sarı-kırmızılılar, bytom ile oynayacakları revanş maçı için salı günü gidiyorlar
18 kasım pazar günü po lonya'da avrupa şampiyon kulüpler kupası ikinci turunun ikinci maçı için bytom ile karşılaşacak olan galatasaray profesyonel takımı son çalışmasını yarın sabah 10 da mithatpaşa stadında yapacaktır.
dün sabah atatürk un dolmabahçe sarayında kaldığı odada saygı duruşunda bulunan sarı - kırmızılı futbolcular, akşam sauna'ya gitmişlerdir.
salı sabahı 9.30 da hususi bir uçakla hareket edecek olan galatasaray profesyonel takımı elemanları byom ile yapacakları ikinci karşılaşmayı da kazanmağa çalışacaklarını söylemişlerdir.
kazanacağız. bytom antrenörü ve idarecilerinin iddialarını, sarı - kırmızılı çocuklar silezya stadında çürütecekler... buna güveniyor, inanıyoruz... zira dünkü antrenmandan sonra hepsinin gözleri pırıl pırıl parlıyordu çocukların. şanslar aleyhimizeymiş, 100 binlik seyirci kitlesi kendi takımını teşçi edecekmiş ne yapalım? hiç mi bir başka stadda ayni şartlar altında oynamadık... büyük avantajımız bize kuvvet veriyor. imanımız, inancımız, takım şuurmuz, hasılı herşeyimiz ama herşeyimiz var. şu anda memlekette taraflı, tarafsız yüzbinlerce milyonlarca insan kalblerinden bizi destekliyor. evet, taş da yağsa, kar da yağsa kazanacağız. bu kadar alaka, bu derece teşvik gören bir takımın yurttan uzak oluşu, bir şey ifade etmez. inanınız. sarı - kırmızılı çocukların da kalpleri sizin için çarpıyor. onlar yüzbin seyirciyi arkalarına alarak oynayacaklar. biz milyonların sevgisini kalbimizde taşıyarak sahada çırpınacağız. futbolcuların hepsinde bir milli maç havası var. asla korkudan mütevellid bir tansiyon gerginliği mevcut değil. korkmuyoruz, çekiniyoruz. fakat ihtiyatlıyız, her şeyimizi ortaya koyacağız. bize güveniniz. sevgili sporseverler, sizlere yarın iyi müjdeler göndereceğiz.
necmi tanyolaç bildiriyor polonya basını galatasaray - bytom maçı dolayısiyle geniş neşriyat yapmaktadır. bu arada katoviç'dc çıkan sport gazetesi dün, gündüz kılıç ile yaptığı bir röportajı yayınlamıştır. röportajda kılıç'a üçüncü turdan emin olup olmaığı, romen hakemlerinin istanbul maçında taraf tutup tutmadıkları, iklimden çekinip çekinmedikleri sorulmakta ve son olarak da muhtemel neticenin ne olabileceğine işaret edilmektedir. kılıç verdiği cevaplarda üçüncü turdan emin olmadığını, romen hakemlerinin taraf tutmadığını ve polonya iklimine de yabancı bulunmadıklarım belirtmiştir.
santrhaf suat ve bahri oynayacak, maçı 100.000 kişi takip edecek
necmi tanyolaç bytom'dan bildiriyor
yarın bytom ile avrupa şampiyon kulüpler kupası eleme turunun revanş karşılanmasını yapacak olan galatasaray, bu müsabakaya ergun'suz bir kadro ile çıkmak zorunda kalacaktır.
dün 100 bin kişilik silezya stadında yapılan son antrenmana katılamayan ergun'un bir mucize olmadığı takdirde santrhaf mevkiinde yer alması imkânsızdır.
sarı - kırmızılı idareciler bu takdirde santrhafta suat veya bahri'yi oynatacaklardır.
dün saat 11 den 12 ye kadar devam eden antrenmanda antrenör özarı bilhassa tarık, mustafa, metin, talât ve uğur'dan kurulu forveti çalıştırmıştır.
defansı teşkil eden elemanlar ise yine özarı tarafından ayrı ayrı çalışmaya tabi tutulmuşlardır.
ergun'un oynamaması halinde sarı - kırmızılılar maça turgay - candemir, k ahmet - b. ahmet, suat (bahri), kadri - tarık, mustafa, metin, talat, uğur şeklinde çıkacaklardır.
maça alâka büyük
polonya gazeteleri ve halk karşılaşmaya büyük ehemmiyet vermektedir. yarın 100 bin kişilik stadın tamamen dolacağı ümit edilmektedir. bu arada halk sokakta rastladığı galatasaray'lı futbbollculara elleriyle «4-0, 5-0 kazanacağız» demektedir. menecer kılıç, futbolculara bu tahriklere kapılmamalarını tavsiye etmiştir.
iki taraf idarecileri arasında dün yapılan görüşmelerde üçüncü bir maç ihtimali konuşulmuş ve şehir hususunda anlaşma olmamıştır. g. saray viyana'yı, bytomlular belgrad'ı ileri sürmektedirler.
gündüz kılıç, coşkun özarı neticeden ümitli olduklarını ve kazanmak için hazırlıklarını tamamladıklarını söylemişlerdir.
kar yağışı devam etmektedir. galatasaraylı futbolcular dünkü antrenmanı yine karlı bir havada yapmışlardır. meteroloji istasyonlarının verdiği bilgiye göre maç günü havanın çok yağışlı geçmesi muhtemeldir. suhunet her gün biraz daha düşmektedir.
bu makale bytom antrenörü hubert skolik tarafından milliyet için kaleme alınmıştır.
istanbul'dan bugüne kadar çok şeyler söylendi ve yazıldı. itiraf edeyim ki, 4-1'lik mağlûbiyetimizi gerek takımımız ve gerekse polonya futbol meraklıları için büyük bir sürpriz oldu. galatasaray o gün şah'ane oynamış ve haklı bir galibiyet almıştı. ama o pazar olduğu gibi, bugün de mağlûbiyetimizin avrupa şampiyon kulüpler turnuasınan elenmemize sebep olacak ümitsiz bir durum yaratmadığından eminin. nasıl türk futbol seyircisi renk ve takım farkı gözetmeden kitle halinde galatasarayı alşıkladıysa bugün de silezya stadında zabrze, cherzow, glieice, sesnowice, bedzin futbol meraklıları yekvücut halinde bytom'u takvite ve teşçi edeceklerdir. saha bizi, seyirci bizim olunca bytom'un galip gelememesi için hiç bir sebep yoktur. en zor mesele galatasarayın açık avantajını kapatmaktır. maçta tek taktiğimiz hücum ve gol yemeden üç hatta dört gol atmak olacaktır. ama her şeye rağmen galip geleceğiz. türk futbol seyircisine selamlar.
ergun ercins oynuyor. sarı - kırmızılılar istanbul'daki kadro ile sahaya çıkacak
maça alaka büyük, kar yağışı devam ediyor. bytom takımında iki yeni futbolcu yer alacak
necmi tanyolaç bytom'dan bildiriyor
türkiye şampiyonu galatasaray, polonya şampiyonu bytom takımı ile bugün saat 14 te silezya stadında avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur revanş karşılaşmasını oynayacaklardır.
istanbul'da ilk maçta bytom'u çok güzel bir oyundan sonra 4-1 mağlûp eden sarı - kırmızılılar sahaya turgay - candemir, b. ahmet - suat, ergun, kadri - tarık, mustafa, metin, talat, uğur tertibi ile çıkacaklardır. ergun'un ayağındaki arıza üç gündenberi yapılan tedavi neticesinde geçmiştir. menecer gündüz kılıç ve antrenör coşkun özarı dün ergunu bir saat kadar sıkı bir antrenmana tabi tutmuşlardır. ergün teknik adamlara oyanaybileceğini ifade etmiştir.
doğu almanya federasyonuna mensup feuschter'in idare edeceği müsabakaya bytom takımı da istanbuldaki kadrouna iki yeni eleman alarak şu şekilde çıkacaktır: szymkowiak - dymarczyk, wilkmann, marks, pierzyma, gregorezyk - banas - porgzeba, kempny, liberda, jozwiak
maça alaka büyük
suhunetin gün geçtikçe düşmüş olmasına rağmen maça alaka büyüktür. ilgili şahıslar 100.000 kişilik stadı dolacağını ifade etmişlerdir. bytom takımı antrenörü skolik kadrosunu iyi hazırladığını, üçüncü bir maç için ofansif bir taktikle oynayacaklarını açıklamıştır. galatasaray teknik meneceri gündüz kılıç ise «büyük bir talihsizlik hariç maçı kazanırız» demiştir. bir beraberlik veya farklı mağlûbiyet halinde dahi futbolculara bir şey söylemenin yersiz olacağını ifade eden kılıç sözlerini şöyle bitirmiştir, «burada, geldiğimiz gündenberi manevi bir tazyik alında bulunuyoruz. hakemlerin değiştirilmesi ve iddialı sözler moralimizi kaybettirmek için kafi gelmeyecektir.»
sarı - kırmızılı futbolculara başta turgay ve metin olmak üzere hemen ekserisi istanbula avrupanın sekizinci takımı olarak döneceklerini söylemişlerdir. maçın varşova radyosundan naklen verilmesi için yapılan müracaat müsbet bir sonuca bağlanamamıştır. sarı - kırmızılı ekip bytom maçını oynadıktan sonra bu gece saat 10 da trenle viyanaya geçecek ve uçakla salı günü yurda dönecektir. seyirci ve saha dezavantajına ve hava şartlarına rağmen galatasarayın bytom karşısında en az bir beraberlik alması normal bir netice sayılmaktadır.
tam yola çıkarken, sabah sabah gazete sütunlarında yine asık suratı, kızgın sözleriyle karşımıza dikilmişti: bytom antrenörü... öfkeden delirmiş bir kimsenin hesapsız, ölçüsüz, mantıksız feveranı ile «polonya'da sıfırın altında soğukta, karda kıyamette görür onlar» filân gibi lâflar ediyordu.
bilemezdi ki bizim çocukları bu gibi konuşmalar ne kadar kızıştırır... bir kerre kızıştılar mı da değil polonyanın, sibiryanın karları bile onlara vız geli...
işte biizm çocukların polonyada bana söyledikleri;
k. ahmet : tur atlıyacağız, inanıyorum...
ergun : beraberlik sanıyorum...
suat : bytom antrenörünün büyük lâfları hepimizi iyice hızlandırdı .
ibrahim: 2-1 galibiz
turgay : inşallah tur atlıyacağız.
tarık : içimden yenilmeyiz diye bir ses bağırıyor.
bülent: beraberlik kokusu var burnumda. ilhan: evvelallah galibiz.
candemir: allah yardımcımız olsun, elenmiyeceğiz.
bahri : beraberlik en fenası... kadri : tur atlanacak muhakkak.
uğur : çalıştık, hazırlandık, hakettiğimiz neticeyi alacağız.
b. ahmet : maça hazırız, kar, fırtına dinlemeyiz. zaten biz kasırgayız.
metin : avantajı kaçırmamak için elimizden geleni yapacağız... iyi neticetle dönmek büyük arzum..
mustafa : kızgın polonyalılara allah isterse revanş vermiyeceğiz.
k. erol : içime kaşanacağımız doğuyor. geçen maçta da içimde aynı his vardı.
talat : istanbulda iyi oynamadım. bunu telafi etmek istiyorum.
nihayet coşkun'a sordum: çocukların inançlı konuşmaları çetin ve zor geçecek maçın neticesini bana müjdeler gibi oldu...
sıra bana geldi sanırsam... ben de yukarda konuşan hepsinin ateşli konuşmalarına bakarak polonyadaki kızgın adama: «üstad! bu sıcağa kar filân dayanmaz» diye seslenmek istiyorum.
4-1'in revanşında bytom'a 1-0 mağlûp olan g. saray 3. turda
defansta fevkalâde oyun çıkaran sarı - kırmızılılar yegâne açığı 20. dakikada verdi. maç çok asabî geçti
avrupanın 8 takımı arasında giren g. saray'da, turgay, ahmet, suat, ergun, kadri, mustafa fevkalâde idi
necmi tanyolaç bytom'dan bildiriyor
avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur eleme maçını dün polonya şampiyonu bytom ile oynayan ve 1-0 mağlûp olan galatasaray, üçüncü tura seçmek hakkını kazanmıştır.
istanbuldaki ilk maçta elde ettiği 4-1 lik büyük avantajı kaybetmemek için başarılı bir müdafaa taktiği kuran sarı - kırmızılılar, avrupanın sekiz takımı arasına katılan ilk türk takımı olmuştur. bu büyük neticeyi elde etmek bakımından sarı - kırmızılı onbirini saha, seyirci, hattâ aleyhte hava şartlarına rağmen gösterdiği mücadele kabiliyeti ve şuurlu futbolu bizce her bakımdan takdir edilmeğe değerdir. bu sebeple hakemin, maçın bitimini ilan eden düdüğü öttüğü zaman futbolcusu, antrenörü, meneceri, gazetecisi ve müsabakayı takip eden pek az bir türk kolonisi, sevinç gözyaşlarını tutamamışlardır.
kademeli ve sağlam bir müdafaayı, maçın büyük bir kısmında hakim oynayan bytom forveti ancak bir defa atabilmiştir. doğu almanyalı hakemin yersiz ve taraf tutan kararları, bir an için büyük tereddütlerin doğmasına sebep olmuş, fakat başta turgay, ahmet, suat, ergun, kadri ve mustafa insan üstü bir gayretle kendi sahalarında adeta kuş uçurtmamışlardı. forvette, eğer metinin temposuna bir parça tarık, uğur ve talat ayak uydurabilmiş olsaydı, taktik icabı defansif oynayan sarı - kırmızılı takım, antrenör skolik'in bütün iddialarına rağmen yine da silezya stadından en az bir beraberlik ile ayrılacaktı.
polonya şampiyonu bytom'a gelince, onu istanbulda seyrettiğimiz hüviyetten çok daha uzak çok daha kollektif futbola ayak uydurur şekilde gördük. sanki istanbul'da 4-1 gibi ağır bir mağlûbiyete uğrayan o bytom gitmiş, yerine bambaşka bir ekip gelmişti. solaçık ve solhafın geliştirdiği akınları forvetin diğer elemanları değerlendirebilseydi... yok, burada haksızlık etmeyelim, zira değerlendireezlerdi. mustafa'lar, suat'lar, ergun'lar, kadri'ler, b. ahmet'ler vardı karşılarında... ama hepsinin dışında hakem koller'in 75. dakikada porgzeba'nın bariz bir ofsaytta turgay ile karşı karşıya kalışını görmemezliktan gelişi golle neticelenmiş olsaydı, sarı - kırmızılılara belki de üçüncü tur hakkını kaybettirecekti... bereket versin ki, bytom santrforu, bu büyük fırsatı tam kaleye 3 metre mesafeden çok kötü bir vuruşla dışarı atacaktı.
ilk 19 dakika galatasaray hücumda
halbuki kapalı havada ve ağırlaşan sahada. sarı - kırmızılı takım ilk 15 dakikada çok hakim bir oyun çıkartmıştı. daha 1. dakikanın dolduğu bir sırada, metin'in şahane frikikini bytom kalecisi, ayni istanbuldaki gibi mahirane bir şekilde yumruklayarak kornere atıyordu. 4. dakikada yine metinin ceza sahası dışından savurduğu bomba gibi şütü, solhaf gregorezyk eli ile âdeta bir kaleci gibi çeldi. ama hakem bu bariz penaltıyı ne hikmetse tecziye etmeyecekti. bizce bu hadise hakemin rengini ortaya koymuştu. polonya şampiyonu, 15. dakikadan sonra galatasarayın bu ağır tazyikinden kendisini kurtarmış ve sağlı sollu akınlarla sarı - kırmızılı kaleyi tehdit etmeğe başlamıştı. işte 20. dakikanın dolduğu bir sırada solhafın gerilerden söküp getirdiği topu solaçık jozwiak iyi kulanacak, çok seri bir şütle galibiyeti temin eden golü atacaktı. bu gol sarı - kırmızılı takımı moralman sarsmıştı. 31. dakikada turgay, sağiç banas'ın çok yakın mesafeden bomba gibi bir şütünü bloke etmeğe muvaffak olmuştu. galatasaray kalesi üzerinde kâr bulutlar peyda olmuştu. fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi sarı - kırmızılı defansın, beş yıldızlık adamları bir hızır kuvveti ile her yere yetişiyor, her gediği kapıyorlardı. esasen sert ve biraz da asabi bir hava içinde cereyan eden kader maçının 40. dakikasında çok müessif bir hâdise cereyan etmişti.
talât ve metin'in paslaşarak ilerleyişini solhaf gregorezyk, bariz bir favulla kesmeye çalışmıştı. buna bariz değil, hattâ - kasti tekme ile durdurdu - demek daha doğru olacak, işte saha kıyısında bulunan menecer gündüz kılıç ve antrenör coşkun özarıyı bu hâdise haklı olarak galeyana getirmişti. hakem ise polonyalı futbolcuyu tecziye edeceğine galatasarayın teknik adamlarını sahadan çıkartmak yolunu tuttu. eski galatasaraylı idareci turgan ece, saha kenarında bulunan ahmet karlıklı ve diğer yedek futbolcular ise müdahale ettiler. hakem ve diğer polonyalı idareciler arasında itişip kakışmalar başlamıştı. sahada bulunan polisler derhal hadise yerine gelerek, ellerindeki coplarla topluluğun arasına girmişlerdi. turgan ece ve ahmet karlıklı bu coplardan isabet aldılar. bereket versin ilk devrenin son dakikaları imdada yetişerek, haftayımın ilanı vuku muhtemel daha büyük hâdiselerin doğmasını önleyecekti.
ikinci devre
arzuladıkları neticeye ulaşmak için 1-0 lık mağlûbiyete çoktan rıza göstermiş olan galatasaraylılar, yine müdafaa yolunu tercih ettiler. 35 dakikada bir çığ sürati ile ilerleyen byton solaçığının, aniden patlattığı vole yürekleri ağza getirecekti. bereket versin ki, turgay iyi günlerinden birindeydi. ve bu muhakkak golü yine şahane bir şekilde kurtarıyordu. 61. dakikada sarı - kırmızılılar bir beraberlik şansı kazandılar. ama bunu tarık iki adımdan dışarıya atıyordu. daha sonra yine turgay'a büyük işler düşecek, fakat dev kaleci rakiplerine gol şansı tanımayacaktı. maçın bitmesine 10 dakika kala artık rakiplerinin yorulduğunu ve gol atacak kıvamdan uzaklaştığını anlayan sarı - kırmızılılar, kontrataklarla bytom kalesine yüklendiler. bu arada uğur, talât ve metin mühim olmayan bir iki fırsat elde ettilerse de kaleci szmykowiak bunları bertaraf etmekte güçlük çekmedi. ve büyük maç böylece 1-0 galatasarayın aleyhine kapandı. fakat sarı - kırmızılılar için bu netice başarıydı.
mağlûp olmamız için polonya'ya ayak bastığımız gündenberi her türlü mizansen hazırlanmıştı bizlere... büyük iddialı sözler, «şöyle yapacağız, böyle yapacağız» gibi boş, verilmiş lâflar... gerçi mağlûp olduk. ama, doğu almanyalı hakemin büyük azizliği ile... daha maçın başında metin'in kaleye giren şutunu, solhafın elle kesişini görebilseydi hakem... varın üst tarafını siz hesap ediverin... avantajımız daha da büyüyecek ve bütün mevcudiyetlerini ortaya koyarak oynayan sarı - kırmızılı çocuklar daha büyük bir güvenle çalışacaklardı. bütün cezaları, hakem bizim aleyhimize vermekle kalmamış, bir ara da antrenör coşkunla beni sahadan uzaklaştırmak istemişti... müdahale etmişiz!. neyse, şu oldu, bu oldu. taa bidayettenberi söyledik. «kızgın adam» ın memleketinden iyi netice ile dönecek ve üçüncü tura atlayacağız diye. bunda muvaffak olduk... bu başarıyı temin eden bütün futbolculara ve bizi gönüllerinden destekleyen taraflı tarafsız sporseverlere candan teşekkürler... şimdi daha büyük bir mücadeleye giriyoruz. avrupa'nın sekiz dev takımı arasında olmak bizlere daha ağır vazifeler yüklüyor. türk sporseverlerinin desteği ile bu yarışmadan da basarı ile çıkacağız inşallah.
alman hakem koler'in 40. dakikada menecer gündüz kılıç ve antrenör coşkun özarıyı oyunu durdurarak sahadan çıkartmaya kalkması bir anda sahanın karışmasına ve bazı müessif hâdiselerin doğmasına sebep olmuştur.
kılıç ve özarı'yı korumak isteyen eski galatasaraylı idarecilerden turgan ece ve yedek futbolculardan ahmet karlıklı bu arada hadise yerine gelen polonya polislerinin coplarına hedef olmuşlardır. bu sırada polisler, elimdeki fotoğraf makinesini de aldılar. ufak tefek itişmeler ve kakışmalar normal seyrine bırakılmış olsaydı, bizce bu hâdiseden bahsetmek dahi yersiz olacaktı. müdahalenin sert oluşu için «üzücü» cümlesini kullanmak yerinde olacaktır. nitekim maçtan sonra saha komiseri. türk kafilesinden özür dilemiştir. galatasaray takımının güzel bir müdafaa taktiği kurarak elde ettiği bu başarı, gerek idareciler ve gerekse futbolcular arasında büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. antrenör coşkun özarı, «çocuklar verdiğimiz taktiği harfiyen başardılar, neticeden memnunum» demiştir. takım kaptanı turgay ve metin ise, «avrupa'nın sekizinci takımı olmak şerefine ulaştıkları için sevinçti bulunduklarını» ifade etmişlerdir. bytom takımının antrenörü skolik ise, sarı -kırmızılıları bir farkla mağlûp edeceğiz şeklindeki sözlerinin doğru çıktığını açıklamış ve şunları söylemiştir: «- galatasaray iyi bir müdafaa oyunu kurdu. tur atlamak için buna mecburdu. bizce bugünkü neticede en büyük başarıyı, sarı - kırmızılı takımın defansı kazandı. hepsini tebrik ederim.»
bytom ile yaptığı revanş karsıtaşmasını 1-0 kaybeden galatasaray takımı dün gece trenle viyana'ya harekat etmiştir. sarı - kırmızılılar uçak temin ederlerse bugün, aksi halde yarın istanbul'a döneceklerdir. neticeden çok memnun olduğunu ifade eden kafile başkanı ikinci reis rüçhan adlı, «üçüncü tura geçmek hakkını kazanan bütün futbolculara 2500'er lira prim verileceğini» söylemiştir.
g. saray'lılar, bytom-katowice yolunda neşe içinde şarkı söylüyorlardı: "bir bahar akşamı"
necmi tanyolaç viyana'dan yazıyor
silezya stadyomunun bulunduğu yer bytom'la katowiçe'nin ortası...
maç bitmiş, sinirler düzelmiş... galatasaray kafilesi ile birlikte otobüsle katowiçe'ye dönüyoruz. onlar bir trenle viyana'ya geçecekler. bizim rotamız ise varşova...
gündüz kılıç'la yanyana oturuyoruz. o da, futbolcular ve diğer kafile mensupları gibi neşeli «haydi bir şarkı söyleyelim seninle» diyor.. ne söyleyeceğiz, daha doğrusu nasıl söyleyeceğiz? kimde ses kaldı ki!.. «bir bahaaar akşa mııı?...» başladık şarkıya ve bitirdik... gündüz kılıç şarkıyı daha başında kesmişti. hızla ayağa kalktı. yüzünü futbolculara çevirdi. «bu maçla kalemizi büyük bir gayretle koruyan takım kaptanımız turgay için 3 defa...»
futbolcular bir yürekten bağırdılar «sagol, sağol, sağol!»
bir an yanlış bir düşünceye kapılmıştım. kendi kendime konuşuyorum «niçin galatasaray değil de turgay... bu büyük neticeye, bu çeyrek finale yüksleiş, bence birkaç kişinin değil, galatasaray'ın eseri.»
menecerin sesi, beni bu düşünceden ayırdı... kılıç, turgay için söylediklerini bütün futbolcular için tekrarlıyordu.. candemir, suat, ergun, ahmet, kadri, tarık, talât, metin, mustafa ve uğur'un isimleri şerefine bir ağızdan, bir yürekten arka arkaya «sağol, sağol, sağol.» lar çıktı. kılıç hatırşinas adamdı... bu defa, yedek futbolculara sıra gelmişti.. bahri'si, bülend'i, ahmet'i, erol'u, ibrahim'i, ilhan'ı...
sahada oynamak veya oynamamak... hepsi galatasaraylıydı, hepsi bizim di... onların da erişilen bu yerde yerleri vardı.
sonra... eksik olmasınlar futbolcu kardeşlerimiz... bizi de hatırladılar. «kalemleriyle bizi kuvvetlen diren muharrir ve muhabir arkadaşların şerefine 3 defa» diyerek çorbada tuzumuz olduğunu ifâde etmeye çalıştılar...
otobüsümüz gidiyordu.. yarıda kalan şarkıya devam edebilirdik... «bir bahar akşamı rastladım sana...»
bu notlar maçın sonrasına ait.. 100 bin kişilik silezya stadında 10 bin seyirci, tahmin edersiniz ki, «cim karnında nokta» gibi kalıverdi. ancak seyircinin azlığı veya çokluğu bizi fazlasiyle ilgilendirmiyordu. futbolcusuyla, idarecisiyle, civar memleketlerden gelen sefaret mensupları da dahil, toplasanız 50 kişi etmezdik...
galatasaray - bytom maçını kalenin arkasından seyrediyorum. meğer ne kadar güç işmiş bu. yerim, kedi kaleci szmkowiakın tam arkası... elimde de makineler var.
fotoğraf çekmeye çalışıyorum. bytom'lu futbolcular bizimkilerden daha heyecanlı görünüyorlar... ilk dakika dolarken metin, uğur'dan aldığı topla patlatıverdi şutunu... szymkowiak, istanbuldaki gibi işe başladı ve toparladı bunu... arkadaşlarına bağırıyor... kıvır, kıvır, yerinde duramıyor. uzun lafın kısası, ilk 15 dakikadaki ilk hızımızı kesen bytom, 20. dakikada solaçık jozswiak'ın golüyle 1-0 öne geçiverdi. benim o anda gördüğüm şu: szymkowiak golle beraber havada 3 parende yaptı... adamlar nasıl hırslıydı izahı güç. mamafih galatasaray henüz «büyük maç» ı vermiş değildi.. allah için iyi müdafaa yapıyor. tarık'la, metin arada bir bastırı bastırıveriyorlardı... şöyle böyle, defansta oynayan galatasaray iki mühim gol fırsatı yakaladı ilk devrede... nihayet bu rakip sahada oynanan kupa maçı... elbette akıllı olmak lazım...
biraz da hakem... doğu almanyadan bytom'a kadar zahmet eden koller, belki iyi insan olabilir. ama, bu meziyetleri, iyi bir hakem olabilmesi için kâfi değildi... çok harcadı galatasaray'ı... sert giriyorlardı topa rakiplerimiz ve sesini çıkartmıyordu hakemimiz... hele ilk devrenin ortasında metin'e ve mustafaya karşı kalçadan çıkan tabanlara «es» geçmesi...
her neyse, maçın oynandığı memleket polonya olunca, doğu alamanyalı hakemden daha iyisini beklemek hata olurdu...
hadise ise böyle bir «sükunuttan» doğdu... talat'la, metin'e fena giryorlardı... nasıl oldu anlayamadık, saha karışıverdi. polisler duruma müdahale ediyor... kimin kime vurduğu belli değil... neyse arbede kısa sürdü de... yoksa hadise pekala galatasarayın zararına bitebilirdi. dedik ya, hakem fırsat arıyordu. maçı «tatil ettim» dese... gelin de itiraz edin bakalım....
bir mühim nokta... galatasaray iyi takım, hoş takım... galatasaraylı idareciler iyi adamlar, bilgili adamlar, kültürlü adamlar... ama galatasaray futbolcusundan idaresine kadar sinirli bir câmia... bu kusur futbolü olan bir takım, bir kulüp için aleyhte bir not... bizden hatırlatması...
***
ikinci devre başladı.. şimdi galatasaray kalesinin arkasındayım. turgay, yaratıyor. çok tehlikeli bir iki topa mâni oldu ki.. girse bir mazallah her şey biterdi. önümde galatasaray defansı... bytom bastırıyor... hepsi iyi, hepsi gününde çocukların... candemir ölesiye giriyor rakiplerinin arasına.. suat ve kadri fevkalâde emin hareketlerle rakip takımın tazyikini hafifletiyorlar. büyük ahmet mükemmel... ya ergun? daha düne kadar sakatlığına çare aranılan bu çocuk neden milli takımda değil? hırslı, arzulu ve bilgili... bir de mustafası var hu demirden defansın. ve ilerisi... o tarafın da bir metin'i var.... talât heyecanlı. uğur tutuk. tarık tamamen serbest sayılmaz. solhafı marke etmek vazifesi de onda. bu yüzden rahat değil, bildiğimiz kaçışları gösteremiyor...
***
kale arkası, futbolde apayrı bir dünya... gündüz kılıç, coşkun özarı kalenin arkasında habire moral veriyorlar çocuklara... kılıç turgay'ı yaptığı plonjondan sonra tebrik ediyor, «aferin sana... az kaldı, az kaldı». coşkun saati soran kadri'ye bağırıyor, «5 numara koooş, koş. kadri kooş». ve turgay kurtarışlarına devam ediyor.. vakit geçmiyor bir türlü.. bytom hala dört farkla olmazsa üçüncü maç ümidinin peşinde. hakem bir ofsayt yuttu. santrfor iki metreden topu auta atmasa her şey bir yana «çanakkale düşerdi.» maç bitiyor, kale arkasında sigaralar arka arkaya yanıyor... yüzler gergin ve sapsarı... gözler saatlerde... durum hâlâ 1-0... ya sahanın içindekilerin hali..? çocuklar son enerjilerini dağıtıyorlar. «ölecekler, fakat vermeyecekler»... gündüz kılıç 88. dakikada turgaya bağırıyor, «turgay, 2 dakikamız var, ağır ağır... istersen atışını öbür köşeden yap»... suat atışı takip ediyor. mustafa biçiliyor. turgay'dan canhıraş bir feryad hiç kendinde değil bizim delikanlı «ah refere ah, sen de regere misin be.. ?»
ohh... bitti.. sahaya nasıl girdik, bilmiyorum, herkes birbirine sarılmış öpüşüyor ağlaşıyor... candemirle göz göze geliverdik «tamam değil mi ağabey»
...ve galatasaray avrupa şampiyon kulüpler turnuasının çeyrek finaline giriverdi böylece...
***
istanbul'da oynanan galatasaray -bytom maçından sonra şöyle demiştim «bu iş burada bilmedi. sonuna yaklaştı.»
galatasaray'ın başarısı tebrik edilmeye, alkışlanmaya lâyıktır. nasıl alkışanamazlar ki... türk futbolunun bir temsilcisi olarak bir hayali de gerçekleştirdiler. avrupa şampiyon kulüpler kupasında çeyrek final, bizim için düne kadar demirden, çelikten bir perdeydi, galatasaray işte bu barajı yıktı... bir bakıma kendi futbol dünyamızdan çıktık, ses duvarını aştık...
galatasaray avrupanın sekiz takımı arısına girdi. benfica'lar, reims'ler, milan'lar ve anderlecht'ler arasında bir türk takımı ..
* iki gündür tel-aviv'deyiz... ilk söz: hava sıcak, bize göre fazlaca sıcak... termometreler 33 dereceyi gösteriyor. istanbul'dan ayrıldığımız gün hava, hiç de fena sayılmazdı. buna rağmen, iki memleketin iklimi mukayese edilince, tel-aviv'de sıcaklardan kendini denize atanlar, hepimizin garibine gidiyor... iklim şartlarındaki değişiklikten en çok tesire kapılanlar, hiç şüphesiz milli kadrodaki galatasaraylılar... geçen hafta bugün polonya'nın en soğuk bölgesi katewice'de bytom'la maç yapmışlardı. «arada bir kar atıştırıyordu. hava o kadar soğuk ve sertti ki... kendimize gelebilmek için bir hayli ısınma hareketleri yapmış ve çoğumuz kanyak içmek mecburiyetinde kalmıştık...» diyorlar ve tel-aviv'deki temmuz ortası hararetine kendileri alıştırmak için gayret sarfediyorlar...
polonia bytom: edward szymkowiak, jan dymarczyk, joachim pierzyna, pawel orzechowski, jozef wieczorek, norbert pogrzeba, ryszard grzegorczyk, gerhard lukoszczyk, jerzy jozwiak, jan banas, jan liberda
teknik direktörü: hubert skolik
galatasaray: turgay şeren, candemir berkman, talat özkarslı, mustafa yürür, suat mamat, ergun ercins, metin oktay, uğur köken, tarık kutver, ahmet berman, kadri aytaç