halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
"metin geliyor, metin..." maçlarda öyle bağırırlardı, ama bu kez gerçekten geliyordu metin.. duygusal bir insan olan metin oktay, italya'da başarılı oyunlarına karşın, memleket ve dostlarının özlemi içinde dönmeye karar vermiş ve dönmüştü.. avrupa şampiyon kulüpler turnuvası'nda galatasaray için mükemmel bir dopingti bu..
gerçekten galatasaray romen takımı dinamo'yu 1-1 ve 3-0'lık sonuçlarla elerken, metinin varlığı önemli rol oynamıştı. dört golden ikisi onundu.
galatasaray'ın rakibi bugün m. paşa'da antrenman yapacak
mithatpaşa stadında yarın galatasarayla avrupa şampiyon kulüpler kupasındaki ikinci maçını oynayacak olan bükreş dinamosu dün gece trenle şehrimize gelmiştir.
sirkeci garında galatasaray idarecilleri, romen konsolosluğu ve basın mensupları tarafından karşılanan dinamo kafilesinde biri romanya futbol federasyonundan olmak üzere. 3 antrenör, 3 idareci ve 20 futbolcu bulunmaktadır.
kafile başkanı petruşamanul, sofya'da levsky ile 1-1 berabere kalan dinamonun çok iyi bir oyun gösterdiğini belirtmiş ve yarınki maç hakkında sorulan suallere «sporcular ve idareciler maç saatinde konuşurlar.» cevabını vermekle yetinmiştir.
dinamo'nun iki antrenörü ve futbolcuları galatasaray maçı hakkında bütün ısrarlara rağmen beyanat vermemişlerdir. antrenör dimitrescu sofya'da oynayan tertibi bozmayacağını ve bükreş'te sol bek oynayan ivan'ın yerine constantinescu'nun konulacağını açıklamıştır. dinamo galatasaray'a karşı şu tertibiyle çıkacaktır: «datcu - popa, constantinescu - alexandre vasile, nunveiller iii, stefan - pircalap, varga, ene ii, eftimle, angel (ungroi)»
dinamo takımı bu sabah saat 10 da mithatpaşa stadında antrenman yapacaktır.
dinamo maçının hazırlığına devam eden galatsaray dün sabah mithatpaşa stadında bir antrenman daha yapmıştır.
yeniköy kampında tam bir istirahat halinde bulunan sarı - kırmızılı futbolcular bükreş'te 1-1 berabere kal söylemektedirler. takım kaptanı turgay arkadaşları adına şunları söylemiştir: «romanya şampiyonu ile bükreşte, hakikaten olağanüstü bir oyundan sonra berabere kaldık. oyun tarzımız tamamen defansif idi. hazırlanmış ve kondüsyon bakımından bizden üstün olan tomenleri burada yenmek mecburiyetindeyiz. zira, her kulüp taraftarının bizi candan alkışlayacağına inanıyoruz. alacağımız netice her türk'ü memnun edecektir.»
avrupa şampiyonasının çetin maçı: g. saray - dinamo
maç saat 17 de, iki takım da bükreş tertibi ile oynuyor
galatasaray ve dinamo futbol rakımları, avrupa şampiyon kulüpler kupası ilk tur eleme maçının ikincisini bugün saat 17 de mithatpaşa stadında oynayacaklardır.
geçen hafta bükreş'te yapılan ve 1-1 berabere biten karşılaşmanın rövanşı mahiyetindeki bugünkü maçta galip gelen taraf ikinci tura iştirak etme hakkını kazanacak, beraberlik halinde ise, maç tarafsız bir sahada üçüncü defa oynanacaktır.
her iki tarafın birbirini elemek için yapacakları mücadelenin zevkli ve çekişmeli geçeceği tahmin edilmektedir. saha ve seyirci avantajına sahip olan sarı - kırmızılı takımın galibiyet şansı daha yüksek görülmektedir. romen kafilesi ile birlikte müşahit sıfatı ile şehrimize gelen, federasyon başantrenörü angelo nikolescu, «benim kanaatimce ciddi bir maç olacak. her iki takım da aynı şansa sahip. saha avantajı diye bir şey yok. stad geçen senekinden güzel, fakat sahanın içi hiç de iyi değil. arzum galatasaray'ın ne şekilde futbol oyandığını görmek, çünkü bükreş'te sadece tamamen müdafaaya çekilmiş bir galataasaray seyrettim ve hiç bir şey anlamadım. metin çok iyi bir oyuncu, bütün romen seyircisinin hoşuna gitti. herhalde seyircileriniz de bugün iyi oynıyan tarafı alkışlayacaktır.» demiştir.
nikoluscu, bükreş'te bulgar haekmin verdikleri penaltı cezası haklı mıydı sorusuna «benim gördüğüm pozisyonda turgay ortada top yokken itti. tabii bu hareket de penaltıydı» şeklinde cevap vermiştir.
not: yazıda bu turu geçen takımın 2. tura yükseleceği yazılmış ama bu ön eleme turudur ve 1. tura yükselecektir.
galatasarayın dün mithatpaşa stadında yaptığı antrenmanda arzulu çalışması ile dikkati çeken santrfor metin oktay, «sadece tur atlamayı düşünüyorum» demiştir.
milli futbolcu, revanş maçı için iyi çalıştıklarını belirtmiş ve «bütün arkaraşlarımız arzulu ve hırslı oluşu ümidimi çok arttırıyor, inşallahj düşüncemde yanılmam» şeklinde konuşmuştur.
romenlerin dün sabah mithatpaşa stadında yaptığı çalışmayı müteakip sarı - kırmızılılar da hafif bir antrenman yapmışlardır.
günlerdir bugünkü maç için hep beraber hazırlanıyoruz. sizler iyi bir futbol, heyecanlı bir maç seyredebilmek, sonunda türk futbolu için övünebilmek, bizler ise vazifelerimiz yapabileceğimizden çok yaparak sizlere mahçup olmamak için... çünkü biliyoruz ki biz bugün sadece galatasarayın değil hepiniziniz. hepinizi bizle beraber hissetmek en büyük kuvvetimiz olacaktır zaten... emin olun ellerimizden gelenden fazlasını yapmağa çalışacağız. fakat futbol bu... iyi niyetlerimize rağmen gene de sahada hatalı, zayıf davranışlarımız olacaktır. unutmayın ki işte asıl o zamanlar muhtacız sizlere, kıymetli teşviklerinize. kusurlarımızı çok, pek çok iyi olmak istemenin tabii tutukluklarını bağışlayın ve kendiniz zorlıyarak da olsa bizleri alkışlayın. şimdiden hepinize teşekkürler eder, hepinizi saygı ve sevgi ile selâmlarız.
15.9.962 - yeniköy
not: yazının altında antrenör, menajer ve tüm futbolcuların imzaları var...
bu, 40 küsür yıldanberi türk çocuklarının zafer sarkışıdır. sıkışıp sıkışıp da parladığımız... heyecandan kasılıp da, rahatlayıverdiğimiz her zaman, bu marşı söyledik biz, kırk yıldır...
işte dünkü maçın son dakikalarında gene hep beraber bu marşı söylüyorduk. gslatasaraylısı, fenerbahçelisi yoktu... «yürüyelim arkadaşlar...»
parlayan ümit
daha ilk dakikalarda ümit yıldızı parlamıştı bizim için. metin sağdan soldan aldığı toplarla dinamo müdafaasını karma karışık etmeğe başlamıştı bile... ve uğur, ve talât, ve mustafa, ve diğerleri bir büyük rahatlık içinde idiler.
ama beşinci dakikada önce candemir'in, sonra ergun'un, daha sonra da turgayın duraklamaları ile golü az daha galatasaray yiyordu. bereket versin tratlia'nın vurduğu top turgayın göğüsüne çarptı ve ikinci pozisyon da auta gitti.
sonra tekrar galatasaray... 11 inci dakikada tarık şiir gibi bir hareketle sıyrıldı, ortaladı. metin aldı. evirdi, çevirdi. döndü. vurdu. yerden elli santim ya kalktı ya kalkmadı top ve kurşun gibi. tam kale önünde nunweliler sağa doğru planjon yaparak elle kesiyor. penaltı, metin penaltının en güç tarzını denedi nedense... kalecinin sağından ve topu yerden havaya kaldırarak çaktı. top içeri girdi ama, çok yürekler hopladı doğrusu.
devam eden korku
galatasaray rüzgar üstünde oynuyor. romenler kapalı bir defans deniyor. ve top çok defa sarı - kırmızılıların ayağında. rahat, temiz, sâkin. top vermiyorlar adeta... ama yazık ki bu üstün dakikalar boşuna geçti galatasaray için.
oyun ilerliyor, ikinci gol olmuyor henüz. bir korku büyüyor içimizde. «acaba ikinci devrede romenler taktik değiştirirlerse bu üstünlüğü - saha, oyun ve skor üstünlüğünü - koruyabilecek miyiz?» diye.
oyun ilerliyor ve oldukça garip bir hakem seyrediyoruz. bu zat tarafsız bir hakem değil... önemli, önemsiz birçok şeylerde bizimkilerin lehine çalıyor düdüğünü... hoppalaa! bu da ne demek ola? bir hafta önce bükreş'te bir vatandaşının yaptığı işin telafisini mi arıyor nedir? halbuki sarı - kırmızılıların da böyle bir hakemle değil, bükreşteki hakemle bile maçı kazanabilecek durumları var bugün.
devrenin bitmesine iki dakika kala suat'ın hiç de kasıtlı olmayan bir faulünde hakem suat'ın lehine serbest vuruş verince tratlia'nın suat'e işaretle «bu adam deli galiba» deyişi var ki... komedi.
suat lazım değil mi?
ikinci devreye çıkarken galatasarayda bir değişiklik bekliyoruz. işte dediğimiz şu: sahada suat'la candemir'in görevlerinin değişmesi. çünkü ilk devrede romen soliçi ungroi ikinci bir santrfor gibi ileri oynuyor ve solaçık eftimle bir orta saha adamı gibi geri kalıyordu. tabii suat da adamı ile birlikte ergun'un üzerine düşerken candemir kendi adamı ile birlikte mustafa'nın etrafında dolaşıyordu. halbuki böyle bir maçta iki yan hafın hücumcular arasına karışıp çok şeyler yapması gerekirdi. belki de romenleri, suat'ı geriye mıhlamak için bu çareye başvurmuşlardı.
bu hal ikinci devrede değişmedi. demek ki sarı - kırmızılı takım bunda bir mahzur görmemişti. (!)
ve kat'i zafer
devre başlar başlamaz uğur ortalardan söküp getirdiği topu sola metine geçirmişti. metin solbeki ekarte etti. ortaya girebilirken, aksine daha da sola kaydı, kaydı. ve vurdu. biz metin'le birlikte böyle çaprazdan ne goller atmtık ama... bu seferki tutmadı. kaleci karşılıyor.
aradan beş dakika geçmeden metin'in yuvarladığı topla tarık çizgi üzerine indi, ortaladı. yatarak elleri arasına aldığı topu datcu bırakınca, sahanın en iyisi olan uğur inanılmaz bir soğukkanlılıkla topu kaleye attı.
artık türkiye şampiyonu için ikinci tur görünüyordu.
maç gittikçe sertleşiyor, hakem gittikçe bozuluyor. galatasaray gittikçe coşuyordu. ve tribünler bağırıyordu: üç... üç... üç...
beklenen «üç» 79. dakikada geldi. hem de ne geliş... mustafa ceza çizgisi üzerinden sağa yuvarladı topu. kaleci fırladı. tarık da... ikisi birlikte yetiştiler topa. daha cesur, daha şeytan, daha atik olan alır gider bu topu.. ve tarık da kaldı tabii. kalecinin burnunun dibinden topa ustalıkla bir dokuverişi var ki...
şimdi artık her şey bitmişti. romanya şampiyonu için... türkiye şampiyonu içinse «dağ başını duman almış» şimdi başlıyor.
bugün tedavi olmak üzere batı almanya'nın bonn şehrine gidiyorum. ayrılığımız ne kadar sürer bilemem. kısa da olsa, uzun da olsa sizleri özleyeceğim.
bana, bu sütüunlarda sizlerle tekrar kucaklaşma fırsatını verenlerin kimler olduğunu tahmin edersiniz. galtasaraylılar... maçı radyodan dinledim. başından sonuna kadar... metin penaltı noktasına doğru ilerliyor diyordu spiker. sanki tribündeydim. ellerimi birbirine kenetledim. heyecanlanmıştım. vurdu topa metin...radyodan bir uğultu yükseldi... tribündeydim sanki. ağların sarsıldığını, sarı - kırmızılı formayı giyen futbolcuların deniz tarafındaki kalenin önünde seviçten kucaklaştıklarını görüyordum. metin'i parçalarcasına bir kucaklaşmaydı bu... galatasaray dinamo'yu eziyordu. bilhassa ikinci devrede. itiraf edeyim; uğur ikinci golüğ attıktan sonra rahatladım... bilirim avrupa şampiyon kulüpler kupasındaki maçların heyecanını, galatasaray kazanmıştı. kazanmak hakkıydı. nihayet, tarık büyük maçın büyük golünü alkışlatıyordu.
bu, hakikaten büyük bir netice, büyük bir başarıydı. maça giytmiş olsaydım, sahaya iner hepsini, hepsini kucaklar «aferin sizlere» derdim. «ne güzel temsil ettiniz bizi...»
yolculuğum büyük galibiyetin sevinci ile başlıyor. bu küçük veda ve tebrtik mesajımın kabulünü rica ederim. sevgilerimle...
maçın hakemi, bitiriş düdüğünü çaldığı zaman, galatasaraylı futbolcular, sadece seyircilerimizin yardımlarıyla büyük maçlarını açık farkla kazanmış bulunuyorlardı.
türk futbolunu, temsil haklarını ilk turda gurur verici bir şekilde kullanmışlardı. dışarlarda galatasarayı bilen kaç kişiv ardı ki? şimdi diyecekleri şey «bravo türklere, romenleri eleyivermişler» olacak. halbuki, galatasaraylıların bükreşdeki şahane direnişlerinden ve galibiyetin eşiğimden dönüşlerinden sonra bu maç büsbütün zorlamıştı. çelikten âsap, demirci körüğü gibi ciğer ve mehmetçik gibi mücadele gerekiyordu. en mühimi de sahadaki oyunun gidişine uyarak daima kalıp ve düşünce değiştiren bir rakip vardı karşılarında. dinamolular maçın başında üçüncü bir maçı garantiye almak için adamakıllı kapanıp ve ilk önce gol yememek azminde idiler. birinci gol onları beraberliğe erişmek gayesi ile bir hayli ofansif düşünmeğe zorladı. bu zaman bence maçın en kritik anlarıydı. zira bu sefer galibiyeti kaçırmamak için iyice endişelenen ve tutuklaşan galatasaraydı. fakat ikinci ve üçüncü goller meseleyi kökünden hallediverdi. galatasaraylı futbolcuların hemen hepsi olağanüstü bir oyun disiplini ile evvelden konuşulanlara harfiyen uydular. takdire şayan bir mücadele gücü gösterdiler. isim saymayacağım, onları teker teker ayırıp öğmeğe çalışmayacağım. türk futboluna hep beraber unutulmayacak bir hizmet görmüş olan o onbir galatasaraylı bence hep beraber anılmalı ve alkışlanmalıdır.
sarılmalara, öpüşmelere bakılırsa, bir «dostluk maçı» idi. ama itişmekle, tekmelemelere bakılırsa...
bir tezadı seyrettik dün mithatpaşa'da. yapan, yapıldığını gören hakeme kızıyor, sonra yerde yatanla öpüşüp kucaklaşıyordu. bu garip tablo içersinde sporseverler memnun, hakemler seyirciler için sempatik, misafirler için ise son derece antipatikti. hani insan bir ara, bunun resmi bir müsabaka olduğunu unutuyor ve işi bu derece hafife alan rakiplerin bir atraksiyon yaptığı hükmüne varıyordu. sahnenin baş artisti ise kadri idi. ilk bakışta kadrinin taşkın bir çocuğu andıran hareketleri, sevimli gelmişti bizlere... ama son dakikada attığı tekme, az önce rakiplerine - kerbala misali sahada - su verecek kadar gösterdiği centilmenliği gölgelemişti. galatasaray iyi oynadı. haklı bir galibiyet aldı. hatta «galatasarayı türkiyede seyredeceğiz» diyen romen idarecileri dahi, maçtan sonra sarı - kırmızılıları doya doya seyrettiklerini ifadeden kaçınamadılar. doğrusu galatasarayın böylesine iyi oynadığı bir maçtan çıkarken, hatırımızda hiç bir kötü puanın kalmamasını ne kadar arzulardık.
romanya şampiyonunun sadece adı «dinamo» idi. sahada ise, gerçek bir «dinamo» kudretiyle işleyen, yalnız galatasaray oldu.
ve dün sarı - kırmızılı takım bir maç kazanmakla kalmadı. «şam piyonlar şampiyonası»'nda kendisiyle birlikte futbolumuzu de bir tur yükseltmiş oldu.
evet, bir maçtan ibaret değildi kazanılan. türk futbolunun, metin'i tekrar kazandığını gösteren bir maçtı bu... hemen onun yanında da, bir «uğur»'lu kazanç iftihar yarattı. artık «uğur» adında, ideal takım oyuncusu bir futbolcudan da bahsedebilirdik. dinamo belki umulan kuvvette değildi ama, galatasaray'ın arzulanan güzellikte oynaması karşısında romanya şampiyonunun şansı zaten kaybolmuştu. sarı - kırmızılılar bir «şampiyon» gibi oynadı ve bir «şampiyon» gibi kazandılar. galatasaray'ın başarısıyla, türk futbolunun de galatasaray'la övüneceği bir maçtı hasılı...
balkan memleketlerinde bir hayli maç takip eden bir gazeteci olarak dinamoya karşı elde edilen bu başarıyı 3-0'ın çok üzerinde değerlendirmemiz lâzım. futbol olarak da tabii...
daha bir sene evvel dünkü dinamoluların 7 sinin yer aldığı romen milli takımına 4-0 yenilişimiz, aynı adamların ankara'da milli takımımızı 1-0 yenişleri, fenerbahçe'nin levskiye 4-0 kaybedişi... eski defterleri açsak da, kapatsak da balkan takımlarına karşı bundan daha net ve parlak bir çıkışımız yok.
galatasaraylılar bükreş'te ikinci tura doğru kuvvetli bir hamle yapmışlardı. hamleyi burada tamamladılar. galibiyet her cephesiyle alkışlanmaya değerdi. dün herkesin galibiyetine alkış tuttuğu sarı - kırmızılı onbiri ikinci turda da zorlu rakipler bekliyor. galatasaray ilk turdaki başarısını önümüzdeki mücadele devresinde de tekrarlayabildiği takdirde, avrupa şamnpiyon kulüpler kupasında türk futbolunun da hatırlanacak bir yeri olur... sevinçliyiz, övünüyoruz...