dünyanın ilk milli maçı 30.11.1872 de iskoçyada oynanan iskoçya 0-0 ingiltere maçıdır.
bu yenilgi ingilterenin evinde ada takımları(galler,iskoçya,kuzey irlanda) haricinde almış olduğu ilk yenilgidir.daha önce ingiltere saydığım ülkeler haricinde hiç bir takıma evinde yenilmemişti.ingiltere neredeyse 81 sene sonra evinde yenilmiş oldu.
6-3 lük maçın bir başka özelliği ingilterenin tarihinde ada ülkeleri hariç başka bir ülkeden 3 gol atan 2.futbolcunun (nandor hidegkuti'nin) çıkmasıdır.ingiltereye en son 3 golü atan ada harici futbolcu 10.05.1930 da almanya-ingiltere arasında oynanan ve 3-3 biten dostluk maçında alman richard hofmann olmuştu. hofmann’ın 20,49 ve 60. dakikada attığı goller aynı zamanda ingiltereye ada takımları(galler,iskoçya,kuzey irlanda) haricinde 3 gol atabilen ilk futbolcu olmasıdır
ferenc puskas (macar futbolunun, 84 uluslar arası maçta 83 gol atmayı başarmış efsane ismi)
"uzun yıllar oynayınca bir dolu unutulmaz anıya sahip olabiliyorsunuz. 1953’te ingiltere ile wembley’de oynuyorduk. sağ kanattan penaltı noktasına doğru bir orta geldi; o an billy wright’ın defans bloğu oluşturmak için üzerime geldiğini gördüm ve ondan önce davranarak, topa aynen budapeşte sokaklarında bir çocukken yaptığım gibi topuğumla vurdum. kalede gil merrick vardı ve top onun yanından ağlara gidip gol oldu. o maçta aldığımız galibiyet, aynı zamanda ingiltere milli takımı’nın ilk kez kendi sahasında yenilmesi anlamına da geliyordu. o zamanlar komunizmle yönetilen ülkeme döndüğümde, topukla attığım bu gol için ‘devrimci gol’ adını vermişlerdi bile
1923 yılında ilk yapıldığı zaman empire stadium adını taşıyan wembley stadı' nın inşaatı tam 7 yıl sürmüş ve 750.000 ingiliz sterlinine malolmuştur. bu paranın tamamını manchester united takımı ödemiştir. 250.000 ton kil, sahanın altına eğim vermek için kazılmış ve bu boşalan bölgeye 25.000 ton çimento, 600 ton çelik çubuk, 1500 ton çelik kiriş konmuş ve tüm bunları birbirine bağlamak için 500.000 çivi çakılmıştır. stadın sahibi wembley adında bir şirket olup, stadı kiralamaktadır.
wembley' de oynanan bu maçta ingilizlerin efsane futbolcusu matthew stanley' de görev almıştır. 33 yıl boyunca futbol oynayan stanley 1938 yılında ilk oynadığı stoke' dan ayrılmak istediğini söylediğinde 3000 kişilik hayran kitlesi dev bir protesto toplantısı yaptı. ayrıca tıka basa dolu salonun dışında bekleyen 1000 kişi daha vardı. bunun ardından stanley 1947 yılına kadar stoke' da kaldı. defalarca final oynamasına rağmen hiç kupa kazanamamıştı. 1953 yılında blackpool karşısında son 20 dakikaya yine 3-1 geride girmişler ancak stanley' in o dakikadan sonra attırdığı ve attığı golle maçı 4-3 almışlardır. 17 yaşında stoke' da başladığı futbola 47 yaşında veda etmeden yine stoke' a döndü ve o yıl takımını 1.lige çıkarardı. seyirci ortalaması onun dönüşüyle 9500 den 25000' e çıkmıştı. ertesi yıl takım listesinde hala adı geçiyordu ancak bu kez bir farklılık vardı. sir stanley matthews
futbol oynarken şovalye ünvanı alabilen ilk ve tek kişidir. 6 şubat 1965' de 50 yaşındayken son maçını yine stoke city için oynadı.
ilk basımı 2002 olan islam çupi'nin "futbolun ölümü" kitabından;
wembley mazi oldu
yerine yenisi ve daha büyüğü yapılmak üzere, ingiltere'nin en büyük futbol mabedi wembley kapatıldı. 2000 yılının milenyumu sayılan bu yeniden oluşumu ile wembley kapasite olarak kalabalıklaşacak ama, mana olarak mazinin ihtişamı içinde bakıldığında hatıra zenginliğine hiçbir zaman ulaşamayacak.
benim kuşağımın ilk gençliğinde ezbere bildiğimiz türk futbolu yanında, bizim dışımızdan tek haberimiz patlayan ikinci dünya savaşı'nın barut kokuları, takım ve stad olarak arsenal ile wembley idi. londra olimpiyatlarına katılan futbol milli takımımız şampiyonluktan olmasa bile finalden o kadar emindi ki, o ekibin en büyük yıldızı fenerbahçeli lefter'in şu konuşması önüne tarih düşülecek kadar önemliydi: "finale çıkmak türk futbolu için şereftir, şampiyon olmak türk futbolu için şereftir. ama türk futbolcusu için wembley'in çimenlerine basmak en büyük şereftir." bu final hayali bu şampiyon olma niyeti, hele hele wembley çimenine basma emeli türkiye'ye wembley kadar uzak kaldı. çin'i 4-0 yenen ve eleyen milli takım yugoslavya'ya 3-1 yenildi ve şampiyonaya veda etti. ama türk futbolcusu için wembley çimeninin o zaman böyle esatiri bir ürpertisi vardı.
ingiliz futbolunun ve milli takımın en yüce futbol mabedi olarak anılan ve sayısız zaferlerin altındaki çimen olarak ünlenen wembley stadı, ayrıca son 50 yılda avrupa'nın en büyük yıldızlarının futbol gezdirdiği bir mesire yeri oldu. wembley stadı birçok ingiliz sevinçlerinin yanında asrın en büyük top üzüntüsüne görgücü olarak macaristan'ın ingiltere'yi kendi topraklarında ilk defa 6-3 yenmesine de tanıklık yapan stad oldu. wembley, ingiltere'nin futbol tarihinde ilk ve son defa kazandığı dünya kupası şampiyonluğu ve maçları ile, ingiltere ve batı almanya arasında oynanan finale ev sahipliği yaptı.
1990'dan sonra üstünde sadece ingiliz milli takım maçları ile kral kupası finallerinin oynandığı wembley kapılarını ünlü müzik gruplarına ve solo şarkıcılara açtı ve salt futbol stadı olan tarihi yer, açık hava müzikholü olarak hizmet vermeye başladı. futboldaki payitaht kaybolmuştu artık.
bizim futbolcuların sıradan olanlarının bile son yıllarda sekizlik yenilgilerle çimenine ayak sürdüğü emektar wembley, artık elli yıllık eski itibar ve futbol tapmağı olma gizini kaybederek içine mikrofon ve her türlü enstrümanın konduğu bir açıkhava müzik gösteri merkezi oldu.
şimdi yeni çehresiyle açılacak ve futbolla birlikte dünya müziğine de hizmet verecek olan yeni wembley stadı, eski günleri ve o eski hatıraları artık kendi arşivinde bulacak. bakarsın futbol yerine bir vakitte real madrid'te kaleci oynayan julio ıglesias'ın torunu ispanyolca şarkılar okuyacak. bir tarihte sekiz yiyerek wembley çimenine ayak basan türk futbolcuları yerine ibrahim tatlıses sahneye çıkıp bir urfa uzun havası patlatıp alkışlanacak.
fiorentina'yı zafere götüren adam hidegkuti: türk futbolu seri
halit kıvanç
ingiltere'yi 6 şar, 7 şer golle eze, 1954 dünya kupasında fırtına gibi esen bir müthiş macar milli takımı vardı. vitrini koçsis'ler, puşkaş'lar, czibor'larla dolu bir yıldızlar ekibi...
ama o şahane vitrinin hazırlayıcısı, hidegkuti'den başkası değildi. takımın beyni idi hidegkuti... yıllar, onun ne «büyük futbol adamı» olduğunu ortaya koydu.
ve işte can'ın transferini takip için italyaya gittiğimde, hidegkuti ile sadece «can'ın yeni hocası» olarak değil, «meşin topun en kudretli ustalarından biri» hüviyetine de hitap ederek konuşuyordum.
unutamadığı maç, londradaki 6-3 tü. o maçın daha 45 inci saniyesinde attığı golü «hayatının en güzel hatırası» olarak saklıyordu. en üzüldüğü an ise, 24 yıl peşinde koştuğu meşin yuvarlaktan ayrıldığı gündü. karısı elena «futbolu bıraktığı zaman tam iki ay hasta yattı» diye anlatıyordu.
kolay değil, tam 24 yıl futbol oynamıştı. 68'i (a), 25'i (b) olmak üzere tam 93 defa milli formayı giymişti. kendini «sanki futbol sahasında doğmuş gibi» hissettiğini söylüyordu hâlâ...
ingiliz milli formasını 105 defa giyerek büyük bir rekora ulaşmış olan wright, «oynadığı 105 milli maç içinde en unutamadığı karşılaşmanın, macaristan'a londra'da 6-3 yenildikleri maç olduğunu» söylemiştir.
«puşkaş'ların, bozsik'lerin. hidegkkuti'lerin, koçsislerin yer aldığı o macar takımının bizi kendi toprağımızda 6-3'lük bir skorla yenmelerini hayatım boyunca unutamam» diyen wright, 1966 dünya kupası finallerinde favorinin kim olduğu sorusuna da, «top yuvarlak, niçin ingiltere olmasın» cevabını vermiştir.
wembley’de macar destanı ali murat hamarat 25/11/2014 - 10:43 tribundergi.com
25 kasım 1953’te macarlar, futbolun mabedi wembley'de yerlerini almışlardı. karşılarında kendilerini biraz küçümseyen ingilizler vardı. ne de olsa, millî maç serüveni başladığı günden beri yenilmiyordu ingilizler, adalılar dışındakilere evinde. hafif küstahtılar ancak methini duydukları puskas ve arkadaşlarını merak ediyorlardı. fakat topluydu, kısaydı. bu bodur şişko, efsane olmamalıydı.
derken ilk düdük çaldı. iki takım arasındaki sıklet farkı geceyle gündüz gibiydi. iki dakika içinde macarlar öne geçmişti. bozsik'in pasında hidegkuti, kaledeki merrick'i avladı. ingilizler hemen beraberliğe ulaştılarsa da, sevinçleri uzun sürmemişti. aynı hidegkuti, ülkesinin ve kendisinin ikinci golünü kaydetmişti. kader ağlarını örmüş, sahne alma zamanı solak şişkoya gelmişti.
puskas, ingilizlerin kaptanı, o günlerin spice girls’ünün solisti ile evli billy wright'ın belinden su aldığında afallamıştı ingilizler. pozisyonda puskas'ın üstüne koşan eski zaman beckham’ı rezil rüsva olmuştu.
ingilizlerin şişko dedikleri puskas sonra yine devreye giriyor ve bozsik’in kullandığı serbest atışa topuğuyla dokunup ağları bir daha havalandırıyordu. mortensen devrenin 4-2 bitmesini sağlamışsa da, bu golün teselli ikramiyesinden başka bir şey olmadığı anlamıştı ingiliz halkı. 52 senedir kendi topraklarında ötekilere kaybetmeyen futbolun mucitleri, bırakmak üzereydi unvanlarını.
puskas'ın kapı komşusu ve yakın arkadaşı bozsik farkı üçe çıkardı. belki de bu gol, onun yıllar sonra vekilliğe uzanmasını sağlamıştı. macarlar adına son sözü söyleyen hidegkuti, wembley'de hat-trick yapmıştı. maçın sonunda teknik direktörlüğünde ingilizlere 1966’da dünya kupası’nı kazandıracak alf ramsey, penaltıdan sonucu belirledi: 6-3!
yenilir yutulur gibi değildi. bu inanılmaz skorla, yenilmez armada olarak görülen futbolun mucitleri rezil olmuştu kendi topraklarında. galibiyet de işin ilginci bir ingiliz'e ithaf edilmişti. teknik direktör sebes'in ''bize bildiğimiz her şeyi o öğretti'' dediği jimmy hogan, önce avusturya'da sahne almış, otuzlu yılların harika takımının harcını katmış; birinci dünya savaşı yüzünden gittiği macaristan’da öğrettikleriyle ise ingilizler tarumar olmuştu.
yenilen pehlivan güreşe doymayacak rövanş isteyecektı. ertesi yıl macaristan'da tablo daha da hazindi; tabela bu sefer 7-1'i göstermişti! o takım sonradan dünya kupası'nda finalde almanya'ya mucizevi bir şekilde kaybetmiş, 32 maçlık yenilmezlik serisi de o gün sona ermişti.
puskas ve arkadaşları 18 karşılaşmalık yeni bir seriye başlayacak, o da dolmabahçe'de son bulacaktı...
tam 61 yıl önce wembley'de bir futbol destanı yaşanmıştı. dünya, macaristan takımının gücünü belki de ilk defa o gün anlamıştı. o gün sahada olanlardan eckersley, ramsey, robb, mortensen, taylor ve johnston bir daha milli formayı terletmemişlerdi. ada'daki taktik anlayışı değişmiş, idman teknikleri farklılaşmıştı. manchester united'ın hocası matt busby ingiliz futbolunun gelişmesi için avrupa'nın en iyi takımlarıyla oynamak zorunda olduklarını hemen kavramış, federasyonla şampiyon kulüpler kupası'na katılmak için adeta çarpışmıştı. o kulvarda aldıkları yarı final vizesinden sonra dönüş yolunda geçirdikleri kazaysa sekiz futbolcunun hayatını kaybetmesine neden olmuş, busby'nin bebekleri zamanda donmuştu.
o gün puskas ve şürekâsı parçalamasa, kim bilir belki bir gün ingiltere'den sekiz yemeyecektik. zira wembley'de ezberler bozulmuş, altyapıdan üstyapıya her şeylerini zaman içinde değiştirmişlerdi. avrupa'da ilk zaferi kupa galipleri kupası'nda tottenham yaşamış, ada'nın şeytan üçgeni manchester united, liverpool, arsenal müzelerini zenginleştirmiş, hattâ dünyanın dört bir köşesinde sayısız taraftar kazanmışlardı. milli takımları deseniz, wembley'de hezimeti tadan ramsey'in idaresinde 13 yıl sonra aynı yerde dünya kupası'nı kaldırmıştı.