fenerbahçe'yi yenerek türkiye kupası'nı da kazanması hâlinde galatasaray, kupa galiplerini tercih edecek
fenerbahçe, "şampiyon daha belli değil" diyor
galatasaray meneceri gündüz kılıç, «fenerbahçeyi türkiye kupasında yendiğimiz takdirde avrupa kupa galipleri turnuasına iştirak edeceğiz. bugünkü kararımız budur» demiştir.
kılıç, pazar akşamına kadar durumu teknik ve mâli yünden tetkik edeceklerine işaretle sözlerini şöyle devam etmiştir: «bugün için galatasaray'ın kupa galipleri turnuasına katılmasını daha avantajlı görüyoruz. bu avantaj, gerek mali ve gerekse teknik yöndendir. avrupa şampiyon kulüpler şampiyonasında ekseriya karşımıza demirperde takımları çıkıyor. bu takımlar kuvvetli oldukları halde, hasılat yapmıyor. halbuki demirperdede kupa maçları yok. bu sebeple kupa galiplerine katıldığımız takdirde ispanya, italya, ingiltere gibi memleketlerin takımları ile karşılaşma şansımız fazlalaşacak, üstelik bu memleketlerin şampiyonlarını yenmek daha kolay olacak. bu da teknik durum. işte bu sebepler bize, kupaya katılmamızın galatasaray'ın lehine olacağını gösteriyor.»
gündüz kılıç, şampiyon kulüpler şampiyonasına da temasla şöyle konuşmuştur: «beşiktaş, bütün bir lig boyunca centilmence hareket etti. siyah - beyazlı kardeşlerimiz, üzülmesinler, biz türkiye kupasını kazanırsak, onlar avrupa şampiyon kulüpler şampiyonasına katılırlar.»
galatasaray meneceri, fenerbahçe maçları hakkında da «birincisi fenerbahçe'nin lehine bilebilir. ama, ikincisi daha farklı olarak bizim lehimize nihayete erecektir» demiştir.
g. sarayın şampiyonluğu u.e.f.a.'ya bildirildi
futbol federasyonu, avrupa futbol brliğine telgraf çekerek, galatasaray'ın milli lig şampiyonu olduğunu bildirmiştir.
türkiye kupasını da kazandığı takdirde galatasarayın iki büyük turnuadan birini tercin edebileceğini söyleyen federasyon başkanı orhan şeref apak, «böyle bir durum karşısında galatasaray kararını değiştiri, şampiyon kulüpler turnuasına iştirak karar verdiği taktirde kupa finalisti fenerbahçe'nin, avrupa kupa galipleri turnuasına katılıp, katılamayacağı» sorusuna apak, tatminkar bir cevap verememiş ve şu beyanatta bulunmuştur: «tereddüde düştüğümüz noktalar var. herşeyden evvel türkiye kupasının bitmesini beklemek mecburiyetindeyiz.» federasyon başkanı, bir hatâya düşmemek için durumun u.e.f.a. dan sorulacağım bildirmiştir.
f. bahçeli idareciler «şampiyon daha belli değil» diyorlar
fenerbahçeli idareciler, galatasarayın bu kararı karşısında, «şimdiden konuşmak yersizdir. zira, şampiyon henüz belli değildir.» demişlerdir.
«gündüz kılıç'ın tercih hakkında bahsetmesini, denizi görmeden paçaları sıvamaya benzetirim» diyen fenerbahçe meneceri ahmet erol şöyle ilâve etmiştir: «bizi küğçümsedikleri anlaşılıyor. geçen defa da iddiasızdık. ama, beraberliğ güç temin ettiler.»
fenerbahçeli idareciler, galatasarayın maçı kazanması ve avrupa şampiyon kulüpler turnuasına girmesi halinde, türkiye kupası finalisti olarak, avrupa kupa galiplerinde, memleketemizi temsil hakkını elde edeceklerini söylemişlerdir.
m. bağcılar, "kılıç beşiktaş seyircisine kur yapıyor" dedi
galatasaray profesyonel takımı teknik meneceri gündüz kılıç'ın «fenerbahçeyi yendiğimiz takdirde tercih hakkımızı beşiktaş lehine kullanarak, avrupa kupa galipleri şampiyonasına iştirak edeceğiz» şeklindeki beyanatı fenerbahçe camiasında geniş bir akis uyandırmıştır.
fenerbahçe idarecisi müslim balcılar, bu sözlerin tamamen bir taktik olduğunu ve sırf beşiktaş seyircisinin fenerbahçe aleyhinde tezahürat yapması için söylenmiş bulunduğunu açıklamış ve «biz milli ligde galatasarayla başabaş dişediş bir oyun oynadık bunun unutulmaması lâzımdır» demiştir.
hans bungerter dedi ki: «türkiye şampiyonu, kupayı da kazanırsa. şampiyon kulüpler ile kupa galipleri arasında tercih yapabilir.»
uefa genel sekreteri hans bungerter, «türk futbol federasyonu, bize milli lig şampiyonu olarak galatasaray'ın, türkiye kupası için de finali oynayarak olan galatasaray - fenerbahçe takımlarının ismini bildirdi» demiştir.
30 haziran tarihinde uefa'nın avrupa kupa galipleri şampiyoasına katılacak takımların isminin bildirilmesinin şart olduğunu söyleyen bungerter, «türkiye'nin bu yıla mahsus özel bir durumu var. bu sebeple türk federasyonunun bu konudaki müracaatını müspet karşıladık» demiştir.
uefa genel sekreteri, galatasaray takımının iki kupasy ı kazanması halinde tercih hakkını islediği kupa lehine kullanmak yetkisine de sahip olduğunu söylemiştir. bungerter, izahına şunları eklemiştir: «türk futbol federasyonu, şampiyon kulüpler turnuasına galatasaray'ın gireceğini bildirdi. karar alâkalı kulübün, ancak, bugüne kadar devam edegelen teamül, iki kupayı kazananların, avrupa şampiyon kulüpleri tercih ettiği şeklindedir. nitekim, fransa ile ve kupa şampiyonu nu monaco da böyle hareket etmiştir. şayet, galatasaray kupa galipterini tercih ederse, şampiyon kulüplere türkiye ikincisinin, avrupa'yı tercih ederse kupa ikincisinin tercih hakkı olacaktır.
nizanâme ne diyor?
futbol federasyonu dış münasebetler servisi müdürü niyazi kürdemir de, aynı fikre iştirak etmiş ve galatasaray'ın avrupa kupa galipleri turnuasına katılması halinde, beşiktaş'ın milli lig ikincisi olarak memleketimizi temsil edeceğini açıklamıştır.
niyazi kürdemir, kupa nizâmnâmelerinin maddelerini izahla galatasaray'ın iki kupaya birden iştirak edemeyeceğini, iki şampiyonluk aldığı takdirde en geç 30 haziran akşamına kadar hangi turnuaya katılacağını futbol federasyonuna bildirmek mecburiyetinde olduğunu açıklamıştır.
g. saray - f. bahçe arasındaki final maratonu bu akşam saat 19.15'te mithatpaşa'da başlıyor
g. saray'da b. ahmet, gf. bahçe'de lefter bu gece oynamıyor
galatasaray - fenerbahçe, türkiye kupası final maçlarından ilkini bugün saat 19.15 te mithatpaşa stadında oynayacaklardır.
kupa statüsüne göre yarın tekrar karşılaşacak olan ezeli rakipler, iki maçın sonunda birbirlerine puan ve averaj üstünlüğü sağlayamadıkları takdirde, bir müsabaka daha yapacaklardır. üçüncü maçta da şitlik bozulmazsa şampiyon takımı kur tâyin edecektir.
avrupa memleketlerinin kupa şampiyonları arasında tertiplenen kupa galipleri turnuasona ilk defa girecek takımı ortaya çıkartmak bakımından en z milli lig şampiyonluğu kadar önem taşıyan finali iki takımın şu tertipleriyle oynayacakları tahmin edilmektedir:
galatasaray: bülend - candemir, k. ahmet - suat, talât, kadri - tarık, mustafa, bahri, metin, uğur
beşiktaş'ı yenerek milli lig şampiyonluğunu kazanan galatasaray yırucu geçen futbol yılını çifte şampiyonlukla kapamak azmiyle kilyos'taki kampa devam ederken, kadrosunu dinlendiren fenerbahçe de bugünkü ve yarınki finallere ciddi şekilde hazırlanmıştır.
lefter'i formsuzluğu sebebiyle takıma koymaycağını açıklayan fenerbahçe antrenörü kokotoviç, «takımımız final maçlarına çok iyi hazırlandı. bir şanssızlık olmadığı takdirde galatsaray'ı kupadan eleyeceğimize eminim. daha fazla bir şey, sadece sahada söylenir» demiştir. sarı - lacivertli takımın kaptanı basri, sarı - kırmızılıların şampiyonluk hakkında büyük laflar ettiğini belirtmiş ve «onlara en güzel cevabı sahada vereceğiz.» demiştir.
galatasaray çifte şampiyonluk bekliyor
çifte şampiyonluk alacaklarını ve fenerbahçe'yi mutlaka mağlûp edeceklerini tekrarlayan galatasaray meneceri gündüz kılıç ve takım kaptanı metin oktay da finallerle ilgili olarak şöyle konuşmuşlardır: «milli ligde elde ettiğimiz parlak neticeyi, türkiye kupasında da tekrarlamak için oynayacağız.»
iki takım da çok kötü oynadı. golleri uğur, târık, selim attı
çok sert geçen maçta, hakem basri ile tarık'ı oyundan çıkardı
eşfak aykaç
insan arzu ediyor ki, okuyucuya, galatasarayla fenerbahçe'nin oynadıkları bir kupa finalini nakletmek için masanın başına oturduğu zaman, sahadan matbaaya kafası, futbolu futbol yapan güzel örnekler dolu olarak gelmiş olsun...
şimdi kendimi zorlayaraj düşünüyorum, az evvel seyrettiğim müsabakadan, hafızamda hiç böyle izler kalmamış.
sahaya çıkan şampiyon bir takımı, bilâ sebep, bilâ lüzum yuhalayan, ıslıklayan seyirciler, birbirlerine, bilâ lüzum, bilâ sebep sövdükleri anlaşılan, tekme, sille, kafa attıkları görülen futbolcular, daha iyisini memleketimizde bulabileceğimiz bir hakem.
ya oyun...
öyle bir oyun ki ne galatasaray adına, ne *fenerbahçe adına övünülecek hemen hemen hiçbir tarafı yok.. oyun bilmeyen iki ağır sıklet pehlivaın insanı sıkıntıdan patlatan itişmesi gibi bir şey...
açık vermeye amade bir fenerbahçe defansı önünde bir türlü derlenip toparlanamayan bir galatasaray hücum hattı. şefi bulunmayan bşr orkestra gibi ahenklenemeyen bir fenerbahçe hücum hattının nispeten ne yaptığını bilen galatasaray müdafaası karşısındaki boş gayretleri.
hepsi bu kadardan ibaret. bu oyunun mühim dakikaları ise şunlar:
dak. 25: oyunun ilk golluk şütünü sol tarafta galatasaray müdafaasını çalımlayan selim attı. az farkla avut.
dak. 40: bu dakikaya kadar pek gol atmak niyetleri görünmeyen sarı - kırmızılı forvet sağdan parladı. metin getirdiği topa kendi de vurabilirdi, fakat uğur'a baraktı. bu oyuncunun yerden hafif vuruşu ağlarda.
dak. 50: ortada gol tehlikesi filân yok. fakat o ne... basri kornerden gelen topu, kendi kalesi önündeki tarık'ın önüne düşürüverdi. ve gol.
dak. 60: fenerbahçeliler sağ taraftan bir serbest vuruş kazandılar. yerden ortaya aktarılan topu, hemen hemen uğur'un atağına benzer bir pozisyonda selim ağlara yuvarladı...
dak. 73: hakem tekmeleşen tarık'la basri2yi oyundan çıkardı.
ve son dakika: suat, basri'ye nazire yaparcasına, bir geri pası verdi. topu selim kaptı. bir çalımla turgayı da ekarte etti. fakat, avut çizgisine çok yanaşmış, zaviye daralmıştı. yaptığı vuruş «ah» 1ar, «vah»lar arasında dışarı çıktı.
futbolcularımızın artık son derece yorgun ve bezgin olduğunu söylemeye lüzum yok.
mevsim başındaberi, milli lig, şampiyon kulüpler turnuası turları, hususi organizasyonlar, seyahatler ve türkiye kupası maçları, hepsini bitik hale getirdi. canlarını dişlerine takarak oynuyorlar. sadece sahaya öıkıp, koşabilmek bile takdire lâyıktır. bir gün evvel şampiyon olmuş takım diri de olsa, ruhen gevşer. biz hu hava içerisindeyiz. fakat yarın her şeye rağmen futbolcularımızın son bir hamle yapacaklarına ve kupayı kazanacaklarına inanıyorum.
aferin oğlum... çak... vur... hayır öyle değil bileğine vur... kır onun bacağını... olmadı mı? bir daha vur... ıskalama oğlum... bir de kafa çak kaşının üzerine. tut onu. tut onu oğlum... çek kolundan ve patlat çenesine budur diyerek... yoo?... yalnız son ona değil tabii, o da sana vuracak.
hem sonra ortada dalaşan bu adam da kim?... üstelik dil de bitmez ki bastığın küfrü anlasınç hakemmiş...
püf, böyle hakem mi olur? şu hal de ona da bas tekmeyi, aferiiiiin!
işte böyle olur bizde de kupa finali dediğin.
böyle olur ya, kupa finali demek futbol demek değil ki... işte bu demek. haydi bakalım hayırlısı, dört perdelik komedinin iki perdesi bitti. allah vere de öteki iki perde «gülünçlü» olmaktan çıkıp, «ağlançlı» olmasa.
bir kere daha yazmıştım. ezeli rekabet bu değil, diye...
dünkü gibi, seyirciyi yer yer güldürren, yer yer sinirlendiren bir final maçından sonra: «ezeli rekabetin bundan evvelki devirlerini yaşayanlar, dünkü maçı seyretmişlerse mutlaka dövünmüş, mutlaka üzülmüş ve vah, vah, bizden sonrakiler, o seyri hoş futbol mücadelesini ne hale getirmişler deyip ölmüşlerdir.» demiştim.,
e, canım, bu inanışı da yenmek lazım. türkiye'deki final maçların da futbol oynanmazmış... yok böyle şey. dünyanın her tarafında final maçları oynanır. ama, o final maçları bizdeki gibi değildir.
şükredelim ki, avrupa futbol birlikli idarecileri final maçlarımızı seyretmiyorlar!
bir de hakemleri beğenmiyoruz. adamlar, kupa finali idare etmeye alışmışlar. ne bilsinler mahalle macında nasıl hakemlik yapılacağını? böyle başa, böyle traş, kısacası...
dişler kenetlenmiş. kaşlar çatılmış... eller belde... uğurlayanlar bir ay çizmil. uğurlanan ıldız olmuş... birinci düdükte çeneler okşandı. ikinci düdükte sırtlar sıvalandı. üçüncü düdükte -zira hakem az daha oyunu tatil ediyordu - tebessümler, teveccühler - tabii - tribünlerden iltifatlar...
sarı - lâcivert formalı uzun boylu ince yapılı bir futbolcu böyle yolcu edildi. kısa boylu sarı - kırmızılı ikinci yolcu için sahada uzun boylu bir teşçi merasimi yapılmadı. sadece tribünlerden sözler yükseldi.
iki futbolcunun çıkış tüneline doğru ilerleyişleri, ismen «türkiye kupası» finali olan, haddizâtında şehzadebaşı tiyatrolarında yıllarca evvel sahneye konan «oyunumuz kanlı nigâr» temsiline benzeyen maçın gidişinde bir değişiklik yaratmadı. yine kasdi tekmeler, küfürler, sert, haşin, amansız hareketler ilk perdenin kapanışına kadar devam etti.
maç hakkında uzun boylu bir tenkide girmek lüzumsuz. zira, futboldan başka her şye benzeyen dünkü oyunda tarafların lehine kaydedilecek tek puan da, iki takımın mevsim başındanberi 90'a yaklaşan müsabaka yapmış olmasıdır.
gri naylon elbiseli, tıknaz şahıs şöyle ensesini çevirerek muhatabına cevap verdi..
- sezon başında karınca gibi biriktirdik. şimdi rahat ediyoruz ismet bey. siz de boş durmayıp, şöyle kesenin ağzını biraz açıverseydiniz.
fenerbahçe kulübü başkanı ismet uluğ «yarını da var bunun» diyerek sözlerini tamamlarken, futbolcularını görmek üzere soyunma odalarının yolunu tutan galatasaray kulübü başkanı ulvi ziya yanal bu defa orhan şeref apak ile karşılaşıyordu... şimdi federasyon başkanı ona muhatap olmuştu. ulvi yenal devam ediyordu: «haksız mıyız orhan bey, iyi bir transfer yaptıksa hâtâ mı ettik? ismet bey nedense her maç kaybedişlerini hakeme yıkıyor...»
galatasaray soyunma odasının kapısı açıldığı zaman içeri giren dr. ali tanrıyar şöyle konuşuyordu: «nedir burası ortopedi kliniğine dönmüş.» her futbolcunun elinde bir kalıp buz, yarasının üstüne basıyor. metin ayak bileğini, turgay kasığını, suat yüzünü donduruyordu.
ter, buğu ve sessizlik kokan odanın içinde gür bir ses çınladı: «üzülmeyin çocuklar, bunun yarını da var.»
ve etrafına toplanan gazetecilere resi ismet uluğ, şu beyanatı veriyordu : «benim söyleyeceklerimi herkes ortada gördü. çocukların güzel oyunundan memnunum. oyunun sertleşmesinde iki tarafın da kabahati birbirinden az değildir. merkez ceza heyetine güvenenler, biraz daha aşırı hareket ettiler. bugünkü fenerbahçe yarın için bana ümit vermiştir. hakem hakkındaki kanaatime gelince: fenerbahçeliler ve fenerbahçe taraftarları haksızlığı protesto etmeleri karşısında hakem hissiyatına kapılarak bütün maç boyunca fenerbahçe alaeyhine kararlar vermiştir.»
tarık'la yumruklaşan ve seyircilerin «yaşa» tezahüratı altında hakemin verdiği karar neticesinde gemisini terkeden kaptan basri, bir kenarda başını önüne eğmiş ağır bir yükün altında ezilir gibi düşünceli ve mahzundu.
işte fenerbahçeliler yarından umutlu bir şekilde yeniköy'ün yolunu tuttular.
fenerbahçe - galatasaray maçının hakemi avusturyalı schiller oyunun lüzumsuz bir şekilde sertleştiğine işaret etmiş ve fenerbahçenin penaltı şeklindeki itirazı için şu şekilde konuşmuştur: «fenerbahçeliler haksızdırlar. top galatasaraylı oyuncunun dirseğine belinden yukarıda çarptı. şayet ayakları hizasında bu pozisyon olsaydı penaltı verebilirdim. basri ve tarık'ı birbirlerine vurdukları için oyun harici ettim.»