ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
torpedo moskova-uralmash maçı. torpedo moskova'nın uefa kupasında mancherster united'la yapacağı maçtan 16 gün önce onları uralmash karşısında izlemek için moskova'ya gittim. tribbünlerde yalnızca birkaç bin taraftar vardı ve maç, 22 kişinin sahada bu kadar yavaş hareket ettiğine tanık olduğum ilk maçtı. 1-1 sona erdi. yeni bir gazete olan sport expressin muhabiri mikhail pukşanski'ye, torpedo'nun united karşısında hiç şansı olmadığını söyledim. buna karşı çıktı: "oyuncular manchester karşısında çok iyi oynamak istiyorlar, çünkü hepsinin geleceği açısından bu çok önemli. lig maçlarına aldırdıkları yok, hepsi batı'ya transfer olmak amacındalar." bir ay sonra torpedo, united'ı nakavt etti.
maçta en çok dikkatimi çeken şey, taraftarların sahada yapılan hatalara, adeta bir palyaço gösterisi izlermiş gibi, kahkahalar atarak gülmeleri oldu. sport express'in editörü vladimir geskin, "buradaki insanlar çok kuşkucudur, dedi. "bu da rus mantalitesinin bir özelliği. bunun, siyasi sistemler nedeniyle hayal kırıklığına uğramak ya da bir dikta rejiminde yaşamakla filan hiç ilgisi yok. biz gülmeyi severiz. burada futbol izlemek, daha çok bir tiyatro oyununu izlemeye benzer. bizi italyanlar veya ispanyollar'la kıyaslayamazsınız, bizler kuzeyli'yiz."
ama bu kahkahaların arkasında çok daha üzücü başka bir gerçek vardı. torpedo taraftarlarının lideri olduğunu söyleyen bir delikanlıya, "oyuncularınıza neden gülüyorsunuz?" diye sordum. "birbirimize karşılıklı olarak gülüyoruz", diye yanıtladı. "onlar da bize gülüyorlar, çünkü hepsinin altında araba, ceplerinde dolar var ama bizde yok." torpedolu oyuncular kazandıkları maç başına 500 dolar prim alırken, taraftarların aylık kazançları yalnızca birkaç rubleydi. daha da kötüsü, torpedolu oyuncuların maaşlarını aslında taraftarlar ödüyordu, çünkü taraftarların çoğu, kulübün sponsoru olan zil'de çalışıyordu.
torpedo ya karşı pek de haksızlık etmemek gerekirdi, çünkü para söz konusu olduğunda bir çıkmazda oldukları kesindi. sadece son iki yıl içinde 23 oyuncularını batı kulüplerine kaptırmışlardı ve kasaları para doluydu. diğer taraftan, iyi bir futbolcuyu transfer etmek gibi bir umutları yoktu, çünkü iyi futbolcuların hepsi ülke dışında oynamak istiyordu. bunun sonucunda da kulüp, parasını daha kötü oyunculara daha yüksek maaşlar vermek için harcamaya başlamıştı.
taraftarların lideri, dünya üzerinde, torpedo'nun renkleri olan yeşil, beyaz ve siyahı kullanan bütün takımları tuttuğunu söyledi ve ben daha engel olamadan hepsini birer birer saymaya başladı. anlattığına göre, bir maçtan sonra öfkeli taraftarlar kulübün otobüsünü ters çevirmeye kalkmışlar, ama o bundan vazgeçmişti, çünkü bu nedenle ortaya çıkacak olan zarar, onların parasından karşılanabilirdi. ayrıca torpedo seyahat kulübünün de üyesiydi ve bütün sovyet takımlarının aynı ligde oynadığı dönemlerde düzenli olarak torpedo'nun kairat alma ata veya pamir taşkent takımlarıyla yapacağı maçları izlemek için üç dört gün seyahat ettiği oluyordu. moskova'dan kışın ortasında ayrılıyorlardı ama alma ata ya gittikleri zaman onları sıcak yaz güneşi karşılıyordu. şimdiki rus liginde torpedo'nun rakiplerinden biri de, güneydoğu sibirya'nın japonya sınırına yakın bir bölgesinden olan nagodka takımıydı. 'sıkı' taraftar, buraya trenle yedi günde gidileceğini öğrenmişti ve bana söylediğine göre kulüp 'büyük bir olasılıkla', o maçlara uçak yolculuğu organize edecekti.
bu çok güzel bir fikirdi, ama ruslar'ın büyük bir çoğunluğu uçağa binmeyi, yaşamları boyunca bir kez yapabilecekleri bir şey olarak görme eğilimindeydi. torpedo gezginleri' genç ve işçi sınıfına ait çocuklardı. bunu nasıl karşılayabildiklerini sordum. "manchester'a da uçakla gideceğiz", diye yanıtladı. peki ama uçak parasını nasıl buluyorlardı? "bir süre para biriktirmek zorunda kalacağız." ortalama ücret, ayda sekiz sterin düzeyindeydi. söylediklerinde ciddi olmalıydı, çünkü oraya kadar gitmişken, ingiltere liginde oynanacak bir maçı da izlemek istiyorlardı ve torpedo'nun gelişinden önce manchester bölgesinde hangi maçların oynanacağını sormuştu. şok geçirmiştim.
manchester united: gary walsh, neil webb, clayton blackmore, gary pallister, brian mcclair, lee martin (dk. 87 gary neville), denis ırwin, steve bruce, andrey kanchelskis, mark hughes, danny wallace