuşturacak havaya bürünememişlerdi hâlâ. birol’un sağdan enfes ortasında necmi fevkalâde yumruk çıkışıyla topu kornere çelmeyi başarmıştı. bir saman alevi daha sönmüştü hâsılı... beşiktaş gene akındaydı. «baba» hakkı'nın yerinde, «8» numaranın adamı yusuf, kırk yılın futbolcusu ustalığıyla, bir klâs belirten hareketleriyle fenerbahçe yarı sahasını dağıtanların başında geliyordu. sonra da sanlı... evet, «anlı şanlı beşiktaş'lı sanlı» cıva gibi dolaşıp gol arıyordu, gol... aradığını da bulacaktı 69. dakikada...
golle birlikte fenerbahçe’de bir parlayış daha... bir dakikada iki gol tehlikesi... sağlı sollu ortalar... o da eridi beşiktaş defansında... beraberlik ümidi peşinde koşan sarı - lâcivertliler, topu birden kaleleri yakınında görünce bu ümidi bırakıp topun peşinde koşmağa başladılar. işte yusuf sağa daldı, kaleye yöneldi, son müdahale: korner... bu defa nefis bir korner atışı yusuf’tan. yan direkten dönüyor top..
fenerbahçe, ziya’nın yerine hüseyin'i alarak «taze kuvvet» denemesine girişti. ama vakit yetecek miydi? çünkü artık saatlere sık bakıl dığı anlara gelmiştik. dakikalar tükenmiş, saniyeler de.. ve tiz bir düdük, beşiktaşın 1-0 galibiyetini ilân ediyordu. evet, maçı, daha iyi oynayan kazanmıştı.