fenerbahçenin şuana kadar 1.ligde en uzun süre ile 0-0 berabere kalmadığı yani her maçında en az bir golün olduğu(kimin attığı önemli değil,önemli olan maç 0-0 bitmemiş) en uzun seri http://www.macanilari.com...etir.php?fid=200220033304
ilk basımı 2003 yılında olan yiğiter uluğ'un "hatice'den mektuplar" kitabından;
fenerbahçe-malatyaspor maçının 26. dakikası... uzun bir top atılıyor malatyaspor savunmasının arkasına... hem uzun hem hızlı... top, aut çizgisine doğru menzili belli seyrini sürdürürken, fenerbahçeli oyunculardan biri sağ kanattan inanılmaz bir depar atıyor meşin yuvarlağa yetişebilmek için... yakalamasına olanak yok aslında... bunu en sıradan izleyici bile oturduğu yerden anlayabildiğine göre, tecrübeli bir futbolcu enerjisini boşuna harcadığını bilmez mi?
beklenen oluyor... top dışarı yuvarlanıyor... fatih akyel'in onun peşinden bir yel gibi esmesi işe yaramıyor...
ama 'çiçeği burnunda fenerli' yerine dönerken, bu beyhude koşusundan ötürü hatırı sayılır bir alkış alıyor tribünlerden... amacı da buydu galiba...
önce biraz kızıyorum fatih'in bu işgüzarlığına... tribünlere oynayanları oldum olası sevmem zaten... sonra elimde olmadan maçı bırakıp fatih'i düşünmeye, onun sarı-lacivertli formayı giydiği günden beri yaptıklarını belleğimde sıraya dizmeye çalışıyorum. mesela, fenerbahçe-galatasaray maçında, şerhat-batista-hasan şaş arasındaki teatral itiş kakış başlamışken, eski kaptanı bülent korkmazla ağız dalaşma girip, ortalığı yangın yerine çevirme çabalan (neticede başarılı olduğu da söylenebilir)... kızgın bir boğa gibi sağa sola saldırmasını maçtan sonra "ama bana küfür etti" diyerek aklamaya çalışması... sıradan bir soyunma odası muhabbetinde futbolcu başına düşen ortalama küfür sayısının dakikada beş olduğunu ve bu küfürlere hep gülünüp geçildiğini bilen bizlerin fatih'in bu gerekçesini 'yememiz'...
örnekleri çoğalttıkça, fatih'in ne yapıp yapıp kendini fenerbahçe tribünlerine sevdirme, sevdiremese bile kabul ettirme çabası gün gibi ortaya çıkıyor. 'fenerbahçeli fatih' olmaya çalışıyor o... eski mahallesini çoktan terk etti ama yine de pek güvenilir biri değil henüz... çünkü galatasaray'da oynarken, bir maç çıkışında kendisine dil uzatan fenerbahçeli taraftarların üzerine saldırmıştı. o yüzden fenerbahçe camiasında onun transferine karşı çıkanlar oldu. fatih şimdi bu tatsız anıları gömmek, o görüntülerin üzerine 'fedakârca mücadele-forma aşkı-hırçınlık-bir tutam da delikanlılıktan oluşan bir şal örtmek zorunda.
göstermelik de olsa...
fatih, gurbetin soğuk yüzünü gördü geçen yıl... ortalama bir türk genci olarak yetişip, bol para-lüks hayat hayalleri kurarak gittiği mallorca'da yaşamın ne kadar kıyısında kaldığım anladı (bir ispanyol gazeteci onun için "iyi futbolcu ama türkçe dışında tek kelime bilmiyor. öğrenmeye niyeti de yok. takım arkadaşlarının hiçbiriyle ilişki kuramıyor. uzaylı gibi" yorumunu yapmıştı). "parası da batsın, malloca'sı da!" deyip yeniden istanbul'a dönmesi pek uzun sürmedi.
benzerini, çok 'yırttık' gibi'görünmeye çalışan ama en az fatih kadar içine dönük arif abisi de yaşamıştı. onun farkı, dönüşünde karşı kampa geçmesi oldu. şimdi fena halde sığınmaya ihtiyacı var fatih'in.
evinden, okulundan, arkadaşlarından ayrıldığında elini nereye koyacağını şaşıran pek çok türk genci gibi... televizyon kameralarını ve mikrofonları görünce gerginleşen çene kasları, bir özgüven ifadesiyle sıvamaya çalıştığı köşeli yüzü, milli futbolcunun bu ihtiyacını açığa vuruyor. ve bu ihtiyaçla, auta gideceği belli olan topun peşinden de koşuyor, tribünden aferin almak için kavga da çıkartıyor...
spor gazeteciliğine başladığım yıllarda, futbolcuların tamamının röportaj için randevularına bir arkadaşlarıyla gelmeleri dikkatimi çekmişti. kiminin yanında 'mahalleden bir abi' oluyordu, kiminin yanında en sevdiği çocukluk arkadaşı... o sıralar sıkça konuşma fırsatı bulduğum beşiktaş antrenörü gordon milne'e sordum bunun sebebini... "sen onlar için dışarıdan birisin" dedi, "farklı bir kültürdensin, üstelik soru soruyorsun. bu yüzden tek başlarına rahat hissedemezler senin yanında. birinden güç almaları lazım."
fatih akyel, o kadar yalnız ki fenerbahçe savunmasının sağ kanadında...
numarali tribun h bloktayim o zamanlar.yani sahaya yuzunuz donuk olunca sol tarafta kalan bolum.
maç başlamadan önce vıp tribünün orada bir hareketlenme var.ne olduğunu göremiyoruz ama bir pankart açıldı deniyor. keşke televizyonda seyretseydim dediğiniz nadir anlardan...ne yazdığı konusunda rivayetler var...polis almaya çalıştığına göre küfürlü bir pankart olmalı diye düşünüyoruz.
istiklal marşı başlıyor.pankart açık ama saygı duruşunda durmayanlar var,akın kaın polis geliyor ve tribüne tırmanıyor.bir arbede başlıyor.polis pankartı almak istiyor taraftar direniyor.
sanırım cep telefonuma gelen bir mesaj ile ne yazdığını öğreniyorum :
"sandıkta görürüşürüz mesut bey"
başkan aziz yıldırım bir hafta sonra mesut bey'den özür diliyor.
aslında akp'yi iktidara getiren 3 kasım 2002 seçimlerinden birkaç ay öncesine gitmek gerek futbolla bir alaka kurmak için. 17 mart 2002'de koalisyonun en hararetli günleri. fenerbahçe ile malatyaspor, 2001-02 sezonunda şükrü saraçoğlu stadı'nda karşı karşıya geliyor. maçı izleyenler arasında koalisyon ortağı anap'ın genel başkanı mesut yılmaz da var. koyu bir galatasaray taraftarı olarak bilinen mesut yılmaz için numaralı tribünden bir pankart açılıyor: "sandıkta görüşürüz mesut bey". belki güvenlik kuvvetleri, tribüne saldırarak durumu kurtarmaya, pankartı indirtmeye çalışıyor ama nafile...
gelelim 3 kasım 2002'ye. fenerbahçeliler'i bilemeyiz ama seçmen hakikaten de mesut bey'le ve koalisyonla sandıkta görüşüyor. dsp, mhp ve anap, meclis dışında kalıyor. seçimde zaferi genel başkanlığını fenerbahçeli recep tayyip erdoğan'ın yaptığı akp kazanıyor. üstelik erdoğan 1970'lerde iett formasını giyerken fenerbahçe tarafından istenmiş ama babası, oğlunun okumasını tercih etmiş. tabii o sırada olayın ayrıntılarını bildiğini söyleyen çok kişi çıkıyor ve tayyip bey neredeyse maradona'ymış da harcanmış ortamı yaratılıyor. başbakanın futbol yeteneklerini yıllar sonra avrupa liderlerinin önünde gördük o ayrı.
neyse efendim, 3 kasım seçimlerinden üç gün sonra bir erteleme maçı var. hem de ne maç! fenerbahçe ile galatasaray, şükrü saraçoğlu stadı'nda karşı karşıya geliyor. bu arada eurosport, türkiye ligi'nden maçları almaya karar vermiş ve ilk haftalarında bu karşılaşmanın geniş özeti verilecek. aslında 6 kasım'daki maçın ayrıntılarına girmenin pek anlamı yok. herkes maçın 6-0 bittiğini ve fenerbahçeliler için unutulmaz bir maç olduğunu hatırlıyor. fenerbahçe'nin lig tarihinde galatasaray'a karşı aldığı en farklı galibiyetin bir fenerbahçeli'nin partisinin seçim kazanmasından üç gün sonra oynanması daha da anlamlı.
beşiktaş'ın denizli'yi geçememesi, g.saray maçının ertelenmesi sonrası sarı lacivertliler zirve için ümitlendi. 50 bin taraftarının desteği ile karşılaşmaya başladı. iki defa öne geçti ama sonunu getiremedi.
fenerbahçe, malatyaspor ile kendi sahasında berabere kalarak maç fazlasıyla liderliğe yükselme şansını tepti. sarı lacivertliler çok kötü futbol sergilediği maçta 40 bin kişilik taraftarına galibiyet sevincini yaşatamadı: 2-2.
rapaiç'in 11'inci dakikadaki soldan serbest vuruşunda savunmadan seken topu iyi takip eden serhat yerden ve sert vuruşla fenerbahçe'yi 1-0 öne geçirdi.
malatyaspor 35'inci dakikada beraberliği yakaladı. fazlı ceza alanı yayı üzerinden sert vurdu savunmaya çarpan top rüştü'nün çabasına rağmen yan direğe çarpıp filelere gitti.
ikinci yarı ve goller
ikinci yarıya fenebahçe golle başladı. lazetiç 49'uncu dakikada sağdan ceza alına girip ortaladı, ogün zor pozisyonda kafayla topu filelere gönderdi: 2-1.
ancak galibiyet yine fazla sürmedi. 55'inci dakikada fazlı korner bayrağı dibinden z.mirkoviç'ten faulle karışık aldığı topla ceza alanına girdi ortasında şakiri dokundu ve skora denge getirdi: 2-2. bu pozisyonda fenerbahçeli futbolcular orta hakem ve yan hakeme uzun süre itiraz etti.
maçın bundan sonraki bölümünde malatyaspor tamamen savunmaya çekildi ve fenerbahçe'ye gol izni vermemek için canıyla başıyla mücadele etti.
yusuf ve revivo'yu oyuna alan werner lorant'ın baskı kurma isteği de fenerbahçe'ye yetmedi. sarı lacivertli takım özellikle son 5 dakikada rakip kalede büyük baskı kurmasına rağmen aradığı golü bulamadı ve sahadan 1 puanla ayrılmak zorunda kaldı: 2-2.
sarı kartlar: dk.10: mehmet, dk.23: ogün, dk.34: ziya, dk.56: selçuk
hakemler: serdar tatlı (**)
şahan yılmaz (**)
muhittin gürses (*)
17 yıl sonra puan kaybı
f.bahçe, malatyaspor'a 17 yıl aradan sonra istanbul'da puan kaptırdı. en son 1985-86 sezonunda 0-0'lık sonuçla rakibine puan veren sarı lacivertli takım, daha sonra kendi evinde oynadığı 4 maçı da kazanmıştı. malatyaspor ayrıca bu sezon beşiktaş'tan sonra kadıköy'den puan çıkaran ikinci takım oldu.
takımının kötü futboluna sinirlenerek yedek kulübesini yumruklayan alman hoca, ‘1 puana şükrettim’ dedi.
f.bahçe teknik direktörü lorant, takımının malatyaspor karşısında sergilediği kötü futbol karşısında çileden çıktı. sinirinden yedek kulübesini yumruklayan alman çalıştırıcı, maç sonrası yaptığı açıklamada futbolcularını ağır bir dille eleştirdi. kanat organizasyonlarını iyi yapamadıkları için puan kaybettiklerini ifade eden lorant şöyle konuştu: ‘‘futbolcularım çok sinirli ve gergin oynadı. oysa öne geçtiğimiz dakikalarda sakin olabilsek skor böyle olmazdı. gereksiz yere strese girdik. bütün hafta boyunca kanat organizasyonları çalışmamıza rağmen bunları maça yansıtamadık. imkanım olsaydı bir kaç oyuncu daha değiştirecektim. sonuçta 1 puana şükretmek durumunda kaldım.’’
11. dakikada soldan serbest atış kullanan rapaiç'in yerden ceza alanı içine gönderdiği topa malatyaspor savunması dokunamayınca, sağ çaprazda meşin yuvarlağa çok sert vuran serhat, takımını 1-0 öne geçirdi.
15. dakikada evren'in pasıyla ceza alanına giren şakiri, sağ çaprazda kaleci rüştü ile karşı karşıya kalırken, pozisyonda son anda araya giren fatih, topu kornere attı.
23. dakikada ceza alanın dışından mehmet ipek'in kullandığı serbest atışta, top kaleci rüştü'de kaldı.
34. dakikada soldan abdullah'ın ortaladığı topu andersson kafayla serhat'ın önüne indirdi. sağ çaprazdan çizgiye inen serhat, topu penaltı noktası üzerindeki oktay'a vermek isterken araya giren malatyaspor savunması tehlikeyi uzaklaştırdı.
35. dakikada abdülkadir'in soldan ortaladığı topu, selçuk kafayla ceza yayı üzerindeki fazlı'nın önüne indirdi. bu futbolcunun yerden sert şutunda, direğin dibine çarpan top rüştü'nün uzanmasına karşın ağlara gitti: 1-1.
42. dakikada soldan fatih'in ceza alanı içine gönderdiği topa penaltı noktası üzerinde oktay'ın kötü kafa vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci milosevski'de kaldı.
kalan dakikalar başka gol getirmedi ve maçın ilk yarısı 1-1 eşitlikle sona erdi.
ikinci yarı
fenerbahçe, maçın ikinci yarısına oktay'ın yerine lazetiç'i oyuna alarak başladı.
47. dakikada andersson'un kafayla indirdiği topla ceza alanı sol çaprazında rapaiç buluştu. bu futbolcunun sert şutunda savunmaya çarpan top, direğin üstünden kornere çıktı.
48. dakikada rapaiç'in soldan kullandığı köşe atışında, ceza alanıiçinde andersson'un kafa vuruşunda, top kaleci milosevski'de kaldı.
49. dakikada lazetiç'in sağdan ortasında, öne çıkan kaleciden önceogün dokunarak kafayla topu ağlara gönderdi: 2-1.
55. dakikada fenerbahçe savunmasının sağ çaprazında mirkoviç'in büyük hatasında topu kapan fazlı, ceza alanı içine gönderdiği topa kaleci rüştü'den önce dokunan şakiri, meşin yuvarlağı filelere gönderdi: 2-2.
57. dakikada malatyasporlu selçuk sarı kart gördü.
58. dakikada ceza alanı sol çaprazında kaleci rüştü ile karşı karşıya kalan selçuk, kötü bir vuruşla topu auta gönderdi.
60. dakikada sol çaprazdan ceza alanına giren rapaiç'in şutunda top auta çıktı.
64. dakikada fenerbahçe'de, rapaiç'in yerine yusuf oyuna dahiloldu.
70. dakikada fenerbahçe'de, andersson'un yerine revivo oyuna girdi.
72. dakikada revivo'nun sağdan ortasında, altıpas içinde önce serhat sonra yusuf topa vuramayınca, malatyaspor tehlikeyi uzaklaştırdı.
73. dakikada malatyaspor'da, selçuk yerini lazarevski'ye bıraktı.
79. dakikada malatyaspor'da, fazlı'nın yerine da silva oyuna dahil oldu.
89. dakikada ceza alanın sol çaprazında kaleciyle karşı karşıya kalan revivo'nun şutunda, kaleci milosevski'den dönen topu savunma uzaklaştırdı.
90. dakikada ogün'ün soldan ortasında, altıpasta johnson'dan önce topu yumruklayan kaleci milosevski tehlikeyi uzaklaştırdı.
uzatma dakikalarında ceza alanı içinde topla buluşan serhat'ın sert vuruşunda, kaleci milosevski meşin yuvarlağa sahip oldu ve karşılaşma 2-2'lik eşitlikle sona erdi.
fenerbahçeli taraftarlar, maçtan önce futbol federasyonu başkanı haluk ulusoy’u hedef alan bir protesto yürüyüşü düzenlerken, maçta da başbakan mesut yılmaz aleyhine tribünlerde pankart açıldı. (meşhur "sandıkta görüşürüz mesut bey" pankartı)