iki takım türkiye kupası tarihi boyunca 7. kez karşı karşıya gelecekler.
iki tanesi final maçı (1986-87, gençlerbirliği kazandı) olmak üzere, iki takımın bundan önce oynadıkları 6 maçta gençlerbirliği'nin karnesi şöyle; 2g, 1b, 3m, 12ga, 8gy.
ziraat türkiye kupası'nda eskişehirspor ile karşılaşacak gençlerbirliği hazırlıklarına start verdi.
kaynak: aa
09 şubat 2015 16:27
gençlerbirliği, ziraat türkiye kupası'nda eskişehirspor ile yapacağı maçın hazırlıklarına başladı.
başkent temsilcisinde, spor toto süper lig'de bursaspor ile yapılan maçın ilk 11'inde forma giyen futbolcular, hafif tempolu koşunun ardından sauna ve havuza girerken, diğer futbolcular ısınma koşu ve hareketlerinden sonra çalışmaya dar alanda pas kontrol oyunuyla devam etti. antrenman, dar alanda yapılan çift kale maçla sona erdi.
tedavileri tamamlanan nizamettin ve guido takımdan ayrı koşu yaparken, berat, irfan can ve gosso'nun tedavilerine devam edildi.
gençlerbirliği'nde kart cezalısı taylan ve gosso, eskişehirspor maçında forma giyemeyecek.
gençler farklı turladı! eskişehirspor'u 3-0 yenen gençlerbirliği, ziraat türkiye kupası'nda çeyrek finale yükseldi. tarih12 şubat 2015 , 18:50
:: maçtan dakikalar :: karşılaşmanın 14. dakikasında andaç'ın defansın arkasına attığı pasla gençlerbirliği kalecisi ferhat kaplan ile karşı karşıya kalan emre güral'ın vuruşunda top az farkla kale direğinin yanından auta gitti.
24. dakikada başkent temsilcisinin ara transfer döneminde kadrosuna kattığı iki futbolcunun işbirliği sonucunda karşılaşmadaki ilk gol geldi. el kabir, eskişehirspor ceza alanın sağından topu ceza alanında uygun durumda bulunan landel'e çıkardı. bu futbolcu, topun gelişine şık bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara göndererek, gençlerbirliği'ni 1-0 öne geçirdi.
52. dakikada el kabir'in, eskişehirspor ceza alanının sağ çaprazından sert şutunda meşin yuvarlak kale direğinin yanından az farkla auta çıktı.
54. dakikada petrovic'in pasıyla topla buluşan mervan çelik'in, kaleci ali şaşal vural ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı vuruşta, meşin yuvarlak kale direğinin yanından auta gitti.
56. daikada stancu'nun, eskişehirspor ceza alanına sağ çaprazdan girer girmez yaptığı vuruşta, kaleci ali şaşal vural, meşin yuvarlağı yatarak kontrol etti.
58. dakikada mustafa yumlu'nun yaklaşık 40 metreden sert şutunda kaleci ferhat kaplan, topu kornere çeldi.
61. dakikada emre güral'ın, gençlerbirliği ceza yayı üzerinden sert şutunda kaleci ferhat kaplan, son anda topu tokatlayarak kornere gönderdi.
79. dakikada ev sahibi ekip stancu'nun şık golüyle farkı 2'ye çıkardı. landel'den orta sahadan aldığı pasla eskişehirspor ceza alanına kadar gelen stancu, aşırtma bir vuruşla kalecinin üzerinden topu ağlara gönderdi: 2-0
82. dakikada gençlerbirliği 3-0 öne geçti. petrovic, hakan aslantaş'ın eskişehirspor ceza alanın sağından verdiği pasta topun gelişine vurarak, meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu: 3-0
gençlerbirliği, eskişehirspor'u 3-0 yenerek, kupada çeyrek finale çıkan taraf oldu.
"kupadaki performansımızı yakalamalıyız" gençlerbirliği yardımcı antrenörü naci şensoy, spor toto süper lig'de de ziraat türkiye kupası'ndaki performanslarını yakalamaları gerektiğini söyledi. tarih12 şubat 2015 , 19:41
şensoy, ziraat türkiye kupası'nda eskişehirspor'u 3-0 yenerek çeyrek finale yükseldikleri maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, kupada iyi gittiklerini ve bulundukları noktaya geldiklerini hatırlatarak, "sezonun ikinci yarısındaki maç sonuçları istediğimiz gibi olmadı. oynadığımız futbolla bir krizde olmadığımızı düşünüyorduk, sadece iyi sonuçlar alamıyorduk. bu maçtaki sonuç, kriz olmadığı düşüncemizi kanıtladı" diye konuştu.
kupada ilk 8 arasına kaldıktan sonra rakibin kim olacağının öneminin kalmadığını ifade eden şensoy, "ligde de kupadaki performansımıza ulaşmalıyız. pazartesi bu özgüven umarım lig maçına da yansır ve eskişehirspor'u yeneriz" ifadesini kullandı.
"şanslarını iyi kullanamadılar" eskişehirspor teknik direktörü michael skibbe, ligde oynamayan futbolcularının bugünkü maçta şanslarını iyi kullanamadığını dile getirdi. tarih12 şubat 2015 , 19:47
skibbe, performanslarının galatasaray karşılaşmasından çok uzak olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"maçın en önemli gol pozisyonunu ilk dakikalarda biz yakaladık ama golle sonuçlandıramadık. ilk yarının sonuna kadar rakip maçı kontrol etti. ikinci yarının başında 10 kişi kaldık. son 10-12 dakikasında ani gelişen atakta 2 farklı geriye düştük. ligde oynamayan futbolcularım bugünkü maçta şansını iyi kullanamadı. 3 gün önceki galatasaray maçında yenilmemize rağmen performanstan memnundum. bugün hayal kırıklığı yaşadım."
eskişehirsporlu arkadaşım bülent gürsoy’a, “kesin maç saatini 17-18 yaparlar biz de gidemeyiz” dediğimde bana, “13 ya da 16 yenikent bekliyorum ben” cevabını almıştım. federasyon “ankara 19 mayıs, perşembe, 17.00” dedi, haliyle bizim de (passolig zorunluluğu olmadığı için) maça gitme şansımız rafa kalktı.
kupada konya ve ligde bursa maçlarının ardından takımı ve yeni transferleri ilk kez izlemek için emre’nin ofisinde kutay’la birlikte televizyon başına oturduğumda, son maçlarda takımın düşen performansına bakarak eleneceğimizi düşünüyordum.
ilk dakikalarda, yenilerden landel’in hem orta sahaya hem de hücuma güç kattığını, bir diğer yeni el kabir’in de özellikle sağ kanattan bolca top taşıyıp, pozisyon hazırladığını izleyip iştahlanıyorduk.
24. dakikada el kabir’in sağdan getirip, ceza alanı çizgisine doğru uzattığı topa landel, nefis bir vuruş kondurarak, ağlara gönderdi. o sırada ofiste misafir olduğu için, kutay’la sessiz bir şekilde seviniyorduk.
şut çekmeyen takımımıza yeni katılan landel’in şutla gol atması çok hoşuma gitmişti. fakat aklıma, ilk maçlarında sürekli şut deneyen ama sonra takımın şutsuzluğuna katılan guido geliyor, içimden, “umarım landel öyle olmaz!” diye geçiriyordum.
golden sonra kutay gaza gelmiş, sürekli “tamam bu iş” diyordu. ama ben onun kadar iyimser değildim. çünkü bir yandan önümüzdeki uzunca bir süre vardı, bir yandan da bursa maçındaki gibi geriye yaslanacağımızı düşünüyordum.
fakat öyle olmadı. ikinci yarının başında, çok uzun yıllardır izlemediğimiz kadar pzosiyona giren bir takım vardı sahada. el kabir, landel, stancu, mervan’a bir de hakan ile tosic katılınca nefis pozisyonlar yaratıyor ama aynı nefislikte (!) harcamayı başarıyorduk.
bu kadar pozisyona girip ikinci gole ulaşamadıkça gerilmeye başladık. 62’de causic’in ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi bir nebze olsun rahatlamamızı sağlasa da, 10 dakika sonra doğa’nın kırmızı kartla oyundan çıkmasına çok sinirleniyorduk. “ne gerek vardı!”
eses’lilerin kartın öncesinde kazandıkları serbest atışını kontraya dönüştürmemiz ve stancu’nun nefis aşırtma golüyle içimiz rahatladı.
82’de hakan’ın sağdan ceza alanına doğru uzattığı topa dokunan petrovic, üçüncü gole adını yazdırdı. gol sırasında tribünlerden “üç üç” temposunun yükselmesi ise ilginç bir ayrıntıydı.
bence, maçta gençlerbirliği’nin başarılı görmesinin en büyük sebebi eskişehirspor’un oldukça yedek bir kadroyla sahada yer almasıydı. bu yüzden pazartesi günü ligde oynayacağımız maç böyle olmayacak.
bu sonuçla alkaralar, türkiye kupası’nda çeyrek finale yükselerek, 2004-2005 sezonundan beri beklediğimiz avrupa kupasına kalma hayallerimizin bir kere daha yeşermesini sağladı. umarım bu sefer başarırız da, 10 yıldır hayalini kurduğumuz avrupa kupası’nda deplasmanına rüyamızı gerçekleştiririz…
akşam işten eve geldiğimde her zamankinden farklı bir telaş vardı. oğlum kerem'in yapması gereken bir ödev vardı ve eşim ona yardımcı olmaya çalışıyordu. "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" atasözü ile ilgili kısa bir hikaye yazılması gerekiyordu ancak uygun bir hikaye bulamamışlardı. yeğenlerden bile yardım istenmiş ama olmamıştı. gece yarısı olduğunda kalemi elime aldım. ilkokul 3. sınıfta okuyan bir çocuğun ağzından başladım yazmaya;
babam maça gitmişti. akşam eve geldiğinde suratı asıktı. "ne oldu baba, neden böylesin" diye sordum. babam "yorgunum" dedi. sormama gerek yoktu. belli ki maçı kaybetmiştik. ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye düşündüm.
eşim buna müdahale etti. -neden olumsuz yazdın ki?
çok yerinde bir uyarıydı. eskişehirspor taraftarı olarak öylesine bir zihinsel çöküntü içindeyiz ki. ister istemez özel hayatımıza da yansıyor. sıradan bir hikaye yazarken bile kaybedeceğimizi düşünüyoruz. "doğru söylüyorsun" diyerek, yazıyı değiştirdim;
babam maça gitmişti. akşam eve geldiğinde yüzü gülüyordu. "ne oldu baba, neden böyle gülüyorsun" diye sordum. babam "çok mutluyum" dedi. sormama gerek yoktu. belli ki maçı kazanmıştık. ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye düşündüm.
ertesi gün gençlerbirliği ile kupa maçımız vardı. berbat bir oyundan sonra 3-0 kaybetmiş ve elenmiştik. skordan ziyade ortaya konan kişiliksiz futbol canımı sıkmıştı. akşam eve geldim. suratım asık. -ne oldu baba? cevap vermedim. -baba kupa maçı yok muydu bugün ya, ne oldu? cevap vermedim. -baba yenildik di mi? cevap vermedim. -yenildik biliyorum. -önemli bir maç değildi zaten oğlum. -offf yaaaa.
maalesef bir gece önce olumsuz olarak yazdığım hikayenin aynısı, gerçek hayatta yaşanmıştı.
değerli futbolcu kardeşlerim, 9 yaşındaki oğlumun, babasının "zaten önemsiz bir maçtı" dediği bir maçın kaybedilmesine üzüldüğü kadar üzüldüyseniz, bundan sonraki maçlarda en azından savaşarak kaybedersiniz. şunu da çok iyi biliyorum ki, savaşırsanız kazanacaksınız. çağırdığımızda tribünlere gelmeseniz de, paranızı zamanında alamasanız da, hocanızı sevmiyor olsanız da, bizim çocuklarımızı umursamıyor olsanız da, kendi çocuklarınız için, tüm sevdikleriniz için savaşmak zorundasınız. biz çocuklarımız için sıradan hikayeler yazmaya devam etsek de, gerçek hikayeleri sahada yazacak sizlersiniz. lütfen bize çocuklarımıza anlatacak güzel hikayeler verin.