ikinci turda zürih ,galatasaray’ı para atışı sonucunda eledi. zürich son beş dakikaya 2-1 galip girmişti.fakat acemice bir hata yaptılar ve galatasaray skoru eşitledi. isviçre temsilcisinin yarı alanında galatasaray lehine faul atışı veren italyan hakemin bu kararı kendileri lehine çaldığını düşünen zürih oyuncuları, baraj kurmak yerine hücuma gidince metin oktay hiç beklemeden frikikten golü attı. kurada kazandılar ama! kabus görmekten kurtuldular böylece!
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
galatasaray'ın başarısını iletmişim milyonlara... o da ilk turda macar ferençvaroş'u 4-0'la perişan etmiş, budapeşte rövanşını ancak 2-0 kaybederek turu geçmişti. sonra isviçre'nin fc zürich1i gelmişti karşısına... rakibinin evindeki maçı 2-0 kaybeden galatasaray, istanbul rövanşında aynen karşılık verdi. 2-0'lık galibiyetle de üçüncü maç yolu açıldı. iki takımın ikişer golü bu karşılaşmada da devam etmiş, 2-2flik maçın sonunda iş kuraya kalmıştı. kur'a cilvesi, isviçre'ye gülmüş, galatasaray elenmişti.
bu istatistiğin yazıldığı anda avrupa kupalarında 2008-09 sezonu ocak ayı itibari ile (şampiyonlar ligi ve uefa kupasında grup maçları bitti ve eleme turları başlayacak)
avrupa kupalarında aynı sene içerisinde türk takımları bir sezonda aynı rakip ile max. 3 maç yapmışlar.bu da hep iki takımın birer galibiyeti olduğu zaman 3.maç oynanması kuralı zamanında olmuş.galatasaray-fc zürich maçları bu tip maçlarımızın 3.südür:
1963-64 sezonu şampiyon kulüpler kupasında 2.turdaki galatasaray-fc zurich maçları : 14.11.1963fc zurich2-0galatasaray 27.11.1963galatasaray2-0fc zurich 11.12.1963fc zurich2-2galatasaray
galatasaray profesyonel takımı bu sabah 11.30 da çarşamba günü fc. zürich ile yapacağı avrupa şampiyon kulüpler şampiyonası ikinci tur eleme maçı için uçakla roına'ya hareket edecektir.
kafilede bulunan idareci ve futbolcular şunlardır:
idareciler: ulvi yenal, rüçhan adlığ, turgan ece, dr. ali tanrıyar, coşkun özarı.
futbolcular: turgay, bülent, candemir, kadri, talât, mustafa, k. erol, uğur, metin, ibrahim. doğan, benan, b. ahmet, bahri, ayhan.
avrupa şampiyon kulüpler ve kupa galipleri turnuasında bütün gözler roma ve belfast'a çevrildi
futbolumuz için "en uzun gün"
bugün, türk futbolu için gerçekten önemli bir gündür. iki takımımız, iki milletlerarası turnuvada birer tur yükselerek memleket sporuna şeref kazandırmağa çalışacaklardır. avrupa şampiyon kulüpler turnuası'nda ilk turda macar ferençvaroş'u eleyen galatasaray takımımız, ikinci turda isviçre'nin f.c. zürich takımıyle çetin iki maç oynamıştır. bu karşılaşmalardan birini 2-0 kaybedip, diğerini aynı netice ile kazanan galatasaray, şimdi üçüncü maç oynamak zorundadır. roma'da bugün yapılacak galatasaray - f.c. zürich maçını kazanan 3. tura yükselecek, beraberlik halinde kur'a çekilecektir.
galatasaray, roma'da bu mücadeleyi bitirdiği sırada, fenerbahçe de belfast'ta avrupa kupa galipleri kupasında aynu mücadeleye girişecektir. bu gece kuzey irlanda'da linfield takımıyla karşılaşacak olan fenerbahçe, turnuanın ilk turunda romen petrolul takımını elemişti. sarı - lâcivertti takımımız, ikinci turdaki ilk maçında da linfield'i 4-1 yenerek üç farklık avantaj sağlamıştır. bu geceki maçı 2 farkla dahi kaybederse, fenerbahçe tur atlayacaktır. üç farklık mağlûbiyet halinde üçüncü maç oynanacak, dört fark ise linfield'i yükseltecektir.
g. saray başkaını «gündüz kılıç'ı idare heyetimizde sevmeyen yoktur. istekleri mâkul, fakat imkân işidir» dedi.
galatasaray kulübü reisi ulvi yenal «gündüz kılıçla aramızdaki mesela para meselesidir. ben gündüz kılıç'ın isteklerini mâkul buluyorum, fakat bu da imkân işidir, takatimizin üstüne çıkamayız.» demiştir.
15 gün sonra yapılacak mali kongrede bu durumun gözden geçirileceğini bildiren yenal «gündüz kılıç'ı idare heyetinde sevmeyen arkadaş yoktur. bütün takım mevzuunda kararları idare heyeti olarak ona bıraktık ve şimdiye kadar teknik işlere karışmadık. ayrıca kadronun iyi olması için de bazen tahsis edilenden daha fazlasını harcadık.» şeklinde konuşmuştur.
yenal, ali uras'ın istiafsı hakkında ne düşünüyorsunuz sualine «kim istifa ederse etsin » şeklinde cevap vermiştir.
flaminio stadındaki maçı, italyan hakemi adami idare edecek. roma basını iki tarafa da eşit şans veriyor
galatasaray ve f.c. zürich takımları, avrupa şampiyon kulüpler turnuasının üçüncü turu için bugün roma'da üçüncü defa karşılaşacaklardır.
lazio kulübünün eski stadı 40.000 kişilik flaminio'da türkiye saatiyle 15.30'da başlayacak olan bu maçı italyan federasyonundan beynelmilel hakem adami idare edecektir.
galatsaray dün aczqua stadında mavi ve sarı takımlar halinde çift kale yapmış ve mavi takım 5-1 galip gelmiştir. italyanlar sarı - kırmızılılara maçın oynanacağı flaminio stadında çalışma imkânı vermemiştir. antrenmanda bilhassa turgay ve metin iyi bir form göstermişlerdir.
sarı - kırmızılılar bugünkü maça şu tertiple çıkacaklardır: «turgay - candemir, doğan - kadri, talat, ahmet berman - mustafa, ayhan, bahri, mehmet, uğur»
dün öğleden sonra roma'ya gelen f.c. zürich'in, galatasaray'a karşı istanbul'da 2-0 yenildiği kadrosuyla yer alacağı bildirilmektedir. nitekim. isviçre gazetelerine «galatasaray'ı yenebiliriz. » şeklinde beyanat veren antrenör louis maurer de «takımımızda fazla bir değişiklik olacağını zannetmiyorum» demiştir.
bertoldi «gönlüm g. sarayla beraber» diyor
zürich ve istanbul'da yaptıkları karşılaşmalarda birbirlerini aynı netice ile 10.j, (0-2, 2-0) mağlûp eden iki takımın tarafsız saha olarak seçilen roma'daki maçını organize eden italyan federasyonunun genel sekreteri s. bertoldi, isviçre takımının seri oynadığına temasla «galatasaray'a açık bir şans veremiyorum. ama, gönlüm galatasaraylılarla beraber» demiştir.
dün sabah kendisini federasyon bürosunda ziyaret eden galatasaray ikinci başkanı rüchan adlı ile idare heyeti azalarından turgay ece'ye maçın hakemliğine tayin edilen adami'nin dürüst ve tarafsız bir hakem olduğunu belirten bertoldi şöyle konuşmuştur: «değerli misafirimiz galatasaraylı futbolcu ve idarecilerin hakemin tarafsızlığından katiyen endişeye düşmemelerini rica ederim. adami, italyanın bir numaralı hakemidir. bu maçta tam bir tarafsızlıkla hareket edeceğinden eminim.»
galatasaray idarecileri italya federasyonu genel sekreterinin ali sami yen stadının açılış merasimine şeref misafiri olarak davet etmişlerdir. daveti kabul ettiğini bildiren bertoldi, galatasaray'a bugünkü maçta başarılar temennisinde bulunmuştur.
özarı, franko'dan bahsetti
galatasaray antrenörü coşkun ozarı, dello sport'a verdiği beyanatta «takımım mücadeleye hazırdır» demiştir. müsabakanın beraberlikle bitmesi ve temdide rağmen bir netice alınamaması halinde, problemi kur'anın halledeceğini ilave eden özarı, takımının zürich'e karşı 4-2-4 oynayacağını açıklamış ve beyanatını şöyle bitimiştir: «roma türkler için uğurlu şehirdir. temdit devresinde de gol atılmadığı takdirde, bize 1954 dünya kupasının kapılarını açan maskot franko'yu acele bulup, stada getirmek gerekecektir.»
herrera maça geliyor
ialyan gazeteleri inter'in şöhretli antrenörü herrera'nın galatasaray zürich maçını seyre geleceğini bildirmektedirler. bir gazeteye verdiği demeçte herrera «üçüncü tura yükselen inter'e, g.s. - zürich maçının galibi düşebilir» demiş ve bu sebeple maçı görmek arzusunda olduğunu ilave etmiştir.
roma'da maça gösterilen alaka fazla olmamakla beraber. nispeten bugün yükseleceği tahmin edilmektedir. gazeteler iki takımın da sahaya müsavi şartlar altında çıkacağını yazmakta ve galatasaray'ın golcüsü meti'den bahsetmektedirler.
can geliyor
dün telefonlu turgay ile bir görüşme yapan can bartu, g. saray'ın bu günkü maçına gelceğini söylemiş ve morallerini takviye etmiştir.
bologna, g. saray'a maç teklif etti
italyan'ın şöhretli bologna takımı g. saray'a maç teklif etmiştir. anlaşma olursa pazar günü sarı - kırmızılılar bologna ile hususi bir maç yapacaktır.
bu yazı teknik direktörün vazifesinden istifasından önce kaleme alınmıştır.
hani böyle «bana ters geliyor» diye bir deyim vardır. şu f.c. zürich de bize ters geldi vesselam. zürich'te oynadığımız maçı düşünüyorum da taş çatlasa bizim için en fena netice (2-0) mağlûbiyet olabilirdi, öyle oldu... buradaki maçımızı düşünüyorum da alacağımız en kötü netice (2-0) veya (2-1) galibiyet olurdu ve fiyle oldu... diyeceksiniz ki «ters geldi» diye yuvarlak bir tâbirle işin içinden sıyrılmağa çalışmak üzerinde «teknik» etiketi olan kimselere hiç de yakışmaz. haklısınız. öyleyse biraz da sıfatımıza uyacak, yakışık alacak şekilde konuşmalıyım...
istanbul'daki maçta oynadığımız futbolu çokları, hattâ kimse beğenmedi diyebilirim. çünkü herkesin gözlediği iyi futbol değil de üçüncü, dördüncü bir goldü. onlar atılamayınca da oynanan futbol yavan oldu, demode oldu. hatalı oldu.. halbuki umamiyle aynı oyunla on santim, yirmi santim otuz santim ve metre farklarıyla hasım beyaz direklerin dışından geçen bir sürü toplarımız karşı kaleye girebilseydiler futbolumuz şahane olacaktı o da başka...
hem buradaki maçın psikolojik zorluğunu da pek hesaba katan yok. hiç gol yemeden en aşağı üç gol atmağa mecbur olduğumuz bir maçta futbolcunun ürkek, telâşlı, bütün oyun süresince heyecanlı olmamasına imkân var mı? ancak spor yapmamışlar, böyle handikaplı büyük yarışlara katılmamışlar «canım oyunculara hiç tembih etmediniz mi? neydi o telâşları neydi o heyecanları» diyebilirler koskoca frençvaroş da peşte'de aynı ruh haleti içinde kıvranıp durmuştu karşımızda. aradaki farkı bir an evvel kapatayım diye hemencecik rakip kale önünde olmak için karşı müdafaayı çözecek gerekli ölçü, şuur içinde akın yapmak sükuneti içinde olamamışlardı bir türlü... biraz da şöyle düşünelim. eğer bizlik maçı istanbulda oynayıp (2-0) kazansaydık ve zürich'e gidip (2-0) yenilseydik kimbilir ne yanıp yakılırdık. oysaki hepiniz gözlerinizle gördünüz ki zürich'liler maçtan sonra sevinçten oynaya oynaya ayrıldılar sahadan.. onlar da mahalle lakımı değil ki zaman zaman ingiltere, fransa gibi milletlere futbollarıyla kafa tutmuş, kafası bizden dinç, midesi bizden tok, içi bizden rahat, görgüsü bizden çok bir milletin şampiyonu...
yazınını başında «ters geldi adamlar bize» demiştim. bu terslikte daha çok onları hiç mühimsemediğimizden, böyle görmediğimizden doğdu ya her neyse... amma artık ister istemez onlara çok ehemmiyet vermek zorundayız. ve iki defa sıçrayan çekirgeyi bu sefer yakalamayı pek istiyoruz.
* ne yalan söyleyeyim işin «üçüncü maç»'a kalmasına ben şahsen memnunum. bu sayede futbolcu kardeşlerimi, anavatandan bana gene mithatpaşa havasını getirmiş olarak, bir kere daha karşımda gördüm. üstelik galatasaray'da yabancım sayılmaz. giydiğim formadır. ama, onlar beni bir garipsediler hava alanında. önce üzüldüm. hatta alındım. fakat çok geçmeden meselenin esasını anladım. çocuklar uçakta sarhoş olmuşlardı. yooo, içkiden filân sanmayın! kokudan.. buradaki vatandaşlara istanbuldaki yakınlarından gönderilen pastırma, sucuk, lakerda ve emsali, uçağı öylesine kokutmuş ki. çocuklar roma'ya indiklerinde beni bile zor tanıdılar. bir rivayete göre de, hava yolları tazminat isteyecekmiş. çünkü uçağın içindeki koku bir türlü çıkmıyormuş.
* sucuklar, pastırmalar, lakerdalar yüzünden bilhassa kadrinin hâli bir alemdi. kolları, elleri, göğsü, ceplerş, hep peynir, turşu, pastırma, sucuk doluydu. zavallı kadri, tam sucukları tutmağa çalışırken pastırmaları düşürüyor, pastırmaları zaptederken lakerdalar kayıyordu... kadri, bunların yanısıra bir de çiçek taşıyordu elinde.. zürich antrenörü maurer'e getirmiş. şöyle bir baktım: cenaze çiçeği..
* kadri, dedim de... kafilenin bülbülü gene... yolda atina'da durmuşlar. ve bir de bakmışlar ki, kadri kayıp... aramışlar, taramışlar, yok... ilerken biri «çaktım, demiş. kadri aek kulübüyle transfer konuşması yapmağa gitti.» kadri çıkagelmiş bu sırada... «aek kulübünde miydin?» diye sormuşlar. kadri omuzlarını kaldırmış: «yooo... lefter istanbulda belediye meclisi üyesi olduğuna göre, ben de atina belediyesinden adaylığımı koymağa gitmiştim.»
* metin çok ciddi indi uçaktan, «görülecek hesabı varmış» burada... turgay ise çok düşünceliydi. hattâ sıkıntılı, üzgün görünüyordu. önce «baba» günduz'ün yokluğundan mı, dedim kendi kendime? sonra söyledi: italya'da türk parasının biraz düştüğünü öğrenmiş...
* talât maşallah sıkı çocuk... öyle bir hazırlanıyor ki maça... ilk oturuşta getirdikleri et suyuna bir yudumda bitirdi, ikincisini istedi. baktı ki gene ufacık fincanla geliyor. ekmeğe vurdu kuvveti... ve tam 750 gram ekmek yedi. galatasaray bütçesini ayarlamanın hakikaten zor olduğuna inandım.
* galatasaraylılar maçın berabere bitmesi ihtimalini düşündüler. tabii o zaman kura çekilmesi lazım. hemen «franko»'yu hatırladılar. hani, 1954'de roma'da ispanya ile berabere kaldığımızda kur'a ile bizi dünya kupasına sokan küçük yavru... galatasaraylılar derhal aramağa giriştiler ve buldular da «franko»yu... ama franko özür diledi. «ben evlendim. iki çocuk babasıyım, bu yaşta kur'a filân çekmem ayıp olur. onun için oğullarım mario ile rudolfo'yu yollarım. merak etmeyin, gene sizi kazandırırlar.» dedi.
* italyan gazetecileri, bizim çocukların peşini bırakmıyor ve boyuna soruyorlar: «netice ne olacak?» galatasaraylı futbolcular «kazanacağız», dediler. «muhakkak kazanmalıyız.» ve bir italyan gazetecisinin «niçin?» sorusuna da şöyle cevaplandırdılar: «kazanmamız şart... çünkü yılbaşı yaklaşıyor. para lazım hepimize...»
* şaka bir yana, galatasaraylılar azimli ve ümitli.. ben de. eh işte elimden geldiği kadar onlara yardımcı olmağa çalışıyorum. eğer kazanırlarsa, «taktiği ben verdim» diyeceğim de. şimdiden bilin...
fc zürich: schley (**) - stierli (*), stehlin (***) - leimgruber (***), brodman (***), szabo (***) - feller (***), martinelli (***), von burg (***), stürmer (****), kuhn (***)
g. saray: turgay (*) - candemir (****), doğan (**) - kadri (***), talât (***), b. ahmet (***) - mustafa (**), ayhan (**), bahri (**), metin (**), uğur (*****)
goller: von burg dk. 76 (1-0), metin dk. 84 (1-1), uğur dk. 92 (1-2), leimgruber dk. 118 (2-2)
118 inci dakikada yediği golle 2-2 berabere kalan sarı-kırmızılı takım 3. turu kur'a ile kaybetti
galatasaray yenilmedi, fakat elendi. hem de 300 dakikalık mücadelenin 298 inci dakikasında. golsüz biten ilk 45 dakika... sonra zürich'in galip duruma geçişi... metin'in beraberlik golü... 90 dakikalık normal müddetin 1-1 bitişi... temdit devresine uğur'un golüyle başlayışı... 2-1'lik galibiyetin ilanına sadece 2 dakika kalışı... ve işte bu 2 dakika içinde galatasaray kalesine giren be.raberlik golü... sonra da rakibe değil rakibin şansına boyun eğişi...
işte dünkü galatsaray - zürich maçının kısa hikayesi...
g. saray daha iyi idi
italyanlar, türkiye ve isviçre şampiyoları arasındaki çetin mücadeleye nedense fazla ilgi göstermemişlerdi. bunda havanın kötülüğü, devamlı yağmurun tesiri elbette büyüktü. ama, tribünlere serpilmiş italyan seyirciler. ilerleyen dakikalarla beraber, flaminio stadının iki misafirinden türk olanına daha fazla sempati göstermeğe başladı. kısacası, italyanlar, galatasarayı tutuyorlardı.
şansızlığın ilk işareti, metin'in 60. dakikadaki nefis kafa şutuyla giden topun direkten dönüşüydü. bu, gol olmalıydı. goldü de... ama direkler isviçrelileri korumuştu.
ve cidden şanssızdı. g. saray, çünkü 1-0 galip duruma geçeceği bu pozisyondan az sonra 1-0 mağlûp duruma düşüverdi. sağiç martinelli, kaptığı topla dalmış ve g. sarav kalesine yaklaşırken sert sütünü çekmişti. turgav topu karşıladı. bloke etseydi kaçan bir fırsat olacaktı. zürich hesabına.. ama işte turgay'ın karşılamasiyle ortada kalan topu hemen orada bitiveren santrfor von burg plase ile filelere yolladı. golü kötü yemiştik.
fakat g. saray'ın hızı ve hırsı devam ediyordu. nitekim golden 8 dakika sonra kazanılan frikiği metin fevkalâde kuvvetli bir vuruşla kaleye gönderdi. zürich kalecisi, başının üstünden bir mermi süratiyle ağlara giden bu topu çeviremedi ve oyun berabere duruma girdi.
şimdi iki takım da 1-1'i bozma mücadelesine girdiler. galibiyet golü mücadelesine... fakat vakit dolmuş 90 dakika bitmişti.
temdit ve uğur'un golü
şampiyon kulüpler nizamına göre berabere biten üçüncü maçın 15er dakikalık iki devre (varım saat) uzatılması gerekiyordu mücadele daha da kızışmıştı.
henüz iki dakika geçmeden uğur öylesine daldı ki, durduramadıklar. sahanın yıldızı uğur, yıldırım gibi indi. sağhafı, sağbeki ve santrhafı peş peşe ekarte etti. ve müthiş bir şut patlattı. top bir kere daha zürich filelerindeydi.
galatsaray'ın fizik bakımdan rakibinden zayıf olduğu bu son 15 dakikada iyice meydana çıkmıştı. azimli, hırslı fakat yorgundu g. saray... hava kararmış, stadın ışıkları yanmış ve bir «gece maçı» havası etrafı sarmıştı. yğmur ise, hızla devam ediyordu. bir faul kazandı zürich'liler. saha ortasındaki bu atışı sağ açık feller, kalenin önüne kadar şandelledi. turgay, yumruklamak için çıktı, fakat vuramadı. ileriye gelmiş olan sağhaf leimgruber, aradan sürüldü ve kafayı yapıştırdı. bu. zürich'in şansını değiştiren goldü.
galatasaray, son 2 dakikada gene mücadeleyi elden bırakmadı. bu arada turgay 'ın bir kurtarışı. isviçrelilere üçüncü gol fırsatını vermedi.
italyan hakem adami, maçın 2-2 berabere bittiğini ilan ederken, henüz üçüncü tur takımı belli değildi.
meyve ve at...
gene şampiyon klüpler nizamı ortaya çıkmıştı. üçüncü maçta, temdide rağmen beraberlik olursa, galibi kur'a tâyin ederdi. ve durum aynen bu şeklideydi.
kaptanları çağırdı hakem... cebinden bir italyan parası çıkardı. bir yanında meyva, öte yanında at resmi bulunan madeni bir para... sordu ikisine de... turgay «meyve» dedi. zürich kaptanına «at» resimli taraf kalmıştı. adami, parayı havaya attı, tuttu ve açtı: at...
evet, meşhur sözün yeriydi: at'ı alan roma'yı geçmişti...
* maçın italyan hakemi adami, üçüncü turun kaderini tayin eden kura atışını yaptıktan sonra, zürich'li futbolcular çılgınlar gibi sevinerek doğruca antrenör maurer'e koştular ve onu omuzlarına aldılar. galatasaraylılar ise, üçüncü maçı talihsizlikle kaybetmenin teessürü içinde başları önlerine eğik, stadı terk ediyorlardı. hakem adami, «ne yapayım» der gibilerden ellerini havaya kaldırdı ve «futbol biraz da şans oyunudur» demekle iktifa etti. antrenör coşkun özarı ve turfan ece, hakemin kur'ayı saha ortasında yapmasına itiraz ettiler. ancak uefa müşahidi ve italya futbol federasyonu genel sekreteri bertoldi, kur'anın nizami yapıldığını. itirazın bir mânâ ifâde etmeyeceğini sarı - kırmızılı idarecilere bildirdi.
* kur'a atışından sonra flaminio stadının alt tribünlerinde galatasaray kulübü ikinci başkanı rüçhan adlı ile zürich kulübü idarecileri arasında sert bir münakaşa cereyan etti. adlı, zürichlilerin «oh şu türkleri yendik, o kadar büyük konuşuyorlardı ki, iyi oldu» şeklindeki sözlerine «şansınıza dua edin» şeklinde mukabele etmişti. olay bir anda büyümek istidadı gösterdi. fakat italya futbol federasyonu genel sekreteri bertoldi zamanında araya girerek iki tarafı da yatıştırdı. bertoldi şöyle diyordu: «galatasaray haklı, iyi oynadı, üstelik zürich idarecileri tur atlamanın sarhoşluğu içinde ileri geri konuştular. ben, bu hâdiseden çok üzüldüm..»
* müsabakanın bitmesine iki dakika kala hatâlı bir gol yiyen kaptan turgay, «maalesef zürich'te oynadığımız ve 2-0 kaybettiğimiz maçtaki ikinci golde olduğu gibi yine topu görmedim» dedi. işin temdide kalmasının ve ışıklandırmanın çok iyi olmasına rağmen yine de kendileri için bir talihsizlik olduğunu ifâde eden kaptan turgay, zürich'lilerin baştan beri şanslı olduklarını ve istanbul'da zürich'i eleememelerinde de şansızlığın büyük rol oynadığını ilâve etti.
herrera, uğur'u beğendiğini, zürich'in kazandığına da sevindiğini söyledi
2500 kişinin takip ettiği karşılaşmada inter antrenörü herrera da bulundu. şöhretli antrenör «üçüncü turda zürich veya galatasaray bize rakip olabilir. bu düşünce ile maça geldim. fakat açıkça söyleyeyim ki iki takımdan hangisi inter'in karşısına çıkarsa çıksın, bizim için bir problem olmas» dedi. herrera şunları ekledi: «açık söyleyeyim kur'ada zürich'in kazanmasına sevindim» isviçre takımı hem bize daha yakın, hem de iklim bakımından zürich şehri bize daha uygun geçen yıl milan'lılardan öğrendiğime göre üstelik g. saray istanbul'da mağlûp etmek de çok zormuş. zira türkler kendi sahalarında seyircilerinin teşviki ile de fevkalâde bir oyun çıkartmaktaymışlar. g. saray takımı bence zürich'ten daha iyi oynadı. fakat türkiye şampiyonunun da umumiyetli futbolün son yıllardaki süratine ayak uyduramadığını gördüm. sadece sol açık uğur'u beğendiğimi söyleyebilirim. diğer futbolcular uğur'un süratine uyamamaktadırlar. g. saray'ın avrupalı bir takım olabilmesi için en az altı veya yedi tane uğur'a sahip olması lazım. şimdi tek temennim üçüncü turda bize, kur'ayı kazanan zürich'in çıkmasıdır.»
maçı seyreden fiorentinalı can bartu dedi ki: "avrupa'da böyle futbol geçmiyor"
iki takımda dünkü oyunu ile 3. tura lâyık değildi
italya'daki temsilcimiz fiorentina futbolcusu can bartu dünkü galatasaray - f.c. zürich maçının heyecanlı seyircilerinden biriydi.
can maçtan sonra «sarı - kırmızılılar, büyük bir talihsizliğe kurban gittiler» dedi.
kolundan sakat olduğu için fiorentina'daki yerini, alamayan bartu, «ma mafih galatasaray'ın son dakikada yediği beraberlik golü, daha ziyade fizik kifayetsizlikten ileri geldi» diye devam etti ve şunları ekledi «zürich aslâ iyi bir takım değil. ama galatasaray da iyi oynamış sayılmaz. avrupa'nın hiç bir yerinde böyle futbol geçmiyor. bence iki takım da dünkü oyunuyla üçüncü tura lâyık değildi.»
zürich: werner schley, rene brodmann, alex stahlin, xavier stierli, werner leimgruber, ıstvan szabo, jakob kuhn, ferdinand feller, peter von burg, klaus stürmer, rosario martinelli
teknik direktörü: louis maurer
galatasaray: turgay şeren, doğan sel, candemir berkman, talat özkarslı, bahri altıntabak, mustafa yürür, ahmet berman, uğur köken, kadri aytaç, metin oktay, ayhan elmastaşoğlu
teknik direktörü: gündüz kılıç
gol: (1-0) dk. 77 peter von burg (1-1) dk. 85 metin oktay (1-2) dk. 92 metin oktay (2-2) dk. 118 werner leimgruber