yıl 1996. televizyonda şifreli dönem başlamış, maçları cine5 şifreli veriyor. dekoderi olmayanlar maçları cine5 in karıncalı ekranlarından gözleri bozulma pahasına izliyor. sadece birilerinin koçturduğunu sevinip sevinmediğini, topun peşinden koşup koşmadığını seçebiliyoruz. beşiktaş fenerbahçe ile oynuyor ve artık son dakikalar. tv açık ve maçın bittiği anı bekliyorum. bir takımın baraj kurduğunu seçebiliyorum. fenerbahçe olmalı düye düşünüyorum, duygularımın da yönlendirmesi ile. 10 numaralı futbolcuyu seçince evet bu beşiktaş ve tabiki sergen diyorum yanımdakilere... gözlerim şifreli ekranda birşeyler seçimeye çalışıyor ama heyecanım burdan bişeyler çıakacağının habercisi... dakika 90, sergen mükemmel sol ayağı iel vuruyor, değil rüştü dünyanın en iyi kalecisinin bile uzanamayacağı 90 tabiriyle anılan yerde top... fenerbahçe yine efsanevi bir şekilde beşiktaşa yeniliyor... gol sergen dakika 90...
90.dakikada sergenin golünden dakikalar önce aynı noktadan aynı kaleye yine sergenin kullandığı frikik direği yalayarak auta gitmiştir. bir nevi maç içinde çalışılmış pozisyondur.
karşılaşma sonunda acun ılıcalı ve sergen yalçın arasındaki diyalog aynen şöyledir:
acun ılıcalı: sergen, kaptanlığı aldın ve golü de attın, neler söyleyeceksin?
sergen yalçın: evet frikik, frikik atmak yani kolay değil, beceri ister, zannediyorum işte biz böyle durumlarda takımımızı kurtarırsak zannediyorum beşiktaş şampiyonluğa ulaşacak, bizim gibi yıldız oyuncular böyle maçlarda böyle pozisyonlarda ortaya çıkar.
#2 sergen yalçın fenerbahçe-beşiktaş 14 eylül 1996
son şampiyon fenerbahçe, ligin 5. haftasında beşiktaş'ı ağırlıyor. fenerbahçe, okocha'yı, beşiktaş da amokachi'yi getirmiş o harika nijerya takımından. tipik bir derbi maçı geçiyor aslında. karşılıklı kaçan gollerle geçiyor. son dakikaya girildiğinde ise herkes maçın berabere biteceğinden emin görünüyor. bir kişi hariç. serbest atış kazanıyor beşiktaş. ileride tezahüratlara konu olacak vuruşu sergen yapıyor. top kıvrılıyor kıvrılıyor ve ağların tozunu alarak filelere gidiyor. beşiktaşlılar sevinçli, fenerbahçeliler yıkılmış durumda.
#9 sergen yalçın 14 eylül 1996 fenerbahçe-beşiktaş: 0-1
istanbul'da bir bahar akşamı... bir hafta önce galatasaray'a ali sami yen'de 4 gol atan fenerbahçe ile beşiktaş karşı karşıya geliyor. tipik bir derbi maçı oynanıyor, stresi büyük ama oynanan oyun kimseyi tatmin etmiyor. fenerbaçe, "ev sahibiyim ve daha çok atak yapmalıyım" demese atak yapacak kimse yok ortalarda. o üç-dört pozisyonda da "kedi kaleci" mrmic gol imkânı vermiyor fenerbahçe forvetine. 90. dakika içerisinde faul düdüğü çalıyor.topun başına sergen geçiyor. rüştü'yü hafif hafif kesiyor ve topu öyle bir yere atıyor ki!.. oyunuyla hatırlanmak istenmeyen bu maçı bir anda unutulmazlar arasına sokuyor. (gol sonrası göbeğini hoplatarak yedek kulübesine doğru koşusu da frikik kadar akıllardan çıkmayan bir diğer sahne.
sanırım bu maçtı..çok çekişmeli geçti ve 90+7 de sergen golu attı..hakem maçı uzattıkça uzattı..sonunda ve gol atıldı hakem maçı bitirdi...maç fenerbahçenin eski sahasındaydı skorboard'ı hatırlıyorum elle değiştiriliyordu manueldi..ilk digital skorboard beşiktaş inönü stadına gelmişti..sonra fenerbahçeye geldi sanırım..en son ve en iyisi de galatasaraya gelmişti..beşiktaşınki ilk olduğu için kalite açısından diğerlerinden kötüydü..
besiktas'ta sergen klasigi ıstanbul - ıki avrupali dev, kadikoy'de muhtesem bir seyirci onunde 285. randevuda karsi karsiya geldiler. bu ezeli rekabetten besiktas, 90. dakikada sergen'in ayagindan kazandigi mukemmel frikik goluyle sahadan uc puan ve galibiyetle ayrilan taraf oldu: 0-1.
hafta arasinda avrupa kupalari'nda deplasmanda basarili sonuclar alan iki takim, ilk 45 dakikada birbirlerine oyun ve skor olarak ustunluk saglayamadi.
oldukca dusuk tempoda gecen bu yarida, iki taraf da gol atmaktan cok gol yememeyi amaclayinca, ortaya sikici bir futbol cikti.
ısinma hareketleri sirasinda sag ayak bilegi burkulan tayfun'un yerine son dakikada tuncay'la baslamak zorunda kalan fenerbahce, orta sahada istedigi oyunu kuramadi. forvette yer alan b.saffet ve bolic ise, rakiplerinin siki adam markaji karsisinda pozisyona girmekte zorlandi.
recep ve alpay gibi savunmanin iki belkemiginden yoksun olarak maca baslayan besiktas ise, oncelikle rakiplerinin etkili silahlari okocha'yi serdar, b.saffet'i ali, bolic'i de erkan ile siki markaja aldi. orta alanda sergen'in eski formundan uzak gorunmesi nedeniyle, forvete yeterince destek veremeyen siyah-beyazlilar, amokachi'nin kisisel cabalariyla gol yollarinda etkili olmaya calistiysa da, gol atmayi basaramadi.
15. dakikada okocha'nin soldan ortasinda, rahim'den seken topa b.saffet'in kafa vurusunda mesin yuvarlak yandan auta cikti.
19. dakikada amokachi, sol taraftan aut cizgisine inerken ortaladi. ertugrul, mesin yuvarlagi gogsunde sektirince pozisyonu harcamis oldu.
39. dakikada amokachi, soldan ılker'i gectikten sonra topu altipasa cikardi. besiktas hucum elemanlari gec kalinca, savunma tehlikeyi uzaklastirdi ve ilk yari 0-0 berabere sona erdi. 57. dakikada ceza alani icerisinde okacha kaleci mrmic ile karsi karsiya kaldigi pozisyonda sert vurdu. ancak mrmic gole izin vermedi.
78. dakikada ceza alani cizgisinin yakinindan sergen'in kullandigi frikik atisi az farkla auta gitti. ... ve 90. dakikada karsilasmanin skorunu tayin eden gol, sergen'in ayagindan geldi. hogh'un sergen'i ceza sahasinin hemen disinda dusurulmesiyle kazanilan firikik atisini yine bu oyuncu kullandi. sergen topu barajin uzerinden asirtarak, rustu'nun solundan ust doksana takti ve macin skorunu tayin etti: 0-1.
1996-1997 sezonunun ilk gs-fb maçında umutlu bir şekilde televizyon karşısında yerimizi aldık. yanımda trabzonsporlu arkadaşım önder ve beşiktaşlı arkadaşım bülent vardı. hepimiz umutluyduk ama maç başlayınca hepimiz kahrolduk. fenerbahçe deplasmanda olmasına rağmen maça çok hızlı başlamış, saffet, boliç, okocha derken ilk yarı 3-0 bitmişti. devre biterken beşiktaşlı arkadaşım kendisine göre gayet ciddi bize göre absürd bir değerlendirme yaptı:
—maç 4-3 bitecek ve maçı kim değiştirecek biliyor musunuz? suat, suat tam 4 tane gol atacak, dedi. suat’ta o sene öyle kötüydü ki bırakın gol atmayı yürüyecek dermanı yoktu.
ikinci yarı ha şimdi galatasaray gol atacak derken boliç son darbeyi indirdi. olayın şokuyla ne dediğimi hatırlayamıyordum. galiba fatih terim’in kellesini istiyordum.
bir hafta sonra bu sefer fb-bjk maçı vardı. planı yaptık. daha önce seyrettiğimiz yere gitmeme kararı aldık. çünkü uğursuz gelmişti. (büyük galatasaraylı aydemir akbaş evinde galatasaray maçına hangi durumda başladıysa hiç hareket etmeden aynı şekilde bitiriyormuş, o da uğura inanıyormuş.) bu sefer nezih bir ortam olsun biralarımızı yudumlarken maç seyredelim dedik.
maç günü yine fenerbahçe'ye karşı "yüzük kardeşliği" bir araya geldi. birahaneye gittik en arkaya oturduk. ege yine sıcak akşamlarından birini yaşıyordu. bu havada en iyisi soğuk bir biradır. önümüzdeki yaşça bizden büyük heyecanlı bir fenerbahçeli vardı.
karşılaşma çok hareketli geçiyordu. fenerbahçe okocha ile beşiktaş ise amokachi ve sergen ile tehlikeli akınlar yapıyor maçın heyacanı ile millete bira dayanmıyordu. yüzük kardeşliği olarak tüm beşiktaş akınlarında ayağa kalkıyor, fenerbahçe akınlarında kalbimiz güm güm atıyordu. önümüzdeki fenerbahçeli ağabeyimiz hakemle uğraşıyor, kaçan ataklarda sinirleniyordu. ama neşeli birisiydi. birahanede bulunanlarla pozisyonları gülerek tartışıyordu. ilk yarı 0-0 bitti.
ikinci yarı beşiktaş oyunun kontrolünü eline almış fenerbahçe’ye atak yapma imkanı vermiyor ama kendisi de atak yapamıyordu. maç herhalde başladığı gibi bitecek derken beşiktaş kaleye yakın yerden bir serbest atış kazandı. sergen topun başına geldi falsolu bir şekilde vurdu kaleci rüştü inanılmaz uçtu. yavaş yavaş kaleye giden top rüştü’yü geçti tam gol diye bağıracakken direği sıyırıp auta gitti. ayağa kalkıp sevinecekken, öyle kalakaldık. bu sırada önümdeki fenerbahçeli büyüğüm bana ve trabzonsporlu arkadaşıma bakarak:
—bakın gençler! ben 25 senedir bu işin içindeyim. 15 sene de amatör olarak oynadım. ben kül yutmam. siz beşiktaşlı değilsiniz. siz galatasaraylısınız, dedi. arkadaşım “ben galatasaraylı değilim isterseniz başkalarına sorun.” dese de fenerbahçeli büyüğümüz taşı gediğine sokmuştu.
benim galatasaray'ı tuttuğumu nereden bildiğini bugün bile çözebilmiş değilim. bunu düşünürken beşiktaş az evvel kullandığı noktadan tekrar serbest atış kazandı. artık uzatmalar oynanıyordu. sergen tekrar geldi ve vurdu. rüştü yine inanılmaz uçtu. ama ne kadar yükseğe uçsa da topa yetişemedi. doksan diye tabir edilen top içeri girdi. birahane bayram yerine dönmüştü. ön taraflardan bir beşiktaşlı genç bizim olduğumuz yere doğru geldi ve önümüzdeki fenerbahçeli ağabeyimize yerel şiveyle:
—hamit abe, gonuş bakem şimcik. ne oldu? seegen nasıl attı? şimcik eve gitcem, açcem televizyonu sabahe kader seyretcem. seegen’in golünü tekrar tekrar seyretcem.
hamit abimiz karşılık vermiyor sadece gülüyordu. futbolun benim için anlamı budur. kazanmak kaybetmek değil önemli olan aradaki muhabbettir.
yardımcı hakemler: turgay güdü, r.sürhat müniroğlu
4. hakem: galip bitigen
gözlemci: yusuf namoğlu
fenerbahçe a.ş.: rüştü reçber, ilker yağcıoğlu, deniz uygar, jes högh, kemalettin şentürk, halil ibrahim kara (dk. 72 erol bulut), tuncay akgün, saffet sancaklı, elvir boliç, muhammet yavuz, bülent uygun (dk. 70 selahattin özbir)
yedekler: fevzi layiç, emil kostadinov, saffet akbaş
teknik direktör: ?
beşiktaş a.ş.: mrmiç maryan, erkan avseren, sinan demircioğlu, ali günçar, rahim zafer, ertuğrul sağlam, zlatko iankov, serdar topraktepe, mehmet özdilek (dk. 70 oktay derelioğlu), ali rıza sergen yalçın, daniel amokachi
yedekler: fevzi tuncay, sertan eser, mustafa özkan, emre eren
teknik direktör: ?
goller: (0-1) dk. 89 ali rıza sergen yalçın (ayakla)