harbiye: bülent, mehmet bolatlı, ilhan, selami yazgan, muhittin üründal, tacettin yavuz, sebahattin erman, kemal özer, muzaffer erciyes, celal çağlan, seyfi
beşiktaş: faruk türker, yani sasapulos, rıfat atakanı, cahit yıldırım, ali urgancı, ömer doğan, vecdi çapa, eşref bilgiç, kemal gülçelik, hakkı yeten, hüseyin saygun
bu maçta beşiktaş kalesini koruyan faruk hızal'la yapılan röportajdan:
faruk hızal istanbul ligi 1943-44 sezonunun dördüncü maçından itibaren beşiktaş kalesini korumaya başlar. o sezon beşiktaş istanbul ligi şampiyonu olamaz ama finalde fenerbahçe’yi yenerek istanbul kupasını kazanır. aynı sezon oynanan milli küme maçlarından biri beşiktaş tarihinin unutulmazları arasında yer alır. ankara’da harp okuluyla yapılan maçta ev sahibi takım ilk yarıyı 3-0 galip kapatır. rivayet odur ki baba hakkı soyunma odasında köpürür ve yöneticiden tren biletlerini ister. maçı kazanmadıkları takdirde o biletleri yırtacağını ve bütün takımın istanbul’a yürüyerek döneceğini açıklar. ikinci yarı sahaya çıkan beşiktaş tam altı gol atar ve maçı 6-3 kazanır.
bu maçta beşiktaş’ın kalesini koruyan faruk hızal ise o günü şöyle anlatıyor: “bizi maçtan önce saraçoğlu başbakanlığa çağırmıştı. ‘harbiye’den korkmayın, ankaragücü daha tehlikeli, fb gibi oynar,’ dedi. biz harbiye maçına çıktık, ilk yarıda üç gol yedik. haftaymda baba hakkı köpürmüştü. ‘beni dinleyin,’ dedi. ‘kim topu alırsa, kalecinin üzerine şandelleyecek. 3-0’lık fark tik-tak paslarla kapanmaz.’ şükrü o zaman askerdi, o yüzden ankaragücü’nde oynuyordu. onun yerine sol açıkta eşref abi oynuyordu. topa öyle vuruyor ki, top dönmüyor, yani falso almıyor. baba hakkı da gelen topa rahatça istikamet veriyor. ben istasyon tarafındaki kaledeydim. on ikinci dakikada dört-üç galip vaziyete geçmiştik. haftaymda baba hakkı aslında bekimiz yani’ye kızmıştı. herkese sen şöyle yapacaksın, böyle yapacaksın diyordu. yani ağır bir çocuktu. başını öne eğmiş oturuyor. ‘ulan sana söylüyorum!’ diye bağırıyor, o hâlâ önüne bakıyordu. sağda solda anlatıldığı gibi biletleri yırtma olayı yok aslında.”
bu maçtan önce vefa takımıyla ankaragücü’ne karşı oynayan ve sonraki maçın ilk yarısını tribünde izleyen galip haktanır şunları ekliyor: “haftaymda durum 3-0 olunca biz stattan çıkıp otele geldik. maçın 6-3 bittiği haberi gelince, ‘beşiktaş altı tane yemiş, vay anasını’ dedik. sonra beşiktaş’ın kazandığını öğrenince şaşırdık.”
hakkı yeten'in takımı beşiktaş’a transfer etmiştim. ne demekti bu, dile kolay! hakkı kaptanla ve beşiktaş'ın o devirdeki şöhretleriyle aynı takımda oynayacağını düşünmek bile 17 yaşında bir genci bitirir, yatağı düşürürdü... öylesine büyük heyecandı, öylesine zor şeydi ...
bir cuma günü adaya ismime bir telgraf geldi. bütün ada halkı beraber okuduk telgrafı. şöyle diyordu: «kendine iyi bak. pazara galatasaray maçında oynuyorsun.»
dizlerimin bağı çözülmüştü, dilsize dönmüştüm. sonra, sonrası, sonraları devam etti gitti işte...
ama, o ilk heyecan kasırgasını hatırladıkça hâlâ ürperirim.
* * *
sene 1940
mağlûbiyet şöyle dursun, berabere dahi kalmadan şampiyon oluyor, rakip kalelere tam 108 gol atarak rekor üstüne rekorlar kırıyorduk...
* * *
1940-1941
«sabri - hakkı - kemal - şeref - şükrü» beşlisi diye bir dev silindirin, canavar bir forvetin hegemonyasına giriyordu türk futbolu.
yoktu bunun daha ötesi. dost, düşman hepsi aynı görüş, aynı fikirdeydi; «gelmez böyle bir forvet bir daha türkiye'ye.»
... ve gelemedi de...
* * *
1941-1942
baba kartal yenmesini öğretmişti bizlere.. hele bir kazâya uğramayalım, zindan ediyordu dünyayı hepimize... dalma iyiyi, dalma doğruyu öğretmişti. buna uymayanlar çarpılırdı. birbirimize kenetlenmiş, azim ve irade duvarı olmuştuk âdeta, bizi kimse yıkamazdı. yıkamadılar da senelerce... tâ ki biz yıkana kadar, daha iyi bir deyimle tabiat nimetlerine esir olana kadar...
* * *
1942-1943
hep birer örnek elbise ve palto yaptırmışlardı hepimize. antrenmanlardan sonra karıştırırdık paltoları. kırılırdık gülmekten.
benim maaşım; antrenmanlarda birer gümüş lira, maçlarda ise iki gümüş liraydı. bu parayı zaruri masraf olarak imza mukabilinde dağıtırlardı. o gümüş liralardaki sihirli gücü, italya'ya transfer ettiğim sene önüme dökülen milyonlarca lirette bulamadım.
* * *
1943 -1944 -1945 - 1946
maaşlara zam olmuş, maç primleri konmuştu ilk defa. en yakın rakibi altı, yedi puan aştın mı, prim almak zorlaşıyordu. bugün gibi hatırlarım. vedii, çengel hüseyin ve kemal'e gizli bir toplantı yapmış, primleri daha kolay almak için maç kaybetmeyi dahi düşünmüştük. hayaldi bunu yapabilmek tabii. delikanlılık devremizdi. böyleşey yapsak, kartal bizi yükselttiği yerden bırakıverir, tavuk ölüsü gibi yerde kalırdık...
* * *
1947 - 1948 - 1949 - 1950
seneler birbirini kovaladı... eskiler yerlerini yenilere bıraktı. takım yeni yeni galibiyetlere koşuyordu. bu son dört yıl içersinde ölünceye kadar unutamayacağım şeyler oldu.
harbiye'yi 6-3 mağlûp edişimiz. ve hakkı yeten’in zafer tacıydı bu maç. dünya tarihinde bir daha rastlanmaz böylesine. ilk devrede enerjik harbiye 3-0 galipti. ikinci yarıda herkes bizim bozguna uğrayacağımızı tahmin ederken, beşiktaş altı gol atıyordu. maçı 6-3 almıştık. hayır hayır hakkı kaptan almıştı tek başına. biri ayağa kaldırarak. sonra 30.000 kişinin, beşiktaş'ı ayakta alkışladığını görecektik...
22.nisan.1944 - 73 sene önce bugün beşiktaş, maarif mükafatı (milli küme) maçında, deplasmanda ilk yarısını 3-0 geride kapattığı maçta harp okulu'nu 6-3 mağlup etti. ankara 19 mayıs stadı'nda, yaklaşık 15.000 kişinin izlediği ve ihsan türemen'in hakemliğinde oynanan karşılaşmada harp okulu, bülent - mehmet bolatlı, selami yazgan - tacettin yavuz, muhittin üründal, ilhan - seyfi, kemal özer, sabahattin erman, celal çağlan, muzaffer erciyes; konuk beşiktaş ise faruk hızal - rıfat atakanı, yani sasapulos - ali urgancı, ömer doğan, hüseyin saygun - vecdi çapa, hakkı yeten, kemal gülçelik, cahit yıldırım, eşref bilgiç onbirleriyle mücadele ettiler. harp okulu, karşılaşmanın ilk yarısını 21.dakikada muzaffer erciyes, 36 ve 40.dakikalarda da sabahattin erman'ın golleriyle 3-0 önde kapattı. devre arasında beşiktaş soyunma odasında büyük bir sessizlik hakimdi. birden baba hakkı'nın sesi çınlattı ortalığı: "eğer bu maçı alamazsanız tren biletlerini yırtarım, istanbul'a yürüyerek dönersiniz..."
ikinci yarıya beşiktaş soliçte başarılı olamayan cahit'i sağhafa, sağhaf ali'yi solhafa ve solhaf hüseyin'i de soliçe alarak başladı. bu değişik hemen etkisini gösterdi ve 48.dakikada hakkı yeten, 55 ve 60.dakikalarda vecdi çapa, 57.dakikada da eşref bilgiç peş peşe golleri sıraladı. 15 dakika içinde kara kartal 4-3 öne geçmişti. bundan sonra 82.dakikada kemal gülçelik, 87.dakikada da hakkı yeten iki gol daha attı ve siyah-beyazlılar karşılaşmayı 6-3 kazandı...
bu maçtan önce ankaragücü'ne karşı oynayan ve maçı tribünden izleyen vefalı galip haktanır şu açıklamayı yapar: "haftaymda durum 3-0 olunca biz stattan çıkıp otele geldik. maçın 6-3 bittiği haberi gelince, ‘beşiktaş altı tane yemiş, vay anasını’ dedik. sonra beşiktaş’ın kazandığını öğrenince şaşırdık."