1990-1991 sezonunun 13. hafta maçında galatasaray ile fenerbahçe, inönü stadı’nda gece maçında karşılaşmıştı. yağmurun sürekli yağdığı maçın sonunda futbolcuların sarı-kırmızı ve sarı lacivert formaları çamurdan gözükmüyordu.
galatasaray, bu zorlu maçı 66 dakika 10 kişiyle oynamasına rağmen 2-1 kazanmıştı. galatasaray, 6. dakikada tanju’nun golüyle 1-0 öne geçmişti. 24. dakikada yusuf altıntaş kırmızı kart görmüş ve galatasaray’ı 10 kişi bırakmıştı. 50. dakikada fenerbahçe’nin yeni transferi czeslaw jakolcewicz'in penaltı golü maça eşitliği getirmişti. 75. dakikada ise tanju çolak bir kez daha ortaya çıkmış ve maçı galatasaray’a 2-1 getiren golü atmıştı.
sarı-lacivertli takım 1990-91 sezonuna guus hiddınkle başladı. toni schumacher'in sakatlanınasıyla fenerbahçe, tarihinde en fazla gol yediği sezonlardan birini yaşadı defanstaki sorunlar ve o günlerde transfer akımının polonya'dan esiyor olması czestaw jakolcewicz'i fenerbahçe'ye getirdi. ilk oynadığı galatasaray maçındaki attığı penaltı golü dışında görünmeyen fenerbahçe'nin jako'su yenilen 53 gole ortak oldu. aynı günlerde fenerbahçe, sarıyer'in golcüsü ve bir dönem rıdvan dilmen'le yan yana oynayan futbolculardan sercan'ı renklerine kattı. sercan çok gözdeydi ancak o da fadıl vokri gibi bekleneni veremedi. 12 maç oynadı, sonraki ara transfer döneminde eski takımı sarıyer'in yolunu tuttu.
czestaw jakolcewicz, ivan visnevski, piotr soczynski ve de andreas wagenhaus gibi isimlerle çözülmeyen fenerbahçe'nin defans sorunu 1993-94 sezonunda yine bir ara transferle son buldu. sezon başında sakat olduğu için transfer edilmeyen uche, 1993'ün kasım ayında bröndby'den transfer edildi. yine aynı günlerde odense'den brian steen nielsen ile sözleşme imzalandı. ilk 10 haftada sadece 4 galibiyet alan fenerbahçe, ilk yarıyı lider tamamladı. özellikle bunda uche'nin son dakikada inönü'de beşiktaş ağlarına gönderdiği gol de etkili oldu. sezon sonunda şampiyonluk tek puan farkla galatasaray'a kaptırılmış olsa da uche ve nielsen fenerbahçe'nin en verimli transferleri arasındaki yerlerini aldı.
ne zaman rambo'nun konusu açılsa, aklımıza ilk olarak gazetedeki bir haber gelir: "yusuf yatakta sakatlandı". hâlâ üzerinden yıllar geçmiş olsa da kimse bu olayı çözebilmiş değildir. yatakta ne yaptığını bilemeyiz ama sahada futbolcu olarak babasını bile tanımadığını başta abisi olmak üzere herkes çok iyi bilir. futbolcu olan abisini de diğer forvet oyuncularından ayrı tutmamış, bir ankaragücü maçında abisinin sahalardan uzun süre uzak kalmasına sebep olmuştur. yusuf un dönemindeki en büyük rakibi ise şüphesiz arap ismail'di. 1990 yılındaki derbi maçında yusuf, ismail'e sahalarda görülmedik şiddette bir osmanlı tokadı sallamış, arap ismail birkaç saniye yerde şuursuzca yığılıp kalmıştır. yine bir başka fenerbahçe maçında ise galatasaray rahat bir şekilde önde olsa da huylu huyundan vazgeçmez dedirtmiş ve sakatlıktan yeni kurtulan rıdvan'ın kolunu eline vermiş, ardından da kırmızı kartla bir derbiyi daha tamamlayamamıştır. beşiktaş'a attığı harika bir gol vardır ki kaleci zafer'in direkte asılı kalmasına sebep olmuş, kendisi gole sevinmeye başlamadan kimse şutun gol olduğunu anlamamıştır.
başka bir futbolcu yoktur ki arka arkaya iki sezonda iki ayrı formayla iki derbide ikişer gol atmayı başarsın. işte o futbolcu tanju çolak! önce sarı kırmızılı formayla 67 dakika 10 kişi oynayan takımına maçı kazandırdı; ardından rakibe transfer oldu, daha ilk resmi derbisinde galibiyeti bu sefer yeni takımına armağan etti. tanju çolak böylece, türk futbol tarihinin en önemli derbi golcüsü olarak adını yazdırdı.
günlerdir aralıksız yağan yağmurun ağırlaştırdığı ve çamur birikintileriyle dolu sahada, tanju’nun golüyle 1-0 öne geçen galatasaray’da erdal’la bulduğu bir gol ise schumacher’e şarj yapılması sebebiyle sayılmamıştır. ikinci yarının 50. dakikasında fenerbahçe’nin iki yeni transferi devrededir ve sercan’a yapılan penaltıyı czeslaw jakolcewicz gole çevirmistir. 60. dakikada ceza sahası içinde cüneyt ve bülent’in rıdvan’ı makasa aldığı pozisyonda erman toroğlu penaltıyı görmezden gelir ve maçın bitmesine 15 dakika kala gene tanju, g.saray’ın galibiyet golünü atmıştır.
özel televizyonlar yeni yeni yaygınlaşıyor fakat biz evimizdeki televizyon ve catımızdaki antenle bir türlü nikah yapamıyorduk cekmiyordu bir türlü ayarlayamıyorduk televizyonu ve mac saati yaklaştıkca dahada stres oluyordum ve aklıma arkadaşım savaş gelmişti o bir aralar televizyonunun cok iyi cektigini ve antenine yükseltici denen bir alet taktıgına anlatmıştı bana yagmurda catıda helak olmuştum ve bir anda catıdan atladım annem arkamdan bagırıyor oglum gel cok ıslandın kurulan üzerine kuru bir şeyler giydiye feryat figan bagarıyor ben anlemin sesini duymamak icin bir koşu yapıyorum felaket o koşu ile maraton yarışına girsem muhtamelen türkiye,ye altın madalya kazandırırım savaşların evinin kapısını calıyorum savaş arkadaşımın annesi beni bu halde görünce beni birilerinin kovaladıgını ve can havliyle kapılarına yüklenigimi zannetmiş bunu bana daha sonra arkadaşım anlatmıştı ve evlerinde ben akıllarına gelince hala cok güldüklerini anlatır macı galatasarayımız kazanmıştı..cok sevinmiştim ama o yagmuru hayatım boyunca unutacagımı hic zannetmiyorum..
özel televizyonlarla ilk tanıştığımız yıllarda star 1 spikerliği yapan bülent karpat 2-1 biten galatasaray-fenerbahçe maçından sonra koşarak sarı-kırmızılı takımın teknik direktörü mustafa denizli'nin yanına giderek; -mustafa nasıl yendik fener'i bir anlatır mısın? der, coşan mustafa denizli bu soruya: "hakemi de fener'i de yendik" diye yanıt verir •bülent karpat, bağırıyorummm, haykırıyorummm hatta sevincten çıldırıyorummmm...diye cevap verir
0-1 tanju çolak, yeni açık (gazhane) tarafındaki kaleye attı 1-1 czeslaw jakolcewicz, yeni açık (gazhane) tarafındaki kaleye attı 1-2 tanju çolak, deniz tarafındaki kaleye attı
türkiye’de özel televizyonculuğun başlaması ile gece maçlarında da artış olmuştu. 1990-1991 sezonunun 13. hafta maçında galatasaray ile fenerbahçe, inönü stadı’nda bir gece maçında karşılaşmıştı. yağmur aralıksız yağdığı maçta sahaların drenajı bugünkü kadar insaflı da değildi. öyle ki, maç sonunda futbolcuların sarı-kırmızı ve sarı lacivert formalarına çamurun kahverengisi de eklenmişti.
galatasaray, bu zorlu maçı 66 dakika 10 kişiyle oynamasına rağmen 2-1 kazanmıştı. mustafa denizli yönetimindeki galatasaray, 6. dakikada tanju’nun golüyle 1-0 öne geçmişti. 24. dakikada yusuf altuntaş kırmızı kart görmüş ve galatasaray 10 kişi kalmıştı. 47. dakikada ise deniz tarafındaki kaleye fenerbahçe’nin yeni transferi czessiaw jakolcewicz'in penaltı golü maça eşitliği getirmişti. 75. dakikada ise tanju çolak bir kez daha ortaya çıkmış ve maçı galatasaray’a getiren golü atmıştı. inönü stadı’nda unutulmaz bir maç oynanmış ve galatasaray karşılaşmadan 2-1 galip ayrılan taraf olmuştu.
galatasaray, bu galibiyetle, 1990-1991 sezonunun 13. haftasını lider geçmiş, fakat sezonun ikinci yarsında başlayan düşüş şampiyonluğun da kaçmasına neden olmuştu.
four four two dergisinin temmuz-ağustos sayısında yusuf altıntaş ile hilal gülyurt muhteşem bir röportaj yapmış. işte o röportajdan dikkat çeken bölümler:
ismail er'e öyle bir tokat attım ki...
fenerbahçeli ismail er asker arkadaşımdır. maçta beni çok sinirlendirdi. sürekli arkamdan vuruyordu. yağmur yağıdığı için elim ıslaktı. yoksa daha iyi tokat atardım.
1.aralık.1990 - 26 sene önce bugün, türkiye 1.ligi (süper lig) 13.hafta maçında, inönü stadı'nda fenerbahçe ile galatasaray karşı karşıya geldi. 6.dakikada tanju çolak galatasaray'ı öne geçirdi. 18.dakikada galatasaray'dan yusuf altıntaş kırmızı kartla oyun dışı kaldı. 47.dakikada czeslaw jakolcewicz penaltıdan fenerbahçe'nin beraberlik golünü attı. 76.dakikada tanju kendisinin ve takımının ikinci golünü attı ve zorlu derbi 2-1 galatasaray'ın üstünlüğüyle sona erdi. ama maçın sonucundan çok kararlarıyla erman toroğlu gündeme geldi. maçın orta hakemi erman toroğlu’nun, faul pozisyonlarında sürekli ters kararlar vermesinin yanısıra skor 1-1’ken rıdvan’ın ceza sahası içinde düşürülmesine penaltı vermedi, üstelik tanju’nun ikinci golünden önce ismail’e yapılan faule rağmen oyunu devam ettirmesine ve galatasaray’ın galibiyet golünü atmasına neden olmasıyla maçın sonucuna direk etki etmesi sarı-lacivertli camiayı öfkelendirdi.fenerbahçe menejeri selim soydan, “dün gece inönü stadı’nda elini-kolunu sallayarak dolaşan bir katil vardı. o da hakem erman toroğlu’ydu.” diye tepkisini dile getirirken futbolcular da, “maçı kazanmak için ne gerekiyorsa yaptık... gerektiğinde tekmelere kafamızı soktuk. ancak maçın hakemi erman toroğlu bizim emeğimize saygısızlık etti. bize yazık değil mi ?” diye isyan ettiler. basında erman toroğlu’na en yüksek puanı “1” ile hürriyet gazetesi verirken, milliyet, sabah, günaydın gibi basın organları toroğlu’na “0 puan“ vermişlerdir. hüsnü çil, sabah gazetesindeki yazısında, “şimdi açık ve seçik olarak toroğlu’na sormak lazım, oyundan atılan yusuf’un yerine 11. adam olarak galatasaray formasını giymeye hakkı var mıydı ?” diye yazmıştır.