mehmet yüce'nin, "idmancı ruhlar: futbol tarihimizin klasik devreleri: 1923-1952, türkiye futbol tarihi - ikinci cilt" kitabından;
ilk defa tertip edilen türkiye futbol birinciliği üzerine şu tespitler yapılabilir:
1. doğu ve güneydoğu bölgelerindeki mıntıkalara birincilik müsabakalarında yer verilmemiştir. bunun sebebi fiziki zorluklar olabilir.
2. müsabakalara iki adet askeri mıntıka (harbiye ve bahriye) dâhil edilmiştir. berri ve bahri (kara ve deniz) askeri mektepler birer mıntıka gibi şampiyonaya katıldığından, bu turnuvaya sivil bir birincilik demek oldukça zordur.
3. müsabakalar içinde en enteresan olanı kuşkusuz beşiktaş’ın harbiye önünde aldığı mağlubiyettir. refik osman’ın penaltı kaçırdığı müsabakada beşiktaş iki gole cevap veremeyerek daha çeyrek finalde turnuvaya veda etmiştir. bu maç, çoğu kaynakta -ki bunlara türkiye futbol federasyonu yayınları da dâhildir- final maçı olarak geçmektedir.
4. futbol tarihini anlatan kaynakların hemen hepsi ilk turnuvanın eskişehir’de yapıldığını yazar. görüldüğü gibi ankara istiklâl sahası’nda icrâ edilmiştir.
hâkimiyet-i milliye'de final maçı ile alâkalı bir haber var: büyük spor müsabakalannm hitamı
“harbiye kulübü türkiye futbol şampiyonluğunu almış ve kongre de dün mesaisini bitirmiştir. cuma günü müsabakalann en ehemmiyetli ve en güzeli pek kalabalık ve gençlerimizin takdirkârı bir halk huzurunda hitama erdi. harbiyelilerle bahriyelilerin, memleketimizin bu iki müdafaa uzvunun karşı karşıya kalışı, sahada bulunanlara daha başka bir heyecan veriyordu. bu iki müdafaa-i milliye unsuru tam bir centilmen ruhuyla çarpıştılar. bilhassa oyunun hitamında harbiyelilerle bahriyelilerin galip ve mağlup değil, iki samimi mücadeleci şeklinde yekdiğerine sarılarak sahayı yekdiğerine takdir nidaları; o kuvvetli “şa şa şa”larla inletmeleri çok iyi bir te’sîr bıraktı. harbiye bütün sanatı, bütün kudreti ile türkiye şampiyonluğunu kazanmıştır.
fakat birinci kısımda berabere kalan, ikinci kısımda en kıymetli oyuncuların bulunmamasının te’sîri olduğu şüphesiz bulunan bahriyeliler de bu takdire sezadırlar. harbiyelileri candan tebrik eder ve bahriyelilerimizi de önümüzdeki sene daha mücehhez olarak gelecekleri kanâatimizi beslediğimizi izhâr ederiz.
harbiye türkiye şampiyonu
cuma günü finale kalan harbiye ve bahriye takımları karşılaştılar. bahriye en kıymetli oyuncuları rıza bey’den mahrumdu. harbiye aynı takımdı. ilk haftaymda harbiye rüzgâr altına düştü ve bahriye’nin birçok tehlikeli hücumlarına maruz kalmışsa da gol olmadı. bu kısımda bahriye bir penaltıyı kaçırdı. ikinci haftaymda her iki takım da onar kişi olarak oyuna devam ettiler. har-biye’den bir oyuncu hakemin ısrarına rağmen pek şedid oynadığından, hakeme itiraz ettiğinden çıkarılmıştı. bu partide harbiye penaltıdan ilk sayıyı yaptı. bunu kemâl bey’in pek nefis ikinci golü takip etti.
bahriye bu partide bir penaltı daha kaçırdı. üçüncü golden sonra bahriye güzel bir hücumla harbiye kalesine kadar sokuldu. fakat iki penaltıyı kaçıran muhacimlerinde bugün büyük bir talihsizlik vardı. hüsnü bey kaleye üç metreye kadar yaklaştığı halde topu avuta attı ve oyun sıfıra karşı üç golle harbiye’nin zaferi ile nihayet buldu.
oyun heyet-i umûmiyesiyle çok heyecanlı ve muntazam oldu. harbiye bilhassa üçüncü golden sonra teknik oynamaya başladı. eğer oyun biraz daha az faulle icrâ edilmiş olsa idi bittabi daha zevkli olacaktı. yusuf ziya bey de birçok faulleri görmeye mecbur olarak harbiye’den hıfzı bey’in “penaltı, ofsayt, faul” gibi sözleri te’sîri altında çok kaldı. bu hâl insana hıfzı bey’in hakem muavini olduğu zannını veriyordu.
şu halde türkiye futbol birincisi harbiye takımı ikincisi de bahriye (ef-râd-ı cedide mektebi), üçüncü de ankara turan anadolu san’atkâran gücü olmuş oldu.”