takımımızın, şükrü - müzdat, basri, eşref, a. ihsan, akgün - fikret, m. ali, garbis, ismet, coşkun şeklinde çıkması kuvvetle muhtemeldir
türk futbolu bugün avrupa'da m,him bir imtihan daha geçirecektir. son senelerde berlin'de ve son aylar içinde brüksel'de elde ettiğimiz müspet ve mânalı intıbaları bugün bern sahasında da ortaya koymak mucburiyetinde bulunuyoruz.
orhan şeref apak başkanlığındaki futbol federasyınu bu ma için dâvet ettiği namzet kadro ile bir reform bir yenilik meydana getirmiştir. bu hamle de (isim) ve (şöhret) e önem vermeden formun nazarı itibarı alınması keyfiyetidir.
hattâ federasyon bu gençliğe dönüşünde o kadar kat'i bir karara varmıştır ki, naciler, turgaylar, vedii'lerin yanında adana'da takımının şampiyon olmasında %70 rolü olan bülent'i bile feda etmek hatasına düşmüş bulunuyor.
her ne ise olan olmuş kısa bir kamp gören futbolcular şu anda isviçrede maç heyecanı içinde bulunuyorlar.
çukurovada türkiye birincilikleri tertip eden federasyon başkanı ve üyeleri ile bu mevzuda yaptığımız muhtelif görüşmelerden sonra on birimizin aşağıdaki tertiple sahaya çıkacağını kuvvetle ümit ediyorum.
kaleci: birçok arkadaşlar (turgay) sız bir millî takımın olmayacağını iddia ettiler ve ediyorlar da... fakat şunu iddia edebilirim ki türkiye futbol birinciliğinde turgay'ı gören herkes inkisarı hayale uğramış (bu çocuğa ne olmuş?) diye dizlerini dövmüşlerdir.
bu vaziyet kar;ısında ve erdoğan'ın seyfi'nin düşük formu önünde vefalı şükrü'nün kampa davet edilmesi büyük bir isabet olmuştur. halen türk kalesinin en güvenilir bekçisi de odur.
müdafaa yeni bir tertiptir. gökçen son dakikaya kadar ihtiyat vaziyette idi. müzdat - basri hattı ise gözü pekkesici ve uzun vuruşlu bir müdafaa olacaktır. sağ haf mutlak olarak eşreftir. onun kadar kıymetli mustafa ali ihsanın «yok»luğu sebebiyle ortahafta oynayacak. solhaf yeri de akgün'dedir. forvetin sağdan itibaren: fikret - m. ali - garbis - ismet, coşkun tertibinde olması kuvvetle muhtemeldir. fakat yine muhtelif fikirlere göre fenerli burhan'ın hiç olmazsa m. ali'nin yerinde, baari'nin santrahafta gökçen'in sağ bekte. mustafa'nın da sağhafta oynaması varittir.
bern'deki wankdorf stadı bugün türkiye - isviçre milli maçı münasebetiyle tarihi günlerinden birini yaşamıştır.
sabahın erken saatlerinde seyirciler stada akın etmiye başlamışlardır. bu arada isviçredeki türk kolonisi mensupları ve almanyada tahsilde bulunan türk talebeleri de maçı seyredebilmek için uzun bir seyahate katlanarak gelmişler, ellerindeki bayraklarla da takımımızı tesçi etmişlerdir.
maç saatinden iki saat evvel, 20 bin kişilik stad hıncahınç dolmuştu. sahaya evvela maçın hakemi italyan federasyonuna mensup carpani ile isviçre federasyonuna mensup iki yan hakemi wallher cicivlo ile karl mitchel çıktılar. birkaç dakika sonra da milli takımımız ve isviçre milii takımı halkın coşkun tezahüratleri arasında sahaya çıktı. bandonun çaldığı milli marşlardan sonra, isviçre milli eğitim vekili, oyuncularımızın ellerini sıkarak muvaffakiyetler diledi. bundan sonra takımlar sahada aşağıdaki kadrolariyle dizildiler:
türk milli takımı: şükrü - müjdat, basri - mustafa, a. ihsan, rober - fikret (kaptan), m. ali, garbis, burhan, ismet.
oyuna bizim vuruşumuzla başkandı. ilk dakikada fikretin sağdan yaptığı bir akın güçlükle durduruldu.
3. dakikada mustafanın uzattığı bir pası kapan garbis, topla biraz ilerledikten sonra burhana geçirdi. bir an için isviçre kalesi karıştı. fakat, santrhaf topu uzaklaştırdı.
6. dakikada isviçreliler kendilerini biraz toparlayıp havadan, uzun paslarla kalemize indiler ve sıkıştırmağa başladılar. fakat mustafa, basri ve kaleci şükrünün güzel oyunları karşısında hiçbir netice alamadılar.
bu arada yine mustafanın uzattığı bir pası kapan fikret; biraz sürdükten sonra çektiği şüt üst direğe çarpıp avuta gitti.
oyun bundan sonra 17. dakikaya kadar karşılıklı akınlarla cereyan etti.
isviçrelilerin golü
18. dakikada isviçre solaçığının ortaladığı topu bizim 18 içinde yakalayan soliç meler nefis bir şütle isviçrenin ilk ve son golünü attı.
bu gol takımımızı şahlandırdı. oyuncularımuz gayet süratli ve güzel paslarla isviçre kalesini sıkıştırmağa başladılar. adeta tek kale oynuyorlardı.
garbis takımımızın beraberlik golünü atıyor
21. dakikada isviçre kalesini karıştırdığımız bir anda husule gelen karambolden faydalanan garbis, beraberlik golümüzü attı.
böylelikle de birinci devre karşılıklı akınlarla ve zamnan zaman takımımızın baskısı altında ve kaçırdığımız iki mühim fırsatla 1-1 berabere bitti.
ikinci devre
bu devrede fikret sakatlandığı için oyundan çıktı, yerine feridun girdi. devreye isviçrelilerin vuruşiyle başlandı. ilk tehlikeli akın 4. dakikada yaptılar. soliçin 18 içinde çektiği kuvvetli bir şütü şükrü yumrukla uzaklaştırdı.
10. dakikada isviçreliler bizi sıkıştırmakla devam ediyorlar. fakat müdafaamızın güzel oyunu gol fırsatı vermiyor.
garbisin kafa ile attığı galibiyet golümüz
18. dakikada takımımızın yaptığı ani bir akında feridunun güzel bir ortasından istifaede eden garbis kafa ile golümüzü attı.
isviçreliler bu golümüzü uzun uzun alkışladılar.
bu golden sonra takımımız durgunlaştı ve hâkimiyet isviçrelilere geçti. bu arada kalemize yaptıkları akınlar müdafaamız tarafından durduruluyordu.
oyunun son beş dakikasında kazandığımız iki kornerden faydalanamadık ve oyun da böylelikle 2-1 takımımızın zaferiyle neticelendi.
hakem carpani oyunu fevkalade bir şekilde idare etmiştir. maçtan sonra, seyirciler: kendilerini selâmlayan takımımızı uzun uzun alkışlamışlardır.
futbol federasyonu başkanı o. şeref apakın verdiği beyanat
maçtan sonra isviçreden telefonla görüştüğümüz futbol federasyonu ve kafile başkanı orhan şeref apak şunları söylemiştir:
«takımımızın galip geleceğine inanıyordum. gençlerimizin enerjisi ve mükemmel oyunu, kuvvetli rakiplerine sayı çıkarma fırsatı vermedi. inşallah ikinci maçımızı da kazanarak memlekete yüz akımızla döneriz.»
takım kaptanı fikret kırcanın beyanatı
dün gece yarısı telefonla isviçreden aradıığımız takım kaptanı fikret kırcan ise şunları söyledi:
«biz burada, kulüpçülük mücadelesiyle değil, ay-yıldızlı forma için mücadele ettik ve kazandık. bu bizim en büyük sevincimizdir. inşallah öbür maçımızı da kazanırız, memleketimize yüzümüz ak olarak döneriz.»
ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
kaldırımlar garbis istanbulluoğlu
(...)
mayıs ayının 25'i senelerden 1953, isviçre'nin bern şehrinin wankdorf stadı'nda dönemin güçlü ekiplerinden isviçre, sahaya karşısına göğsündeki ay-yıldızlı şeritle çıkan türkiye'yle karşılaşıyordu. 1954 dünya kupası'nın ev sahipliğini de üstlenecek olan isviçre, maçın başlamasıyla türkiye kalesine alplerden aşağıya sürüklenen bir çığ misali yüklendi. türk milli takımı ilk dakikalardan itibaren üzerine çöken bu kâbustan uyanmak istese de, seyirci desteğini de arkasında olan isviçre buna bir türlü izin vermedi. italyan hakem carpani bile atakları takip etmekte zorluk çekmeye başlamıştı. isviçre'nin ileri üçlüsü hugi, maier ve riva, türk milli takımı'nın ceza alanı içerisinde adeta halay çekiyordu. nitekim kurdukları tahammülfersa baskı, 15. dakikada gole ulaşmalarını sağladı. golü, halayın başı maier kaydetmişti. o golün akabinde isviçre rahatlamıştı. fakat bu rahatlama uzun sürmedi, "nasıl olsa golü yedik, kaybedecek ne var ki?" düşüncesini ayaklarına taşıyan türk milli takımı, pas yapıp topu ayağında tutarak, yavaş yavaş dişe diş bir futbol oynamaya başladı. dakikalar 21'i gösterdiğinde ise, 10 numaralı ay-yıldızlı formayı taşıyan futbolcu, isviçreli taraftarları bir müddet sükûnete davet etti. ceza sahası yayında buluştuğu topu isviçre kalesinin içine teslim etmiş, ay-yıldız bir sevinç sahanın içerisinde vücut bulmuştu. isviçre bu şok golle ritmi bozulan bir dişliye dönüşmüştü, ilk yan boyunca gole kadar kurdukları baskıyı bir daha tekrarlayamadılar. ikinci yarı da hemen hemen aynı tempoda oynandı. isviçre'yi izlemeye gelen futbolseverler, sahadaki diğer kırmızı-beyazlıların oynadığı güzel futbola tanıklık ediyorlardı. ritmini bulan türk milli takımı 75. dakikada gözünü budaktan, ayaklarını tekmeden esirgemeyen 10 numarasının attığı harika golle skoru 2-1'e taşıdı. müsabaka bu skorla biterken, stadyumdan ayrılan isviçrelilerin aklında kaybedilen maçla "10" rakamı kalmıştı. tarihe simle nakşedilen bu hatıranın kadrosunu hatırlarsak; şükrü ersoy, müjdat yetkiner, bas-ri dirimlili, mustafa ertan, ali ihsan karayiğit, rober eryol, fikret kırcan "feridun bugeker", mehmet ali has, burhan sargın, ismet yamanoğlu ve bu maçın 10 numaralı kahramanı, yazımızın konusu, gölgede kalmış bir yıldız, garbis istanbulluoğlu ya da bilinen ismiyle tenekeci garbis'ti.