türkiye kupasında amatör takım tarafından elenen tek büyük istanbul takımı beşiktaş'tır. beşiktaş o sezon türkiye kupası 3. tur maçında hem de evinde trabzon idmanocağı'na yenilerek kupadan elenmiştir.
trabzon idmanocağı o sezon çeyrek finale kadar çıkmış ama çeyrek finalde ankara demirspor tarafından elenmiştir.
o yıllarda trabzon futbolunda trabzon idmanocağı ve trabzon idmangücü rekabeti vardı. ağustos 67'de bu kulüplere karadenizgücü ve martıspor'un da birleşmesi ile bugünkü trabzonspor ortaya çıktı.
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
20 şubat 1965 günü mikrofon başına geçmiş ve konuşmaya başlamıştım: "burası mithatpaşa stadı, sevgili dinleyiciler, karşınızda halit kıvanç.. türkiye kupası'nda beşiktaş'la türkiye amatör şampiyonu trabzon idman ocağı karşı karşıya,. trabzon'daki ilk maç 0-0 kapandığı için, takımların kupadaki kader bugünkü maça bağlı.."
oyun başlamıştı. siyah-beyazlı taraftarlar gol görmeye gelmişti. trabzonlu amatörlerin bu ikinci maçta fazla dayanamayacağı sanılıyordu. beşiktaş, kaya, yusuf, coşkun, rahmi, ender, ahmet'iyle hücum ediyordu ama.. gol çıkmıyordu. trabzon idman ocağı ise, giderek sahaya alışmış, oyunda ağırlığını koymaya başlamıştı. hele takımın bir kaptanı vardı ki.. beyniydi, dinamosuydu. "ahmet suat'tı adı. bir gün gelecek o maçın kahramanı ahmet suat, futbolumuzda bir büyük hoca, ahmet suat özyazıcı hoca olarak trabzonspor mucizesinin yaratıcılarından olacaktı.
maç bittiğinde kimse inanamamıştı bu işin nasıl olduğuna.. çünkü amatör trabzon idman ocağı takımı, istanbul'da mithatpaşa stadı'nda golünü de atmış ve koca beşiktaş'ı yenmiş, türkiye kupası'ndan elemişti.
maçtan sonra, ahmet suat özyazıcı'nın söyledikleri, çok ilginçti: "amatör futbolun şampiyonu olarak elde ettiğimiz bu başarı bütün amatör kulüplere ve bütün amatör futbolculara aittir."
bunun aynı zamanda karadeniz'in patlamasında ilk işaret, trabzonspor'un ligde bayrağını zirveye dikeceği günlere doğru ilk alarm olduğunu, istanbul'da kimse anlayamamıştı. galiba.
1965 yılında trabzon'u türkiye'ye bağlayan doğu karadeniz sahil yolu tamamlanmak üzereyken, istanbul'da yapılan türkiye kupası 2. tur maçında mithatpaşa stadyumunda beşiktaş ile idmanıocağı karşılaşıyor...
"beşiktaş çok ünlü bir takımdı. şanlı, güven, muhittin, sabri, süreyya, yusuf ve diğerleri vardı. ilk maçta buradan uzun kollı formanın altına kol saatimi taktım. antrenör-kaptanım ya, maçı sevk ve idare ettim. golsüz berabere kaldık. ikinci maçı istanbul mithatpaşa'da oynuyoruz. kulübede bana taktik verecek başka kimse yok. alltah'tan deniz tarafında saat kulesi var. oraya bakarak maçı idare ettim. defansı sağlama alıp, kontraatağa dayanan bir anlayışla oynadık. ve 1966 yılının şampiyonunu 1-0 yenerek türkiye kupasından eledik. türkiye hayret etti. trabzon'da sevinç gösterileri oldu. büyük bir olaydı ama normal bir gelişmeydi."
beşiktaş: sabri dino, yavuz çoker, fehmi sağınoğlu, kaya köstepen, muhittin kıpçak, sami şenol, rahmi kaleci, ender içten, coşkun ehlidil, yusuf tunaoğlu, ahmet özacar
teknik direktör: ljubisa spajic
trabzon idmanocağı: aydın bayraktar, haydar tuncer, kenan aksu, turan, faruk poyrazoğlu, ibrahim ayvaz, necati fundaoğlu, ahmet suat özyazıcı, osman, nevzat özgür, yaşar kömürcü
samsun'dan trabzon'a dönen uçağa yıldırım isabet etti. kafile 4 saat kar fırtınası altında kaldı
atilla aşut trabzon'dan bildiriyor
idmanocağı kafilesinin büyük tehlikeler atlatarak, trabzon'a gelmesi karşısında başkan rıfat dedeoğlu: «göze geldik galiba. kurban kesiyoruz» demiştir.
dün, kulüp lokalinin bahçesinde futbolcuların da hazır bulunduğu sarı-kırmızılı camia iki kurban kesmiş ve dua etmiştir.
başkan rifat dedeoğlu, istanbul dönüşü maceralı yolculuğu şöyle anlatmıştır:
«samsun'dan yola çıktıktan on dakika sonra fırtınaya tutulduk. uçağımıza yıldırım isabet etti. son derece heyecanlandık. çocukların morali bozuldu. samsun'a geri döndük. beş taksi hâlinde trabzon'a yola çıktık. giresun'dan sonra, armenik dağında kar fırtınasına yakalandık. burada dört saat kadar oyalandık. kafile birbirini kaybetti. beşikdüzü civarında içinde idarecilerimizden ahmet pirselimoğlu, abdullah sinirlioğlu, futbolcumuz necati funda ve yolcu olarak trabzon'a gelen bir eğitim enstitüsü öğretmeninin bulunduğu taksilerden biri dereye uçtu. sabaha karşı trabzon'a vardık. futbolcuların morali tamamen bozuldu. taraftarlarımız bizi geç saatlere kadar yollarda beklemişler.»
trabzon idmanocağı futbolcularına moral eğitim sebebiyle bir haftalık izin verilmiştir antrenmanlar salı günü başlayacak, tır. trabzonlu sporsever kadınlar: «çocuklarımız göze geldi» diyerek kurşun döktürmüşlerdir
sarı - kırmızılı kulübe ve futbolculara tebrik telgrafları yağmağa devam etmektedir bu ara da trabzon'da faaliyet gösteren nato mensupları ile amerikan firmaları, idmanocağı kulübünün başarısından dolayı tebriklerini bildirmiş ve timpen şirketi birer dolma kalem hediye etmiştir.
maça arkadaşlarım , dayım ve beşiktaşlı amcamla gittim. biz idmanocağını amcam ise beşiktaşı tutuyordu. saha zemini o kadar kötüydü ki çamur dizdeydi. iki kalenin de önünde adeta bir göl var . top kalenin önünde çekilen şutlar üzerine yapışıyordu. 90 dakika beşiktaş bastırdı ve top zeminde ilerleyemiyordu. idmanocağı 80. dakikalarda sanırım son dakikalara yakın iken gol oldu. golü atanın ismi hatırladığım kadarıyla aydın isminde bir futbolcuydu. o zamanlar şimdi ki gibi olaylar çıkmadığı için herkes sakin bir şekilde dağıldı.
ikinci yarıda beşiktaşlı ziya'nın attığı gole yan hakem ofsayt değil demesine rağmen, orta hakem ısrarla golün ofsayt olduğunu belirtmesi ve golü iptal etmesi, uzun süreli tartışmalara sebep olmuş.
kupa'nın yedinci çeyrek finalistini tâyin edecek maç 14.30'da. beraberlik temditte de bozulmadığı takdirde kur'a çekilecek
halit kıvanç
bugün mithatpaşa stadında oynanacak beşiktaş - trabzon idmanocağı maçı, türkiye kupası adaylarını 9’a indirecek ve türkiye liginin yanı sıra kupanın da futbol çevrelerini etkileyeceği bir haftanın ilk önemli olayını yaratacaktır.
68 takımın katıldığı üçüncü türkiye kupası'nda yapılan karşılaşmalar, 58 takımın elenmesiyle sonuçlanmış ve henüz kupa ümidini kaybetmeyen 10 takım ayakta kalmış bulunmaktadır. bunlardan 6'sı (gençlerbirliği, hacettepe, istanbulspor, ankaragücü, demirspor ve galatasaray) çeyrek finalist’tir. ve çeyrek final'in ilk maçı da, yarın ankara'da «son kupa'nın galibi» ünvanıyla otomatikman bu tura katılan galatasaray ile ankaragücü arasında oynanacaktır.
son 8 takım arasına girme mücadelesinde fenerbahçe, 28 martta izmir’de karşıyaka ile çarpışacak, beşiktaş da bugün, trabzon'da yenişemediği idmanocağı ile kader maçını oynayacaktır.
bu büyük mücadelenin yanısıra, trabzon’un mütevazı gençlerinin, beşiktaş önündeki başarısı, bugün mithatpaşa'da oynanacak müsabakayı, kupa'nın kader maçlarından biri hüviyetine çıkarmıştır.
«biz bulduğumuzu yemeyeceğiz!»
bugünkü maçı cazip hâle getiren bir nokta da, trabzonluların istanbul'a iddialı gelmiş olmalarıdır. «misafir umduğunu değil, bulduğunu yer» sözünü yanlış çıkartacaklarını ve «bulduklarını yemeyeceklerini» belirten trabzonlular, «maça hazırız. biz, neticeye giden takımız. fark yaptırmak değil, maçı kazanmak için oynayacağız» demektedirler.
«türkiye amatör futbol şampiyonu» ünvanını taşıyan idman ocağı'nın, «aydın - haydar, orhan - burhan, ibrahim, necati - faruk, a. suat, nevzat, osman, yaşar.» tertibine karşı beşiktaş'ın şöyle bir kadro ile oynaması mümkündür: «necmi - muhittin (müfit), fehmi - yavuz, kaya, sami - coşkun, yusuf, ahmet, rahmi, ender»
cezası biten ahmet'in, siyah -beyazlı takıma bir kuvvet olacağı tahmin edilirken. beşiktaş'ın her şeye rağmen saha ve seyirci avantajından faydalanacağı da düşünülmelidir. herhalde trabzonlu gençlerin bütün gayret ve enerjisine rağmen, maçı beşiktaş’ın kazanması, ihtimallerin en yakın olanıdır.
saat 1430’da başlayacak maç, gene berabere sonuçlandığı takdirde, 15’er dakikalık iki devre (yarım saat) uzatılacak, beraberlik bu sürede de bozulmazsa, çeyrek finalist'i kur’a tâyin edecektir.
trabzon'un sahaya koyduğu tam bir «futbol fakımı» idi. bir «kupa takımı» idi. ve istanbul’da nşce devlerin ayak izleriyle çiğnenmiş sahada, karadeniz'in müthiş fırtınalarından birini patlattı. işte bu fırtınada batan da, «büyük takım» «güçlü favori» beşiktaş oldu.
ihtimallerin en uzağı idi beşiktaş'ın yenilmesi. beşiktaş'ın elenmesi... ama gerçekleşen, bu ihtimalden başkası olmadı. mithatpaşa’da yabancılık çekeceği, sahayı yadırgayacağı sanılan trabzon gençleri, her avantaja sahip beşiktaş önünde, «kırk yıllık mithatpaşalı» gibi oynadılar.
nasıl mı?
beşiktaş nasıl mı yenildi, nasıl mı elendi? nasıl mı? nasıl mı? bir amatör ekibe, hem de mithatpaşa'da nasıl mı boyun eğdi? ilk yarıda şanssızlıktan, ikinci yarıda beceriksizlikten... ve bunlar kadar da, dinamik rakiplerinin çelik müdafaasını yaramadığı için... ahmet'in iki, yusuf'un bir vuruşunda, toplam alırsak, üç defa direklerden dönmüştü top. bu, gerçek şanssızlıktı. fakat oyunu ağırlaştıran, kontrataklara bel bağlayan idmanocağı önünde, oyun tarzını değiştiremeyişi, hele devamlı kazandığı frikiklerde kale önünde yarattığı pozisyonları sonuçlandıramayışı, siyah - beyazlı takımın «beceriksizlik» hanesinede yer alacak notlardı. nihayet, «kader golü» nde de besiktaş'ın sağbeki ve kalecisi, tam anlamıyla hatâlıydı.
trabzon'daki 90 dakikalık maç 0-0 bitince, 30 dakika uzatılmış, gene bozulmamıştı golsüz beraberlik... istanbul'daki mücadelenin de 188 inci dakikasına gelinmişti. ve idmanocağı kalesi sıkışıyor, sıkışıyor, sıkışıyordu. her an gol bekleniyordu beşiktaş'tan... ama genç kaleci aydın mucize kurtarışlarla bu bekleyişi uzatıyor. iki bek de geçilmez bir hattın adamları olarak parlıyordu. tehlike bir anda uzaklaştı, topu, ortaya kaymış solaçık yaşar’a getirdi. daldı trabzonlu genç... muhittin'le birlikte koştular, mücadeleye girdiler. sabri de katıldı bu karambole. top bir yana, oyuncular bir yana gitti.
oysa herkes, hattâ yaşar bile, topu sabri'nin yakaladığını sanmıştı. ancak siyah - beyazlı kaleci meşin yuvarlağı kaçırıyor. muhittin de uzaklaştıramıyordu. talihine küsüp geri gitmeğe niyetli yaşar, birden döndü: top çizgi yanında, bomboş, sahipsiz duruyor, kendisine vuracak ayağı bekliyordu. işte bu ayak da, yaşar’ınki oldu: türkiye kupası'nın tarihinde yer alacak «gol» dü bu... beşiktaş. üçüncü kupa'dan da eleniyordu.
trabzonlu gençler ve onları yetiştirenler, bu büyük başarı ile gönülden iftihar edeceklerdi. aslında bütün türk sporseverleri, böylesine bir zaferin kahramanlarını, evet, «karakartal» beşiktaş'ı, mithatpaşa'da eleyen amatör idmanocağı'nı ne kadar alkışlasa azdı...
yaşar rüyamda hakkı yeten'i karpuz yerken görmüştüm. meğer gol atacak mışım dedi
dünkü başarıdan sonra sevinçle konuşan trabzon idmanocağı başkanı rifat dedeoğlu, «takımımızın galibiyeti, hakikatte amatörlerin zaferi, amatörlerin bayramıdır. biz mithatpaşa’da amatör ruhun gücünü gösterdik» demiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: «trabzon’daki maçtan sonra istanbul’da beşiktaş’'ı maçın sonlarında yeneceğimizi anlamıştık. düşündüğümüzü başardık. ancak amatör heyecandan dolayı, istanbullu sporseverlere daha iyi bir oyun gösteremediğimiz için üzgünüz. başarımız, amatör kulüpleri küçük gören profesyonellere hakikati göstermiştir sanıyorum.»
golü atan yaşar da, «bir gece önce rüyasında hakkı yeten'i kendisine karpuz verirken gördüğünü, sabah da bunu kendisinin gol atacağı şeklinde yorumladığını» söylemiş ve golü atarken de kendisini kaybettiğini ve ancak arkadaşları kucakladığında «gol» olduğunu anladığını ilâve etmiştir.
«artık kaybedecek bir şeyiniz kalmadı, şimdi bol bol gezin ve twist yapın.» başlarını elleri arasına almış 11 beşiktaş futbolcusuna antrenör yardımcısı recep adanır böyle hitap ediyorve sözlerine şunları ekliyordu: «öyle ya türkiye kapasında ve liginde vazifenizi yaptınız. eğer maaş peşinde koştuğunuz kadar topun peşinde koşsa idiniz her halde netice böyle olmaz dı.
galip idmanocağı'nı karşılamak üzere vilâyetçe bir program hazırlandı
trabzon, atillâ aşut bildiriyor
trabzon idmanocağı futbol takımının beşiktaş’ı 1-0 yenerek, türkiye kupasından elemesi şehirde bir bayram havası yaratmıştır. halk sokaklara dökülmüştür. minibüs ve taksilerle şehirde dolaşılarak şenlikler yapılmaktadır. binlerce kişi kulüp binası önünde toplanarak tezahüratta bulunmuşlardır. civar ilçe ve köylerden de akın akın halk şehre gelmektedir.
şehirde şimdiye kadar görülmemiş bir fevkalâdelik göze çarpmaktadır. ptt binasının önünde yüzlerce kişi sıraya girerek oyuncuların istanbuldakaldıkları otele telgraflar yağdırmaktadırlar. şehirde son hadde ulaşmış bulunan tezahürat karşısında geniş emniyet tedbirleri alınmıştır. galip takımı karşılamak üzere vilâyetçe bir program hazırlanmıştır.
ha... bravo sana idmanocağı! yıllar yılı kimsenin yapamadığını aslanlar gibi yaptın ve beşiktaş'ı kendi sahasında, kendi seyircisi önünde dize getirdin. profesyonelliğin şatafatından uzak.. teşvikinden, iltifatından, süksesinden mahrum, yurdun bir köşeciğinde çalışmış ve hazırlanmışsın.
ilk defa oynadığın mithatpaşa'da sanki defalarca top koşturmuş gibi bir halin vardı. nutuk söylemedin, rakibi yeneriz demedin.. 4-2-4, wm, yok mezzo, yok diyagonal sistemi ile oynuyoruz iddiasında bulunmadın. bildiğin gibi, dilediğin gibi, gönlünce sistemi ile oynuyoruz iddiasında bulunmadın. bildiğin gibi, dilediğin gibi, gönlünce bir rahattık içersinde çıktın sahaya ve mağlûp ettin beşiktaş'ı..
seni, bir çınar ağacı gibi üç büyüklerden gözlerde büyüttüğümüz bir devi yere yıktığın için alkışlıyoruz. müdafaada kapanmasını biliyordun. bilhassa ikinci yarıda nefis kontrataklarını ve rakip kaleyi de nasıl müşkül anlara soktuğunu gördük.
böylesine bilgili bir müdafaayı mübalâğa etmiyoruz lizbon’da 5-1 yenildiğimiz milli takımımız dahi yapamadı. hepinize, idarecinize, futbolcunuza, antrenörünüze ve sizi mithatpaşa'da yalnız bırakmayan binlerce taraftarlarınıza kucak dolusu alkış ve selâmlar.
daima böyle başarılı, daima böyle efendi ve amatörce ruhun temsilcileri olun idman ocaklılar.
trabzon idmanocağı'nın beşiktaş'ı 1-0 yenerek türkiye kupasından elemesinden sonra karadenizli gençler oteli çiçeklerle donattılar ve beyoğlu istiklal caddesinde şenlik yaptılar
telgraf yağmuru
eski federasyon başkanı h. polat, sarı - kırmızılıları soyunma odasında tebrik etti. klüp başkanı maçı seyretmedi
necati karakaya
idmanocağı - beşiktaş maçının ikinci devresi henüz başlamıştı...
müsabakayı tâkip eden 12.889 seyirciden biri: «çocukların bu mücadelesi yüreğimi ağzıma gertiriyor. meğer maçı dışarıdan tâkip etmek ne kadar güçmüş... senelerde idmanocağı'nın formasını giydim, kaptanlığını yaptım. böylesine heyecan duymamıştım. yok... yok!.. maçı tâkip edemeyeceğim... bâri çıkayım stadyomdan.» diye düşünüyordu.
yaşı kırkı aşmış, saçları hafif kırlaşmış geçmiş günlerin şöhretli santrhafı elleri ceplerinde, başı önde, yürüyerek dolmabahçe’den geçti... stad'dan çıkalı yirmi dakika kadar olmuştu.. birden
tophane’de duyduğu radyo sesi ile uyanır gibi oldu dalgınlığından... sesin geldiği gri opel arabaya doğru yürüdü ve «acaba maç kaç kaç» diyebildi... içerdeki üç şahıstan direksiyondaki «0-0» cevabını verdi... teşekkür etti. yoluna davam ediyor ve düşünüyordu: «demek çocuklar yirmi dakikadır gol yememişler...» birden arabadan bir ses yükseldi: «beyefendi... beyefendi... bir gol oldu. ama, idmanocağı attı.» kır saçlı, esmer, dipdiri adam, birden kendini tophane camiinin minareleri ile kucaklaşıyormuş gibi, kendini havalarda gördü. karşı kaldırıma sıçradı. radyosunu sonuna kadar açan şoföre, «mithatpaşa'ya» dedi...
şoför koyu bir beşiktaş taraftarı idi. fakat, futbolu, futbol olarak seven bir insandı. «bizim takım mağlup ama, ağabeyciğim, helâl olsun şu amatörlere» diyordu. bu söz, taksinin müşterisi idmanocağı kulübü başkanı rifat dedeoğlu'nun hayatında duyduğu en mesut sözlerden biri olmuştu...
stada dönüş
önce sahaya koştu... çocukların aşılmaz bir müdafaa kuruşlarını, sonra galibiyet turlarını seyretti...
soyunma odalarını yüzlerce karadenizli taraftar doldurmuştu. aralarında biri vardı ki, o da, yıllarca idmanocağı formasını giymiş ve devrin en iyi santrhafı ünvanını kazanmıştı: hasan polat...
çocukları candan tebrik eden hasan polat, geçmiş günlere gözlerini çevirmiş. karadeniz’de kurdukları o büyük takımı düşünüyordu. ama, bir dakika sonraki hâdise onu daha çok düşündürdü... karadeniz çocuğu, amatör futbolun temsilcileri duşlarını almışlar, ıslak vücutlarını, biraz evvel terleri ile ıslattıkları formalarına siliyorlardı. zirâ havluları yoktu. işte, bu ıslak forma ile bornoz arasındaki fark, amatör ruhu bir kere daha ortaya koyuyordu...
maçın bittiği andan itibaren, idmanocagı'nın türbe'de kaldığı otel, telgraf yağmuruna tutuldu. hepsinin üzerinde «çok acele» yazılı idi.. bu yağmur devam ederken. trabzon gençlerinin beyoğlu caddesindeki taksi konvoyu bir çığ gibi ilerliyordu. otel, karadenizlilerin istilâsına uğramıştı. karadeniz'in eski şöhretli futbolcuları hasan polat, ömer emon ve selâhattin karayavuz bunlar arasında idi. karadenizli hanımlar, ellerinde karanfil buketleri ile tebrik edenler arasında bulunuyordu. tebrikegelenler arasında, galatasaray kulübü divan heyeti âzâlarından bir gurup da vardı...
tebrikler...
karadeniz’in örnek idarecisi sabahattin kundupoğlu’nun elleri telgraf ile dolu idi. belli ki, karadeniz postahaneleri bu kısa süre içersinde, en başarılı mesailerini yapmışlardı...
kundupoğlu’nun elinde bulunan yüzlerce telgraftan bazıları şunlardı:
«sayın rifat dedeoğlu... büyük başarınız dolayısiyle sevincimiz sonsuzdur. hepinizin gözlerinden öperim. hareket gününüzü ve hangi yoldan geleceğinizi söyleyin. trabzon valisi burhanettin özkul.»
evet yüzlerce telgraf arasında mütevazı bir üslûpla yazılmış. biri daha vardı: «galibiyetinizi tebrik eder, hepinizin gözlerinden öperim. antrenörünüz mustafa burma.»
trabzon’un büyük kulüpleri karadeniz teşekkülleri, telgrafla idmanocağı'nın bu başarısını tebrik etmişler ve bir gâye etrafında birleştiklerini göstermişlerdi... otel'de yüzlerce karadenizli taraftarın tebriklerini kabul eden başkan dedeoğlu şöyle diyordu: «beşiktaşlılar bize, sizinle on maç yapsak, onunu da kazanırız diyorlardı. biz de birinde de biz yenemezmiyiz dedik, işte şimdi o bir karşımıza çıkıverdik.»
takımın beyni, kaptan suat özyazıcı, idmanocağı'nın 11 defa ay-yıldızlı amatör formayı giyen elemanı. 29 yaşındaki bu şöhret sağhafta yer alıyor. taktik icabı bu defa sağiç oynamış... ilk defa lübnan’ı 3-0 mağlûp ettiğimiz maçta milli olan suat, maçın neticesi hakkında görüşünü şöyle açıklıyor. «beşiktaş mı, yenilmeyecek bir takım de ğil ki. amatör futbolün şampiyonu olarak, bu aşarı bütün amatör kulüplere ve futbolculara aittir.» maçın tek golünü atan yaşar kömürcüoğlu ise şunları söylüvor: «futbol'a trabzon martıspor'da başladım. iki yıl rize'nin güneş takımında oynayıp, sonra idmanocağı'na döndüm. mithatpaşa'da gol attığım için son derece sevinçliyim. »
bu sabah, saat 10 uçağı ile trabzon'a uçacak karadeniz çocukları istanbul’da türk futboluna yakışacak bir örnek verdiler. bu başarıları ile ne kadar övünseler azdır. onları en samimi hislerimizle alkışlıyoruz...
apak: «futbolumuzun kalkınmamasına üç büyükler sebep oldu»
turhan doğu ankara'dan bildiriyor
futbol federasyonu başkanı orhan şeref apak düzenlediği basın toplantısında: «istanbul'un üç büyük kulübü, türk futbolunu inhisarları altına alarak, futbolumuzun kalkınmamasında başlıca rolü oynamışlardır» demiştir.
apak, türkiye'nin uluslararası sahada futbolda söz sahibi olmamasının sebeplerini çeşitli yönlerden tahlil etmiş ve konuşmasını şöyle tamamlamıştır: «bunda memleketimizdeki kulüpler arasındaki kuvvet dengesizliğinin büyük etkisi vardır. üç büyükler, milli takımımızı besleyen bu takımlara mensup futbolcular, rakiplerini küçümseyerek ciddi ve disiplinli çalışma yolundan uzak kalmışlardır. federasyonumuzun amacı futbolda reform yapmak ve kabiliyetli gençlerimizin değerlerini ortaya çıkarmaktır. bir trabzon idmanocağı'nın beşiktaş'ı, samsun yolspor'un izmirspor'u ve sakaryaspor'un beykoz'u kendi sahalarında yenmeleri birkaç yıl önce hayal olarak görülebilirdi.
şehir kulüplerimizin kurulması ikinci türkiye liginin ihdası anadolu'da da sporun kalkınmasına yardımcı olmuştur. bu sebeple spor-toto geliri artmış, iç turizm canlanmıştır. faaliyetlerimizi daha geniş çapda ortaya koyabilmemiz, tesislerimizin tamamlanmasına bağlıdır.»