antrenör gündüz kılıç feriköy takımı antrenörlüğünü kasımpaşa maçından sonra bırakacağını söylemiştir. kılıç sözlerine şuınları ilâve etmiştir: «feriköy'e minnettarlığımı hiç bir vakit unutmıyacağım. çünkü feriköyyün kıymetli idarecileri spor hayatıma yeniden başlamama ön ayak oldular. feriköylü taraftarlar her zaman bana inandılar ve sevgi gösterdiler. feriköylü futbolcular ise bütün bir mevsim boyunca beni bir gün bile kırmadan, zevjke, şevkle çalışarak bana antrenörlük hayatımın en tatlı mevsimlerinden birini geçirttiler. bunun içindir ki, hepsine minnettar ve müteşekkirim. yalnız kendilerine verdiğim söz dolayısiyle değil hepsini içten sevdiğim için onlardan ayrılmadım. galatasaray'da vazife aldıktan sonra işlerimin çokluğu ve yorgunluklarıma rağmen feriköyü bir gün olsun ihmal etmedim. kısacası ben artık kendimi hakiki bir feriköylü adediyorum. yalnız beni yetiştiren kulübüm galatasaray önümüzdeki mevsik çok fazla çalışmamıza muhtaç olduğundan gelecek mevsim feriköyü güvenilir ellere tevdi etmek mecburiyetinde kalacağım. fakat hiçbir vakit feriköyden alâkamı kesmiş sayılmayacağım. feriköyün başında bulunan idarecileri ve çalıştırıcıları arzu ettikleri takdirde her türlü yarımı seve seve yapacağım. zaten kıymetli arkadaşım hüeyin arıkla bu mevzuda tamamiyle mutabık bulunuyoruz. sırf ligler bitinceye kadar feriköyü bırakmama sözümü yerine getirebilmek için galatasaray'la avrupa turnesine bile gitmeyeceğim. kasımpaşa maçından sonra vazifemi çok güvendiğpim arkadaşlarıma devrettikten sonra resmi olmasa da daima feriköyün hizmetinde kalacağım.»
23 nisan 1960 tarihli milliyet'teki haberde feriköy antrenöçrü gündüz kılıç'ın son maçının bu maç olduğu haberi var ama 27 nisan 1960 tarihli milliyet'te ise gündüz kılıçın bundan bir önceki maç olan beşiktaş maçında takımı bırakacağı ve sonraki maçlarda takımı umumi kaptan hüseyin arık'ın çalıştıracağı haberi var...
örfî idare kumandanlığı izin vermediği takdirde ankara ve istanbul'daki maçların izmir'e alınması düşünülüyor
maçlar oynanmazsa bu haftaki spor-toto iptal edilecek
örfi idare kumandanlığının dün yayınladığı ilk tebliğle bütün kapalı ve açık yerlerdeki toplantılar yasak edilmiştir. buna göre yarın ve obürgün şehrimizde ve başkentte oynanması gereken milli ve mahalli lig maçlarıyla, yarın gece spor sarayında yapılması icabeden iran - türkiye serbest güreş temasının ve diğer bütün spor temaslarının tehiri icabetmektedir. ancak örfi idare kumandanlığının yeni bir tebliğiyle spor müsabakalarına müsaade etmesi ihtimali mevcuttur.
örfi idarece spor temaslarına müsaade olunmadığı takdirde milli ligin devamını temin için istanbul ve ankaradaki müsabakaların izmir'de oynanması da düşünülmektedir. nitekim futbol federasyonu başkanı faik gökay «durumun henüz aydınlanmadığını. kesin kararın bugün verileceğini, örfi idareden spor temaslarına izin verilmediği takdirde milli lig maçlarının izmirde yapılması cihetine gidileceğini» bildirmiştir.
beden terbiyesi umum müdürü mehmet arkan da alâkalı makamlarla bugün temasa geçileceğini, maçlar tehir edildiği takdirde bu hafta oynanan spor - toto kuponlarının iptal edileceğini ve ödenen paraların sahiplerine geri verileceğini bildirmiştir.
üç şehirde millî ve mahallî lig maçları ileri bir tarihe tehir edildi. davis kupası tenis müsabakaları yapılmıyor
türk-iran güreş millî teması adana'ya alındı
spor-toto'nun 6. hafta kuponları tehir maçları sonunda değerlenecek
örfi idare komutanlığınca bugün ve yarın şehrimizde ve ankara'da oynanması icap eden milli lig, profesyonel mahalli lig ve amatör küme maçları ile türk-iran güreş temasları ve davis kupası tenis eleme müsabakalarına müsaade edilmemiştir.
beden terbiyesi umum müdürlüğü dün akşam bu hususta aşağıdaki tebliği yayınlamıştı.
30 nisan ve 1 mayıs tarihlerinde istanbul ve ankara'da fikstür gereğince oynanacak olan milli lig ve profesyonel küme mahalli lig maçları, görülen lüzum üzerine ileride belirtilecek bir tarihe tehir edilmiştir.
a) altıncı hafta spor - toto biletleri 30 nisan ve 1 mayısta izmir'de oynanacak olan 2 maç ile mezkûr tehir maçları sonunda değerlendirilecektir.
b) bilet hâmillerine ve ilgililere bu husus bilhassa önemle duyurulur.
ankara ve istanbul maçlarının yapılmasi için ilgili teşebbüs
beden terbiyesi umum müdürü mehmet arkan ve futbol federasyonu başkanı faik gökay ankara ve şehrimizdeki millî lig maçlarının örfi idare bölgeleri dışında kalan eskişehir ve bursa'da devam edilmesi için dün alâkalı makamlarla teşebbüse geçmişlerdir. teşkilât, istanbul maçlarının bursaya, ankara maçlarının da eskişehir'e alınmasını teklif etmiş fakar mezkûr teklif alâkalılarca kabul edilmemiştir. bu sebeple dün şehrimize gelmiş olan izmir altınordu takımı izmir'e, ankara'ya gitmiş olan beykoz ve adalet takımları da bugün şehrimize döneceklerdir.
izmirde de maçlar tehir edildi
izmir kulüpleri maçlarının manisaya alınmasını istemişlerdir. futbol federasyonunun çarşamba günü oynanması icap eden beşiktaş - f. bahçe maçının izmir'de yapılması teklifi de vilâyetçe müsbet karşılanmamıştır.
beden terbiyesi umum müdürlüğünün tebliğinden sonra dün izmir'de de bu hafta yapılacak olan milli lig maçlarına vilâyetçe müsaade edilmemeiştir. bu sebeple izmir'e alınması düşünülen türkiye - brezilya davis kupası tenis maçlarının da yapılması imkânsız hale gelmiştir.
futbol federasyonu, milli ligin örfi idare bölgeleri dışında kalan bursa'ya alınması için bugün alâkalı makamlara müracaatta bulunacaktır.
federasyon bu mevzudaki görüşünü açıklayan başkan faik gökay «milli lig maçlarını bitirmek mecburiyetindeyiz. bunun için de en uygun tarafsız saha bursa olacaktır» demiştir.
futbol federasyonu başkanı milli ligin bursaya nakli ile ilgili teşebbüs müsbet bir netice verdiği taktirde, durumun kulüplere bildirileceğini sözlerine ilâve etmiştir.
ancak, federasyon fenerbahçe ile beşiktal arasındaki müsabaka gibi hâsılat getirecek maçların bu yeni şeklin dışında kalması kararındadır. milli ligin bursa'ya naklindeki maksad daha ziyade kümeden düşecek kulüplerin durumunu tesbit ve baraj maçlarının biran evvel başlamasını temindir.
milli ligin izmir'e alınması muhtemel izmir, hususî
izmir beden terbiyesi bölge müdürü hilmi mergen de bugün beden terbiyesi umum müdürü ve futbol federasyonu başkanı faik gokay'la temasa geçecektir. önümüzdeki hafta bütün milli lig maçlarının izmirde oynanması için teklifte bulunulacaktır. bu arada fenerbahçe - beşiktaş maçının da alsancak stadında oynanması ihtimali kuvvetlidir. futbol federasyonu başkanı faik gökay'ın kararından sonra maçların izmirde oynanıp oynanmıyacağı belli olacaktır.
umum müdürü arkan ve federasyon başkanı faik gökay, ankara valisi ve örfi idare kumandanı ile görüşecektir
ankara, hususî
örfi idare kumandanlığınca geçen hafta tehir edilmesi uygun görülen milli ve mahalli lig karşılaşmalarının önümüzdeki hafta oynanabilmesini teminen umum müdürlük ve federasyon tarafından bâzı teşebbüslere geçilecektir.
bugün beden terbiyesi umum müdürü mehmet arkan, futbol federasyonu başkanı faik gökay, ankara beden terbiyesi bölge müdürü ziya ozan, önce beden terbiyesi bölge başkanı vali dilâver argunu ziyarette milli ve mahalli lig karşılaşmalarının oynanabilme konusunu müzakere edeceklerdir. billâhare vali argun'un da tavassutu ile örfi idare kumandanlığı nezdinde teşebbüse geçilecektir.
beden terbiyesi umum müdürü ve federasyon başkanı aynı teşebbüse istanbul örfi idare kumandanlığı nezdinde de girişeceklerdir. ancak maçlara ankarada müsaade edilir, istanbulda edilmezse o taktirde istanbulda oynanması gereken karşılaşmalrın bursaya alınması ihtimal dahilindedir.
umum müdür ve federasyon resinini dün maçların oynanmasına dair müracaatı, örfi idare kabul etmedi
ankara, hususî
beden terbiyesi umum müdürü mehmet arkan ve futbol federasyonu reisi faik gökay, milli ve mahalli lig maçlarına müsaade edilmesi için örfi idare komutanlığı nezdinde bir teşebbüse geçmişlerdir.
örfi idare kumandanı bu haftaki maçların da oynanmasına müsaade etmediğini bildirmiştir. umum müdür ve federasyon başkanı bu durum karşısında şehrimizde ve istanbuldaki milli lig maçlarının daha fazla tehire uğramamasını temin etmek maksadı ile müsabakaların örfi idare dışındaki şehirlere alınmasını temin etmek için çare aramaktadır. federasyon başkanı faik gökay «bu teşebbüslerin en geç önümüzdeki hafta içinde müsbet bir neticeye bağlanabileceiğini» söylemiştir.
izmir'de maçların yapılmasına müsaade verildi
izmir, hususî
vilayet bu hafta milli ve mahalli lig maçlarının oynanmasına müsaade etmiştir. beden terbiyesi umum müdürlüğü dün bölge müdürlüğüne resmi bir yazı ile durumu bildirmiştir. tehir edilen altay - izmirspor karşılaşması ile maçlara devam edilecektir.
ankara'da maçlara izin çıktığı takdirde istanbul maçları izmir'de oynanacak. federasyon reisi yarın şehrimize geliyor
futbol federasyonu, alâkalı makamlardan izin alındığı takdirde milli lig maçlarını 25 mayıs tarihine kadar bitirmek kararındadır.
başkan faik gökay birkaç günden beri devam eden teşebbüsler hakkında şu izahatı vermiştir: «örfi idare kumandanlığı müsaade verdiği takdirde, ankara maçlarını ankara'da istanbul maçlarını ise izmir'de oynatmak suretiyle milli ligi 25 mayıs tarihine kadar bitirmiş olacağız» demiştir.
gökay izmir valisinin kendi bölgesindeki milli lig maçlarının oynanmasına izin verilmesi üzerine bu şeklin düşünüldüğünü ve teşebbüslerden müsbet bir netice alınacağından ümidli buılunduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
gökay istanbul'a geliyor
faik gökay yarın şehrimize gelecek ve sabah federasyon toplantısına riyaset ettikten sonra saat 11.00 da teknik komite ile milli takım hazırlıkları hakkında görüşeceltir. fökay, daha sonra federasyon bürosunda muhtelif kulüp temsilcileriyle bir toplantı daha yapacaktır.
gökay istanbul maçlarının izmirde oynanması için bugün şehrimide alakalı kulüp temsilcileri ile görüşecektir
futbol federasyonu başkanı faik gökay fenerbahçe, vefa, feriköy, kasımpaşa ve yavuz sultan selim kulüplerinin selâhiyetli idarecilerini saat 14.00 de mithatpaşa stadındaki federasyon bürosunda bir toplantıya davet etmiştir.
ilk dört kulüp temsilcilerine yapılan bu davet, federasyonun 23 mayısa kadar bitirmek kararında olduğu milli ligin istanbul maçlarının izmir'de oynanması ile alakalıdır.
gökay, izmir kulüpleriyle ve kendi aralarında maçları olan bu kulüplere durumu bugün tebliğ edecek ve görüşlerini öğrenecektir. yavuz sultan selim takımı ise türkiye amatör grup şampiyonluğunda izmit kağıtspor takımıyla karşılalaşacak bir saha aramaktadır.
istanbul kulüpleri milli ligin istanbul maçlarının izmir'e nakil teşebbüsü hususunda henüz bir karara varmamışlardır. kendileriyle görüştüğümüz idareciler «futbol federasyonu reisi ile konuştuktan sonra görüşümüzü açıklayacağız» demişlerdir.
futbol federasyonu reisi faik gökay, istanbul'da yapılacak milli ve mahalli lig maçlarının bursa, eskişehir ve adapazarı'nda, ankara karşılaşmalarının şse örfi idare kumandanlığının izin vermemesi hâlinde konya'da yapılacağını söylemiştir.
dün şehrimize gelerek kulüp temsilcileri ile görüşen gökay temasları hakkında şu izahatı vermiştir: «milli lig müsabakalarını federasyonumuz 25 mayıs tarihinde bitirmek kararındadır. bunun için kulüp temsilcileri ile lüzumlu konuşmaları yapmış bulunuyoruz. bütün bu konuşmalarımızın neticesi kulüplerimizin anlayış göstermeleri ve bölge başkanlarının yardımları sayesinde, pazartesi günü basın yoluyla efkârı umumiyeye milli lig ve totoda yer alan mahalli lig maçlarının fikstürünü sunmak imkânını bulmuş olduk.
bu durumda milli lig 25 mayısta sona ermiş olacak, terfi ve tenzil müsabakaları da 12 haziran tarihinde nihayete erecektir. baraj maçlarının yeri de önümüzdeki günlerde federasyonca ilân edilecektir. bu maçlar bu sene bursa, konya ve veya eskişehirde yapılacaktır.»
maçların programı
dün yapılan toplantıdan sonra spor - totonun altıncı haftasında yer alan milli ve mahalli lig maçlarının programı şu şekilde tesbit edillmiştir:
14 mayıs cumartesi
bursa'da: vefa - altınordu, fenerbahçe - göztepe
ankara veya konya'da: hacettepe - adalet, gençlerbirliği - beykoz
15 mayıs pazar
bursa'da: vefa - göztepe, fenerbahçe - altınordu
ankara veya konya'da: gençlerbirliği - adalet, hacettepe - beykoz
(milliyet çıkmadığı 15 günde cereyan eden sportif olayları -yerinin darlığı sebebiyle- ancak netice olarak sunmaktaıdr. fakat milliyet spor servisi elemanları ve yurttaki muhabirleri bu maçları takiple yıldızlarını vermiş, böylece yıldız krallığı tablosunun eksik kalmasının önüne geçmiştir.)
not: milliyet örfi idare tarafından 15 gün (9-22 mayıs) kapatılmış ve yayınlanmamıştır.
12 mayısta 45 gün sürecek olan bir avrupa turnesine çıkacak olan feriköy profesyonel takımı kasımpaşa ile oynıyacağı milli lig maçının 15 mayısta eskişehirde yapılması dolayısı ile seyahatine 16 mayısta çıkmağa karar vermiştir.
kırmızı - siyahlılar eskişehirde karşılaşmayı müteakip şehrimize gelecekler ve sabah otobüsle yola çıkacaklardır.
feriköy kulübü umumi kaptanı hüseyin arık «seyahat programımızı bu gecikmeğe rağmen aksatmıyacağız ve anlaştığımız takımlarla maçlarımızı oynayacağız» demiştir.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
kıyı'daki insan
1
1959 senesinin sıcak bir yaz günü suadiye plajının kumları üzerine uzanmış hareketsiz ve düşüncesiz güneşlenmiyordum. iki senedir zaten içim bomboştu. sırf allışkanlıkta geziyor, dolaşıyor, konuşuyor, hattâ gülüyordum amma, zerre kadar içimden gelmiyordu bütün bunlar.
çünkü senelerce vücudumun hakiki dinamosu olmuş, onu harekete getirmiş spor aşkını iki yıl önce âdeta zorla söküp çıkarmışlardı içimden. ben de ihanete uğramış bir aşık misâli küsüp âvare âvare dolaşan, unutmak için çalışan, insanlardan kaçışan bir münzevi olmuştum artık. iste böyle bomboş içimle dışımı kumlara sermiş yatarken güneşimin gölgelendiğini hissettim birdenbire. doğrulup baktım. evden haber yollamışlar. misafirlerim gelmiş. kalktım ve eve yollandım.
4 misafir var
salonda üçü tanıdık, birisi ise yabancı dört kişi karşıladı beni. tanıdıklar gazeteci arkadaşlardan necati karakaya, ismail erçin ve eski sporculardan münirdi. tanımadığımı ise tanıttılar. feriköy kulübü idarecilerinden bay süleyman yanar imiş... biraz hoş beşten sonra asıl söylemek istediklerini söyleyiverdiler. benmi feriköyün antrenorlüğüne istiyorlardı. kendilerinden ertesi güne kadar düşünmek için müsaade istedim. halbuki o güne kadar birçok kulüplerden almış olduğum teklifleri hemen ve kati olarak reddetmiştim. bu sefer içimden «hayır» demek gelmediğine göre bunda bir hayır vardı herhalde...
tanımadığım feriköy
doğma büyüme bir istanbul çocuğuydum. fakat doğrusunu isterseniz. feriköy semtinin ancak şöyle böyle yerini kestirebiliyordum. hele milli lige yeni katılma hakkını kazanan feriköy gençlik kulübü, idarecileri ve bilhassa futbolcuları hakkında hiç, amma hiç bir bilgim yoktu. misafirler gittikten sonra tekliflerini aileme açtım. o açış tarzımdan beni teklifi kabule pek meyyal bulmuş olacak ki «gündüz» dedi «gene içindeki kara sevda depreşti galiba. ben seni herkesten iyi bilirim. allah hayırlı etsin. onlar da bu vatanın çocukları değil mi? bu mütevazı kulüple uğraşman beni de sevindirir...» artık kararımı vermiştim. tanımadığım, tamamiyle yabancısı olduğum bu kulübü var kuvvetimle çalıştıracak, kendimi zor bir imtihana sokacak, sonunda ya spor hayatımı büsbütün kapatacak, ya da hayatımda yegâne sevdiğim bu işe yeni baştan sarılacaktım, ertesi günü tekrar gelen idarecilere tekliflerini memnuniyetle kabul ettiğimi bildirdim. bir kaç gün sonra beni kulübe götürmek için gelip evimden alacaklarını söyleyip gittiler.
bir köyün kucağında
o gün enikonu heyecanlıydım. seneler sonu unutamadığınız eski bir sevgiliye tekrar kavuşmak kolay mı?... ya sukutu hayale uğrarsam. eskisi gibi bulamazsam onu. ya da o beni yıpranmış, yorulmuş, bozulmuş buluverirse.. giyinmiş, kuşanmış bu evhamlarla ürpererek bekleyip duruyordum. nihayet kapının önünde bir otomobil durdu.
arabayı eski ahbap münir kullanıyordu. içeriden de birisi çıkıp selâmladı beni. feriköyün koyu taraftarlarından izzetmiş...
yola çıktık ve konuşa konuşa üsküdar'a varıp arabalı vapura bindik. vapur kabataşa yaklaşınacaya kadar herşey pek normaldi. fakat iskeleye rampa ederken bir kıyamettir koptu. rıhtımda yüzlerce insan, ellerinde bayraklar, flamalar, dövizler bizi karşılıyorlardı. vapurdan çıkınca bir insan seli arabamızı sardı. buketler, kucaklaşmalar, el sıkmalar. bu içten karşılanış, kucaklanış karşısında ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırmıştım. yalnız gözlerimin dolduğunu, rengimin solduğunu ve sesimin boğulduğunu hissediyordum. feriköy renkleriyle süslü yüzlerce araba klaksonlarını çala çala bizi takip ediyorlardı. böylece pangaltıya kadar geldik ve kurtuluşa doğru saptık. otomobildekiler «işte köyümüze geldik artık» diyorlardı. caddenin sağındaki solundaki dükkanlardan ve evlerden dışarı fırlayanlar kervanımızı alkışlıyor, çiçekler atıyorlardı. nihayet bir kat üzerine yaplmış, feriköy kulübünün mütevazı binası önünde durdu kafilemiz. kendi kendime: «allah beni bu samimi bu sevimli köylülere mahçup etmesin» diye dualar mırıldanarak ve «bismillah» deyip ilk sağ ayağımı atarak kulübe girdim.
sahaya dönüş
ilk antrenman gününü hiç unutmayacağım. o gün kulübün temelini atmış, harcını elleriyle sıvamış «kurucularla ve yeni talebelerimle tanışıp görüştükten sonra ilk idmana çıkmaya hazırlanıyorduk. kaç gündür soyunma odalarını yeni baştan tanzim ettirmiş, duşları tamir ettirmiş, içine 5, 6 futbolcunun girebileceği büyük bir banyo yaptırmış, antrenman malzemelerini titizlikle hazırlatmış ve g. sarayda iken yanımızda çalışmış olan tecrübeli malzemeci cin ali'yi de malzemeci olarak vazifelendirmiştim. ayrıca kulübün emrinde çalışacak masör zekiyle de anlaşmıştım. kısacası herşeyimiz tamam, tertemiz ve gıcır gıcırdı... bu arada sayın idare heyeti azaları bir dediğimi iki etmemişler ve kulüp müdürü emektar, çalışkan hüsnü arkadaşım da bir noksan kalmasın diye didinip durmuştu. dekor tastamam ve pırıl pırıldı amma bakalım ilk perde nasıl geçecekti. bunu benden fazla ufak ve pek bakımsız idman sahamızın etrafını çepçevre saran coşkun taraftarların merak ettiğini de pek iyi biliyordum.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
söz vermişlerdi
2
nihayet beni kulübün büyükleriyle, futbolcuların toplandığı salona davet ettiler. feriköy takımını senelerce ayakta tutup, sonunda milli lige kadar getirmeye muvaffak olanların başında gelenlerden umumi kaptan hüseyin arık birkaç mültefit cümleyle beni bulunanlara tanıttı. kulübün büyüklerine saygı vazifemi yaptıktan ve futbolcuların yeni ve hiç tanımadığım talebelerimin bir bir isimlerini öğrenip ellerini sıktıktan sonra onlara şunları söylediğimi hatırlıyorum: «bugün sizler ve ben feriköy kulübüyle gerdeğe giriyoruz sayılır. nasıl ki bir erkek evlendikten sonra karısının köyünden oluverirse bizlerin de köyümüz feriköy artık.
bütün bir mevsim köyümüzün şerefi, saadeti ve muvaffakiyeti için elele verip çalışmak üzere birbirimize namus sözü vermeliyiz bugün... ben size bütün varlığımla feriköy için çalışmaya söz veriyorum. nasıl sizlerde söz veriyor musunuz çocuklar?» futbolcuların hepsi birden ayağa fırladılar ve heyecanla bakırdılar: «söz veriyoruz hocam!» bu candan söz verişleri beni de adamakıllı heyecanlandırdı.
«haydi öyleyse çocuklar» dedim. «hemen eşofmanlarınızı giyip renklerinizi yükseltmek için seve seve idmanlarımıza başlıyalım» sözlerimi bitirince teker teker futbolcuların yüzlerine baktım. hepsinin gözlerinde inanç vardı birden benimde içim inançla doldu. bu futbolcular kös dinlemiş, fazla bilmiş, donuk bakışlı kendini beğenmiş, dejenere sporcular değillerdi. böyle sporcular gibi insanı bezdirmezler, bilâkis şevklendirirler. soyunma odasına koştum ve neşe içinde yepyeni eşofmanımı giyip, düdüğümü boynuma takarak sahaya fırladım. sahayı dolduran binlerce feriköylü taraftar dualar mırıldanıyorlar, kurbanlar kesiyorlardı.
samimî çevre
artık benim için pek tatlı bir hayat başlamıştı. antrenman günlerimi adeta iple çekip erkenden kulübe koşuyordum. soyunma odalarına, duşlara, malzemeye filan bir göz attıktan sonra bahçeye iskemleyi atıp semtin ileri gelenleriyle sohbete girişiyorduk... öğle yemeklerimizi de orada hep beraber yiyorduk. idare heyeti âzalarının çoğu da oradaydılar. apartman mustafa, hüseyin, fehmi, süleyman, hüsnü ve semtin meşhurları can baba, kadri ağabey, avni şenbulut, iskender ağabey, turan usta, aslan, izzet, tarzan mustafa, acem, m. ali, erdoğan, hasan, aleko, ismail ersin, necati karakaya, orhan ve daha birçok hasta taraftar... bu insanları her idmanla göre göre artık okadar alışmıştım ki kendilerine: «futbolcuların antrenman devam defterine sizi içinde isimlerinizi yazdım, bir antrenmana gelmezseniz ceza keserim» diyerek takılıyordum bu arada kulübün babacan ikinci reisi kadri tunalılar ise her zaman yardıma hazır, iyi kalpliligi, ve pratik fikirleriyle arasıra görünüp etrafa güven ve maneviyat dağıtıp kayboluyordu. kulübün idare âmiri zeki usta da tatlı sohbetlerimizi, tavşan kanı, demli nefis çayları, okkalı köpüklü kahveleriyle büsbütün keyiflendiriyordu.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
ilk antrenman maçının neticesi çok mühimdi
3
konuşmalarımızın esasını takımımızın alacağı neticeler teşkil ediyordu tabii... hemen hemen herkes onyedinci olabilmeyi, şampiyonluk kadar kıymetli görüyordu.
hepimiz milli ligin başlama gününü bir bayram günü bekle gibi bekliyorduk... yeni yeni formalar, donlar, çoraplar hazırlanıyor, ressam erdoğan kolları sıvamış kulüp için fevkalade alâmeti farika çiziyordu... kısacası her antrenman günü pek erken saatlerde birleşen bu samimi topluluk vakit ilerledikçe gittikçe büyüyor ve idman saatinde bütün sahayı kaplıyordu. neşe ile şevk ile çalışıyor çalışıyorduk. haftada birkaç kere yapılan nazari dersler bile bütün semt halkını öylesine alakalandırıyordu ki, ilk derse birçok yaşlı başlı bey ve hanımın «bizde hocanın dersini dinlemeğe geldik» diyerek salondaki iskemleleri doldurduklarını hayretler içerisinde görmüştüm.
ilk antrenman maçı
adale yumuşatıcı, nefes açıcı bel altı mevsim başı idmanından sonra nihayet ilk antrenman maçımızı oynamağa karar verdik. tanınmamış, mütevazı bir kulüp olduğumuzdan doğru dürüst bir saha bulamadık. çarnaçar kağıthane çayırına gidip yenişehir ve cihangir takımlariyle iki ayrı maç oynıyacaktık... futbolcularımızın hakikî futbol kudretlerini pek merak ediyordum doğrusu. zira futbol teknikleri hakkında henüz hiçbir fikre sahip değildim. o gün kağıthâne çayırına feriköyden kamyon kamyon, araba araba, otomobil otomobil seyirci taşındı. oynanan maçlarda köyün isimleri üzerinde pek ümitli olarak birleştikleri futbolcuları bile pek, tecrübesiz görüp içime ne yalan söyleyeyim bir üzüntüdür çöktü.
o gece bir türlü uyku girmedi gözüme «belkide fazla heyecanlı idiler. çok şey göstermek istediler de katılaşıverdiler» deyip kendi kendimi teselli etmek istiyor fakat gene de müthiş bir sukutu hayalin ezikliğinden kurtulamıyordum. sonra o maçları seyreden birçok arkadaşımın: «kendini sonu pek acı bir mâceraya attın, gel henüz vakit varken vazgeç bu işten» tavsiyelerini bana inanarak kucak açmış feriköyün tertemiz teslimiyetiyle karşılaştırıp «sonuna kadar elimden geleni yapacağım» diye büsbütün bilendiğimi hissettim.
büyük bir azimle çalışmalarımıza devam ettik. çocuklar olağanüstü bir zevkle çalıştıkça vücutları yumuşuyor, hareketleri rahatlıyor, meşin topla ünsiyetleri iyice artıyordu. nitekim ilk önce adaletle sonra da galatasarayla yaptığımız idman maçlarında yeni takımın harcanan emeklere ilerde lâyık olacağını işin içinde olanlara pek iyi anlatıyordu.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
f. bahçe, beşiktaş, g. saray maçları ve 5 maçta 1 puan
4
millî lig maçları başlarken sanki önümüze bir dağlar silsilesi çıkıyordu. düşünün ki futbolcularının hemen hepsi henüz mithatpaşa stadında bir kerecik bile oynamamış bir takım hiç alışmadığı bir seyirci kalabalığı önünde ilkönce fenerbahçe sonra da sırasiyle istanbulspor, beşiktaş, galatasaray gibi devlerle karşılaşacaktı. hemen herkes feriköy'ün bu kudretli takımlar karşısında açık farklı mağlûbiyetlerle ezilip, mânen yıkılıvereceğini söylüyor ve «biletlerini gidiş-dönüş aldılar zaten» latifesi dillerden düşmüyordu. fakat fenerbahçe'ye çok çekişmeli bir maçtan sonra ancak (2-1) mağlûp olduktan sonra istanbulspor'la da berabere kalınca bu latifelere atılan kah kahalar birazcık olsun kesildi. amma beşiktaş ve galatasaray'a aynı neticeyle (3-0) yenilince de gene gülümsemeler başladı. sıra ankara'da yapacağımız deplasman maçlarına gelmişti. gençlerbirliği maçını da hiç ummadığımız bir şekilde (3-0) kaybediverdik. o zaman üzüle üzüle hesapladık ki beş maçta dağarcığımızda henüz bir puancık vardı.
hep beraber ağladık
o akşam futbolcuları yatırdıktan sonra otelin holünde oturmuş arpacı kumruları gibi düşünüyorduk. ankara'ya maçları seyre gelmiş bir sürü feriköy taraftarı da birer ikişer gelip etrafımıza toplanmışlardı. belki yirmi, yirmibeş kişi kadar vardık.
fakat ağızları bıçak açmıyordu. sonra yavaş yavaş herkes düşüncelerini üzüntülerini akıtmağa giriştiler. bedbin bir hava içinde tenkidier, geç kalmış temenniler, transfer ayında yapılan hatâlar sıralanıyordu. hatırladığıma göre hüseyin arık, apartıman mustafa, hüsnü, avni serbulut, acem m. ali, lütfü, muzaffer arkadaşlarım gözleri dolu dolu olarak konuşmağa katılanlardı o gün.. nihayet öyle bir hava oldu ki açıkça ağlamağa başladık hep birden. bu gözyaşlı toplantı saat gecenin üçüne kadar sürdü gitti, içimden hep şu hesapları yapıyordum: «takımdaki futbolcularımızın hepsi de iyi niyetli, hepsi de sahada durmanın zararlarına içten inanmışlar ve mağlûbiyetlerden sonra da belli ki kan ağlıyor içleri, futbolcu olarak da mükemmelleri olduğu anlaşılıyor yavaş yavaş. öyleyse bu takım kafiyen daha fenaya gitmez bilâkis iyiye gider.»...
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
necdet'in kaleciliği bize uğur getirdi
5
sonra birdenbire içimden gelerek ayağa fırlayıp bu hesaplarımı açığa vurdum: «arkadaşlar! sizlere söz veriyorum feriköy takımı asla kümeden düşmeyecek.»... umumi kaptanımız hüseyin arık'ın da bu maneviyat taşımında büyük hissesi olduğunu hemen söylemeliyim..
nitekim ertesi günkü hacettepe maçımızı (3-1) kazanıverdik. bu bizim ilk galibiyetimizdi.. soyunma odasında gene aynı şahıslar sarmaş dolaş olmuş bu sefer de sevinçten ağlıyorduk.
uğurlu kaleci
fakat sevinçlerimiz uzun sürmedi. istanbulda adalet'e yenilip izmir'de de izmirspor'a kaybedince kederlerimiz gene depreşti. o güne kadar kalemizi müdafaa eden mustafa iyi bir kaleci olmasına rağmen nedense bir türlü istenilen formu tutamıyor, anlaşılmaz bir tutukluktan kurtulamıyordu. aşağı yukarı her maçımızda takımı çökerten cılız goller yemişti. bir arada necati karakaya arkadaşım bana boyuna askerde bulunan boylu boslu bir feriköylü kaleciden, necdet'ten bahsedip duruyordu. ben de ona izin alması için gereken yerlere müracaat etmiştim. izmirspor maçını (1-0) kaybettiğimizin akşamı sanki içime doğmuş gibi bitişik odada yatan idareci arkadaşım hüsnüye telefonla bir muziplik yapmak istedim. sanki istanbul'dan arıyorlarmış gibi sesini değiştirip hüsnü'ye: «hocaya hemen haber verin necdete izin alındı oraya geliyor» dedim ve telefonu kapayıp sanki uyur gibi yatağıma uzandım. birazdan kapı telâşla açıldı hüsnü don gömlek ok gibi içeri daldı: «kalk hocam, kalk necdet geliyor. müjde» diye bağırdı. kendimi tutamayıp gülmeğe başladım. muzipliğimi anlattım. fakat biraz sonra kapı tekrar açıldı ve kaleci necdet hayretlerimiz arasında odaya giriverdi... onun geleceği nasıl içime doğmuştu. hâlâ şaşarım.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
k. paşa beraberliğini 7 galibiyet takip etti
6
ertesi günü kalemizi necdet korudu. yenilmemize rağmen takıma ve bana iyice güven vermişti. istanbul'a dönünce de artık kale onundu. kasımpaşa beraberliğinden sonra, beykoz galibiyetimizi tam yedi galibiyet daha takip edecekti. takım nihayet hem iyi hem de uğurlu bir kaleciye kavuşmuştu. böylece gitgide oturan olağanüstü enerjik, gayretli, azimli feriköy takımı liglerin ikinci devresinde de, birinci devresindekine eşit puanlar toplayacaktı.
galibiyetlerin diğer faktörleri
bu galibiyetler serisinde rolü olan başka faktörleri de hemen sıralamalıyım. kulübün ikinci reisi kadri tunalılar, kasımpaşa maçımızdan evvel hepimizi toplayıp eyüp sultana götürmüştü. sonra da feriköy semtinin pek sevdiği burhan ağabeyin «kulüp» lokantasına yemeğe davet edilmiştik... kasımpaşa maçında bir puan alınca ondan sonraki bütün maçlardan evvel eyübe gidildi ve kulüp lokantasında yemek yenildi. hepimiz bu lokantanın uğuruna inanmıştık artık..
galibiyet akşamları bizim köy görülecek şeydi. kahvelerin, gazinoların önlerinde toplanan feriköylüler davullar zurnalar çalarak, şarkılar söyleyerek, oyunlar oynayarak zaferi tes'it ediyorlardı.
ben ise değişmez yepyeni bir âdet edinmiştim. maçların ertesi günleri erkenden ilkönce iskender ağabeyin kahvesine uğruyor oradaki şoför arkadaşlarla, taraftarlarla maçın tenkidlerini yapıyorduk. sonra da köy çarşısının içinde ki can babanın bakkal dükkânına giderek sevimli can baba ve etrafımıza toplananlarla tatlı tatlı konuşuyorduk. oradan da kulübe uğrayıp artık lokale erken gelmeğe başlayan futbolcularla uzun uzun maçı görüşüyorduk.
soyunma odası
bütün bir mevsim boyunca feriköy soyunma odasının daimî ziyaretçileri hüseyin arık, apartıman mustafa, hüsnü, münir, fehmi, necati, ismail ve orhandı. bunlar ben takımı okuyuncaya kadar kalırlar sonra beni ve hüseyin arık'ı futbolcularımızla tamamen başbaşa bırakıp giderlerdi. masörümüz zeki veya orhan çocukların adalelerini ısıttıktan sonra, malzemeci cin ali onları dikkatle tertemiz giyindirir ve hazırlardı... oda da gülme, şaka yapma gibi hafiflikler uğursuz sayılırdı. «maçımız bitsin o zaman hep beraber gülelim» diye düşünürdük. herkes kendim sadece maça vermiş hazırlanırdı.