ay-yıldızlı takımın ankara 19 mayıs stadında yapacağı mühim karşılaşma türkiye-isviçre millî maçı bugün iyi teşkil edilecek ve derli toplu oynayacak bir takım isviçreyi mağlûp edebilir
sulhi garan
bugün ilk olarak karşılaşcağımız isviçre milli futbol takımının gerek oyun tarzı, gerekse elemanları hakkında müstenit kat'i bir fikrimiz, maatteessüf yoktur. kanaatimiz; yalnız duyduklarımıza, yabancı ve isviçre gazetelerinin kritiklerine dayanmaktadır.
bu vaziyete göre ve bu şartlar içinde a nkarada 19 mayıs stadında oynanacak olan türkiye - isviçre milli, futbol maçının tahminini yapmak, takdir edersiniz ki hayli güçtür. binaenaleyh bir takım meçhulat içerisinde yüzmektense; isviçreli futbolcuların ve isviçre futbol tarzının -bu tarzı daha evvelki yazılarımızda tebarüz ettirmiştik-hususiyetlerini gözden geçirerek, bizim çocukların dikkat etmeleri lazım gelen noktalara şöyle bir parmak basalım;
isviçreli futbolcular ve değerleri
kaleci olarak iki oyuncu gelmiş bulunuyor. fakat hangisinin oynıyacağı henüz belli değil. bunlardan biri, bu sene isviçre kupasını kazanan ve çok büyük bir ihtimalle isviçre şampiyonu çıkacak olan zürih'in grasshopers takımına mensup 28 yaşındaki preiss'dir. şimdiye kadar -biri son ingiltere- isviçre maçı olamak üzere iki milli maçı oynamıştır. yedek kaleci ise bienne takımındandır. 20 yaşındak ve üç defa milli takımda yer almıştır.
ingiltere ve türkiye maçlarına çağırmış bulunan beklerden meşhur staffen askerde bulunduğundan, neury de sakatlandığından memleketimize gelmemişlerdir. fakat yedek olarak sol bekte yer alacak olan bocquet milli maçta tecrübesi fazla bir elemandır. zira isviçre milli takımında 36 defa oynamış ve son ingiltere - isviçre maçında takım kaptanlığı yapmıştır. 31 yaşındadır ve lausanne sports da oynamaktadır.
sağ bekte muhtemel f.g. bern takımından quinche'yi seyredeceğiz. brezilya'da dünya kupası maçlarına (1950) iştirak etmiş olan bu oyuncu 30 yaşındadır ve 12 defa milli olmuştur.
böylece her ne kadar isviçre «b» defansı ile karşılaşacaksak da, 'bocquet ve quinche'in sağlam bir bek çifti olduğuna işaret etmek lazımdır.
bu defansı geçebilmek için muhacirlerimizin dikkat edecekği basit topu havalandırmalarıdır.
haf hattına gelince, isviçre takımının en eski oyuncusu servette'li eggimann santrhafta yer alacaktır. bu oyuncu fevkalade deneyimli olduğu gibi muhacimlerine de güzel paslar dağıtır.
1941-42 senelerinde isviçre milli takımında sağiç ve sağaçık oynamış ve 31 defa milli olmuştur.
sağ haf neukom grasshopers takımının eski ve teknik bir oyuncusudur. neukom'un oyunu gösterişsiz fakat takımına çok faydalıdır. 4 defa milli olmuştur.
sol hat için esas oyuncu chaix de fonds'dan kernen'dir. nearyr'ın sakatlanması dolayısıyla son ingiltere-isviçre maçında sağ bekte oynıyan kernen'in o maçta kifayetsiz oluşu, buna mukabil sol hafta oynatılan yedek eleman schmidhauser'in karşısındaki öeşhur finnet'e göz açtırmamasına bakılırsa, kernen'in türkiye'ye karşı oynaması şüphesizdir. kernen 23 yaşındadır ve 9 defa milli olmuştur.
ingiltereye karşı ilk milli maçını oynayan schmidhauser, locarno takımına mensuptur ve 26 yaşındadır.
muhacim hattında sağaçık ballamann grasshoppers takımındandır, 26 yaşındadır ve 11 defa milli olmultur.
ingiltereye karşı bozuk bir maç çıkaran sağiç hügi'nin bize karşı oynatılmaması muhtemeldir. f. c. basel takımında oynayan 22 yaşında ve 3 milli maç oynamış olan bu oyuncunun yerine, fatler veya pasteur'ün sol açıkta da riva'nın oynaması muhtemeldir.
santrafor bader f.c. basel takımında oynar, çok nefeslidir. vazifesi, bilhassa eggimann'a yardım etmek, yani ikinci santrhaf oynamaktır. 31 yaşındadır ve 17 defa milli olmuştur.
soliç servette'li pasteur teknik bir oyuncu olmakla beraber girgin olmadığından randımanı düşürmektedir. 29 yaşındadır ve 8 defa milli olmuşturç
nihayet fatton (servette) isviçre milli takımının yıldızı olarak göze çarpar. bu oyuncu hakkikaten çok tehlikelidir. esasen, her maçta vasati bir gol atan bu oyuncunun kıymeti de kendiliğinden belli olmaktadır.
sağ bekimiz bu oyuncuyu ihmal ederse, mağlûbiyetimize sebep olacaktır. gelen elemanlar arasında en fazla milli maç oynamış olan (37 defa) fattoon, 27 yaşındadır, fakat halen askerde olduğundan tam formunda olup olmadığı şüphelidir. yedek olarak getirilmiş bulunan riva, f. c. chiasso takımında oynar. 2 defa milli olmuştur. 22 yaşındadır. italya'ya karşı harkulade bir gol atmıştır ve bu golün resmi 28 mayıs tarihli müshamızda intişar etmiştir.
netice
son 8 milli maçında ancak bir beraberlik kurtarabilen ve bizim gibi futbollerinde bir kriz geçiren isviçrelileri yenmek iyi tertip edilecek bir takım kırmak sayesinde mümkün olabilir. şu kadar ki oyuncularımız sahada vazfelerini lâyikiyle yapabilsinler.
ve şayet isviçreyi mağl'up eder ve önümüzdeki hafta ispanya maçında da iyi bir netice elde edersek bu maçlar; futbolumuzun avrupa piyasasında düşmüş olan itibarını yeniden yükseltebilir.
ankara 1 (milliyet) - türkiye - isviçre milli futbol karşılaşması bugün 19 mayıs stadında 15.000 kadar seyirci önünde oynandı. hava güzeldi, saat 17.55'te isviçre takımı oyuncuları ellerinde büyük bir türk bayrağı olduğu halde sahaya çıktılar. onların arkasından türk takımı bir isviçre bayrağı ile alkışlar arasında gözüktü. isviçre elçisi julien passet, ankara bölge müdürü mithat ertuğ ile birlikte sahaya geldi. her iki takım oyunculaır ile tanışarak muvaffakiyetler temenni etti.
bando, önce isviçre milli marşını ve onu takiben istiklâl marşını çaldı. stadyomu dolduran halk, istiklâl marşına iştirak etti.
takımlar şu kadroları ile sahada yerlerini aldılar:
maçın ilk akınını ortadan türk takımı yaptı. 3 üncü dakikada, bir korner kazandık. salahattin'in attığı korner avuta gitti. 8 inci dakikada, hemen 18 üzerinden, ortalardan bir frikik kazandıksa da ismetin attığı frikiki isviçre kalecisi tuttu. isviçrelilerin bütün akınları türk müdafaasını karmakarışık ediyor. turgay'ın degajlarının yardımı ile ancak türk milli takımı rakip kaleyi sıkıştırıyordu. isviçreliler sert ooynamalarına rağmen faul yapmıyorlar. 12 nci dakikada selahattin mühim bir dırsat kaçırdı. birkaç dakika türk takımı oyuna hakim oldu ise de, 18 inci dakikada boş bırakılan isviçre solaçığı topu sürdü ve yakın mesafeden takımının ilk golünü attı.
24 üncü dakikada garbis soldan rakip kaleye indi. topu isfendiyara geçirdi, isfendiyar, bu çok güzel pası heba ederek topu avuta yolladı. 25 inci dakikada kemal oyundan çıktı ve yerine naci girdi. 28 inci dakikada soliçleri şahsi bir akın yaparak bütün türk haf ve beklerini yardı ve ikinci golü attı. 38 inci dakikada, birinci golde olduğu gibi bundan sonraki kısmı türk takımının rakip kale ününde kaçırdığı fırsatlarla geçti ve devre 3-0 sona erdi.
ikinci devreye türk takımı selahattinin yerine şevketi alarak çıktı. ilk dakikalarda türk takımı ağır basmakta idi. onuncu dakikada, turgay'ın degajı ile top rakip kale önüne kadar geldi. garbis topa yetişti, çektiği güzel şütü rakip takım kalecisi tuttu. birinci devrede olduğu gibi türk takımı müdafaası, rakipleri ofsayda düşürerek akınlarını kesiyordu. 17 nci dakikada isviçre sağaçığı bir gol daha attı ise de offsayttan attığı için önce gol kararı veren hakem yan hakemin fikrini sordu ve müteakıben ofsayt verdi. bir dakika sonra isviçreliler solaçıları vasıtasiyle 4 üncü gollerini attılar.
devrenin ortalarına doğru, isviçreliler oyuna tekrar hâkim oldular. 24 üncü dakikada, ismel güzel bir frikik çekti, fakat top isviçre kalesi direğine sürünerek dışarıya çıktı. 31 inci dakikada, isviçre sagiçi takımının beşinci golünü kaydetti. türk takımı yegane golünü 33 üncü dakikada yapmağa muvaffak oldu. soldan atılan korneri müteakip top şevkete geldi. şevket garbise pas verdi ve garbis topu rakip kaleye soktu. devre sonlarında türk takımı birçok fırsatlar kaçırdı. isviçreliler haklı olarak 5 - 1 galibiyetle sahadan ayrıldılar.
ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
kaldırımlar garbis istanbulluoğlu
(...)
bu elbette milli takım teknik ekibi için de geçerliydi. vefa ligin tozunu dumana katarken, takımın önemli isimlerini görmemek olmazdı. fenerbahçe'yle başa baş devam eden ve averajla kaçan şampiyonluk yarışından sonra, 1951-52, 1952-53,1953-54 sezonlarında vefa dördüncü olarak ligdeki gücünü zaten kanıtlamıştı. tenekeci garbisin çeyrek altından çok daha fazla olduğu ise, gün gibi aşikârdı. vefa'da kaydı tutulamayan gollerini, milli takım için de atması isteniyordu artık. 1 haziran 1952'de ankara 19 mayıs stadı'nda isviçre karşısında geçirdi ay-yıldızlı formayı sırtına ilk kez. maç boyunca elinden geleni yapan, çabalayan garbis 5-1'lik mağlubiyete engel olamasa da, 83. dakikada milli takımın tek golünü kaydederek, ilk milli maçında golle tanıştı. milli forma altında ikinci maçına 8 haziran 1952'de istanbul inönü stadı'nda çıktı. rakip ispanya'ydı ve maç 0-0 neticelendi. üçüncü milli maçından yazımızın girişinde bahsetmiştik. 5 haziran 1953 tarihinde yine inönü stadında rakip yugoslavya'ydı. 2-2 biten müsabakada. garbis gol kaydına muvaffak olamasa da burhan sargın ve fikret kır canin kaydettiği gollerde pay sahibi olmuştu. son kez ise italya b takımı'na karşı ay-yıldızlı formayı taşıdı. 11 aralık 1953'te inönü stadında oynanan ve 1-0 kaybedilen akdeniz kupası karşılaşması son maçı oldu. arkasından milli takım kariyeri sanki bıçak gibi kesildi. ama bununla ilgili olarak en yakınlarına bile tek kelime sitemde bulunmadı. çünkü bir sonraki maç dünya kupası elemesi baraj maçı ve dünya kupası finalleriydi. ama yıllar sonra vefa'dan kaptanı olan galip haktanır, garbis'in seçilememesini büyük takımların baskısına bağlayacak, bu tip organizasyonlara giderken beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray'da oynayan oyuncuların tercih edildiğini belirtecekti. bu yazı için görüştüğümüz haktanır, tenekeci garbisle ilgili şunları paylaştı bizimle: "çok iyi, efendi, munis, her şeye 'evet' deme kabiliyetini haiz bir arkadaşımızdı. çok güzel günlerimiz geçti beraber. inanılmaz bir tevazuya sahip, müthiş hürmetkar bir insandı. hatta o kadar ince ruhluydu ki, kendisine muzipçe şakalar yapılmasına rağmen şakayı yapanlarla beraber bunlara kahkahalarla gülerdi. bir defa, vefa'yla yunanistan'a maç yapmak üzere gidecektik. garbis'in orada arkadaşları vardı ve hazır maça gidecekken, onlara da sucuk ve pastırma alıp paketlettirmişti. ama bizim çocuklar paketi bir güzel açıp hepsini yemişler. paketi boş bulunca hep beraber kahkahalarla gülmüştük. futbolu bıraktıktan sonra, bir sûre fransa'da yaşadığım hatırlıyorum."