ilk basımı 1993 yılında olan jupp derwall'ın "türkiye anıları" kitabından;
tabzonspor herkesin çekinmesi gereken bir takımdı. eğer çekinmezseniz, sürprizlerle karşılaşabilir, bu takım hakkında önceden fikir sahibi olmadığınız için suçlanabilirdiniz. hasan ve iskender adında iki mükemmel ve başarılı açıkları vardı. her savunma oyuncusu için bunlarla karşı karşıya gelmek, dişe diş düello gibi bir şeydi. tek tek ele alındıklarında da bir üst sınıftan, hızlı, çalımları güçlü, gol bölgelerinde tehlikeli oyunculardı ve türkiye'nin en iyi futbolcuları arasında yer alıyorlardı.
ikili mücadelelerde son derece inatçı olan ve adamını ustaca tutan savunma, arkalardan gelerek oyunu kurmayı ve rakibi daha güçlü bir şekilde geriye çekilmeye zorlamayı biliyordu.
orta sahada orhan'ın yanında hami ve hamdi gibi genç oyuncular vardı. teknik açıdan kusursuz olan bu futbolcular, topu aldıklarında rakibin kendilerini rahatsız etmesi ve kendileriyle mücadeleye girmesine izin vermeyecek kadar yükseklik bir tempoyla oynuyorlardı. çok hızlı ve hareketliydiler.
trabzon her zamanki gibi misafirperverdi. karadeniz'in kıyısındaki bu insanların bizim arzularımızı yerine getirmek için sergiledikleri büyük çaba, içten ve sevgi dolu davranışları sanki bize de geçiyordu. fakat hiçbir zaman puan ikram etmeyi düşünmüyorlardı... takımları, kentin ve harikulade çevrenin gurur kaynağı idi.
buraya iyi bir netice almaya gelmiştik ve "türkiye turumuz"a bir yıldırım harekâtıyla başlamak istiyorduk. amaç moral bulmak, keyifleri kaçırmamak, tatmin edici bir puan elde edip, yıpratıcı ve yorucu bir haftanın ardından istanbul'a boş ellerle dönmemek için iyi bir çıkış yapmaktı.
daha güzel olamazdı. bu önemli maçı 3-2 kazanmıştık. mustafa ne kadar "ballı" olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı. risk alma konusundaki cesareti ödüllendirilmişti.