izmir şampiyonunu tayin edecek olan altay-k.s.k. müsabakası büyük bir heyecan içinde oynandı
izmir (hususî) — cuma günü alsancak sahasında çok heyecanlı bir maç seyrettik. karşılaşma, altay - k. s. k. takımları arasında geçti. sahada büyük bir kalabalık vardı. oyuna altay taraftarları kadar k. s. k. ve altınordu taraftarları da ehemmiyet veriyorlardı. çünkü bugün puantajların en ilerisinde bulunan altayın mağlûbiyeti ve hatta beraberliği, o günkü vaziyeti derhal değiştirecek ve yeni yeni karşılaşmalar olacak, belki de altay şampiyonluk imtihanlarından uzaklaşacak, yerine diğerleri geçecekti. bu sebebledir ki hakem olarak istanbuldan beşiktaşlı şazi getirilmişti.
oyun saat on yedide başladı. takımlara bakıyoruz:
altay, en kıymetli oyuncularından mehmedden mahrum. çünkü mehmed sakatlanmış bulunuyor. k. s. k. ise en kuvvetli kadrosu ile çıkmış..
oyunun ilk dakikalarında genc k. s. k. lıların altay kalesine doğru seri birkaç akınını görüyoruz. birinci dakikada altay kalesi bir tehlike atlatıyor. biraz sonra altayın oyunu inkişafa başlıyor. fakat, her iki tarafın, bilhassa altayın asabiyet içinde bulunduğu görülüyor. altay, nisbi bir hakimiyet tesis etti sık, tehlikeli akınlara başladı. sırtısıra birkaç gol fırsatı kaçırılıyor. bu, hem hayret verici bir şanssızlık, hem de k. s. k. kalecisi cemalin muvaffakiyeti olarak telâkki ediliyor. cemal sık sık alkışlanıyor.
k. s. k. da akınlar yapıyor. fakat muhacim hattında halimden başka isabetli şüt çeken oyuncu yok. seri, fakat müessir olmıyan akınlar..
bu devrede altayın şanssızlığından ve cemalin güzel oyunundan diğer bir hâdise olarak, vehabın bir penaltıyı atamamasını görüyoruz. altaytan cemille k. s. k. dan ahmed, mütemadiyen favul yapıyorlar. zaten çok sinirli bulunan halk, bağrışıyor. birinci devre sıfır sıfıra bitiyor.
ikinci devre başlıyor.
gene birinci devre vaziyeti. altay daha iyi oynuyor, fakat k. s. k. büyük bir enerji sarfediyor. altay sağ muavini cemil, çok fena.. mehmedin yerine konan bu ikinci takım oyuncusu, takım için tehlikeler yaratıyor. fakat müdafaada ali ve bilhassa hilminin bulunuşu, k. s. k. ya gol imkânı vermiyor. bu devrede vehabın canlandığını görüyoruz. fakat cemal, eşi az bulunur bir oyunla kalesini muhafaza ediyor. dakikalar geçiyor. tribünlerde halk, buhran ve heyecan içinde.. arasıra feryadlar yükseliyor. allılar da onlara ayni feryadlarla cevab veriyorlar.
altınordulu said, bir şarkı söylüyor:
— koklasam saçlarını!.. ilâh.
sinir içinde gülmekle karışık bir sırıtma oluyor.. seyyar gazoz satıcısı:
— yüreği yanıklara gazoz!
diye bağırıyor. oyun sertleşiyor. karşılıklı akınlar arasında altayın daha fazla tazyiklerini görüyoruz. bir aralık, altay aleyhine bir penaltı veriliyor.. tribünlerin sağ tarafında çığlıklar, havaya fırlatılan şapkalar, sol tarafta derin, üzüntülü bir sükût ve:
— bu kadar şanssızlıktan sonra bu penaltı gösteriyor ki mağlûbuz!
mırıltıları.. altay oyuncularının da sendeledikleri görülüyor. penaltıyı şevket çekiyor ve avut. deminki his, vaziyet ve heyecan, tribünlerde ve sahada derhal yerini değiştiriyor. altay, muhakkak galib gelmek için bütün enerjisini sarfediyor. muhacim kattının arkasında muavinler ilerliyor, soldan ve sık sık akınlar bakıyor..
dakika 39. vehab, iki müdafiin biraz berisinde duruyor.. altay muavini şükrü, uzun bir vuruşla topu vehaba veriyor. vehab topu kapıyor, iki müdafiin arasından sıyrılıyor ve isabetli bir şütle topu ağlara takıyor: gol...
o kadar gürültü, okadar haykırışlar, elayak patırdısı var ki, tibünlerin yıkıldığı sanılıyor. altay derhal müdafaaya çekiliyor ve bir iki dakika sonra bir gol daha atıyor. hakem işaret ediyor:
ofsayd!
biraz sonra oyun 1-0 altayın galibiyetile bitiyor. altay taraftarları sahaya giriyorlar. vehabı kaldırıyor ve kollar arasında sahadan çıkarıyorlar.. altay, bir oyun daha verecektir. bu oyun ehemmiyetsizdir. altay, fevkalâde bir sürpriz olmazsa bu yılın izmir şampiyonudur.
mehmet yüce'nin, "idmancı ruhlar: futbol tarihimizin klasik devreleri: 1923-1952, türkiye futbol tarihi - ikinci cilt" kitabından;
izmir ligi (1934-35)
aslında izmir ligi gayet huzurlu ve muntazam bir biçimde başladı. sonra ne olduysa (olan belli aslında, yenilen kulüpler patırtı çıkartmaya başladı) bir deprem oldu. hakemlerin tarafgirliklerinden dem vuran altay, şarkspor ve izmirspor kulüpleri ligden çekildi. anlayacağınız izmir lig maçları suya düştü. bir hafta sonra türkspor da ligden çekildi ve maça çıkmadı. lig heyeti çekilmeleri kabul edip lige devam kararı aldı. yani işleri iyi gitmeyen kulüplerin restlerini gördü. sonra her şey başladığı gibi aniden sütliman oldu. maçlar bir aylık patırtıdan sonra yeniden başladı.
30 kasım 1934'te oynanan şarkspor altınordu müsabakası 0-3 şarkspor'un aleyhine olunca, şarkspor sahayı terk etti. bu hâdise büyük depremin öncüsüydü.
11 ocak 1935'te altınordu türkspor müsabakasında türkspor on kişi kalınca sahayı terk etti. bu maç 12 nisan 935'te yeniden oynandı. altınordu 4-0 kazandı.
18 ocak-22 şubat arası yukarıda bahsettiğim zelzele izmir ligi'ni sarstı. kılıçlar çekildi, gardlar alındı. aracılar ''araya'' girmiş olacak ki, husumetler halının altına süpürüldü ve oyuna devam edildi.
12 nisan 1935'te şampiyonluğun kuvvetli namzeti altay, az kalsın buca ile berabere kalıyordu. vehâb bey imdada yetişti de altay'ı ipten aldı: buca 2-3 altay.
10 mayıs 1935'te karşıyaka'yı mağlup eden altay bir nevi şampiyonluğunu da ilan etti. sonradan bir şeyler oldu. altınordu şu suni ''zelzele'' sırasında oynayıp mağlup olduğu karşıyaka müsabakasının yeniden oynanmasını sağladı. tuhaftır altay'ın buna pek sesi çıkmadı. tekrar maçında karşıyaka'yı mağlup eden altınordu altay'ı ikinci sıraya düşürdü.