1951 yılının son maçlarıdır.. beşiktaş ve galatasaray şampiyonluk için son maçlarını oynuyorlar. beşiktaş, fenerle berabere kalır ya da galip gelirse şampiyon, galatasaray ise beşiktaş'ın mağlubiyetini yani fenerin galibiyetini bekliyor... ama fenerbahçe hükmen yenilmek için 2 tane lisanssız oyuncuyu sahaya sürüyor. durumu fark eden hakem, olayı fenerli yöneticilere söylemesine rağmen fenerbahçe idaresi maçı oynamak istiyor ve maç oynanıyor. yani fenerbahçe bilerek ve isteyerek hükmen mağlup olup beşiktaş'ı şampiyon yapıyor..
kural olarak maçın oynanmaması gerekiyor ama stada futbol izlemek için gelen 21 bin futbolsever galeyana gelmesin diye maç hakem tarafından oynatılmak zorunda kalınıyor. öte yandan sahadaki fenerbahçe takımının da yöneticilerinden altta kalır tarafı kalmıyor. lefter kazanılan penaltıyı bilerek dışarı atıyor.
güzel bir formülle (!!!) sahaya gayri nizami iki oyuncu ile çıkan fenerbahçe beşiktaş'a borcunu ödedi.
yazan: ali z.oraloğlu
galatasaray'ın vefa, fenerbahçe ve beşiktaş'ı sırası ile yenmesi üzerine bir haftadan beri beşiktaş-fenerbahçe maçının ne netice vereceği meselesi üzerinde bütün spor meraklıları fikir yürütmekte idiler.
bir kısım sarı-lacivertlilerin mağlup olacağını ileri sürüyorsa da, büyük bir ekseriyet, arka arkaya uğradıkları mağlubiyetlerin acısını çıkarmak, bazıları prestijlerini yerine getirmek için fenerbahçenin kazanmak uğruna elinden gelen gayreti esirgemeyeceğini, esasen hiçbir büyük klübün arka arkaya yenilmeyeceğini binaenaleyh maçı kazanacağını iddia ediyordu.
takımlar hoparlörde ilan edilince dün inönü stadında bir haftadan beri şehrimizde çalkalanan dedikoduların fi hakikat olduğunu öğrenmek bizi olduğu kadar bütün sporseverleri de üzdü. dünyanın hiçbir yerinde rakibini şampiyon çıkarmamak için şanlı ve şerefli bir maziye sahip olan bir klübün böyle fena bir vaziyete düşrüldüğü görülmemiştir. işin tuhafı bu vaziyete şaşanların ekseriyetini bizzat sarı-lacivert taraftarları teşkil ediyordu.
çünkü takımlarında bu sene birinci devrede vefada oynayan nusret ile geçen haftaya kadar ankarada hacettepe'de oynamış olan ilhan'a yer veren fenerbahçeliler daha sahaya çıkmadan hükmen mağlubiyeti kabullenmiş oluyorlardı.
sporculukla kabili telif olmıyan bu hareketleri ile fenerbahçelilerin prestijlerinin biraz daha sarsılmasından başka ellerine ne geçti. esasen tam kadroları ile çıkmış olsalardı dahi beşiktaşa muhakkak yenileceklerdi. fakat böyle bir formüle müracaat edeceklleri kimsenin aklına gelmezdi. her ne kadar sekiz sene evvel gene galatasarayı şampiyon çıkarmamak için beşiktaş da fenerbahçeye aynı yardımı yaptıysa da bunu daha şerefli bir şekilde, sahaya nizami bir takım çıkarmakla halletmişti.
diğer taraftan tuhafımıza giden şey de vaziyetin halka ilan edilmemiş olmasıdır. 20.000 kişiye ilk maçı seyrettiriyoruz diye hususi bir maç seyrettirilmesine laubalilikten başka isim veremiyoruz.
bu vaziyet karşında nizamname mucibince hakemin beşiktaşa seremoni yaptırması ve bundan sonra oynanacak oyunun hususi olduğunu ilan etmesi lazımdı.
bütün bunlara rağmen yaptıkları hususi mahiyetteki maçta dahi son derece fena, lakayt ve isteksiz oynayan fenerbahçeliler en başta taraftarları olmak üzere bütün seyircilerin infialini üzerlerine çekmişlerdir. kaleci erdal ve müdafi müjdattan başka hiç biri enerji göstermek şöyle dursun topu takip etmek zahmetine dahi katlanmamıştır. hele meşhur lefter’in akıllara hayret verici penaltısı uzun müddet bizzat fenerliler tarafından yuhalanmıştır.
beşiktaşa karşı dün yaptığı iki maçı da kaybeden (birincisi lig maçı hükmen, ikincisi de hususi karşılaşma (!!!) 3-1 mağlubiyet) fenerbahçe bu suretle beşinciliğie doğru yol almış oldu.
her bakımdan bir kıymeti olmayan hususi (!!!) maçın tafsilatını vermeye lüzum görmüyoruz.
dün 21 bin kişi nasıl aldatıldı?
maçtan evvel fenerbahçe idare heyeti stad müdürü şazi tezcanın bitişiğindeki odada kapılar kilitlendikten sonra fevkalede bir toplantı yapıldıktan sonra dışarı çıkılırken fenerbahçe umumi katibi rüştü dağlaroğlu ile fenerbahçe umumi kaptanı osman kavrak içerde yaptıkları münakaşayı kesmeyerek dışarıda da devam etmişler. ve nihayet r.dağlaroğlu ben hiçbir şeye karışmıyorum ne halt edersen et diyerek şeref tribününe yollanmıştır.
takımlar sahaya çıkmadan evvel adet üzerine lisansları isteyen hakem sıtkı eryar'a bunların haftaymda ibraz edileceği söylenmiştir. iki gayrinizami oyuncusu olan fenerin vaziyetine itiraz edilince osman kavrak yahu beni zorla galip getirecek değilsiniz ya, prestijimi kurtarmak için takviyeli (!!!) çıkıp hükmen mağlubiyeti kabul ediyorum, yapacağımız maç hususidir demiştir.
bunun üzerine raporunu yazan hakem vaziyeti ilan ettirmek istemişse de halkın infial ederek paralarını geri isteyeceğinden korkan alakalılar mesuliyeti vazifelerini üzerlerine almayarak 36.000 lira vererek maç izlemeye gelen 21.000 kişiyi aldatmak yolunu tutmuşlardır.
nihayet hakem hususi maçı yüz lira mukabilinde idare etmeye razı olmuştur.
birinci haftaym sonunda cezaya çarpılacağından korkan hakem, feridun kılıç ve hürriyet gazetesi spor muhabiri adnan akın'ın maça devam edemezsin demeleri üzerine ikinci devreyi oynatmamaya karar vermişse de kendisini rütbesini geri aldırmakla tehdit eden osman kavrak'ın ve böyle şeyler olur diye işi tatlıya bağlamaya çalışan sadri usluoğlu'nun sözleri üzerine: ben ne yapayım, biri milletvekili, biri idareci. bu işin mesuliyeti bana gelecek, cezayı alacağım ama mecbur bırakıldım diyerek oyuna devam etmiştir.
lefterin penaltıyı dışarı atmasını ve takımlarının fena oynamasını gören istanbul milletvekili füruzan tekil, rize milletvekili zeki rıza sporel ve ağabeyi ilk milli takım kaptanı hasan kamil sporel lanet olsun, biz artık bu oyunu seyredemeyiz diyerek stadyumu terketmişlerdir.
emin bir menbadan haber aldığımıza göre hükmen mağlup olarak beşiktaşa şampiyonluğu eden fenerliler yapacakları hususi maçı da 3-1 kazanarak prestijlerini muhafaza etmek niyetinde imişler. fakat ilk golü yiyip de mağlubiyetin acısına tahammül edemeyen beşiktaşlılar canlanınca evdeki hesap çarşıya uymamıştır.
maçtan sonra matbaamıza bizzat gelerek veya telefonla müracaat eden fenerbahçeliler bu vaziyetten son derece müteessir olduklarını belirtmişlerdir. kendilerini teselli etmemize rağmen bu çifte mağlubiyetin hiçbir şeyle telif edilemeyeceğini ve klüplerinin bir avuç insan yüzünden ilk defa böyle feci bir vaziyete düştüğünü söylemişlerdir.
hatta bunların arasından bir koyu fenerli bugüne kadar hayatında en mukaddes şey olarak fenerbahçe klübünü tanımasına rağmen bu hadiseden sonra istifa edeceğini söylemiştir.
... kıymetli (!) fener idarecileri ne olur ne olmaz ir oyunu tuttururda yener düşüncesiyle hükmen mağlup olmak, beşiktaşı muhakkak şampiyon çıkarmak için lisansız oyuncu oynatmak yoluna gitmişler. bu da gösteriyor ki, fenerbahçe idarecileri yenmek değil, yenilmek esasını prensip olarak kabul etmişlerdir.
... beşiktaşın kurt idarecileri dün bir taşla iki kuş vurmuş oluyorlar. fener idarecilerine lisanssız oyuncu oynatarak hem galibiyeti dolayısıyla şampiyonluğu garantilemişler, hem de fener-galatasaray dostluğunu tamamen bozarak birbirine yaklaşmak imkanını da bırakmamışlardır.
... fenerbahçe beşiktaşın elinde bir oyuncak haline gelmiştir. elbette başında yusuf ziya öniş gibi bir idarecinin, bir otoritenin bulunduğu galatasaray değil, kifayetsiz, beceriksiz, mevki hırsından başka bir şey bilmeyen fenerbahçe oyuncak olacaktır.
eldeki talimatnameye göre hakemde suçludur. senin apoletlerini söktürürümü, diyen bir idareci de aynı suça iştirak etmiş ve derebeylerine yakışan bir tavır takınmıştır.
stadyum idaresinin be hakemin maçtan evvel durumu ilan etmesi doğru olurdu. zira eminiz ki, bu çirkin harekete tahammül edemeyecek halk, stadyumu terkeder, bile bile, çok evvelden hazırlanmış danışıklı dövüşlü bir maçı seyretmeye tahammül edemezdi.
hikaye şudur, bir taraf şampiyonluğu bu yolda kazandı. diğer taraf, her şeyi bu yolda feda etti. galatasaray ise, sadece bir şampiyonluktan oldu. fakat sporseverlerin kalplerini kazandı. bu şampiyonluğa her zaman tercih edilecek bir olaydır. işte, spor tarihimize geçen bir kara leke daha.
dünkü maça iki lisansız futbolcu ile başlayan f.b., hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. bu müessif hadiseye inzimamen sahadaki oyunu da 3-1 kaybetti.
halit kıvanç
... lig şampiyonunu tayin edecek olan dünkü maç, maalesef pek nahoş bir şekilde kapandı ve spor hayatımızın acı vakalarından biri olarak tarihe geçti...
...normal olan şekli f.b. takımının en kuvvetli tertibiyle sahaya çıkması ve rakibini yenmesi idi. bu arada dolaşan dedikodulara aslan inanmıyor ve sarı-laciverdin bu kudretli kadrosunu bekliyorduk.
fakat maç saati geldiği anda, inönü stadyumunu dolduran 25 binden fazla seyirciyi hayal sukutuna uğratan bir manzara ile karşılaştık. f.b. sahaya lisansı olmayan iki oyuncu ile çıkıyordu.
evet, fener takımı, daha birinci dakikada mağlubiyeti hem de kendisine bir tek puan bile kazandırmayacak olan hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. bu demektir ki, sarı-lacivertliler puan ve fikstür icabını suistimal ederek şampiyonluğu beşiktaşa vermeyi uygun görmüşlerdi.
...f.b. gibi şerefli ve şöhretli bir kulüp, bu gibi kaprislere alet olacak zıyniyette bir teşekkülmüdür? sarı-lacivert şeref dolu tarihinde böyle peşin bir mağlubiyet bulunduğunu biz zannetmiyoruz.
f.b. taraftarları dün büyük yeis içindeydiler, günü erken saatlerinden itibaren stada koşan binlerce seyirciyi istismar etmeye kimin hakkı vardı?
...herhalde bu hadisenin resmi bazı neticleri de olacaktır.
başta böyle bir gayrinizami oyuna müsaade eden hakem olmak üzere müsebbipler hakkında gereken kararların alınması doğru olur.
...birkaç muhakemesi zayıf idarecinin veya bir tekinin böyle bir harekete başvurmakla, halkın spor zevkini istismara yeltendiğini ve fenerbahçenin itibarını da, kaprisi elinde oyuncak ettiğini açıklamak isteriz.
fenerbahçeliler unutmamalıdırlar ki, galatasarayın istanbulspora karşı mağlubiyet veya beraberliği kendilerini beşinci duruma düşürecektir ki, böyle bir mevkie fenerbahçe takımı müddeti hayatında inmemiştir.
lakin galatasaraylılar acaba kıymetli rakiplernini hareketlerine karşı mükabelede bulunacaklar mıdır? bunu hiç tahmin etmiyoruz. ve galatasaraydan sportmence bir hareket bekliyoruz. zira böyle derse bugünlerde ihtiyaç hasıl oldu.
fenerbahçeli, galatasaraylı ve beşiktaşlı bazı tanımış simalar t.h.a. muhabirine, bu hadise hakkında fikirlerin söylemişlerdir.
fenerbahçeli zeki rıza sporel demiştir ki:
çok hazin bir spor hadisesi karşısında bulunuyoruz. bir fenerbahçeli olarak üzüntüm büyüktür. fenerbahçenin yaptığı bu hareket, asla sportmenliğe sığmaz. ben bazı fenerli arkadaşlarımla, meseleyi anlar anlamaz maçın yarısında stadı terkettim. fenerli idareciler çok çirkin bir iş yapmışlardır.
galatasaray klübü eski reislerinden muslih peykoğlu da şöyle demiştir
fenerbahçe gibi büyük bir klübün 11 oyuncu çıkaramayacağına inanılabilir mi? kaldı ki, daha düne kadar fenerbahçe takımında oynayan ve renkleri için canla başla, çarpışacak çocukların her biri, beşiktaşa karşı oynatılan lisanssız iki oyuncudan en az beş gömlek üstün durumdadırlar.
biz galatasaray olarak bu hadiseye sadece omuz silkip geçeriz. teşkilat nezdinde de hiçbir müracaatta bulunacak değiliz. 25.000 kişinin önünde geçen bu hadiseyi teşkilata anlatmak bize düşmez.
beşiktaş klübü umumi kaptanı sadri usoğlu ise şunları söylemiştir:
..beş sene evvel biz de aynı şekilde şampiyonlukta ümidimiz kalmadığı için o zaman ankara bölgesinde kayıtlı bulunan solaçık şükrü'yü bir fenerbahçe maçında oynatmıştık. bu suretle hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmemize rağmen maçı 4-3 kazanmış ve şampiyon bir takımı yenmekle taraftarlarımız arasında ve spor muhitinde iyi bir tesir bırakmıştık. şimdi fenerbahçelilerin de aynı maksatla son zamanlarda bozulmuş olan takımlarını takviyeye giriştikleri bence hayret edilecek bir olay değildir.
...gözlerini bürümüş olan galatasaray düşmanlığı bütün bir kütleyi memleket sporunu öldürmeye kadar götürürse, bunda bir tercih hakkı kullanmanın sırası geldiğine inanmamız lazımdır. ya o kişi , ya türk futbolu: ikisinden birini ortadan kaldırmak lazımdır. biz böyle düşünüyor ve memleket sporunun hayrı için böyle bir hareketin lüzumuna inanıyoruz.
hakiki fenerbahçelilerin duyduğu üzüntü: oğlumdan utandım, sanki suçlu benmişim gibi
fenerbahçenin eski santraforu bülent yüksel
...oğlum da bana çekmiş, o da fenerli. geçen seneye kadar iş idare ediyordu. baba ben hepsindenim. hepsi türk, yaşasınlar diye bir siyaset güdüyordu. fakat bu sene mektebe başlaması ile rengini belli etti ve iftiharla bende fenerliyim demeye başladı. onun fenerli olması ikinci devre lig maçlarına isabet ettiği için mağlubiyetlerin izahı da bana düştü.
pazar günleri radyoyu açmasın diye gezmeye götürmeye, pazartesi sabahları da gazeteyi ona göstermemeye başladık. fakat bu hafta tutturdu ille de maça gidelim diye.
kendisine kalabalıktan dem vurduk, daha küçüksün, ezilirsin falan diye kandırmaya çalıştık. öyleyse radyodan dinlerim dedi
kırda yemek yemeğe de bayılır. hemen bir piknik icat ettik. maçı unutsun diye tabiatın kucağına bıraktık. fakat gene hep maçtan bahsediyor. fenerin nihayet bir galibiyet elde edeceğine öyle emin ki, beşiktaşı yenersek hepsini yenmiş oluruz, diye bir felsefe uydurmuş kendine.
dönüşte teşvikiyede maçtan boşalan kalabalığa rastladık. bana baktı, baba birisine sor gibilerden. ben de birin gözüme kestirip ve böylece fenerin 3-1 yenildiğini öğrendik.
sonra artık konuşmadık. dersi de yokmuş; bir aralık ortadan kayboldu, annesine sordum, karnı tokmuş, yattı, dedi.
oğlumdan utandım, sanki suçlu benmişim gibi, gözümden iki damla yaş aktı. sonra merak ettim, acaba fener idare heyetinden ve futbolculardan pazar akşamı yemek yemeyen oldu mu diye?
son beşiktaş-fener danışıklı maçının uyandırdığı akisler. talimatnameye göre iki tarafında hükmen mağlup sayılması lazım
...avrupada profesyonel liglerde nadiren tesadüf edilen bu şekildeki bir danışıklı maçı yapan takımlar alakalı federasyonca derhal diskalifiye edilirken, bizde hiçbir organın henüz harekete geçmeyişi doğrusu garip karşılanmaktadır. halbuki, hakikat bütün çıplaklığıyla ortadadır. iki takım evvelden kararlaştırmış oldukları bir kombinezonla bu maçı malum şekilde oynamışlardır. bir hal karşısında alakadar heyetlerin başvuracakları müeyyide de meydandadır.
futbol müsabaka talimatının 34 üncü maddesinin b fıkrası bu şekildeki bir maç için, iki tarafı da hükmen mağlup saymaktadır. bakalım beden terbiyesi teşkilatı komiteleri ve nihayet futbol federasyonu bu hususta nasıl bir karara varabilecek? umumi efkarın tarafsız bir müdafii olarak bu mevzua biz tekrar temas edeceğiz.
...eğer son beşiktaş-fener maçı gibi bir maç ingilterede oynansa idi, -ki buna imkan yoktur- her 2 takım da hemen hükmen mağlup addedilir, hem de halkın ve spor otoritelerinin nazarında bir paralık haysiyetleri kalmazdı. zira biri şike maç yapmış, diğeri bu suça iştirak etmiştir.
aradan beş gün geçmesine rağmen, geçen pazar günü inönü stadında yapılan fenerbahçe-beşiktaş maçı, günün hadisesi ve spor muhitini meşgul eden başlıca mevzu olarak tazeliğini muhafaza etmektedir. kime rastlarsanız görüşme, dönüp dolaşıp buraya geliyor; nereye gitseniz sizi sporla alakalı gördüler mi, derhal bu mevzua temas ediliyor ve tabii olarak karşılıklı mütalealar alabildiğine yürütülüyor.
fenerbahçenin bu hareketi, sporla alakalı osun olmasın herkesin üzerinde menfi bir tesir yaptığı muhakkak. neler söylemiyorlar: spora da mı politika girdi, diyen ; takım böyle mi takviye edilir, diye söylenen; sıfır puan aldık da maçı kazandık mı sanki, mütaleasında bulunanın haddi hesabı yok.
pazar günü mahiyeti derhal farkedilemeyen anlaşmalı maçın, bugün artık bilinmeyen tarafı kalmamış gibidir. bazılarımızın zannettikleri gibi, bu işe hemen orada, maç başlayacağı zaman karar verilmemiş; hesaplar çok evvelden yapılarak, hazırlıklara buna göre geçilmiştir, sanıyoruz.
sekiz sene kadar oluyor. 23 mayıs 1943 pazar günü şeref stadında o yılın milli küme karşılaşmalarından sonuncusu beşiktaşla fenerbahçe arasında oynanıyordu. eğer maçı beşiktaş kazanır veya berabere kalırsa galatasaray, yenilirse fenerbahçe şampiyon olacaktı.
herkes galatasaray aleyhinde iki rakibin anlaştığını iddia ediyordu. nitekim beşiktaşlılar sahaya acayip bir takımla çıkınca dalavere bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. amma beşiktaşlılar efendice (!!) hareket edip, fenerbahçelilerin geçen hafta yaptıkları gibi hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmeyerek kozlarını sahada pay etmek istediler. bu karşılaşmadan evvel fenerbahçe ile yaptıkları üç maçı da kazanan beşiktaşlılar ne olursa olsun, galatasaray şampiyon olmasın diye çıkardıkları şu garip takıma bakın aziz okuyucularım:
celadet- saim, ibrahim - hüseyin - ömer - ali- sabri - hakkı - kemal - cahit - şükrü
işte bu acayip son müdafaa kendi kalelerine gol yapılması için rakiplerini teşvik ederken, hücum hattında bütün canlarını dişlerine takarak gol yapmaya çalışan üç siyah-beyazlı futbolcunun emeklerini diğer bir beşiktaşlı forvet fenerbahçe müdafaa olmaktadırlar. bilhassa hafbek hattı sile birlikte boşa çıkarıyorlardı. nitekim iki perdelik bu komedya malum netice ile fenerbahçenin beşiktaşa eşşiz ! galibiyeti ile 4-1 nihayet buldu. ertesi gün bu maçı cumhuriyet gazetesine tanınmış bir spor muharriri eşref şefik şu başlıkla yazmıştı.
şerefsiz beşiktaş takımı dün fenerbahçeye 4-1 yenildi
işte tarih tekerrürden ibarettir derler. çok doğru bir söz. tam sekiz sene sonra fenerbahçeliler, beşiktaşlılara olan şampiyonluk borçlarını ödediler. hem de ne şekilde. faiziyle birlikte. evvela hükmen mağlup oldular. yani beşiktaş-fenerbahçe karşılaşmalarının 90.ıncısı olan maçı hükmen yani 3-0. 91.incisi olan hususi maçını da 3-1 kaybederek.
dedikodulu maç
türkiyenin iki güzide klübü beşiktaş ve fenerbahçenin son yaptığı maç (!) dolayısıyla istanbul basınındaki akisler
geçen pazar inönü stadında yapılan beşiktaş-fenerbahçe maçı (!!) bütün haftanın en mühim dedikodusunu teşkil etmiştir.
sadece birkaç kişinin gayreti ile meydana gelen bu çirkin hadise hakkında geçen nüshamızda etraflı izahat vermiştik. hafta içinde sızan haberler neşriyatımızın doğruluğunu teyit ettiğinden bu hususta fazla bir şey yazmayı lüzumsuz buluyoruz.
yalnız bu mevzuda salahiyetli kalemlerin hatta bizzat fenerbahçelilerin muhtelif gazetelerde çıkan makalelerinden bazı kısımları aşağıya vermekle iktifa ediyoruz.
fenerbahçe – beşiktaş maçı; lig şampiyonunu tâyin edeceği cihetle, üçüzlü bir ehemmiyet taşımaktadır
bugün, inönü stadında lig maçlarının son iki karşılaşması yapılacaktır. bu maçlardan bilhassa ikincisi, lig şampiyonunu tâyin hususunda oynadığı mühim rol bakımından. «1950-51 futbol mevsiminin en enteresan karşılaşması» denilmeğe değer bir bu mühim maçın neticesi, haftalardır münakaşa mevzuu olan bir meseleyi, belli bir sonuca bağlıyacak ve bu yorucu devrenin şampiyonluk mükâfatını, hangi takımın kazanacağı ancak bugünkü maçın sonunda anlaşılabilecektir.
fenerbahçe - beşiktaş maçının ehemmiyetini arttıran hususların en başında, neticenin fenerbahçe'den ziyade galatasaray ile beşiktaş içir. mühim olmasını saymak icabeder. nitekim, ikinci devrede üstüste aldıkları kötü neticelerle, iyi durumları hayli sarsılan sarı-lâcivertliler, meydanı iki kuvvetli rakipleri; beşiktaş ile galatasaray a bırakmak mecburiyetinde kalmışlardır.
halihazırda, beşiktaştan -bir maç eksiği olduğu halde- dört puan geride bulunan galatasaray, lig şampiyonu olabilmekteki bütün ümidini, bu maçın neticesine bağlamıştır. beşiktaş, bugün temin edeceği galibiyet; ve hattâ beraberlikle dahi, şampiyonluğu sağlıyacak; fenerbahçe'nin galibiyeti ise. galatasaray'ı şampiyon çıkartacaktır. karşılaşmanın, fenerbahçe için olan ehemmiyeti, her şeyden evvel, lig dördüncülüğünü garantilemek ve sarsılan prestijlerini, lig liderine karşı alacakları bir galibiyetle tekrar kuvvetlendirebilmek yolunda toplamaktadır. bu iki mühim âmilin de -fenerbahçe'nin lig şampiyonluğundaki iddiasını kaybetmesinden sonra onlaş için, fazlasiyle ehemmiyetli olduğu inkâr edilemez.
sarı – lâcivertlilerin, bugünkü maça, aynen geçen hafta olduğu gibi, tamamen genç oyunculardan kurulu bir takımla çıkmıyacakları ve uzun zamandır takımda yer vermedikleri bazı oyuncuları, bugün tekrar oynatacakları söylentiler arasındadır. bu hale göre, fenerbahçenin, bugün çıkaracağı en kuvvetli on biri, şu şekilde olabilir:
erdal, kâmuran, müjdat, samim, kâmil; m. ali. k. fikret. zekeriya; suphi; lefter; halit.
fenerbahçenin halihazırda çıkaracağı en kuvvetli takım olan bu onbirin, ne derece bir muvaffakiyet göstereceğini tahmin güçtür. fakat, sarı - lâcivertliler iyi oyunlarından birini çıkarabildikleri takdirde, maçın cereyanını müsavi bir şekle sokabilirler.
işte takımların yukarda belirttiğimiz durumları dolayısiyle, bugünkü maçın neticesi, daha ziyade beşiktaş tarafına mütemayil görünmektedir. buna karşılık, muhakkak galip gelebilmek hâleti ruhiyesi içinde oynıyacak olan fenerbahçe takımının da, maçın neticesi üzerinde en az rakipleri kadar kazanma şansına sahip bulundukları inkar edilemez.
lig maçlarını, hitama erdirecek olan bugünkü, bu mühim karşılaşmaya, saat 16,15 te başlanacaktır.
dünkü maçta başka kulüpten iki oyuncu oynatan fenerbahçe daha maç başlamadan mağlûbiyeti kabul etmişti. oyun umumiyetle hızlı ve beşiktaşın hâkimiyeti altında cereyan etti
halit talayer
fener – beşiktaş maçı
1950-51 senesi lig maçlarının şampiyonunu tayin etmesi bakımından ciddi bir önemi haiz olan en mühim karşılaşması dün inönü stadında lig lideri beşiktaşla, fenerbahçe arasında yapıldı. senenin, bu son ve en mühim maçını seyretmek üzere sahaya muazzam bir seyirci kütlesi toplanmıştı. muayyen saatte orta hakemi sıtkı eryar’ın idaresinde takımlar sahada yer aldıkları vakit, fenerbahçede, kulüpte lisansiye olmayan ik,i yabancı oyuncuya yer verildiği görülüyordu:
fenerbahçe: erdal – kâmil, müjdat – nedim, ilhan, musret – k. fikret, m. ali, suphi, lefter, halit.
oyuna beşiktaşın vuruşuyle başlandı. fenerbahçe 18 inde neticesiz kalan ilk siyah – beyaz akınını müteakip, sarı – lâcivertlilerin mukabil hücumları da aynı şekilde avutla neticelendi. oyun, bu dakikalar zarfında, iki tarafın karşılıklı netice alabilmek gayretiyle çok süratli ve zevkli cereyan ediyordu. 14 üncü dakikada. kale yakınında müsait bir fırsatı yakalıyan hüseyin, ağır davranması yüzünden bu muhakkak gollük pozisyondan istifade edemedi.
fenerbahçe’nin golü
15 inci dakikada yarı ofsayt pozisyonda m. ali’den aldığı pasla kale yakınına kadar sokulan k. fikret, plâse bir vuruşla kalecinin sağından takımının ilk golünü çıkarmış oldu. maçın bu ilk golü, iki tarafı da, daha gayretli ve daha canlı bir oyuna sevketmişti.
fenerin kaçırdığı penaltı
beşiktaşın, fenerbahçeye nispetle daha tesirli ve daha hâkim bir oyun çıkardığı bu dakikalarda, sarı – lâcivertlilerin mukabil akınları da en az rakipleri kadar tesirli oluyordu. nitekim 35 inci dakikada, halit’ten aldığı pasla, süratle 18 içine süzülen suphi tam şüt pozisyonunda. ali ihsan’ın çelmesine maruz kalarak yuvarlandı. fenerbahçeliler. bu suretle kazandıkları penaltıdan lefter'in topu avuta atmasiyle netice almak imkanını bulamadılar.
beşiktaşın beraberlik golü
fener lehine bu ikinci gol fırsatının kaçması, siyah - beyazlılar için âdetâ bir ihtâr olmuştu. nitekim, bu sırada beraberlik gollerini çıkarabilmek gayretiyle, fenerbahçe kalesini daimi bir baskı altında tutuyorlardı. nihayet devrenin bitmesine üç dakika kala, müjdat'ın kafa vuruşuyle 18 üstüne düşen topu, demarke vaziyette yakalıyan recep, çok sıkı bir şütle, takımının beraberlik golünü fenerbahçe kalesine soktu.
bu golden sonra, iki taraf ta gayretli oyunlarına rağmen neticeyi değiştiremediler ve maçın ilk devresi bu şekilde 1-1 beraberlikle sona erdi.
ikinci devre
bu devreye siyah - beyazlılar çok hızlı başladılar. ilk dakikalardan itibaren, fener nısıf sahasına intikal eden siyah - beyaz hücumları, fenerbahçe kalesine daimi tehlikeler yaratmaya başlamıştı.
beşiktaşın ikinci golü
beşiktaşın 6 ncı dakikada soldan yaptığı bir akında, 18 içinde yakaladığı topa sıkı bir şüt yapıştıran recep, takımının ikinci golünü de çıkarmış oldu. artık oyun ilk devredeki zevkini kaybetmişti. siyah - beyazlıların tesirli ve her an gol atabilecek vaziyetlerde inkişaf eden hücumlarını beşiktaş 18 i içinde neticesiz kalan mukabil akınlarla bertaraf etmiye çalışan sarı lâcivertliler, adetâ mağlûbiyete razı bir tarzda oynuyorlardı nitekim, fenerbahçe'nin bu gafletinden istifade eden beşiktaşlılar. 30 uncu dakikada. şevketin sıkı şütüyle üçüncü gollerini de kazandılar.
34 üncü dakikada, bugün güzel bir oyun çıkaran erdal da sakatlanıp çıkınca, maçın neticesi kat'i surette belli olmuştu. erdal'ın yerine kaleye sol bek müjdat geçti.
devrenin bundan sonraki dakikalarında, beşiktaşlılar yine baskılı oyunlarını devam ettirmelerine rağmen, yedek kalecisiyle ve 10 kişi oynıyan fenerbahçeye başka gol atmaya imkân bulamadılar ve neticesi evvelden belli olan bu maç da, bu şekilde beşiktaşın 3-1 galibiyetiyle sona ermiş oldu.
dünkü fenerbahçe – beşiktaş maçında, hakem sıtkı eryarın, lisanssız iki oyuncunun takımda yer almasına müsaade ettiği de ayrı bir mevzudur. zira, alâlılardan öğrendiğimize göre. beşiktaşlılar maçtan evvel itirazlarını yapmışlar ve sıtk eryar da, nusret ile ilhanın lisanssız olduklarını bile bile «ben oynatırım» demiştir.
maçtan evvel, bir hakemin, iki taraf oyuncularının lisansını neden muayene ettiği mevzuu sıtkı eryarın bu keyfi hareketiyle ayrı bir mahiyet kazanmış bulunuyor. çünkü: böyle bir hal takdirinde, hakemin maçı oynatmıyarak. fenerbahçeyi hükmen mağlûp ilân etmesi icap ederdi ki.meselenin en makul hal şekli de, muhakkak ki, buydu. fakat, maalesef sıtkı eryar herhalde bilgisizliğinden olacak, bunu düşünmemiş ve seyircilerin devamlı tezahüratına vesile olan bu maçı oynatmakta tereddüt etmemiştir.
işte. bilhassa yukarda belirttiğimiz sebeplerden ötürü. neticesi evvelden belli olan bu maçın, nasıl cereyan ettiği hakkında bir açıklamayı zait buluyoruz.
beşiktaş'ın efsane oyuncularından olan 'baba' lakaplı recep adanır, yıllar sonra haber1903'e konuştu.
gol krallığım elimden alındı
beşiktaş'ta futbol oynarken 13 golle fenerbahçeli oyuncu lefter'in arkasından geliyordum. fenerbahçe ile lig maçında karşı karşıya geldik. bu karşılaşmada 2 gol atım ve gol krallığına hak kazandım. fakat fenerbahçe o karşılaşmada lisansız futbolcu oynattığı için maç iptal edilip sarı lacivertli takım hükmen mağlup sayıldı. bunun sonucunda benim bu karşılaşmada attığım iki golde sayılmamış oldu ve gol krallığını 1 golle kaybettim.