ilk turda irlanda şampiyonu dundalk'ı eleyen isviçre şampiyonunun en büyük kozu alman stürmer ve mayer
tarragone, a.a.
avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur kuraları dün ispanya'nın tarragone şehrinde çekilmiş ve galatasaray'a, isviçre şampiyonu fc zürich takımı rakip olmuştur.
avrupa futbol birliği azalarının hazır bulunduğu kur'alarda fc zurich takımının ismi evvel çıktığı için ilk maç zürich'te oynanacaktır.
g. saraylılar memnun galatasaraylılar ikinci tur kur'alarında fc zürich'in kendilerine rakip oluşunu memnuniyetle karşılamışlardır.
başkan ulvi yenal, «iyi oldu. nihayet, futbol oynama fırsatını ele geçirdik. tarihleri öne almak istiyoruz ve iki maç arasında bir hafta zaman olmasını istiyoruz» demiştir.
fc zürich, isviçre lig lideri
isviçre'nin en eski spor teşekküllerinden biri olan fc zürich bu sene ilk defa avrupa şampiyonasına katılmış ve isminden bahsettirmiştir. ilk isviçre şampiyonluğunu 1902'de kazanan fc zürich. ikinci şampiyonluğu ancak 1924 yılında ele geçirmiş ve son defa geçen yıl bu ünvanı kuvvetti rakiplerinden kapmıştır.
geçen seneki kadrosunu isviçrenin en iyi elemanlarıyla takviye eden ve alman milli takımının golcü yıldızlarından stürmer'i fransadan transfer eden fc zürich şampiyon kulüpler kupasının ilk turunda kuvvetli rakibi irlanda şampiyonu dundalk takımını ilk maçla 3-0 yenmiş, ikinci maçı 2-1 kaybetmesine rağmen averajla ikinci tura yükselmiştir.
hâlen 11 puanla isviçre millî ilginde liderliğni devam ettiren fc zürich son beş maçında sırasıyla şu neticeleri almıştır: la chaux - de fonds: 3-3, lucern: 4-1, sion: 5-1, granges: 2-1, schaffhouse: 4-1.
ligde 3 puan kaybeden fc zürich 2 hafta önce başlayan isviçre kupasındaki ilk maçında blue start takımını 10-1 mağlûp etmiştir. takımın forvetteki kozu ve vurucu adamı alman stürmer bu maçta 4 gol atmıştır. takımın diğer golcüsü de mayer'dir.
fc zürich'in antrenörü louis maurer geçenlerde italyanın football mecmuasına verdiği demeçte «avrupa şampiyon kulüpler kupasında iddialıyız.» demiştir.
takımının umumiyetle kapalı defans oyununu sevmediğini ve 4-2-4 oynadığını açıklayan antrenör maurer, sözlerine şöyle devam etmiştir; «takımım gerek fizik ve gerekse teknik yönden tam bir ahenk içindedir. almanların şöhretli futbolcusu stürmer'in de kadroda bulunması bizim için büyük avantajdır. bu turnuada karşımıza hangi takım çıkarsa çıksın, çok ileriye gideceğimizi kesin olarak söyleyebilirim.»
galatasaray kulübü dün avrupa şampiyon kulüpler kupası ikinci turundaki rakibi f.c. zürich'e yeni bir telgraf çekmiş ve maçların 16 ile 20 kasım tarihleri arasında oynanmasını teklif etmiştir.
zurich'lilerin 20-27 kasım tarihlerini şiddetli kış ve az hasılat getirir düşüncesi ile kabul etmediklerini bildirdiklerini söyleyen galatasaray kulübü ikinci reisi rüçhan adlı dün isviçre kulübü ile de bir telefon görüşmesi yapmıştır.
adlı, «6 ve 20 kasım tarihlerinde ısrar eden rakiplerimiz bu yeni teklifimizi de kabul etmedikleri takdirde maçların tarihini u.e.f.a. tâyin edecektir» demiştir.
isviçre basını, tarık'ın sakatlığı ve ceza heyetine verilen g. saraylı futbolcular haberine geniş yer ayırdı
tamer soyer zurich'den bildiriyor
isviçre basını dünkü sayılarında tarık'ın sakatlığına büyük yer ayırmış ve «galatasaray'ın en formda futbolcusu zürich karşısında yer alamayacak» şeklinde başlıklar vermişlerdir.
neu zuricher zeitung gazetesi ayrıca golsüz berabere neticelenen son beşiktaş maçına da temasla, «galatasaray güç durumda, tarık'tan sonra şimdi de iki futbolcusu ve teknik direktörü ceza heyetine sevkedildi.» demektedir. gazete, talât, turgay ve kılıç'ın zürich maçlarından önce cezalandırılmayacaklarını tahmin ettiklerini yazmaktadır.
isviçre'nin tanınmış spor gazetesi «sport» ise bir istanbul gazetesinde zürich takımının kuvvetli olmadığına dair çıkan yazıyı ele almış ve «fc zürich misafir türk gazetecisinin gördüğü kadar kuvvetsiz bir takım değildir. en büyük hususiyetinin fantazi futbol yerine çok gol atan bir takım olmamızdır» şeklinde bir tenkitte bulunmuşlardır.
macaristan'dan dönüyorduk. o meşhur ferençvaroş faciasından... yolda hep birbirimize söz veriyorduk «bizim hakemler bunların yanında zemzemle yıkanmışlar doğrusu. bundan sonra onlardan şikâyet etmek mi?» diyorduk. sonra ne oldu. inançlarımız, hayallerimiz nasıl yıkılıverdi, hep biliyorsunuz.. yıkılan yalnız onlar olsa yine neyse. türk futbolunun elçiliğini yapmaya hazırlanan koşkoca bir takım da yıkılıverdi. fakat çok şükür şimdi bütün olanları kafamızdan silkip attık. yalnız isviçredeki temsil vazifemizi düşünüp dinlenebildiğimiz kadar dinlenebildik ve işte zürich'teyiz. bütün üzücü şeyler arkada kaldı. tâ ankara'dan, anlayıp, dinlemeden tahkikat filân beklemeden «bu galatasaray'ın ilk yaptığı değil ki!» filân gibi hasmane feveran eden beden terbiyesi umum müdürü de arkada kaldı. biz ise «galatasaray'ın bu ilk başarısı değil ki!» dedirtmek için ilerliyoruz. vatandan ayrılalı bir günden fazla oldu. çocuklar neşeli neşeli şakalaşıyorlar. o kadar cıvıl cıvıl bir halleri var ki, insan hepsini birbir dolaşıp neşelerinden faydalanmak istiyor. yalnız tarıkçık da, gizlemeye çalıştığı bir üzüntü var. bu his küpü çocuk, şimdiden arkadaşları sahada dizilirken kenarda kalmayı yediremiyor kendine. bilmem nedense içimde bir huzur var. isviçre'den gülerek döneceğiz gibi geliyor bana... inşallah...
bin kere inşallah. zira, o zaman ancak tamamıyla unuturuz geride kalan şeyleri. bu gece de zürich'te uyuyacağız. yarın büyük maç var. bugün asıl maç havasına girdi çocuklar. o dalgın bakışlar, farkına varmadan gülüşler veya somurtuşlar ve yerinde duramamazlıklar. en zor saatler onlar. senelerdir o saatleri iyi bilirim, ve her zaman ah şu maç bir hayırlısı ile bitse de oh desek çocuklar, diye dua ederim. bu sefer ise büsbütün dua edeceğim onlara.
* zürich şehrinde spor çevreleri anlaşılmaz bir sükunet içinde. sanki iki gün sonra bu şehrin futbol takımı önemli bir maça değil, hafif bir lig maçına çıkacak. acaba, diyor insan bunlar şampiyon kulüpler turnuvasını hiç mi önemsemiyorlar? bir futbol takımı için elbet de ilk iş memleketinde şampiyon olmaktır. olmuşlar işte... şu halde bu turnuvada da iyi bir derece için ümitlenmek hakları değil mi?
* biraz içlerine girip ruh hallerini anlamağa çalışınca mesele hemen anlaşılıyor. aslında önem vermedikleri turnuva değil bizim galatasaray. oysa galatasarayı geçen yıl milano'da bile böyle önemsiz görmemişlerdi.
* bu derecede kendine güvenlerinin sebebi ne olsa gerek, diye düşününce takımın bu yıl da isviçre liginde lider durumunda oluşu akla geliyor. hakikaten hem lig de bale cheux-de fonds, young boys gibi takımların üstünde lider durumundalar hem de son aylarda sadece iki defa yenilmişler: biri lig maçında basel'e karşı 2-1, diğeri bu turnuvada irlandanın dundaik takımına 2-1...
* rakiplerimizin bu yukarıdan bakışlarına bizim çocuklar şaşırdılar desem yeridir. o kadar ki, kızmak, sinirlenmek söyle dursun, «bunlar deli mi ne?» diye düşünmeğe başladılar. maç kazanmak başka, bir maçı kazanacağından bu kadar emin olmak başka şeydir.
* hareketimizden önce istanbul'a gelen haberlerde zürich takımının rappan'ın sürgü sistemi reddettiği, kapalı bir defans takımı olarak değil, açık bir oyunu seven takım olarak tanındıkları bildiriliyordu. halbuki buraya gelince öğrendik ki, rappan, zürich'in iki defansını isviçre milli takımında «sürgü»nün kilitleri olarak kullanıyormuş: leimgruber ve brodmann.
* paris'te parc de prince'de oynanan isviçre - fransa maçını televizyonda seyrederken bu iki defans adamından lemgruber'i ve zürich'in forvetteki ası meyer'i doya doya seyrettik. milli takımda brodmann yoktu. zürich'in golcüsü alman asıllı stürmer de yoktu tabii...
* parc de prince bir «göl -saha» idi. ve isviçreliler ev sahibi fransızları sadece fizik üstünlükleri ile adeta çökerttiler. televizyonda seyredilen bu maç bugünkü isviçre futbolu hakkında bize oldukça iyi bir fikir verdi. ve, neden açık konuşmamalı, çocuklar bu kaya gibi adamları görünce kolay bir maç olmayacağına karar verdiler, bizim maçın.
* meyer çabukluğu, mücadeciliği, fırsat buldukça orta sahaya yıldırım gibi kayışları ile ele avuca sığmaz bir forvet... defansın temel direği olan leimgruber ise sert sağlam ve iyi bir kesici. zürich takımının -milli takımda yedek olan- diğer defans adamı brodmann'le birlikte gerilerde oldukça büyük bir koz olsalar gerek. leimgruber ve brodmann'ın birbirlerine çok benzedikleri, hattâ çabuk hareket edememek bakımından kusurlarının bile benzediği söyleniyor. bir defa geçildiler mi donüp yeniden kademelenmek gücü pek azmış ikisinin de... brodmann'ın isviçre'de topa en iyi vuran adam olarak tanındığını da ilâve etmeliyiz.
* bizim çocuklar isviçre -fransa maçında takımın en iyisi olarak iki zürich'liyi seçtiler. hele meyer için söz birliği etmiş gibiydiler. 21 yaşındaki bu civa gibi adamın defansımızın başına bela olacağı şimdiden söylenebilir.
* isviçrelilerin parc de prince'deki göl sahadaki başarıları, buradaki yağmurlu havaya bakılırla zürich için de bir fana olacak.
* böylece işin nerelinden bakılırsa bakılsın bu maç bizim çocuklar için oldukça zor olacak. ama, elbette onların bizi bu kadar hafif görmeleri de sonradan pişman olmamalarını garanti altına alamaz.
* biraz da g. saray'dan bahsedelim. kafile. «zürich anlaşması»nın imzalandığı dolder otelinde kalıyor. isviçre'deki ismi «kralların oteli...». otelin şaşasından çocuklar alıştığımız şakalara veda ettiler.
* yenal ile zürich antrenörü maurer ahbap çıktılar.. iki eski futbolcu 1930 senesinin karlı bir gününde karşı karşıya oynamışlar. yenal lozan'ın, maurer ise servet takımının kalecisiymiş. yenal rakip takımın hocasına «karlı bir gündü. zor maçtı, fakat neticeyi hatırlayamıyorum.» dedi. ikisi de müşterek bir hatıra yakalamış olmaktan memnundu...
* gündüz kılıç'a, italyan'lardan sonra, isviçreli gazeteciler de «diplomat» adını taktılar. kılıç, basın mensuplarının idman sırasındaki suallerine öylesine kurnazca cevaplar verdi ki, diplomatların ancak becerebileceği işti...
avrupa şampiyon kulüpler turnuası 2. turunda g. saray, fc. zürich bu gece karşılaşıyor
antrenör maurer galibiyetten emin. gündüz kılıç, "beraberlik için oynayacağız" dedi. maçı danimarkalı hakem idare ediyor
galatasaray, avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci turundaki ilk maçını bu gece zürich'te isviçre şampiyonu f. c. zürich takımı ile oynayacaktır.
zürich'in 25.000 kişilik letzgrund stadyumunda danimarkalı hakem soerensen'in idaresinde ve türkiye saatiyle 21.00'de başlayacak olan müsabakaya takımlar şu kadrolarıyla çıkacaklardır:
galatasaray: turgay - candemir, ahmet berman - kadri, talât, mustafa - benan, ayhan, bahri, metin, uğur.
galatasaray, takımının fizik üstünlüğünü ve saha şartlarını dikkate alırsak bu maçta defans yapacaktır. teknik direktör gündüz kılıç da, forvetin, rakip sahada yapılan diğer maçlarda olduğu gibi ani ataklarla netice arayacağını bildirmiş ve şunları söylemiştir: «isviçre - fransa maçını seyrettikten sonra, sürgü yapan zürich'e karşı açık oynamak büyük bir hata olur. orta sahayı kapıyarak, rakibimizin seri ve golcü elemanlarından martinelli ve stüme'i durduracağız. takımımdan galibiyet beklemekle beraber, alacalımız bir beraberliğin, revanş maçının istanbul'da olması yüzünden bizim için çok iyi bir başarı sayılacağına dikkati çekmek isterim.»
sarı - kırmızılılar hazırlanan taktik plânına göre: sağ açık benan'ı geriye çekerek italyan asıllı sağ iç martinelli'nin üzerinde oynatacaklardır. defans bu takviyeli dizilişi ile saha üstünlüğünü rakibine bırakmamaya çalışacak. ileride ise ayhan. bahri, melih, uğur dörtlüsü ile hücum yapılacaktır.
zürich'e karşı alınan bu müdafaa tertiplerine rağmen, sarı - kırmızılıların kendi aralarındaki konuşmaları, maçı kazanacakları inancında olduklarını göstermektedir.
zürich'in zayıf olduğu şeklinde türk gazetelerinde çıkan yazılardan üzgün olduğunu belirten antrenör la suisse gazetesine şu demeci vermiştir: «galatasaray'la burada tanışacağız. maçı kazancağımızı söyleyebilirim. idmanlarını seyrettim. çalışma tarzları benim için yabancı değildi. bir alman mecmuasından edindiğimiz bilgiye göre de galatasaray'ı kolay yutulur lokma saymamak lazım.»
antrenör, sarı - kırmızılıların golcüsü metin'in iki adamla marke edileceğini açıklamıştır.
tarık bugün muayene olacak
sakatlığı sebebiyle takımından uzak kalan sağacık tarık kutver, isviçre'nin en tanınmış ortopedistlerinden prof. fransion tarafından bugün muayene edilecektir. profesör, ameliyatı lüzumlu gördüğü takdirde. tarık italya'ya gönderilecektir.
hava düzeldi
evvelki gece patlak veren sağnak halindeki yağışın durmuş olması galatasaraylı futbolcuları rahatlatmıştır. sarı - kırmızılılar hava şartlarının değişmesinden endişe etmektedirler.
herkesin işiyle, gücüyle meşgul olduğu zürich şehrinde maça gösterilen alâka, ilk günlere nazaran biraz farklı olmakla beraber, hava iki takımı da heyecanlandıracak bir seviyeye çıkmamıştır. gazeteler müsabakaya gayet az yer vermekte ve daha çok almanya ve isviçre'deki türk işçileriyle, talebelerinin maçı seyre hazırlandıklarını haber vermektedirler.
20.000 den fazla seyirci bekleniyor
maçı televizyon vermeyeceği için seyirci miktarının 20 bini aşacağı tahmin edilmektedir
galatasaray yarın uçakla istanbul'a dönecek ve 27 kasımda istanbul'da yapacağı revanş maçının hazırlığına
sarı - kırmızılıların çalışma şeklini beğenen «blick» gazetesi, coşkun özarı'yı bir generale benzetti
tamer soyer zürich'ten bildiriyor
galatasaray - zürich maçına karşı ilgi dün biraz daha artarken, gazetelerde de bu konuda yazılar yer almaya başlanıştır. özellikle 150.000 tiraja sahip «blick» gazetesi, maça ait haber ve yorumlara dair geniş yayın yapmıştır.
«blick»'de yer alan yazıda, öürenci ve işçi olarak üç bin kadar türk'ün maça geleceği bildirilmekte ve «bu rakamın, isviçre sahalarında bir yabancı takımı teşçi edecek önemli bir sayı olduğu» ilave edilmektedir.
gazete, galatasaraylıların antrenmanından uzun uzun bahsederek, bu hususta takdirini açıklamaktadır: «blick» şöyle demektedir:
«galatataray'lı futbolcular antrenmana çıkarken, fizik görünüşlerine bakarak pek de profesyonel bir takıma benzemediklerini sanmıştık. fakat antrenörleri coşkun özarı'nın bir general otoritesiyle yaptırdığı idmanda futbolcuların gösterdiği disiplin, galatasaray'ın iyi bir profesyonel ekip olduğunu gösterdi. bizde futbolcular -stürmer hariç- profesyonel olmadıklarından, ancak işlerinden çıktından sonra hafif idman yapabilmektedir. galatasaray'ın ise, her antrenmanda böyle sıkı çalıştığını düşünerek, maça çok iyi hazırlanmış olduğunu anladık. bu da, fc zürich hesabına bir handikap sayılır. idmanı takip edan zürich oyuncuları da, takdirlerini gizlemediler. hakikaten galatasaraylıların kültür fizik hareketleri mükemmeldi. takımın yıldızı metin'in de aynı itaatle çalışması, kendisinin klâs bir futbolcu olduğu kadar iyi bir profesyonel olduğunu ortaya koyuyordu.»
yazar, galatasaray'ın dikkat edilmesi gereken bir ekip öamzarası arzettiğini ilâve etmektedir.
zürich'ten sevgilerle, iyi ki televizyonda isviçre milli takımının paris'te fransızlarla 2-2 berabere kaldığı maçı gördük. isviçreliler bayağı mantıki medeni bir futbol oynuyorlardı. takımda yer alan zürichhli futbolcular da cidden iyi oyunculardı. gözlerimizle görmeseydik, taa istanbul'da etrafımızı saran küçümser hava burada da büsbütün ciğerlerimize dolacaktı. zira, zürich'te temas ettiğimiz vatandaşların hemen hepsi de bizleri haddinden fazla rahatlatıcı şeyler söyleyip duruyorlardı. çok şükür televizyon, yani medeniyet çocuklara bizim yapmağa çalıştığımız telkinleri fazlasiyle yapıp onları iyice ikaz etti...
bu gece zürich şehri stadında galatasaraylılar acaba ne yapacaktır? biliyorum bunu pek merak edip takıma en yakın birisi olduğundan ağzımın içine, daha doğrusu kalemimin ucuna bakıyorsunuz. bizler ise burada sizleri en iyi şeklide temsil edebilmek için aklımızın ve gücümüzün yetkilerini yaptıktan sonra artık sadece yukarıya, göklere bakıyoruz. bu gece de çocuklarımızın ayaklarına bakacağız pek tabii. ah! sizlere iyi haberler yollıyabilirsek.... ah! sizlerin takdirlerinizi kazanabilsek. ve memlekete rahat rahat dönebilsek... galatasaray'dan sevgili türkiye'ye kucakla selamlar...
* üç gündür zürich'teyiz.. ve üç gündür perşembe'yi, yâni zürich maçını bekliyoruz... büyük maçın yaklaştığım çocukların yüzlerinden anlamak mümkün. şakacılar, yüzlerdeki sarılığa, adelelerindeki gerginliğe isim takmışlar: maç takvimi»...
* avrupa şampiyon kulüpler turnuasının tecrübeli takımı galatasaray'da futbolcuları iki gruba ayıracağız: maçtan korkanlar ve korkmayanlar. çekinenler demek daha doğru olacak. bu gruptakilerin çoğu genç olmakla beraber, bazen kaptan turgay'ın yüzüne bakınca «bunca senenin turgay'ı da endişeli..» demek gerekiyor.
* kafilenin en neş'elsi, tahmin edeceğiniz gibi kadri aytaç. istanbul'da 2.500 lira iddiaya giriştiği metin oktay'la hâlâ mücadele ediyor dün, büyük maç havası falan dinlemeyip. gol kralına yüklenişini görseydiniz, katıla katıla gülerdiniz. kadri, tarihten misaller vererek, metin oktay'ın gollerden uzak kalışına hücum ediyordu. «osmanlı imparatorluğa çok parlak devirler yaşadı. sonra durdu. buna duraklama devri ismini veriyor tarih kitapları. bunu da çöküntü devri takip etti.» ve sonunda kadri «şimdi yakın tarihe geçiyorum» diyerek, şunları söyledi metin'e «sen de parladın... şimdi duruyorsun. ve çökeceksin. bu çöküntünün enkezını, vallahi belediye bile kaldıramıyacak.» kral gülüyordu kadrinin sözlerine. kısa ve sert konuştu: «tarihe saygım vardır kadri'ciğim. ama, benim işim tarihle değil, seninle. 2.500 liranı alacağım eninde sonunda..»
* televizyonda seyredilen fransa - isviçre milli maçından da geriye bir yığın lâtife kaldı. fransa'nın 18 yaşındaki sağacığı lech'in isviçre solbekini vızır, vızır geçtiğini gören candemir, büyük ahmed'e hâlâ takılıyor. «ahmet bu açık, senin karşında oynasa, sende ne bel kalırdı, ne
* lech'in ismi leş oluverdi tabii. şimdi, herkes birbirine «leş» diyor.. hızlılıktan kinaye galiba.
* galatasaraylılar evvelki gece sinemaya gittiler. seyrettikleri film «lawrence» di. gündüz kılıç, «gitmeyelim» diyenlere, «gitmeliyiz» diye cevap veriyor ve şöyle konuşuyordu: «bu film türklük aleyhine. ama, inadına gideceğiz. kamçılanmak için.»
şampiyon kulüpler turnuasında dün gece zürich'e 2-0 yenilen g. saray'un ümidi revanşa kaldı...
zaman zaman sinirli ve hâdiseli geçen dün geceki maçta, danimarkalı hakem b. ahmed'i oyundan çıkardı
namık sevik zürich'ten bildiriyor
bu muydu «zayıf» diye tanıtılan zürich takımı? bu takımı mı galatasaray rahatça yenecekti? evet, sarı -kırmızılıların hızlı başlangıcı böyle bir ümit vermişti. ama, ilerleyen dakikalarla, kaçan fırsatlar yan yana eklenince, fc zürich'in gerçek kuvveti de ortaya çıkmağa bağladı.
yanlış tanıtılmıştı zürich. ve galiba galatasaraylılar da bu havanın gevşekliğine kapılmışlardı. ilk dakikalardaki pozisyonları cömertçe harcayışta bile, bu tesir seziliyordu. zamanı gelince alacaklarmış gibi. ne var ki bu zaman gelmedi, gelemedi. aksine, golleri atan zürich oldu.
sarı - kırmızılı takımın müdafaaya önem vermesi, bir bakıma normal karşılanırdı. ancak, bu müdafaa düşüncesinde biraz ifrata kaçılmıştı. bu nokta. mağlûbiyeti hazırlayan sebeplerden biri idi. ama asıl sebep, zurich'in böyle bir galibiyeti alabilecek çapta, kısacası «demirden leblebi» oluşuydu.
galatasaray oyuna hızlı girmişti. tribünleri dolduran seyirci sayısı içinde iki bini aşkın türk öğrencisinin bayrakları sallayarak gür tempolu teşçi nidaları, sarı - kırmızılı takımın bu coşkunluğunu daha da arttıracak gibiydi. işte bu hava içinde, galatasaray «gol»e yaklaşmıştı. daha ilk 10 dakika dolarken, metin, benan ve bahri peşpeşe üç mükemmel fırsatı kullanamamışlardı. bunlardan bri tekini «gol»e dönmesi, oyunun bir gidişini de döndürecekti.
ve oyun gerçekten döndü. zürich hesabına... fırsatları kaçıran galatasaray birden durmuştu. hızlanma sırası isviçrelilerdeydi.. 11. dakikada martinelli'nin ofsayttan topu filelere yollaması, ilk tehlike işareti oldu. hakem yerinde görüşle ofsayt sayıyı muteber addetmedi. ama çok geçmeden gene martinelli, bu defa muteber golü çıkaracaktı. biraz tesadüfi idi bu gol... ahmed'in yaptığı faulle doğan frikiki sağ açıkları çekti. volan-santrhaf rolünü yüklenmiş kadri fırladı. kafayla uzaklaştırdı topu. daha doğrusu uzaklaştırdığını sandık. ama top martinelli'nin kafasına çarparak ağları buldu. çünkü bu anda çıkış yapan turgay da kalesini boşaltmıştı,
gol, isviçreli seyircileri öylesine coşturmuştu ki, havaya savurdukları maytaplar, hakemin oyunu bir an durdurmasına sebep oldu. ve bu golle birlikte maçın havası da elektriklendi. iki taraf da ayaklarını meşin top kadar birbirlerine uzatmağa başladılar. bu, ilk yarının sonuydu.
2. yarı - 2 gol
sinirli havanın haftaymda soyunma odalarında kalacağı ümit edilmişti. fakat, hakemin düdüğüyle birlikte iki taraf da oyuna aynı asabi tempoda girdiler. galatasaray, beraberlik arzusuyla oynuyorsa da, bu beraberliğe ulaşacak hızda görünmüyordu. uğur hariç, forvet hattı diye bir şey kalmamıştı. arada metinin iki şutu da tesirsizdi. buna mukabil zürich akınları, ilk yarıdakinden daha da tehlikeli oluyor ve turgay'ın kalesi sıkışıyordu.
fc zürich futbolcuları, kendi sahalarında oynamalarının tesiriyle, sertliğe kaçıyor, bu da, galatasaraylıları daha sinirlendiriyordu. ev sahibi takım rakibi sinirlendirme taktiğini başarıya eriştiğini, bir gol daha kazanarak gösterdi. maçın 77. dakikası dolarken candemir'in sebebiyet verdiği faul gole kadar gitti. brodmann çekmişti frikiki... turgay bloke etse, tehlike uzaklaşacaktı. topu ancak karşılayabildi. seken topa yetişen stürmer, ustalığını gösterdi. yakından bir şut ve ikinci gol. turgay maçtan sonra kendisinin de ifade ettiği gibi, «bu golde hatalıydı.»
galatasaray ikinci golü yemekle, ikinci maç için beslediği ümidi biraz kaybetmiş oluyordu. avantaj azalmıştı. yalnız, sarı - kırmızılıların bunun kadar büyük talihsizliği, golden az önce ahmet berman'ın hakem tarafından oyundan çıkarılmış olmalıydı. sağaçıkla tekmeleşmişti ahmet... danimarkalı hakem ise oyunun başından beri sert, açıkçası tekmeli oynayan zürich sağaçığına kabahatsiz saymış, bütün günahı ahmedin omuzuna yüklemişti. ahmed'in oyundan çıkarılışı ile saha bir kere daha karışıyordu.
artık maçın, futbolla ilgisi kalmamıştı. işte şimdi de mustafa sert bir faulle sakatlanıyor, sahaya giren bir türk talebesini de polis protestolar arasında dışarıya çıkarıyordu.
isviçreli seyirci protesto temposunu en yüksek haddine vardırdığı sırada oyunun sonu geldi.
bu mağlûbiyet, galatasaray'a avrupa kupasının üçüncü tur yolunu kapamış sayılmazdı. ama, istanbul'daki maçın da kolay olmayacağını kaydetmek gerek. zürich, yanlış tanıtıldığı gibi, asla zayıf bir ekip değil, hatta kuvvetinden başka sertliği de dozu kaçıracak kadar bilen bir takım. galatasaray, bırakın forvetin iyi veya kötü oynamasını, başlarda yakaladığı fırsatları değerlendirse, netice buraya varmazdı...
g. saray bugün dönüyor
galatasaray profesyonel takımı bu akşam uçakla dönecektir.
zürich'i bize yanlış takdim ettiler... zayıf bir takım olduğunu söylediler. bu gevşekliği futbolcularımızın kafasından silmeye çalıştık. buna rağmen büyük takımlara karşı gösterdikleri futbolu tekrarlıyamadılar. galatasaray, küçük ihmallerinden yediği iki golle maçı kaybetti, her şeye rağmen...
bizim için yabancı sahada alacağımız en fena netice bir farklı mağlubiyet olmalıydı. fark ikiye yükseldi.
simdi, davanaın çözüm noktası mithatpaşa üzerinde görünüyor. zürich'liler galatasaray karşısında bugüne kadar görülmemiş bir tezahürat altında oynadılar. kendi sahalarında, kendi seyircileri önünde bu, rakiplerimizin avantalıydı.
biz de aynı şartlarla istanbul'da oynayacağız... kısacası, ümitliyiz ve henüz her şey bitmiş sayılmaz, diyoruz..
galatasaray'ı mağlûp eden zürichliler maçtan sonra konuşmamış ve istanbul maçı hakkında sorulan sualleri cevapsız bırakmışlardır. futbolcuları adına konuşacağını açıklayan antrenör maurer, «iyi oyun olmadı» demiş, galatasaraydan kadri ile metin'i beğendiğini ilâve etmiştir.
«2-0'lık neticeti istanbul'daki revanşta koruyacağınıza inanıyor musunuz?» şeklindeki suali «istanbul ne olur, bilmem» diyerek cevaplandıran zürich antrenörü, ısrarımız jarşısında şunları söylemiştir, «biz de revanşta, çabuk teslim olmayacağız.»
galatasaray kulübü başkanı ulvi yenal, sarı - kırmızılı takımın avrupa şampiyon kulüpler turnuasında henüz üçüncü tur şansını kaybetmemiş olduğunu hatırlatarak, «aynı neticeyi biz de alabiliriz. galatasaray için en kötü ihtimal, üçüncü maçtır» demiştir.
futbolcularının üzüntüsünü dağıtmak için gayret sarfeden ve «maçıon ilk devresini kaybettik» diyen antrenör coşkun özarı ise zürich'in, kendi takımından daha iyi futbol oynadığını ifade etmiştir.
yazan: raymond pittet (tribüne de lausanne spor yazarı)
kalabalık ve ateşli bir türk kolonisinin teşvik ettiği galatasaray oyuna hızlı başladı ve enternasyonel leimgruber ile yeni szabo'nun şaşkınlıklarından istifade ederek ilk on dakikada tam üç gol pozisyonuna girdi, sonra da bunu beceriksizce harcadılar.
on dakika sonra bahri tamamen geri çalışmaya başlayınca bütün saha f.c. zürich'e kaldı. şunu kabul etmeliyiz ki; türklerin kollektif oynayamamaları tamamen taktik hâtâsı yüzünden meydana gelmektedir. türkler bu hatalarını canlılıkları ile örtmesini biliyorlar. şöyle ki; mücadele, yarış gibi enerji isteyen hareketlerde, türkler le rekabet etmek lüzumsuz ve imkânsız bizler için. ahmed'in, feller'e bütün stadın gözleri önünde tekme atıp sahadan atılmasından sonra 10 kişi kalan galatasaray'ı maçın sonuna kadar olan kısımda 15-11 oynuyorlar zannettik. on kişi kalan takımda böyle bir enerji az görülürdü doğrusu.
maçın gollerine gelince, birisi şans eseri, ikincisi de turgay'ın bariz bir hatasından oldu. bu arada sahaya giren bir, iki ateşli seyirciyi dışarı çıkaran hususi polislerin hareketlerini de pek kaba buldum.
istanbul'da kazanacak ekip muhakkak ki büyük bir ekiptir.
zürich: werner schley, ıstvan szabo, werner leimgruber, rene brodmann, alex stahlin, xavier stierli, ferdinand feller, rosario martinelli, peter von burg, klaus stürmer, ernst meyer
teknik direktörü: louis maurer
galatasaray: turgay şeren, candemir berkman, mustafa yürür, bahri altıntabak, talat özkarslı, metin oktay, uğur köken, ayhan elmastaşoğlu, kadri aytaç, benan öney, ahmet berman