tarih: 15 haziran 1982 salı, riazor stadyumu / la coruna hakemler: franz wöhrer (avusturya), adolf prokop (d.almanya), nicolai reinea (romanya)
peru: ramon quiroga arencibia, jaime eduardo duarte huerta, salvador salguero gonzalez, jorge andres olaechea quijandria, ruben toribio díaz rivas (kaptan), cesar augusto cueto villa, jose manuel velasquez castillo, teofilo cubillas arizaga (dk.57 laguna guillermo la rosa), juan carlos oblitas saba, german carlos leguía drago (dk.57 geronimo barbadillo gonzalez), julio cesar uribe flores teknik direktör: tim (brezilya)
kamerun: thomas n’kono (kaptan), michel kaham, elie onana, rene n’djeya, ephram m’bom, theophile abega, ibrahim aoudou, emmanuel jerome kunde, gregoire m’bida, jacques n’guea (dk.73 paul bahoken), roger milla (dk.89 jean pierre tokoto) teknik direktör: jean vincent (fransa)
ilk basımı 1996 olan simon kuper'in "futbol asla sadece futbol değildir" kitabından;
nüfusu sadece 12 milyon olan kamerun, afrika'nın futbolda en başarılı ülkelerinden biri, ama kamerunlular daha da iyi olmaları gerektiğine inanıyorlar. onlara göre 1982 dünya kupasını kendileri ellerinden kaçırmışlar.
kamerunlular, ispanya'daki dünya kupasına giderken, ikinci bir zaire olmamaya kesin kararlıydılar. zaire'nin 1974'teki çöküşü nedeniyle, siyah afrika futbolunun henüz çok ilkel olduğu teorisi ortaya atılmış ve 1982'de kamerun takımına sadece, maçlarını çok açık farklarla kaybetmemeleri talimatı verilmişti. siyah afrikalılar bir kere daha herkesin alay konusu olmamalıydılar.
dünya kupası'nda kamerun harikalar yarattı. haritada yerini kimsenin bulamayacağı bir ülke üç beraberlik almış ve attıkları gol sayısı italya'dan yalnızca bir gol az olduğu için averajla ikinci tura çıkamamışlardı. kamerun sadece savunma yapmıştı. polonya ve peru'yla 0-0 berabere kalırlarken, her iki rakipleri de bir tek gol pozisyonuna bile girememişti. gerçi peru maçında milla bir gol atmıştı, ama bu gol sayılmamıştı. italya karşısına çıkan aslanlar'ın amacı yine 0-0 berabere kalmaktı, ama italya bir gol attı. afrikalılar hemen skoru eşitlediler. daha sonra dünya kupası'nı kazanacak olan takım karşısında bu skoru koruma gayreti içine girdiler ve bunu başardılar da. ülkelerine, dünya kupası'nda yenilgi almayan tek takım olarak döndüler, ama döner dönmez de daha iyi bir sonuç elde etmelerinin mümkün olduğunu fark ettiler. hepsi antrenörü suçladılar. kamerun başangıcta, onları ispanya'ya götürmesi için hollandalı teknik adanı kees rijversle anlaşmışa. rijvers garip biriydi, ama antrenörlük geçmişi başarılarla' doluydu. onunla sözleşme imzalamak üzere hollanda'ya giden kamerun heyeti, yolda paris e uğradı. fransızlar onlara jean vincent adında bir fransız'ı gösterip kamerunlular'ı onunla sözleşme imzalamaya ikna ettiler. bu olayı biraz fazlaca abartan güney afrikalı gazeteci mark gleeson, "fransızlar afrika'yı çok seviyorlar, çünkü işe yaramayan her şeylerini oraya atabiliyorlar" demişti.
ilk kez bir dünya kupası finalleri'nde iki afrika kıtası takımı, cezayir ve kamerun, katıldı. asya kıtası'nda gelen kuveyt, okyanusya takımı yeni zelenda ve amerika kıtası takımı honduras ilk dünya kupası tecrübelerini yaşadılar.
"dünya kupasıyla 1978'de tanıştım ama bilinçli bir şekilde izlediğim ilk turnuva dört yıl sonraki 1982 dünya kupasında bir gördüğüm, bir de görmediğim olay ile şok yaşadım..."
italya'nın polonya ile yaptığı yarı final karşılaşmasında paolo rossi'nin gol sevinci sırasında geniş paça şortunun arasından testisleri ekrana yansıyınca korkup odama kaçtım. aynı turnuvada cezayir'in almanya'yı yendiği maç ise ertesi gün gireceğim anadolu liseleri sınavının kurbanı oldu. seyredemedim o mucizeyi. 1971 ve 72 doğumluların çoğu o imtihan yüzünden bu efsane mücadeleden mahrum kaldı. aynı kupada gördüğüm peru forması da çok etkilemişti beni. bu sebeple maşallahlı sünnet kıyafetimi giydiğim zaman kendimi perulu bir yıldız statüsüne yükselmiş hissettim ansızın. ama doktor ile karşı karşıya gelince ne cubillas kaldı ne de oblitas. neyse ki kademeye babam girdi ve kâbusa dönüşen operasyon sonrası düğünde iğneyle oynamamı sağladı (ayıptır söylemesi biraz geç sünnet oldum).
1986 öncesinde macaristan'ı şampiyon eden bilgisayar firmasına kandım. macarlar daha ilk maçında sscb'den altı yiyince teknolojiye itimadım kalmadı. gece maçları oynanırdı meksika'daki o kupada. danimarka'nın ispanyolca'da "dinamarca"yazıldığını ve guadalajara gibi zor kent isimlerini öğrendik.tanrının eli olup olmadığı sorusu takıldı kafamıza. almanlardan nefret edenler ordusuna yazıldık. belanov'un müthiş direnişime rağmen belçika'nın hakemler sayesinde sscb'yi elemesine gözyaşı döktük. meksikalı negrete'nin olağanüstü golü hafızamıza kazındı. bugün paramparça olan ırak o turnuvada bütün olarak vardı. bir de harika bir halit kıvanç tasviri kaldı kafamda. büyük usta radyodan arjantin almanya finalini anlatırken, arjantinli olarticoechea için "hani ismi şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi deyimini andıran bir futbolcu var ya işte o" demişti.
1990'da herkesin sempatisini kazanan kamerun'u arjantin'i yendikleri için kara listeme aldım. gözler galatasaray'a transfer olan rumen rotariu'nun üzerindeydi. bir de her maçta yıldızlaşan futbolcu gazetelerde üç büyüklerle ilgili transfer haberlerini süslüyordu. kosta rikalı medford aynı takımdan kaleci conejo ve kamerunlu oman bıyıck'a fb, gs ve bjk formaları giydirildi basın tarafından. ama sonuçta hiçbirisi gelmedi. diego armando maradona'nın gözyaşlarıyla biten turnuvadan geriye hüzün kaldı.
abd'de düzenlenen 1994 dünya kupası'ndaki bulgaristan-meksika maçında, kale direği kırılınca eziyeti çeken, o karşılaşmayı nakleden rahmetli aydın köker oldu.
bu az rastlanan olayı ve duraklamadan doğan yarım saati anlatıncaya kadar akla karayı seçti. bolivya'nın yıldızı olarak tanıtılan etcheverry' oyuna girdikten beş dakika sonrası atılınca adamın iyi topçu olup olmadığını anlamak kısmet olmadı. 1986'daki bilgisayar faciasından sonra bu kez baltayı taşa vuran pele oldu; şampiyon adayı kolombiya ilk turu geçemeden evine döndü. üstelik bir de şehit verdi. o kupanın yıldızları hagi, andersson ve letchkov'un bir gün türkiye'de oynayacağından bihaberdik. lalas'ın, larsson'un valderrama'nın saçları lüle lüleydi. şimdinin antalyasporlusu cordoba o zaman da kaleyi terk etmeden duramazdı. hagi'nin kestiği ceza bile onun bu huyundan vazgeçmesine yetmedi.
1998 ve 2002 dünya kupalarında artık televizyoncuydum. son yıllar bir büyünün sona ermesini de ifade ediyordu benim için. dünya kupası'nın en büyük zevklerinden biri yeni futbol kültürleri tanımaktı. iletişimin süratli ilerlemesi sayesinde tüm ligler artık canlı yayınlanıyor ve özellikle afrikalı futbolcularla erkenden tanışıyorduk. buna karşın 1998'de hırvatistan'ın çıkışından, jamaika'nın varlığından, tanıdığım en sevimli futbolcu olan john leshiba moshoeu'nun olmasından keyif aldım. 2002'de güney kore'nin tae han min guk sloganını öğrendik. almanların daha uzun yıllar final oynayacağına, brezilya'nın da kupayı defalarca kaldıracağına ikna olduk. hepsinden önemlisi biz vardık. üstelik dünya üçüncüsü olduk. hem de güney kore ile kupa tarihinin en görkemli fair play gösterilerinden birine imza atarak.
yardımcı hakemler: nicolai rainea (rou), adolf prokop (gdr)
peru: ramon quiroga (gk), jaime duarte, rafael salguero, german leguia (dk. 57 geronimo barbadillo), jose velasquez, cesar cueto, julio cesar uribe, teofilo cubillas (dk. 57 guillermo la rosa), juan carlos oblitas, ruben diaz (c), jorge olaechea
yedekler: eusebio acasuzo, hugo gastulo, jose gonzales ganoza, oscar arizaga, miguel gutierrez, franco navarro, eduardo malasquez, percy rojas, luis reyna
teknik direktör: tim (bra)
cameroon: thomas nkono (gk)(c), michel kaham, rene ndjeya, jean onana, emmanuel kunde, ephrem mbom, gregoire mbida, roger milla (dk. 89 jean pierre tokoto), theophile abega, ibrahim aoudou, jacques nguea (dk. 73 paul bahoken)
yedekler: edmond enoka, charles toube, joseph antoine bell, francois ndoumbe lea, joseph kamga, joseph enanga, alain eyobo makongo, ernest ebongue, simon tchobang
romanya maçı sonrası bir anda gazetecilerin hücumuna uğrayan gollerin kahramanı milla, attığı 2 golü, “hayatımın en önemli olayı” olarak değerlendirirken, 1982 ispanya dünya kupası’nda peru’ya attığı, ancak hakem tarafından iptal edilen golün acısını da tam 8 yıl sonra italya’da unuttuğunu ve kamerun’un futbolda afrika’nın lokomotifi olduğunu söyledi.