güneş: cihat arman, faruk barlas, yusuf aygener, ömer boncuk, ibrahim tusder, rıza köprülü, murat akıncı, niyazi öztunç, selahattin almay, melih kotanca, rebii erkal
beşiktaş: mehmet ali tanman, fevzi uman, faruk bilginoğlu, fuat kırışan, nuri sangar, osman özkaran, rıfat atakanı, nazım onar, hayati ozgan, hakkı yeten, muzaffer erberk
güneş, beşiktaşla berabere kaldı, ankarada alsancak harbiyeyi 2 - 1 mağlûb etti
millî küme karşılaşmalarına dün ankarada ve şehrimizde devam edilmiştir. ankaradaki maç, izmir alsancakla harbiye arasında; şehrimizde, taksim stadyomundakiler de, galatasarayla altılar muhteliti ve güneşle beşiktaş aralarında cereyan etmiştir.
beşiktaş: 0 - güneş: 0
taksim stadyomunda millî kümenin en mühim maçlarından biri güneşle beşiktaş arasında oynandı. istanbulsporlu adnan akının idaresinde cereyan eden maça, takımlar şu tertiblerle iştirak ettiler.
güneş; evvelki hafta ankara deplâsman maçlarında sakatlanan müdafi reşaddan mahrumdu.
güneş: cihad - faruk, ibrahim - yusuf, rıza, ömer - salâhaddin, niyazi, melih, murad, rebii.
beşiktaş; hasta olan hüsnüden ve ne sebebe mebni oynatılmadıkları malûm olmıyan şerefle eşreften mahrumdu.
beşiktaş: mehmed ali - nuri, faruk-rifat, osman, feyzi - hayati, muzaffer, nâzım, hakkı, fuad.
oyunun ilk on dakikası mühim maçlarda iyi takımların başvurdukları bir sistemle yani var kuvvetle oynayıp bir iki gol çıkarabilmek gayesile, çok hızlı bir şekilde geçti. güneşin anlaşmalı enerjisine mukabil, beşiktaşlılar, en kıymetli üç elemanlarının boşluğunu doldurabilmek için, büsbütün gayretli davranıyorlardı.
ilk on dakikadan sonra maçta, şuurlu hareketler, fuzulî gayretlerin yerini aldı ve güneş bu vaziyetten istifade ederek müessir bir üstünlük tesis etti. beşiktaş müdafaası canlı ve iyi oynamakla beraber merkez muavin yerine konulan osman müptediliği yüzünden umumî ahenge uyamıyor, bilhassa hücum hattını beslerken arkadaşlarından en iyi vaziyette olanını görüp seçemiyordu.
bir çeyrek saat kadar devam eden bu güneş baskısı sırasında, beşiktaş hücum hattının en iyi elemanları olan hakkı ile muzaffer geri çekildikleri halde, güneşliler sık sık ve kolay kolay gol yapabilecek pozisyonlar yakalıyorlar; fakat her nedense bunlardan istifade edemiyorlardı. güneşlilerin yakaladıkları bu fırsatlar arasında muradla niyazinin birer muhakkak golü kaçırmalarını bilhassa zikredebiliriz.
güneşin devre sonuna kadar süreceğe benziyen bu hakimiyetine karşı beşiktaşlılar tekrar canlanmak suretile mukabele ettiler. siyah beyaz hücum hattı, kombinezonlu akınlar yerine daha ziyade gayretli hamlelere istinad eden hareketlerile sık sık güneş kalesine kadar müteaddid defalar inmeğe muvaffak oldular. fakat bunların hiçbirinde kendi kalelerinin düştüğü şekillerde tehlikeler yaratamadılar.
devrenin sonlarına doğru oyun çok hararetli ve zevkli bir şekil aldı. top, iki tarafın daimî bir üstünlüğü elde edememesinden, kaleler arasında mekik dokur bir hal aldı. devrenin bu en heyecanlı safhasını melih, muradın kısa bir ortalamasından gelen topu ayağına iyi oturtarak çektiği şütle açtı. çok yakından ve çok kuvvetli bu vuruşu mehmed ali istemiyerek omuzile kurtardı.
devre bu şekilde cereyan eden heyecanlı anlar arasında bitmek üzereyken melihin yalnız ingiliz futbolunda müsaade edilen bir şekilde, yerde yatan mehmed aliden tekme ile topu sökmeğe savaşması az daha müessif bir hâdiseye sebebiyet veriyordu. beşiktaş kalecisi, melihten yediği tekme ile bayılınca arkadaşlarından bazıları melihin üzerine yürüdüler. bunların içinde hakkı rakib oyuncuya, hakemin vereceği - fakat vermediği - karardan başka bir ceza tertibi için kendisini sahada bir müddet kovaladı. oyun mehmed aliyi tedavi ve futbolcuların âsablarını teskin için bir müddet durduruldu.
bize kalırsa hakem, devrenin son dakikalarını oynatmak için maçı tekrar başlattırdığı vakit, yeniden müessif bir hâdiseye meydan vermemek için melihi attığı tekmeden ve hakkıyı da takındığı tavırdan dolayı oyundan çıkarmalıydı. pek az bir zaman sonra haftaymın imdada yetişmesi sayesinde oyunculardan bir kısmı akıllarını başlarına toplıyabildiler.
ikinci devre
beşiktaşlılar ikinci devreye hakkı ile osmanın yerlerini değiştirmiş bir vaziyette çıktılar. bu devre zarfında güneşli oyuncuların hemen hepsine bir çekingenlik ârız oldu. karşı tarafın canla başla oynamasına mukabil güneşlilerin ekesrisi topu almak için mücadeleyi kabul etmiyor, beşiktaşlıları adeta incitmemek için dikkatli davranıyorlardı. bu hal bilhassa güneş hücum hattı oyuncularında görülüyordu. bunun neticesinde ikinci devrenin mühim bir kısmı beşiktaşın hakimiyeti altında cereyan etti.
10 uncu dakikada hayati soldan ortalanan topu kalenin önünde demarke ve müstesna bir vaziyette yakaladığı halde çok beklediği için istifade edemedi.
17 nci dakikada murad uzun bir sürüşle avut çizgisine kadar getirdiği topu mükemmel bir surette ortaladı. bunu çok müsaid bir vaziyette karşılıyan niyazi, kaleye beş metre mesafede olduğu halde bozuk bir vuruşla dışarıya attı. bundan sonra beşiktaşlılar bilhassa sol cenahlarile hücum etmek sistemini tutturdular. fakat fuadın muhacimden ziyade bir muavin olarak yetişmiş bulunması ve topu iyi ortalıyamayışı beşiktaşlıların bu teşebbüslerini ekseriyetle akim bıraktı.
35 inci dakikada cihad, muzafferin attığı havadan kuvvetli bir şüt esnasında kontrpujeye düştüğü halde topu meharetli bir yumrukla kornere çıkarmağa muvaffak oldu. çekilen korner güneş kalesine tehlikeli anlar geçirtti. cihad bunu da kurtardı.
maçın son dakikaları oynanırken beşiktaş hücum vaziyetindeydi. birden, salâhaddin kaptığı topla beşiktaş kalesine kadar indi ve bir ortalayış yaptı. topun seyrini hesablıyan oyuncuların hepsi bu vuruşun avutla neticeleneceğini zannederek geriye döndüler fakat top bir falso yaptı ve beşiktaş kalesinin sol üst köşesine çarparak geri geldi. bu suretle ve hiç beklenmedik bir anda, güneş takımı bir gol kazanacaktı. biraz sonra oyun 0 - 0 beraberelikle bitti.
nasıl oynadılar?
güneş takımı birinci devrede tam randımanla çalıştı fakat çok fırsat kaçırdı. ikinci devrede ise oyununa tesir eden bir haleti ruhiye içindeydi. cihadla faruk bermutad iyidiler. ibrahim yerini reşad kadar parlak bir surette dolduramamakla beraber iyidi. muavin hattı iyi işledi. bilhassa hücumları desteklemesi, yani muhacimlerini münasib şekilde takib etmesi güzeldi. hücum hattındaki oyuncular iyi çalıştılar. fakat yukarıda dediğimiz gibi çok fırsat kaçırmaktan başka bazan daha iyi vaziyette olan arkadaşa pas vermek hususunda tekâsül gösterdiler.
beşiktaş, eksik olmasına rağmen, çok canlı bir oyun çıkardı ve bu canlılıkla takımın gediklerini muvaffakiyetle kapadı. müdafaa iyi idi. yalnız osman onların içinde çok yabancı ve acemi kalıyordu. ikinci devrede merkez muavine geçen hakkı o vakit sahanın en iyi oyuncusu oldu. hücum hattında muvaffak olan yalnız muzafferdi. nâzımı cevvaliyetini kaybetmiş gördük. hayati hattın en fena oyuncusuydu. fuad, muavinlikte de daima yaptığı gibi, toptan ziyade adamla meşgul olduğu için fazla muvaffakiyet gösteremedi. esasen göseteremezdi de çünkü kendisi muavin oyuncusudur.
hakem, yukarıda da dediğimiz gibi çıkabilecek hâdiseleri önlemek için zecrî bir şekilde hareket etmeliydi.
dünkü güneş - beşiktaş maçında şöyle bir hâdise oldu: güneşli oyunculardan biri, elinden topu kurtarmak isterken beşiktaş kalecisinin yaralanmasına sebebiyet verdi. yaralının tedavisi için ilâçlar, masörler koşuşurlarken siyah - beyaz takımın kaptanı kaleciyi - hiç şüphesiz istemiyerek - yaralıyan oyuncuyu saha ortasında dövmeğe teşebbüs etti. bu da yetmiyormuş gibi pek tabiî olarak önünden kaçan güneşliyi bütün stadyomun «yuha...» ları içinde kovalamağa başladı.
bu arada da ağır yaralı (!) olan kaleci iyileşmiş ve tekrar yerine avdet etmişti. oyuna büyük bir asabiyetle devam olundu. beşiktaşlıların mütemadi tehdidi altında güneş her zamanki güzel ve herhalde rakibine faik oyununu gösteremedi.
yukarıya bitaraf bir gözle umumî hatlarını çizmiş olduğumuz - çok şükür büyük bir arbedeye meydan vermeden geçen - hâdisede hakemin vazifesi cür’etkâr muhacimi derhal oyundan çıkarmak olmalıydı. bunu yapmadıktan başka üstelik artık kasden olduğunda şüphe bulunmıyan bir sürü favullü hareketlere de göz yummak ihtiyatsızlığını gösterdi. öyle ki dün az daha hatırası henüz hafızalardan silinmemiş olan çirkin ve belki de kanlı bir kavgaya yeniden şahid olacaktık.
bu gibi ahvalde hakemlerin şiddetle hareket etmesi şarttır. böylece futbol sahasında bir derebeyi edasile dolaşmak iştahında bulunan bazı oyunculara hadleri bildirilmiş olur.