maç işten çıkış saatimde başlıyordu. işten çıktım ve hızlı hızlı arkadaşlarla buluşacağım tunalı'ya doğru yolu adımlamaya başladım. bir yandan kolumdaki saate bakıyor, bir yandan da "of maç başladı kesin varana kadar 1-2 gol kaçıracağım" diye söyleniyordum. kısacası tek derdim atılacak olan golleri kaçırıyor olmamdı. yani takıma acaip güveniyordum ve rizespor'u çok kolay yeneceğimizi düşünüyordum.
kafeye vardığımda sanırım maçın 20. dakikaları felandı ve maç hala 0-0'dı. gol kaçırmadım diye sevindiğimi hatırlıyorum. ama maçı izlemeye başladığımda rezil bir maç vardı ortada. bir türlü adam gibi atak yapamıyorduk. sahanın zeminini çok kötü olduğunu hatırlıyorum. 2. lig temsilcisi olmasına rağmen rizespor çok iyi mücadele ediyordu. neyse ki beklenen gol 38'de veysel'den geldi ve 1-0 öne geçtik. artık peş peşe goller izleriz diye düşünürken takım bir türlü organize oynayamıyor ve rizespor bastırdıkca bastırıyordu.
"kesin maç" gözüyle bazı arkadaşlar maça iyi para yatırmışlardı. gençler 1-0 öndeydi ama hiç de iyi oynamıyordu. beklenen gol 68'de merthan açıl'dan geldi ve rizespor beraberliği yakaladı. bu dakikadan sonra tam bir sinir harbi oldu ortamda. bir türlü doğru düzgün top yapamıyorduk. sezon içinde inanılmaz zor maçları kazanan takım rize'de tel tel dökülüyordu. 90 dakika 1-1 bitti. bir yandan bahislerin yatması, bir yandan da çok rahat ve gollü bir galibiyet beklerken rezil bir oyun izlemek kahretmişti bizi. bunun üstüne bir de uzatma dakikalarının daha 2. dakikasında ahmed hassan "altın" golü atınca iyice sinir olmuştuk. bu kadar kolaydı da neden 90 da atmadınız diye...