tam saha dergisi nisan 2009 sayısında veli ozan çakır'dan alıntıdır:
siyaset tarihinde serbest seçimlerle işbaşına gelen tek marksist lider olarak bilinen şili devlet başkanı salvador allende, 11 eylül 1973 tarihinde abd destekli general augusto pinochet tarafından askeri bir darbeyle devrildi. korumaları ile birlikte parlamento binasında öldürülen allende’nin taraftarları,başkent santiago’daki ulusal stadyumda kurulan kampa toplandılar. birçok sosyalist şilili bu stadyumda idam edildi. bu durumun futbolla ilgisine gelince; o dönemde almanya’da düzenlenecek olan 1974 dünya kupası’nın ön elemeleri oynanmaktaydı ve statü gereği güney amerika dördüncüsü ile avrupa dokuzuncusu baraj maçında karşı karşıya gelecekti. ilginç bir tesadüf sonucu baraj maçına kalan iki takım şili ve sscb oldu.
dönemin sosyalist süper gücü sscb, ideolojik olarak kendisine yakın olan bir liderin öldürüldüğü ülkede ve onun taraftarlarının idam edildiği stadyumda futbol maçı oynamaya niyetli değildi. moskova’da oynanan ilk maç 0-0 berabere sonuçlanmıştı. ancak şili’de, başkent santiago’daki ulusal stadyumda oynanacak rövanş maçı büyük bir soruna neden olmuştu. burada oynamayı reddeden sscb, maçın tarafsız bir sahaya alınmasını, yoksa sahaya çıkmayacağını deklare etti. ancak fıfa, maçın şili’de oynanmasına hükmetti ve 21 kasım 1973 günü futbol tarihinde eşine ender rastlanacak bir gelişme yaşandı. o gün sahaya yalnızca bir takım çıktı, şili santra yaptı ve golünü attı.dönemin kuralları gereği santra yapan karşı takım olmayınca hakem maçı 2-0 hükmen şili lehine tescil etti.
son dünya kupası’nın çeyrek finalisti sscb’yi bu şekilde geçen fiili, 1974 dünya kupası finallerinin açılış maçında almanya ile karşılaştı. bu müsabakada şilili forvet carlos caszely, dünya kupası finallerinin ilk kırmızı kartını gördü. sarı ve kırmızı kart uygulaması 1970 finallerinde uygulanmaya başlamış,ancak bu turnuvada hiç kırmızı kart gösterilmemişti.bu nedenle caszely’nin gördüğü kırmızı kart bir ilk olarak futbol tarihine geçti. kartı gösteren hakem ise dünya kupası finallerinde maç yöneten ilk ve tek hakemimiz doğan babacan’dı.
ilk basımı 1997 olan eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabından;
watergate binasındaki casusluk skandalıyla şimşekleri üzerine çeken başkan nixon'm durumu oldukça kritikti; aynı yıl bir uzay mekiği jüpiter'e doğru yol alırken, vietnam'da yüz sivili katleden teğmen, washington tarafından suçsuz bulunuyordu; öldürülenler alt tarafı yüz kadar vietnamlı sivildi.
roman yazarlarından miguel angel asturias ile par lakgervist hayata veda ederlerken, ressam david alfaro siqueiros da son nefesini veriyordu. arjantin tarihinde ateş ve baruttan ibaret bir sayfada yer alan general peron da can çekişiyordu. caz kralı duke ellington da aramızdan ayrılıyordu. basın kralının kızı patricia hearst kendisini kaçıranlara âşık olunca babasını bir burjuva domuzu olmakla suçlayarak banka soyma girişiminde bulunuyordu. miami'den gelen güvenilir haberlere göre fidel castro'nun devrilmesi an meselesiydi.
yunanistan'da ve portekiz'de dikta rejimlerine son veriliyordu, portekiz'de karanfiller ihtilali gerçekleşirken "grandola, vila morena" şarkısı dillerden düşmüyordu. şili'de augusto pinochet iktidarını sağlamlaştırırken, ispanya'da general franco kendi adını taşıyan bir hastaneye yatır ılıyordu.
tarihî bir oylamada italyanların boşanmanın kabulü lehinde oy kullanmaları, evlilik sorunlarının çözümünde bıçak, zehir ve benzeri yöntemlere başvurmaktan vazgeçmiş olduklarını gösteriyordu. tarihe geçecek bir başka oylamayla da dünya futbolunu yönlendirenler fifa'nın başkanlığına joâo havelange'yi getiriyorlardı. havelange, isviçre'de ünlü stanley rous' dan görevi devralırken, bu arada almanya'da 10. dünya futbol şampiyonası başlıyordu.
1974 dünya kupası... şekil yönünden farklı bir kupa sahibini bulacaktı; bu seferki rimet kupası'ndan daha çirkindi, ama onu elde etmek için dokuz avrupa, beş latin amerika ülkesinden başka avustralya ve zaire yarışacaklardı. sovyetler birliği şampiyonaya katılamamıştı. çünkü eleme maçları safhasında sovyetler, şili'nin nacional stadı'nda oynamayı reddetmişlerdi; burası bir süre önce toplama kampı ve kurşuna dizilme yeri olarak kullanılmıştı. o zaman şili karması bu statta futbol tarihinin en ilginç olayını yaşadı: şilililer karşılarında herhangi bir rakip olmaksızın sahaya çıkarak halkın çılgınca alkışları orasında boş kaleye birkaç gol gönderdiler. daha sonra şili, dünya kupası'nda tek bir maç dahi kazanamadı.
1970 yılı şili için bir dönüm tarihidir. unitad popular cephesinin sosyalist lideri allende seçimleri kazanmış, emek ve ulusal bağımsızlıktan yana radikal bir programı uygulamaya koymuştur. şili’nin bakır ve kömür madenleri ile demir-çelik ve demiryolları gibi stratejik nitelikli sektörleri millileştirilir. ford ve itt’ye ait ulus ötesi tekellerin fabrikalarına el konulur. ücretler arttırılır, geniş kapsamlı bir sosyal yardım programı başlatılır ve geniş kapsamlı bir toprak reformuyla topraksız köylülere toprak dağıtılır.
ancak amerika’nın “arka bahçesinde” filizlenmekte olan bu sosyalist dönüşüme karşıdevrim gecikmez. amerikan istihbarat teşkilatı’nın (cia) doğrudan yönlendiriciliğinde bir dizi sabotaj ve toplumsal şiddet uygulamaya konulur. sanayiciler, bankacılar, muhafazakâr bürokratlar ve üst dereceli subaylardan oluşan bir koalisyon, allende hükümetinin kazanımlarına karşı şiddete başvurmaktan çekinmez. 11 eylül 1973 sabahı amerikan yönetiminin ve cia’nın da desteğini arkasına alan general augusto pinochet, kendisine bağlı birliklerle başkanlık sarayını kuşatır ve hava kuvvetleri parlamentoyu bombalamaya başlar. allende teslim olmayı reddeder ve yaşamına son verir.
11 eylül’ü izleyen günler şili’nin ilerici, yurtsever güçleri için baskı, tutuklanma ve işkence günleridir. binlerce sosyalist, sendika lideri ve emekçi estadio nacional’da (santiago stadyumu’nda) hapsedilir. stadyum kitlesel bir engizisyon mahkemesine dönüştürülmüştür. işkence, baskı ve her türlü insanlık dışı şiddet general pinochet’in askerleri tarafından planlı bir biçimde uygulamaya geçilir. şilili ozan victor jara’nın bilekleri kesilir ve gitar çalmaya devam etmesi emredilir. insanlık dışı işkenceler santiago stadyumu’nun duvarlarını aşar ve tüm dünyada yankı bulur.
***
darbeden yaklaşık iki buçuk ay sonra, 21 kasım 1973’te şili ulusal futbol takımı dünya kupası elemelerinde sovyetler birliği ile karşılaşacaktır. sovyetler, binlerce yurtseverin işkence gördüğü santiago stadyumu’nda herhangi bir spor karşılaşmasına katılmayacağını bildirir ve fifa’dan müsabakanın tarafsız bir sahaya alınmasını talep eder. 27 ekim tarihinde sovyet futbol federasyonu fifa’ya şu telgrafı çeker:
“şili’de faşist bir ayaklanma sonucunda yasal hükümetin devrilmiş olduğu ve ülkede kanlı bir terör ve baskı rejiminin hüküm sürdüğü herkesçe bilinmektedir. santiago stadyumu futbol müsabakası oynanabilecek bir mekân olmaktan çıkarılmış, şilili yurtseverlerin işkence gördüğü bir toplama kampına dönüştürülmüştür. sovyet sporcuları şilili yurtseverlerin kanıyla bezenen bir stadyumda spor karşılaşmasına çıkmayı reddeder.”
bu girişim üzerine fıfa estadio nacional’i incelemek üzere şili’ye bir heyet gönderir. fifa heyeti incelemeleri sonucunda “stadyumun çimlerinin futbol oynamaya elverişli; sahanın ölçülerinin teknik standartlara uygun ve seyircilerin tribünlerinin düzenli ve temiz” olduğuna dair bir rapor verir ve santiago stadyumu’nda “politik tutukluya rastlanmadığını, sadece hüviyetleri tespit edilememiş olan bazı şahısların alıkonulduğu”nu belirtir.
sovyet takımı bu şartlar altında şili’ye gitmez. maç, saatinde başlatılır. şilili forvet oyuncuları birkaç pasta sovyet ceza sahasına girerler ve boş kaleye gollerini atarlar. maç, santra yapılamadığı için bu tek golle sona erer: şili 1 - sovyetler 0.
şili böylece 1974 dünya kupası’na katılır. protestolar arasında oynanan grup maçlarında ev sahibi batı almanya’ya yenilir; doğu almanya ve avustralya’yla beraber kalarak kupadan elenir.
bu arada şili ekonomisinin ve toplumsal yaşamının “serbest” piyasaya terk edilmesini amaçlayan muhafazakâr bir yapılandırma programı şikago üniversitesi’nde eğitim görmüş bir dizi teknokrat tarafından başlatılmıştır. şili ekonomisi şikago çocuklarının emrinde tarihte görülmemiş bir soygun ve talan dönemine kucak açar. allende hükümetinin tüm reformları, sanayi ve tarım politikaları tersine çevrilir. sendikalar ve köylü birlikleri acımasızca ezilir; millileştirilmiş sanayi ve madenlerle köylülere dağıtılmış olan topraklar büyük toprak sahiplerine geri verilir. şili’de piyasa köktenciliği, politik terör ile birlikte kol kola girmiştir.
futbol, kuşkusuz, sadece yirmi iki oyuncunun oynadığı ve doksan dakikadan ibaret bir oyun değildir.