büyük bir kesim tarafından, rüştü'nün aggelos basinas'ın yaklaşık 30 metrelik şutunu içeri almasıyla hatırlanan maçtır.
bu golle öne geçmiştir önceki sezon şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan panathinaikos, sonra washington atmıştır 1-1 olmuştur falan. bu maçla ilgili hatırlanan bir başka kare ise tribünde galatasaray bayrağı açmış bir panathinaikos taraftarı idi.
sarı-lacivertli takım, barış ve dostluk adına, krallar gibi ağırladığı yunan panathinaikos’u, evine tur avantajıyla yolladı, uefa’da büyük risk aldı
sarı - lacivertli takım için bulunmaz bir atmosferdi. şükrü saracoğlu "cehennem" olmuş, inanılmaz seyirci sevgisi sahaya taşmıştı. ancak lorant’ın, müthiş keşiflerle (!) sürdüğü on bir, yunan kilidini açmakta zorlandı, basinas’ın 25 metreden vuruşu rüştü’nün gafıyla ağlarla kucaklaştı. washington’un attığı gol umutları yeniden ayağa kaldırdı.
ikinci 45 dakikada kaçan goller furyası izlendi. ceyhun pas yapamayıp, steviç ile johnson kısır kalınca, tüm yük ortega’ya yüklendi. ancak bu devrede en az üç gol "ahlar vahlar" arasında filelere gitmedi. sarı - lacivertli ekip, böylece 15 gün sonra atina’da oynanacak rövanş maçı öncesi uefa turu için avantaj yakalayamadı, hatta işini daha da zorlaştırdı.
erzik bırakınca
dünya kupası’nın ardından şenes erzik’in, uefa hakem komitesi başkanlığı’nı bırakması üzerine kulüplerimizin canı yanmaya başladı. lokomotiv maçında galatasaraylı bülent’in düşürülmesini hakem es geçerken, dün gece de fenerbahçe’nin çizgiyi geçen topuna gol verilmedi. ispanya’da da beşiktaş hakemin yarattığı kornerle berabere kaldı.
nasıl tur atlar?
fenerbahçe, yunanistan’da elde edeceği her türlü galibiyette tur atlamayı başarır. golsüzlük rakibe yarar, 1 - 1 maçı uzatmaya götürür. 2 - 2 ve daha gollü beraberlikler ile sarı - lacivertliler’in yüzü güler.
maçın hakemi
baskı şaşırttı
italyan hakem pasquale rodomonti için kolay bir maç değildi. faul pozisyonlarını hep yakından izlemeye çalıştı. ama özellikle sarı kart gösterdiği ortega’nın maç boyunda yediği tekmelerin karşılığını aynı kartla veremedi. son saniyede fatih’in içeri sızan aşırtmasında yardımcısının kurbanı oldu. ancak washington’un goldeki elle oynamasını da es geçti.
kesin goldü
fatih’in son dakikadaki vuruşuna herkes "gol" dedi
başkan aziz yıldırım, fenerbahçeli yöneticiler ve uefa asbaşkanı şenes erzik maçın tartışmalı pozisyonlarını maç sonrası bir kez daha izlediler. yıldırım ve yöneticiler panathinaikos kalecisinin son dakikada tuttuğu topun kesinlikle çizgiyi geçtiğini ve gol olduğunu söylediler. erzik ise "fatih’in vuruşu goldü. yan hakem pozisyona uzak kaldı ve orta hakemi de kandırdı" dedi.
asbaşkan murat özaydınlı da gözlemcinin, kendisine pozisyonun gol olduğunu söylediğini belirtti. özaydınlı, "yan hakem inanılmaz bir golü vermedi. kalecinin ayakları 60-70 santim içerideydi" yorumunu yaptı. asbaşkan mahmut uslu da, "hakem golümüzü vermedi. seyirci kötü oynayan herkese sitem eder, bu normaldir. atina’da turu geçeceğimize inanıyorum" diye konuştu.
iki takım taraftarının birbiri ve iki ülkenin ortak euro 2008 evsahipliği adaylığı aleyhinde açtığı pankartlar nedeniyle futbolseverleri gündüz ege'de denize girip akşam maç izlemekten mahrum edip onun yerine dünyanın en sıkıcı iki evsahibine mahkum ettiği maçtır.
ayrıca bu maçta bedri baykam tarafından hazırlanan ve fenerbahçe tribünlerinde açılan "istanbul since 1453" pankartı çok ciddi bir tarihi hata içermektedir. zira istanbul'un bu isminin yaygınlaşması 1930'ları bulur, osmanlı döneminde kentimizin ismi konstantiniye'dir. kaldı ki istanbul da fetih esnasında bizans komutanlarının takımı savunmaya çekmek için attıkları "is tin poli!" (şehre doğru gidin!) nidalarından gelir ve konstantiniye'den çok daha yunanca bir söz öbeğidir.
uefa kupası 2. tur ilk maçı için panathinaikos istanbul'da. panathinaikos başkanı angelos filipidis ve altı oyuncu fener patriki bartholomeos'a el öpmeye gidiyor. bartholomeos futbolculara dua ettikten sonra basinas'ın formasıyla gazetecilere poz veriyor. akşam aynı basinas, rüştü'nün koruduğu kaleye golünü atıveriyor.
artun ünsal'ın "tribün cemaatinin öfkesi: ticarileşen türkiye futbolunda şiddet" kitabından;
milli takımlar ve avrupa kulüpleriyle maçlar babında...
(...)
uefa kupasında fenerbahçe'nin yunanistan'ın panathinaikos kulübüyle yaptığı maçların da öteden beri "hassas" türk-yunan ilişkileri nedeniyle, gergin bir atmosferde oynanmaları kaçınılmazdı. ekim 2002'de istanbul'da oynanan ilk maçın başlamasının az öncesinde fanatik panathinaikos taraftarları, maçı izlemek üzere stada gelen yunanistan dışişleri bakanının üzerine un ve yumurta atarak iki ülke arasındaki ilişkilerin yumuşamasını kendilerince sabote ettiler. aynı yunanlı fanatikler bu kez tribünde kendilerine ayrılan yerde, maçı izlerken, gömleklerini çıkartarak çıplak vücutlarının üzerinde ulusal takımlar arasındaki 2008 avrupa futbol şampiyonasının düzenlenmesinde türkiye ve yunanistan'ın ortak adaylığına "hayır" yazısını gösteriyorlardı. fenerbahçeli fanatikler arasından bir grup taraftarın da "milliyetçi şovenist" tribün şovuna katıldıkları izlenecekti. maç sırasında, panathinaikos'lu taraftarlan kızdırmak için istanbul haritasının üzerinde "1453'ten beri türk" yazan ve fatih sultan mehmed'in at üstünde bir resminin bulunduğu dev bir pankart açılırken, saik milliyetçilikten çok, karşı tarafın yumuşak karnına bir darbe vurmaktı. fenerbahçe'nin yenilgisiyle sonuçlanan maç sırasında ve sonrasında stadda herhangi bir şiddet olayı yaşanmadı. tribünlerdeki gergin havaya karşın, sakin bir maç seyredilecekti.
ne var ki ertesi gün, bir grup ateşli yunan taraftarın, kaldıkları otelden havaalanına gitmek için otobüslerine binerken sokakta kavga çıkardıkları görülüyordu. polisin müdahalesiyle, olaylar büyümeden yatıştı, kavgaya karışan türk ve yunanlılardan kimse tutuklanmadı. kasım 2002'de oynanan rövanş maçına ise istanbul'dan çok az sayıda fenerbahçe taraftarı gitti. çünkü olası çatışmadan çekmiyorlardı. fenerbahçeli taraftarların tribünlerde seslerini çıkarmaya pek cesaret edemedikleri bir ortamda oynanan ikinci maçı da fenerbahçe'den daha iyi bir futbol ortaya koyan panathinaikos kazanıyordu.
washington saves fenerbahçe published: friday 1 november 2002, 0.20cet
fenerbahçe sk 1-1 panathinaikos fc honours even in the first european meeting between turkish and greek clubs.
panathinaikos fc will take an away goal and psychological advantage back to athens for the second leg of their second round uefa cup tie after holding fenerbahçe sk to a draw at the sükrü saraçoglu stadium in the first meeting in european club competition between turkish and greek clubs.
basinas strikes first
both goals came in the first half with stecanela washington cancelling out angelos basinas' 30-metre strike, as the greek side were able to hold fenerbahçe at bay after the break.
johnson slip
the game was brought to life on 16 minutes when basinas took advantage of a slip in midfield by samuel johnson to stride forward unhindered before releasing a venomous dipping drive which flashed into the bottom right corner.
washington chance
fenerbahçe had shown little attacking fluency despite enjoying the majority of possession and it was not until the 32nd minute that they got in behind the panathinaikos defence. ariel ortega cut down the right and crossed low for washington who controlled the ball at the far post before hitting a volley that antonios nikopolidis saved bravely at close range.
fenerbahçe level
the home side's possession was finally made to count three minutes before the break. neither rené henriksen nor sotirios kyrgiakos could cut out milan rapaic's low cross from the left which allowed washington to steal in behind the defence and touch the ball beyond nikopolidis.
serhat impresses
fenerbahçe again controlled proceedings after the break with ortega increasingly influential in midfield. the introduction of in-form turkish international akin serhat gave the home side a cutting edge up front and on 75 minutes he made a brave dive to reach johnson's flick only for nikopolidis to save again.
nikopolidis saves day
the home side pressed but could not find a way past nikopolidis. with five minutes to go akin was again denied by the keeper as he bore down on goal. it was nikopolidis who had the last word when he made a save on his line to block fatih akyel's audacious looping shot from just inside his own half in the dying seconds.
cem can'ın "ilkelerimizi kim yazacak?: fan-etik yazıları 2" kitabından;
nasıl yapmalı?
türkiye ile yunanistan'ın ortaklaşa başvurduğu 2008 avrupa şampiyonası adaylığının sloganı "biz bu işi yaparız!"
ama nasıl?
fenerbahçe - panathinaikos maçında yaşanan ve sağduyu ile savuşturulduğu ileri sürülen bazı tatsızlıklar, ortak organizasyon gerçekleştirmekteki yararlılık potansiyelinin nasıl sınırlandırılabileceğini de modelle-di.
fenerbahçe tribünlerinde açılan "1453'ten beri istanbul - senin için öldürürüz!" pankartı, toplumlararası bir hiyerarşi oluşturmayı amaçlayan, bir karşı tahrik unsurunun aranmadığı tipik bir "sosyal saldırganlık" örneğiydi.
uluslararası maçlarda küfürlerin hükümsüz, marşlardaki tahrik unsurlarının da etkisiz olduğunu düşünecek kadar zeka emaresi gösteren ancak toplumlararası dostluğun gelişimini kimseye sormadan baltalayıp, ekranların yunanistan tarafında kim bilir kaç kişiyi düşmanca düşüncelere sürükleyenler, "biz bu işi yaparız fikrinin karşısına "biz de bozarız!" diye çıkıyorlardı.
stadyum güvenliğinin "içeceklerin ağzı açık bardaklarda satılması" ilkesi yok sayılınca, bir bardak ayran, "bu işi yapacaklarını ileri sürenleri" ait olduktan yüksek bürokrasi tribünlerine ricat ettirmeye yetti. tek kişinin elinden çıkan yunan "toplumsal!" muhalefeti, panathinaikos'un utancı oldu.
2008 ortak adaylığının birincil amacı açık bir şekilde türk ve yunan toplumları arasındaki derin ve sürekli bir dostluğun oluşturulması olarak belirtilmedikçe, 2008 avrupa şampiyonası organizasyonu alınmasa da olur.
"biz bu işi yaparız" ifadesi, "organizasyonu birlikte alır ama "onlar" işin onların tarafındaki kısmını, "biz" de bizim tarafımızdaki kısmını yaparız" şeklinde anlaşılacaksa, 2008 avrupa şampiyonası alınmasa da olur.
toplumlar da deneyim kazanır, olgunlaşır.
yaşanmış bunca deneyimden sonra hiçbir toplumun diğerinden daha kahraman, daha erkek, daha üstün; daha kötü, daha korkak ya da daha aşağı diye değerlendirilmesinin artık hiçbir anlamının kalmadığı öğrenilemediyse; tolerans toplumu olmak için daha zaman var demektir.
bütün uluslararası sorunların çözümünden, bütün organizasyon içi problemlere, aile içi çatışmalara kadar her olumsuzluğun ortadan kaldırılmasında kesin olarak öne çıkarılan ilk gereklilik; karşılıklı saygı.
karşılıklı saygının en önemli elementleri ise farkın d alık ve açıklık...
2008 adaylığı farkındalık yaratmayacaksa; dedesinin evini bulup, bütün odalarını tek tek gezip evin türk sahibesiyle sarılıp ağlaşan yunan kadını söz haklarını kullanamayacaklarsa 2008 alınmasa ne olur? çiftetellinin, kasap havasının en iyisinin yunanistan'da oynanması, aynı sofranın lezzetiyle karın doyurulması yetmez, iki toplum arasında gizli bir suçluluk duygusuyla yaşanan sevgi ve özlem açığa çıkartılamazsa 2008 avrupa şampiyonası dünyanın içi en çok boşaltılmış organizasyonu olacaktır.
karşılıklı saygının bir anlayış ve iletişim ilkesi olarak kabul edilmesinin önündeki en önemli engel, evvel eskiden beri olduğu gibi, karşı topluma ulaştırılan en belirgin mesajların toplumun en önyargılı, en duyarsız, en dar kafalı kişileri tarafından verilmesidir.
kuşkuların beslenmesi halinde barış yalnızca bir ümit olmaktan ileri gidemez.