hakemler : oğuz sarvan, ali rıza çakmak, yavuz dürükoğlu
gençlerbirliği : ıvo simunic, erkan sözeri, rahim zafer, taner taşkın (dk. 85 erkut çağdaş), osman coşkun, metin diyadin, ergün penbe, engin özdemir, john leshiba moshoeu, mehmet şimşek (dk. 46 ali ışık), andre kona n'gole
teknik direktör : kurban berdiev
fenerbahçe : engin ipekoğlu, nuri kamburoğlu (dk. 62 kemalettin şentürk), emre aşık, andreas wagenhaus, tayfur havutçu, ahmet oğuz çetin, müjdat yetkiner, semih yuvakuran, ilker yaycıoğlu, bülent uygun (dk. 89 aygün taşkıran), mecnur çolak
teknik direktör : holger osieck
goller : dk. 1 bülent uygun (0-1) dk. 65 andre kona n'gole (1-1)
yardımcı hakemler: ali rıza çakmak, yavuz dürükoğlu
4. hakem: sebahattin dalgıç
gözlemci: kazım ünlüsoy
gençlerbirliği: ivo simuniç, erkan sözeri, osman coşkun, taner taşkın [sakatlandı] (dk. 85 erkut çağdaş), rahim zafer, ergün penbe, engin özdemir, metin diyadin, andre kona ngole, john lesiba moshoeu, mehmet şimşek (dk. 46 ali ışık)
yedekler: mehmet altıparmak, tarkan özyılmaz, hasan okan gültang
teknik direktör: ?
fenerbahçe a.ş.: engin ipekoğlu, emre aşık, semih yuvakuran, andreas wagenhaus, ahmet oğuz çetin, mecnur çolak, müjdat yetkiner, tayfur havutcu, nuri kamburoğlu (dk. 62 kemalettin şentürk), bülent uygun (dk. 90 aygün taşkıran), ilker yağcıoğlu
sene: 1993.. güney afrika'nın cosmos takımında oynuyordum.. gençlerbirliği kulübü başkanı ilhan cavcav, kushe ve mosheou'yu (g.birliği, kocaelispor, fenerbahçe ve bursa'da da oynadı) izlemeye gelmiş.. ben o günkü maçta 3 gol attım. karşılaşma bitimi cavcav yanıma geldi.. 'ben mosheou'yu izleyip almaya gelmiştim ama sonra sende karar kıldım' dedi. fazla düşünecek vaktim yoktu. önerilen para o günün şartlarında iyiydi.. hem, her afrikalı oyuncunun hayalidir kıta dışında, özellikle de avrupa'da top oynamak..
açık söyleyeyim transfer teklifi gelene kadar türkiye neresi, avrupa'da nerede bilmiyordum.. ilhan cavcav teklifi yapınca hemen bir avrupa haritası buldum, önce türkiye'nin yerine, sonra da ankara'ya baktım, şaşırdım.. benim gibi kongo'da fakirlik içine büyüyen bir futbolcu için seçenekler çok azdır.. kim istemez ki, fransa'da, ispanya'da, ingiltere'de, italya'da oynamayı.. ben biraz da para için değil, gençlerbirliği'nden daha büyük bir takıma, ne bileyim öncelikle fenerbahçe'ye, galatasaray'a, beşiktaş'a, oradan da avrupa kulüplerine transfer olmak için türkiye'yi seçtim.. pişman oldum mu; hayır..
gençlerbirliği'nde başarılı bir sezon geçirdim. takır takır gol atıyordum.. fenerbahçe yöneticisi şadan kalkavan'ın ankara'da karum iş merkezi'nde ofisi vardı.. beni oraya çağırdı, görüştük.. hatta anlaştık da.. kalkavan beni çok istiyordu. sonra ne oldu bilinmez, benden vazgeçip bursaspor'dan pingel'i aldılar.. biliyorsunuz pingel de daha lig başlamadan tsyd kupası maçında ciddi şekilde sakatlandı ve sezonu kapattı. ancak fenerbahçe'den bir daha teklif almadım..
not: anıyı gençlerbirliği formasıyla gol attığı ilk maça yazdım.
türkiye'ye ilk geldiğimde gençlerbirliği yöneticisi orhan cingözoğlu bana türkçe-ingilizce kelimelerin yazılı olduğu bir kağıt verdi.. dedi ki; 'burada maç sırasında kullanacağın kelimeler yazılı.. bakar bakar öğrenirsin..' kağıda baktım.. 'pas at, pas ver' gibi şeyler yazıyor.. ancak takım arkadaşlarım her pozisyon sonrası sürekli aynı şeyi söylüyorlar.. metin diyadin kaptanımızdı. ağzından 'hay a....... koyayım' lafı hiç eksik olmazdı. ben de metin'den duya duya önüne gelene 'hay a..... koyayım' demeye başladım. bu küfür üstüme yapıştı kaldı. daha sonra bir sürü küfür öğrendim.. ama takım arkadaşım erkan sözeri, benim küfürlerime çok kızar, 'doğru konuşsana' diye beni hep uyarırdı..
- türkçe konuşmayanlar kompleksli
ben türkiye'de 8 yıldan fazla kaldım. türkiye'den ayrılalı neredeyse 9 yıl oldu. ama bak görüyorsunuz türkçe'yi neredeyse ana dilim gibi konuşuyorum.. yıllarca türkiye'de kalıp, türkçe konuşmayan ve öğrenemeyenlere kızıyorum. kompleksli kişiler onlar.. aslında türkçe öğreniyorlar ama yabancı dilde konuşup hava basmayı seviyorlar.. halbuki yaşadığın, ekmek yediğin ülkeye hemen entegre olacaksın..
- türk yemeklerine alışana kadar ekmek yedim
türkiye'ye geldim, ama yemek kültürü farklı.. biz gerek kongo'da, gerekse güney afrika'da böyle yemekler yemedik.. türkiye ile ortak tek yemek, et ve pilavdı.. bir süre bol bol ekmek yedim. sonra karışık ızgara falan derken, kuru fasülyeye alıştım.. şimdi belçika'da bile türk restoranı bulup, türk yemekleri yiyiyorum. tabii en başta da kuru fasülye..
- ankara'da eğlence yok, her şey istanbul'da
ankara'da beni çok en çok sıkan olay eğlence yerlerinin azlığıydı. maç ve antrenmanlar dışında eğlence yoktu.. zaten eğlence yerlerine gidemezdik de. gitsek herkes tanıyor, anında yöneticilere yetiştiriyordu.. onun için hepimizin gözünde hep istanbul vardı.. istanbul deplasmanlarını iple çekerdik.. maç bittiği gibi hemen soluğu bir barda falan alırdık, eğlenirdik.. istanbul çok büyük bir yer olduğu için kimse kimseyi tanımazdı.. beni de zaten fazla tanımıyorlardı.
- ankaralı taksiciler sürekli; bip.. bip.. bip..
türkiye'ye ilk geldiğimde ankara'da en garibime giden olay taksicilerin sürekli 'bip.. bip.. bip' kornaya basmalarıydı.. yahu adam görüyorsun, trafik zaten tıkalı. sen korna öttürsen de arabalar ilerlemiyor.. bir gün bir tanesine 'neden sürekli kornaya basıyorsun, görmüyor musun yol zaten tıkalı' dedim. taksici bana 'kona abi, herkes çalıyor, ben de çalıyorum' cevabını verdi. o an çok güldüm..
- türk kulüpleri yanlış yapıyor
ben belçika'da yaşıyorum.. burada bir futbol okulu işletiyorum.. türk kulüplerinin yöneticileri buraya maç ve oyuncu izlemeye geliyorlar. sonra bir bakıyorsunuz, afrikalı bir oyuncuyu beğenip gitmişler.. belçika'ya geliyorsun, afrikalı alıyorsun. siz hiç milan'ın, real madrid'in, inter'in belçika'ya gelip afrikalı oyuncu aldığını duydunuz mu?. madem afrikalı alacaksın, gidip afrika'dan alsana. kaynağı orada.. maalesef türk kulüplerinin çoğu transferi bilmiyor. sadece ilhan cavcav'ı burada ayrı tutuyorum. çok akıllı bir başkan.. işini iyi biliyor..
- türkiye'de zencilere şov yaptırırlar, antrenörlük yaptırmazlar
futbolda müthiş bir bilgim var. bunu antrenör olarak kullanmak istiyorum. ilk seferinde birinin yanında çalışabilirim.. yani yardımcı antrenör olurum. türkiye ile irtibatı hiç kesmedim.. orduspor'un hocası metin diyadin ve diyarbakır'ın yöneticisi ismet yılmaz ile sürekli konuşuyorum. eski takım arkadaşım ümit özat 'eğer bir kulübe hoca olursam, yardımcım sen olacaksın' diyor.. türkiye'de şu ana kadar afrikalı siyahi hoca hiç çalışmamış. eğer olursa, ben ilk olacağım. benim gibi zenciler, rengi kara olanları türkler futbolcu olarak seviyor.. hatta kompela, nouma gibi şov dünyasına adım atanları daha çok seviyor.. bize her türlü şaklabanlığı yaptırıyorlar ama ama iş antrenörlüğe gelince yaptırmıyorlar.. 'afrika'dan antrenör çıkmaz' diyorlar.. bunun yanlışlığını ispat etmek istiyorum.. bekliyorum bakalım ne olacak?.
- afrikalılar'ın disiplin sorunu var
afrikalı oyuncuların yetişme tarzı nedeniyle disiplin sorunu var.. afrika'da bize hep, 'bir avrupa kulübüne gideceksiniz, orada kimseyle zıt gitmeyin' diyorlar.. oradaki yönetim tarzı ile burası çok farklı.. örneğin afrika şampiyonası'na giden bir oyuncu, bir bakıyorsunuz ortada hiç bir sebep yokken geç dönüyor.. bu da kulüplerin afrikalı oyunculara bakış tarzını değiştiriyor.. zaten afrika'dan eskisi gibi yıldız oyuncu da yetişmiyor.. şu an sadece kongo'lu n'daye'yi gösterebilirim.. afrika'daki futbol okulları oyuncu yetiştiremiyor.. zaten fransız kulüpleri, daha çocuk yaşta afrikalı oyuncuları kendi futbol okullarına alıyorlar. afrikalı aileler de fransa, belçika ve hollanda kulüplerini tercih ediyor..
- fenerbahçe'nin yaptığını kimse yapamaz
fenerbahçe bu sezon şampiyon olurken 18 maçın 17'sini kazanmış.. ikinci yarı ise 17'de 16 yapmışlar, birinde berabere kalmışlar. ben dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olay, böyle bir rekor görmedim.. görene, bilene de rastlamadım.. zaten bu şampiyonluk belçika'da çok konuşuldu.. öyle tahmin ediyorum barcelona bile türk takımı olsa 17'de 16 yapamaz.. fenerbahçe yaptıysa şaşırmamak elde değil..
- mario jardel ve hakan şükür'ü unutamam
türkiye'de oynadığım yıllarda iki oyuncu beni çok etkiledi.. ikisi de o zaman galatasaray'da oynuyordu.. biri mario jardel, öbürü hakan şükür.. belki aynı işi yapıyorduk ama onlar farklıydı.. hele jardel. adam gol için doğmuş.. yakaladığı her pozizyonu gol yapıyordu. allah vergisi bir yeteneği vardı.
1993/94, sezonun ilk haftaları, pırıl pırıl ama serince bir hava (ikindi maçı).
daha birinci dakikada, şaibeli (uydurulmuş) bir kornerden gelen topa vuran bülent uygun golü atıyor, o sinir illeti selamını veriyor, fener tribünleri coşuyor. asap bozukluğu.
ama sonra bizimkiler yavaş yavaş toparlanıyor, zorlamaya başlıyorlar. hele bir ikinci yarı var ki, hücum sağanağı. özellikle sol kanattan müthiş geliyoruz. ergün penbe-osman işbirliği, mükemmel! fener'in yarma stoperi wagenhaus da o kanattan gelişen ataklardan birinde kırmızı kart görüyor zaten sonlara doğru. tribünde öyle coştuğumuzu, öyle hırslandığımızı az hatırlıyorum. zira yarım düzine gol kaçıyor. fener yarı sahasında hapis. kale arkasındayız, bütün bunlar önümüzdeki kalede olup bitiyor. anca kona'nın attığı bir golle beraberliği kurtarıyoruz ama jüri sistemi olsa kesin maçı 5-0 bize verir. gençlerbirlikli olma hissimin yeni olduğu dönemler. o maç beni gençler'e bağlayan kilit maçlardan biri.