metin oktay bu maçta 3 gol atarak avrupa kupalarında ilk hat-trick yapan futbolcumuz olmuştur.ayrıca şampiyon kulüpler kupasındaki ilk hat-trick atan futbolcumuz ünvanına da sahiptir.kupalara göre sıralama aynı zamanda futbolculara göre de sıralama ile aynıdır.
1.metin oktay ,galatasaray forması ile 1962-63 de polonia takımına karşı şampiyon kulüpler kupasında
2.şenol birol,fenerbahçe forması ile 1963-64 de linfield takımına karşı kupa galipleri kupasında
3.fethi heper,eskişehirspor forması ile 1970-71 de sevilla takımına karşı uefa kupasında
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
"metin geliyor, metin..." maçlarda öyle bağırırlardı, ama bu kez gerçekten geliyordu metin.. duygusal bir insan olan metin oktay, italya'da başarılı oyunlarına karşın, memleket ve dostlarının özlemi içinde dönmeye karar vermiş ve dönmüştü.. avrupa şampiyon kulüpler turnuvası'nda galatasaray için mükemmel bir dopingti bu..
avrupa kupası'nın ikinci turunda, galatasaray'ı ilk turdaki romen dinamo galibiyetlerinden daha büyük başarı bekliyordu. polonya'nın bytom takımını 4-1 yenen sarı-kırmızılı türk temsilcisi, rövanşı ancak 1-0 kaybederek tur atlamıştı. dört golden üçü metin'den, biri suat'tandı.
ilk basımı 2002 yılında olan yapı kredi'nin "top bir dünyadır" adlı kitabından;
ömer madra'nın "ömür boyu süren şarkı: metin oktay" başlıklı yazısından;
avrupa şampiyon kulüpler macında polonya şampiyonu bytom'un dünyada isim yapmış kalecisi szymkowiak'a art arda üç gol attıktan sonra, bir de korner atışı yapıp topu suat'ın kafasına tam oturtmal suretiyle 4. golün yüzde elli ortağı olması. (rivayet olunur ki, bu maçtan önce kendisine "metin'den çekiniyor musunuz?" diye soran gazetecilere ünlü szymkowiak: "metin mi? o da kim?" diye sormuş. metin de yukarıda anılan gollerini sıraladıktan sonra gidip bu kalecinin elini sıkarak: "bendeniz metin oktay!" demiştir.)
ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
kadri aytaç: "futbol benim anam babamdır..."
kasımpaşa'da yoksul evlerden birinde akşam yemeği... herkes suspus. evin reisi kansına sesleniyor: "hanum! ha bu uşağın önüne iki köfte daha koy. herkes oni gonişiy." futbol oynamasına karşı çıktığı için babasının belinde şilte sopası kırdığı kadri iyice rahatlar. babası yorgan dikermiş kadri'nin... yıldızlan dikermiş yorganlara, gece düşlerini dikermiş evleneceklerin. 2,5 liraya yünlü, pamuklu yorganlar.
amerikan erleri
kasımpaşa'da "bayram yeri" gençlerin top peşinde koştuğu yer. italyan yokuşu da mahalle maçlarının vazgeçilmez sahası. aynahçeşme ise, kasımpaşa'dan beyoğlu'na çıkan yokuşlann en ilginçlerinden. rumlann yoğun biçimde bulunduğu bölge, aynı zamanda sonradan sanatçı olup ünlenen isimlerin de yaşadığı yer aynahçeşme. kadri'nin çocukluğunda takım arkadaşlan olan bu isimler arasında kimler yok ki: yılların tiyatrocusu gazanfer üzcan, sinema dünyamızın vazgeçilmez jönü orhan günşiray, gülmece ustası feridun karakaya, fikret hakan, adnan şenses... kadri aytaç'ın deyimiyle takım "tam kadro."
aynalıçeşme, rum ahalinin pencerelerine kasımpatılar, gecese-falan, saksıgüzelleri serdikleri yılların, esnafın kepenklerini kapatmadan mallarını birbirine emanet ettiği, bir yerde birinin başı ağrısa birlikte çare aranılan, sonradan galatasaray'ın değişmez ortasaha oyuncularından olan buduri'nin, bambino'nun yaşadığı zamanlann aynalıçeşme'si. kadri böyle bir ortamda istanbul spor'a sevdalanır.
gözlerinde hâlâ o çocuk coşkusunu koruyarak heyecanla anlatıyor. yanımızdan kalkıp arşiv araştırmalarına başlayan akgül aytaç, bir ara eşinin bayram yeri'ne gelen amerikan erlerini dövüp ceplerinden paralarını almalarını ballandıra ballandıra anlatmaya başladığını duyunca söze karışı verdi: "şişşt! neler söylüyorsun!" kadri aytaç altta kalır mı? bunları anlatırken beyaz yakalığı önlüğünün üzerine düşmüş haşan çocuklar gibi cevapladı: "ne var canım? ne yaptıysak onu anlatıyoruz."
beyoğluspor
böyle bir ortamda futbola ve beyoğluspor'a sevdalandı kadri. hemen tophane'den yeniçarşı yokuşu'na, oradan bebek-eminönü tramvayına ve doğruca şeref stadı'na, beyoğluspor idmanına. artık babasının yorganlarından yün, pamuk çalıp yaptığı topun değil, gerçek futbol topunun peşinden koşmaya başlar. o zamanların beyoğluspor idarecileri niko zaridaki ve stefo benyamin, kasımpaşa'dan aşağı mahalleli kadri'yi çok beğenir. kadri ilk transfer parasını beyoğluspor'dan alır: 1000 lira. elhamra sineması'nın karşısındaki boşlukta elbiselerinden kale direği yapan kadri, artık gerçek bir takımda top koşturmaktadır.
paskalya maçı
rumlar ve ermeniler 1947 yılı paskalyasında aralarında futbol maçları tertiplemişler. kadri "fırsat bu fırsat oğlum" der ve paskalya günü saat 14.30'da başlayacak maçı futbol kıyafetlerini giyip saat 07.00'den itibaren beklemeye başlar: "belki takımda eksik olur da ben oynarım diye kuşluk vakti sahaya gitim. ama nafile, bize yer kalmadı." kadri bu, rahat durur mu! bu kez sahaya çıkan takıma "çalışmaya" başlar: "mösyö niko santrfora bak! bununla mı maç kazanacağız?" bu maçtan sonra kadri yıllarca beyoğluspor'un formasını giydi ve eyüp, adalet istanbulspor, kasımpaşa, topkapı, rami, taksim takımlarının olduğu istanbul ikinci küme'de gollerini sıralamaya başladı.
önce beşiktaş
üç büyük kulübün formasını giymek bir ayrıcalık sayılır. herhalde kadri aytaç'ın beşiktaş, galatasaray ve fenerbahçe formalarını giydiğini bilen ayrıcalıklı insanlar arasına bu satırların okuyucuları da katılacak. şeref stadı o yıllarda beşiktaş'ın malı olmakla birlikte, beyoğluspor'un da idmanlar için kullandığı bir saha. beşiktaşlı idareci sadi usluoğlu beyoğluspor'un rüzgâr gibi solaçığı kadri'yi transfer etmek ister. ve eğer alamazlarsa şeref stadı'na idman yapmak beyoğluspor için hayâl olacaktır. beyoğluspor'un da müsaadesiyle kadri, adana maçlarında milli mensucat ve adana karması takımlarına karşı beşiktaş forması giyer ve toplam dokuz gol atar.
gündüz kılıç
gündüz kılıç'ın ve beyoğlusporlu idareci niko zaridakis'in, onun yaşamında ayrı yerleri var. ancak gündüz kılıç, kadri için herkesten başka: ''gerçek anlamda futbolculuğumu ona borçluyum." bir gün gündüz kılıç, kadri'yi istanbulspor başta olmak üzere, transfer listesine alan diğer takımlara fırsat tanımadan galatasaraylı olmaya ikna eder. hem de bir su muhallebisine kadri aytaç kendisini galatasaraylı yapan konuşmayı gündüz kılıç'la hasmın galip sokak'ın karşısındaki saray pastanesi'nde yapar. 1952 53 sezonunda kadri artık, suat, coşkun, isferıdiyar, saim, b. ali'lerin galatasaray'ında forma giymektedir ve artık ünlü bir oyuncu ve genç kızların da gözdesidir. ben kadri aytaç'ın yalancısıyım.
kadri aytaç'ın eşi akgül aytaç sohbetimizin bilgi bankası. tarihleri şaşırdığımızda araya giriyor, maç pozisyonlarını anlatıyor, isimlerdeki hataları düzeltiyor. o bizim vakanüvisimiz oldu.
adalı akgül
tanışmaları ya da kadri aytaç'ın deyimiyle, akgül hanım'ın kendisini "izlemeye" aldığı zamanlar tarihler 1955-56'yı gösteriyor... akgül hanım dönemin tanınmış terzilerinden. bir gün tenis oynadığı sahanın kenarından "harikulade gömlekli bir adam geçiyor" ki sormayın gitsin. tabii ki akgül hanım gömleği giyeni tanımıyor. biz öyle kabul edelim. aynı gömlek bu kez burgaz ada'da karşısına çıkıyor akgül hanım'ın. yani ilk aşinalık, gömlek vesilesiyle.
meşhur kadri aytaç
kadri aytaç 1960'ta galatasaray'ın en iyi giyinen oyuncusu seçilmiş. haksız sayılmazlar. aytaç hâlâ tertemiz ve oldukça şık giyiniyor. gömlek vesilesiyle doğan ilgi, ortak arkadaşlarının da katkısıyla 1957 yılında evliliğe dönüşür. akgül hanım evliliğini şöyle tanımlıyor: "hayatta yaptığım en güzel şey." futbolculuk döneminde de, antrenörlük yaptığı zamanlarda da akgül aytaç eşinin en büyük yardımcısı olmuş. o da eşiyle birlikte antrenmanlara, maçlara taşınmış. düğün gecesinin ertesi günkü anısı hayli ilginç: "evlendik ve bir hafta izinliyiz. galatasaray bir rus takımıyla maç yapacak. kadri, takım arkadaşlarıma başarılar dileyeceğim!' diyerek beni stadyuma götürdü. gazhane tarafında sandalyede oturuyorum. kadri gitti gelmez. kadri'yi bir zaman sonra gördüm. nerede mi? sahaya çıkan galatasaray on birinin en arkasında... onun futbol tutkusunu en iyi anlatacak örnek bu herhalde."
karagümrük
sarı-kırmızılı formayı altı yıl başanyla taşıdı kadri aytaç, ancak, galatasaraylıların transfer zamanında para yüzünden çıkardıkları sorun dolayısıyla 57 bin 500 liraya karagümrük'e transfer oldu. metin oktay'ın arkasından her sezon en çok gol atan oyuncu olan kadri, aralarındaki arkadaşlığın bazı goygoycular tarafından bozulmaya çalışıldığını, ama metin'le kendisinin karşılaştırılmasının yanlış olduğunu söylüyor: "bizim golcümüz metin'di. ben ve suat ise gollerin hazırlıkçısıydık." aynı kadri aytaç, iki yıl sonra da kadrosunda lefter, can, basri, ergün, şükrü'nün bulunduğu fenerbahçe tarafından transfer edildi. böylece beşiktaş, galatasaray, fenerbahçe formalarını giyme başarısını gösterdi.
kupalar, kupalar...
kadri, 1960 yılında fenerbahçe ile bir lig şampiyonluğu, bir de cumhurbaşkanlığı kupası kazanır. 1962-63 yılında da tekrar galatasaray'a transfer olur ve bu kez aynı iki kupayı san-kırmızılı takımla alır. tam avrupa kupaları'nı konuşmaya başlamıştık ki, akgül hanım, eşinin bytom maçını hangi takımdayken oynadığı konusundaki yanılgısını düzeltmeye çalıştı. sonra sırasıyla legia, zürih, philips takımlarını nasıl elediklerini anlattı. tabiri caizse, topu eşine aktardı.
12. adam
aslında kadri aytaç'ın öyküsü, akgül aytaç olmaksızın anlatılamaz. evlendikleri günden bu yana kadri aytaç'ın "on ikinci adamı" akgül hanım. 40 lı yaşlara kadar formasını sırtından çıkarmayan kadri aytaç'ın antrenörlük dönemi futbolu bırakışının hemen ertesi aylarına rastlamış. ilk deneyimini denizli de yaşamış. ilk deneyim ilk şampiyonluk demek.
anadolu turu
sırasıyla ordu, tire, rize, ankaragücü, gençlerbirliği, karşıyaka, kartalspor ve istanbulspor'da antrenörlük yaptı kadri hoca. hepsi onun çalıştırıcı olduğu dönemde birinci lige taşındı. bu başarının ardında kadri aytaç'ın yenilgiyi kabul etmeyen yapısı, anadolu insanına karşı duyduğu sevgi ve eşinin yoğun desteği var: "benim on bir ayım futbolun, bir ayım da ailemindir. futbol bana çok şey kazandırdı. ona nankörlük edemem. yaşantımda çok özel bir yeri var. anadolu kentlerine futbol sayesinde sevgi dağıttım."
kasımpaşa, bayramyeri sahası, italyan yokuşu, aynalıçeşme, bebek-eminönü tramvayı, beyoğlu, galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş, 39 kez giydiği mili formayla kazanılmış basanlar, antrenörlük yaşamında şampiyonlukla noktalanmış sezonlar... kadri aytaç'ın ismi mücadeleyle ve futbol sevgisiyle dolu bir yaşamın izdüşümü.
polonya şampiyonu gönderdiği telgrafta revanşın 21 kasım da bytom'da yapılmasını istiyor. g. saray yarın cevap veriyor
galatasaray'ın avrupa şampiyon kulüpler kupası ikinci turundaki rakibi polonya şampiyonu bytom kulübü dün bir telgraf göndererek, ilk maçın 7 kasımda istanbulda, ikinci karşılaşmanın ise 21 kasım'da polonya'da oynanmasını teklif etmiştir.
bytom kulübü idarecileri telgrafta acele cevap beklediklerini bildirmişlerdir.
galatasaray kulübü idare heyeti yarın akşam toplanacak ve mukabil tekliflerini bildireceklerdir. her iki kulüp anlaşamadığı takdirde ise, maç tarihleri uefa tarafından tespit edilecektir.
varşova elçiliğimizden malûmat isteyen sarı - kırmızılı idareciler ayrıca uefa'dan da kurâda ilk olarak hangi takım isminin çıktığının acele bildirilmesini istedi
galatasaray kulübü, avrupa şampiyon kulüpler kupasındaki ikinci rakibi bytom'un 7 ve 23 kasım tarihleri için yaptığı teklifi kabul etmemiştir.
bytom kulübüne dün çekilen telgrafta müsabakalardan ilkinin 11 kasımda bytom'da, ikincisinin ise 18 kasımda istanbulda yapılması istenmiş, bunun dışında bir tarih üzerinde şimdilik bir anlaşma imkanı bulunmadığı bildirilmiştir.
ayrıca avrupa futbol birliğine de telgraf çekilerek kur'alarda hangi kulübün isminin evvel çıktığı hususu sorulmuş, durum türk futbol federasyonuna da duyurulmuştur.
galatasaray kulübü varşova büyük elçiliğimizden bytom'un son durumu hakkında teknik malûmat istemiştir. sarı - kırmızılı idareciler, büyük elçiliğimie yapılan müracaat hakkında «bytom'un hususi ve resmi maçlarının listesi geldikten sonra bir müşahidimizi polonyaya göndereceğiz» demişlerdir.
galatasaray kulübü idare heyeti bu akşam kulüp lokalinde yapacağı toplantıda bytom maçı hazırlıkları etrafında görüşmelerde bulunacak ve tarih tespiti hususunda teknik idarecilerin görüşünü soracaktır. ankarada bulunan kulüp reisi ulvi yenal ve ikinci reis rüçhan adlı, baytom'la anşalma temin edilmediği takdirde, ilk maçın 30 ekimde istanbulda, ikincisinin de 11 kasımda bytom'da oynanması ile ilgili yeni bir teklif hazırlanacağını söylemişlerdir.
france football mecmuası, şöhretli futbol otoritesi max urbini'nin avrupa milli takımlar, şampiyon kulüpler kupası hakkında bir tahmin yazısını neşretmiştir.
makalesinde avrupa şampiyon kulüpler kupasının 1/8 final karşılamalarına temas eden urbini, galatasaray - polonia bytom maçı için «müthiş bir savaş görünüyor» demiştir.
urbini'nin, ikinci turdaki favorileri benfica, dukla, vasas ve milan'dır. diğer karşılaşlarda reims, austrila ile 18 ekimde viyana'da, 14 kasımda (muhtemelen) marsilya'da iki zorlu müsabaka yapacaktır. klas futbol oynayan austria'ya karşı reims'in şansını viyana maçı tayin edecektir. benfica, norrkoeping'e düşerken şanslı olduğunu göstermiştir. danimarkanın esbjerg takımı ile karşılaşacak olan dukla çeyrek finallere gidecektir.
cdna, real madrid'i mezarcısı anderlecht'e sofya'da bir şeyler yapabilir ancak anderlecht bürüksel'de söz sahibidir. milan'da ipswich town'dan sıyrılacak kuvvettedir.
11-18 kasım tarihleri kabul edilmediği takdirde 7-14 kasım teklif edilecek. metin için 50.000 lira toplandı
galatasaray kulübü, avrupa şampiyonkulüpler kupasındaki rakibi bytom, 11-18 kasım tarihlerini kabul etmediği takdirde karşılaşmanın 7 kasım çarşamba günü şehrimizde, 14 kasım çarşamba günü polonya'da oynanmasını teklif edecektir.
polonya şampiyonundan çekindiklerini söyleyen galatasaray profesyonel takımı teknik meneceri gündüz kılıç, «avrupa şampiyon kulüpler kupasında iyi bir derece alabilmek için, takımımızı maçtan bir hafta evvel kampa alacağız, ve sonra da karşılaşmayı müteakip rakiplerimizle birlikte polonya'ya gideceğiz.» demiştir.
metin için ancak 50 bin lira toplanabildi
galatasaray kulübü tarafından metin'in transfer bedeli için açılan yardım kampanyasına şimdiye kadar azalar ve taraftarlar 50 bin lira teberruda bulunmuşlardır.
idare heyeti yaptığı toplantıda bu miktara 20 bin lira daha eklemeyi kabul etmiştir. sarı - kırmızılı kulübün ikinci resisi rüçhan adlı, bytom maçı hasılatından 15 bin, olimpiyakos'la yapılacak balkan kupası karşılaşmasından ise 5 bin liralık eklemeden sonra bu meblağın 90 bin liraya yükseleceğini açıklamıştır.
adlı, paranın ödeme tarihi olarak 27 ekim cumartesi günü saat 13'e kadar 150 bin lira olarak bankaya yatıracağını da sözlerine ilave etmiştir.
g. saray, bytom maçı için 1 kasım'da kampa giriyor
galatasaray profesyonel takımı bytom ile yapacağı maç için muhtemelen 1 kasım perşembe günü kampa girecektir.
sarı - kırmızılılar 7 kasımda oynanacak maçı müteakip 11 kasım'da polonya'ya hareket edecekler ve maçın yapılacağı sahada bir hafta antrenman yapacaklardır.
karşılıklı anlaşmaya göre her iki kulüp de seyahate 20 şer kişilik kafileler halinde gideceklerdir.
galatasaray profesyonel futbol takımı uluslararası mühim bir şampiyonanın eşiğinde bulunuyor. daha doğrusu bir adımını eşikten de içeri atmış vaziyette. şimdi eminim ki, bütün futbolseverlerimiz, hatta birçok futbol sevmeyenlerimiz merakla galatasarayın atacağı ikinci adımı gözlüyorlar. o adım atılan birincinin yanına gelip mıhlanan bir adım da olabilir, onu geçip ileriye uzayacak bir hamle de... bu umumi ilgi ve merak karşısında işin tam içinde bulunan birisi olmam dolayısiyle bazı düşüncelerimi bildirmem gerekiyor gibi geliyor bana. bytom'a karşı galatasaray cephesinde ne var ne yok? galatasaraydan yana ve galatasaraya karşı olan hususlar nelerdir? moda olan bir deyimle galatasarayın zinde kuvvetleri diyebileceğimiz galatasaraylı futbolcular ne alemde? gibi soruları cevaplandırmak için bazı şeyler anlatmağa çalışacağım sizlere.
maalesef...
şampiyonanın statüsü icabı ve temennilerimizin aksine ilk maç maalesef istanbul'da olacak. istanbulun vefakar, ateşli, kendi takımına daima yardıma hazır, kıymetli futbol seyircilerinden şu «maalesef» kelimesini kullanmağa mecbur kalışımdan dolayı özür dilerim. fakat bu esef edişimin sebeplerini açıkladıktan sonra herhalde bana hak vereceklerdir sanırım... bytom kudreti, kuvveti, elemanları, tekniği, sistemi, hususi taktiği hakkında pek az bilgiye sahio olduğumuz bir takım. kendi çöplüğümüzün verdiği rahatlıkla öterek bu takımı yenmemiz hem de mümkün olduğu kadar fazla gol atıp az hatta hiç gol yemeden yenmemiz gerekiyor. bu karşılıklıksız bir maç olsa haydi neyse... baştan işi sağlam tutarsın. hasmını şöyle yoklarsın, ona göre adımını temkinli atarsın. en nihayet bir beraberliğe bile pek üzülmezsin. filan, filan... fakat rakibinin çöplüğüne de gidileceğini bildiğinden burada «ne koparırsan kardır» diye her dakikanın kıymetini vermeğe mecbursun. bunu idareci böyle bilecek, futbolcu böyle bilecek, seyirci böyle bilecek ve hepsi böyle isteyecekler... işte bu atmosfer içinde bir futbol takımında gerekli müdafaa emniyetini sağlamak çok zordur inanın... bütün hatlarıyla bildiğimi bir rakibe karşı sadece ve bir an evvel gol atmak düşünen bir takım kolaylıkla kontraya da düşebilir. bundan sonrası ise büsbütün güçtür. zira artık ikinci bir gol yemeğe hiç tahammülünüz yok. üstelik de bir an evvel beraberlik, sonra da galibiyet golünü atmağa mecbursunuz. kapanmanın ve açılmanın ölçüsünü ayarlamak öylesine zordur ki, böyle bir durumda. bir de rakibin moralman şahlanışını düşünün. çünkü mantıki olarak onun düşündüğü ne yapıp edip gol yememek, yese bile ikinciyi yememek için direnmektir. bir gol ilerde olma rahatlığının da iyice bildiği müdafaa gücüyle hiç de kolay değildir başa çıkmak.
beş ihtimal
zannedersem «sen de pek kötümser tarafından ele alıyorsun işleri» diyorsunuz içinizden. belki de haklısınız. işler yukarıda düşündüklerimin tamamıyla tersine de olabilir. amma nasıl biliyorsunuz. ne zaman ki, futbolcularımız herşeye rağmen oyun içi disiplinine sadık kalıp oyunun her anında ve oyunun sonuna kadar gerekli müdafaa emniyetinin bozmayıp iyice emniyet alınmış bir müdafaadan hücumlarını bıkmadan, usanmadan tazeliyebililirse işte ancak o zaman... böyle mantıklı ve şuurlu bir oyun tarzı kendi seyircisi önünde bir takımı pek tabiidir ki, rahat ve mükemmel zaferlerler de eriştirebilir. «ikinci maç istanbulda olsa dezavantaj diye saydıklarım gene varit olmaz mı?» diye de soracaksınız biliyorum. bunda birinci maçtaki neticenin büyük rolü vardır. rakibimiz istanbula kendi sahasında sağlayacağı aşağıda sıralayacağım beş ihtimalden birisiyle gelecektir.
1- açık farkla kazanıp gelecektir. 2- az farkla kazanıp gelecektir. 3- berabere kalıp gelecektir. 4- az farkla yenilip gelecektir. 5- açık farkla yenilip gelecektir.
ilk önce elinizde hasmı tanımak ve oradaki neticeye göre kesin bir oyun tarzı düşünmek gibi ölçüleriniz vardır. seyircileriniz de alınması gereken neticeyi, atılacak ve yenilecek yeteri kadar gole kadar iyi bileceklerinden sizi muhakkak ki, daha şuurlu teşvik edeckelerdir. mesela eğer bir beraberlik tur atlamak için kafi ise seyirci beraberlik bozulmadıkça bile bütün kalbiyle arkanızda olacaktır. sonra yukarıda sıralanan beş ihtimalden rakibiniz ancak birincisini sağlayıp gelmişse istanbulda içi rahat oynayabilecektir. diğer ihtimallerin hangisiyle gelirse gelsin ruhen ve moralman ezil olarak karşınıza çıkacağı muhakkaktır.
zinde kuvvetler
gelelim bütün bu hesaplara, ihtimallere rağmen o maçlarda gösterecekleri azimi arzu, form, feragat ve fedekarlıklayırla en büyük rolleri oynayp peşin hesapları altüst edebilecek futbolcularımıza... futbol takım oyunudur. futbol yardımlaşma oyunudur. bir futbolcuyla maç kazanılmaz. evet... fakat olağanüstü şahlanıp coştukları günlerde tek başlarına takımlarını kurtaran adeta kıvılcımlaşıp bütün takımı da tutuşturan futbolcular da yok mudur. pek tabiidir ki, vardır. hem çok şükür galatasaray takımında da böyleleri var. gelecek günlerin, gelecek maçların nelere gebe olacaklarını şimdiden bilmemize, kestirmemize imkan olmadığından bugün oturup bytom maçlarına çıkacak takımları kurarak üzerlerinde tahlil ve tenkidlere ve içindekilerin namına sayın futbolseverlerimize ve futbol sevmeseler bile milli hislerle bytom maçlarımızı merak edenlere bir kaç laf söylemek isterim.
ellerimizdeki her imkandan azami derece faydalanıp 24.11.962 günkü olimpiyakos maçından hemen sonra en titiz bir hazırlık devresine gireceğiz. istanbul'da 7.11.962 günü yapacağımız üç maçta ise sizlerin bizlerle iftihar etmeniz için sahada didinip çırpınacağız ve büyük allahın inayetiyle oradan mahçup ayrılmıyacağız. inanın o gün galatasaray formalarımızın altlarında sanki milli ofrmalar varmış gibi oynayacağız. ve gelecek seneler aynı yolda ilerleyecek belki beşiktaşlı, belki fenerbahçeli, belki altaylı, belki gençlerbirlikli ve belki de diğer bütün kulüplerdeki futbolcu kardeşlerimize inşallah hayli ilerlenmiş emin bir yol bırakmağa çalışacağız.
7 kasımda mithatpaşa stadında, polonya şampiyonu bytom ile avrupa şampiyon kulüpler kupası ikinci turunun ilk maçını yapacak olan g. saray profesyonel takımı, perşembe sabahı saat 10 da mithatpaşa stadında ilk hazırlık çalışmasını yapacak ve kampa girecektir.
teknik menecer gündüz kılıç bütün futbolculardan büyük maçı göz önüne alarak dikkatli olmalarını istemiştir.
g. saray iki italyan futbolcu alacak
galatasaray kulübü reisi ulvi yenal, «önümüzdeki trasnfer ayında italyadan iki amatör futbolcu trasnfer edeceğiz.» demiştir.
gelecek sene için iç transferimiz diye bir şey yok. artık dışarı ile meşgul olacağız diyen başkan, metinin transfer işi için italyada bulunduğu zaman bazu futbolcularla prensip anlaşmasına vardığını açıklamıştır.
galatasaray kulübü reisi, metin için palermo'ya ödenecek 150 bin lira transfer ücretinin bugün bankaya yatırılacağını söylemiş ve sarı - kırmızılı takım avrupa şampiyon kulüpler kupasında bytom'u yenip üçüncü tura yükseldiği takdirde, teknik menecer gündüz kılıç tarafından hazırlanan prim sistemini, divan heyetinin tasvibinden geçtikten sonra futbolculara ödeneceğini belirtmiştir.
ulvi yenal, ocak ayında yapılacak kongreye kadar galatasaray kulübünün şirket haline gelmiş olacağını da sözlerine ilave etmiştir.
g. saray antrenörü coşkun özarı, polonya şampiyonunun kontrataklarla neticeye gitmek isteyeceğini söylüyor
galatasarya profesyonel takımı antrenörü coşkun özarı «bytom maçında taktiğimiz muhakkak ki lüzumu kadar gol atabilmek için kurulacaktır» demiştir.
hakiki turu atlayan bence polonyadaki ikinci maçta belli olacaktır diyen özarı, «futbolun icap ettiği lüzumlu kaidelerden uzaklaşmayacağız, bu demektir ki, galatasaray takımının müdafaa oyuncuları yine icap ettiği şekilde gol yememek için kalelerini kotuyacaktır, ve ancak lüzumlu zamanlarda forvetteki arkadaşlarına yardım edeceklerdir» şeklinde konuşmuştur. sarı - kırmızılı takımın antrenörü izahatına şunları eklemiştir: «iyi neticenin ancak 11 futbolcumuzun da oyun içindeki oyun disiplinine uymaları ile alınacağına inanıyorum. gol kendi kendine ve zorla olmaz. takım oyuncuları futbol oynamağa birinci dakikadan doksanıncı dakikaya kadar gayret ederlerse, kendi kendilerini gol pozisyonunda bulurlar. bytom takımının lüzumlu defans taktiği yapacağını ve 2-3 süratli forveti ile kontrataklarla gole gitmek isteyeceğini zannediyorum. bunun için defansta lüzumlu markajı yapıp gole gitmelerini önlemek ve kendi kaleleri önünde çok adam toplayarak kuracakları barajı uğur ve tarık'ın kenarlardan getirecekleri toplarla dağıtmaya çalışacağız. şimdi artık bütün imkanlarımızla çalışıyoruz. ancak sahada hakemin düdüğü ile yuvarlanmaya başlayan topa bizim bytomlulardan daha çok hakim olup olamıyacağımız maçtan sonra belli olacaktır. futbolün her türlü süprizlere gebe olacağına inanıyorum.»
sağaçık tarık kutver'in adağını yerine getirmek için dün sabah galatasaray kulübü ikinci reisi rüçhan adlı, teknik menecer gündüz kılıç ve tarık eyüp sultan'a gitmişler ve bir horoz kestirmişlerdir.
antrenman sırasında lifi kopan kaleci turgay şeren bytom maçında takımındaki yerini alacaktır. dün de tedavisine devam edilen şeren yarın hafif çalışmalara başlayacaktır.
bütün futbolcular maçı bekliyor
galatasaray'ın kamp yaptığı tarabya'da bütün futbolcular maçı kazanacaklarını söylemişlerdir.
her sabah ve öğleden sonra tarabya sırtlarında antrenman yapan sarı - kırmızılı ekip, pazartesi ve salı günleri mithatpaşa stadında saat 16 da son çalışmalarını yapacaklardır.
galatasaray kulübünün, yetkili makamları yaptığı müracaat üzerine, bugünkü gakataasaray - bytom maçı radyo ile nakledilmeyecektir.
ancak istanbul radyosu, maça gelemeyen sporseverleri de düşünerek, galatasaray - bytom müsabakasından sonra bu akşam özel bir programla maçın özetini vermeyi kararlaştırmıştır.
avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci tur maçı
g. saray - bytom
polonya ve türkiye şampiyonları saat 15.30'da karşılaşıyor. galatasaray hazır, bytom ümitli
maçı 3 romen hakem idare edecek
galatasaray takımı, avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci eleme turundaki rakibi polonia bytom ile ilk maçını bugün saat 15.30 da mithatpaşa stadında oynayacaktır.
ilk turda dinamo'yu eleyen galatasarayla, panatinaikos'u eleyen bytom romen federasyonuna mensup vasile dimitrescu, toth alexandru ve vasile drug'un idaresinde yapılacka bu karşılaşmaya şu tertipleriyle çıkacaklardır:
galatasaray: turgay - candemir, ahmet berman - suat, ergun, ahmet berman - suat, ergun, kadri - tarık, mustafa, metin, talat, uğur
bytom'lular dün saat 18.35'de uçakla şehrimize gelmişlerdir. bytom kafilesinde idareci olarak staminka belikanovicz, polonya futbol federasyonu azası kalski, bytom şehir meclisinden prezemienski, malik, antrenör hubert skolik ve şu 15 futbolcu bulunmaktadır: szymkowiak, banes, dymarczyk, pierzyma, wieczorek, marks, grezgorczyk, wibkler, kokot, lukoszczyk, kempny, pogrzeba, liberda, jozwiak, anuzok
szymkowiak, metin'i tanımıyor
maç hakkında fikrini soran arkadaşlarımıza bytom'un şöhretli kalecisi szymkowiak, «oyundan sonra konuşurum» demiş ve metin'i tanımadığını ifade etmiştir. polonya'nın şöhretli forvet oyuncusu liverda ise, «turgay'a gol atmanın çok zor olduğunu söylüyorlar, yarın görüşürüz» şeklinde konuşmuştur.
bytom'lular yarın sabah uçakla memleketlerine döneceklerdir. bu hafta oynayacakları lig maçına hazırlanmaları gerektiğini söyleyen antrenör skolik «derhal polonya'ya dönmemiz lazımdır» demiştir.
galatasaray hazır
galatasarayı, zorlu rakibiyle yapacağı müsabakaya hazırlayan teknik menecer gündüz kılıç ve antrençr coşkun özarı, bytom'un iddiasını kabul etmekle beraber «bu maç için herkes birbirine inandı. eğer üzücü bir netice alacak olursak, bu, ya rakibimizin üstünlüğünden veya futbolun garip cilvesinden ileri gelecektir» şeklinde konuşmuşlardır.
kamp halinde bulunan ve dün de mithatpaşa stadında taktik antrenmanına çıkan sarı - kırmızılılar maçın neticesinden ümitli görünmektedirler. takımının kalesini koruyacak olan turgay arkadaşları adına şunları söylemiştir: «dinamo'yu eleyerek yükseldiğimiz bu turda da bizden başarı bekleyeni üzmemeye çalışacağzız. takımımız bytom'a karşı iyi hazırlanmıştır. bize güvenebilirsiniz.»
bölge müdürlüğü bütün yurtta heyecan uyandıran galatasaray - bytom maçına gösterlen alakayı göz önünde tutarak yeni inşa edilen açık tribünlere de seyirci alınmasını kararlaştırmıştır.
galatasaray - bytom arasındaki revanş karşılaşması 18 kasımda bytom şehrinde yapılacaktır.
bytom ve galatasaray avrupanın iki büyük takımı olduğu için yapacakları maçın çekişmeli geçmesi beklenir. galatasaray hakkında itiraf edeyim ki etraflı bir malûmata sahip değiliz, ama sert ve süratli futbol oynadıklarını biliyoruz. takımın içinde yıldız futbolcuların da mevcut olduğunu öğrendik. bize gelince kollektif bir sistem içinde neticeye gideriz. bytom halen formda bir ekiptir. yabancı bir sahada oynaması her ne kadar bir dezavantaj ise de bytom dış karşılaşmalarda daima muvaffak olmuştur. türk futbol seyircisine güzel bir maç göstererek atina'da olduğu gibi sahayı alkışlarla terketmek amacındayız.
«diyorlar ki, vistül nehri kıyısında, santral stadında polonya'yı yenmek zordur. çünkü jean sobjevski'nin ruhu gençlerimizi kamçılayacak ve onları asla mağlûp ettirmeyecektir.» 19 mayıs 1957
yukarıdaki satırlar, polonya'yı varşova'da 1-0 yenişimize ait eski bir hatıra... jean sobjevski ise polonyalıların milli kahramanı... fakat onun ruhu, bir çığ halinde bir anda kükretiveren ay - yıldızlı onbiri varşova'da hezimete uğratmaya kafi gelmeyecekti...
milli müsabakalarda, milli ruhun ve maneviyatın değeri büyük. ancak ne olursa olsun bizce o gün bu sözleri söyleyenler ihtiyarzu konuşmulkardır. biz de diyoruz ki, yıldırım'ların, kanuni'lileri, mithatpaşalıların ruhu bizi koruyacaktır... fakat gayret göstermemiz, çalışmamız, didinmemiz ve maç gereken ehemmiyeti vermemiz şartıyla...
zira, sadece maneviyat, madde dünyasında başarıya ulaşmak için kafi bir sebep olmaz. bu bakımdan futbol tekniği, takım kuvveti ve şöhretleri meçhûl polonya şampiyonuna karşı galatasarayın, işi ciddiye almasını tavsiye ediyoruz.
mithatpaşa'da bugün elde edilecek farklı bir galibiyet, galatasaray'a ilk defa bir türk takımının üçüncü tura yükselmek şerefini kazandırabilecektir. bu şeref ise, hepimizin olacaktır...
kaç gündür, galatasaray - bytom maçının hazırlığı ile uğraşıyoruz.
sabah gazeteye geliyoruz: maç. akşam gidiyoruz: maç... öylesine girmişiz ki işin içine...
gündüz kılıç ve coşkun özarı, zihinlerinin bizimkinden fazla yorulduğunu, gönüllerinin galibiyet ümidiyle bizimkinden fazka dolup, taştığını iddia ederlerse, haksızlık etmiş olurlar. galatasaray onların değil, hepimizin...
bizim serviste, sadece 1963 yılının, sadece mithatpaşa'nın, sadece istanbulun, sadece galatasaray'ın değil, bütün memleketin, maçını konuşa konuşa 7 kasımı getirdik... herkes bir şey söyledi. şöyle yazalım, böyle yazalım. yavuz bayraktar «çocukları aşka getirelim» dedi. «haydi arslanlar diye, manşet atalım» namık sevik ve halit kıvanç ise şöyle konuştular: «5 kalemden maç tahmini yapalım» teklifler birleşti ve başladık yazmaya. uykuları kaçan karikatüristarkadaşımız bedri de fırçasıyla aramıza girince 5 kalem oluverdik...
bilirsiniz, 5 kalem, milliyet'in büyük maçlardan sonraki görüşünü ifade eder... ha maçtan evvel, ha maçtan sonra... bütün memleketin galatasaraylıdan fazla galatasaraylı olduğunu, heyecan dolu bir günün ertesini bekleyemeyecek kadar aceleciyim ben... yarınki yazımı da şimidden yazıyorum. galibiyetin şerefine...