1965-66 sezonu balkan kupası 4'er takımlı 2 grup halinde yapılmıştır. gruptaki her takım diğer takımlarla 2şer maç yapmış ve grup liderleri 2 ayaklı final maçı yapmışlardır.
1965-66 sezonu balkan kupasında türkiyeyi beşiktaş temsil etmiş ve b grubunda yer almıştır. beşiktaş'ın gruptaki rakipleri romen rapid bükreş, bulgar cherno more varna ve arnavut 17 nentori tiran dı.
beşiktaş grupta oynayacağı 2 rapid bükreş maçına da bilmediğim bir nedenden ötürü oynamadı ve iki maçta da 3-0 hükmen mağlup sayıldı. diğer 4 maçı oynadı ve bu maçlarda aldığı 2 beraberlik ve 2 yenilgi ile birlikte grup sonuncusu olup kupadan elendi.
beşiktaş’ın 1965-66 balkan kupası macerasını gelin bir de milliyette çıkan haberlerle takip edelim;
1965-66 balkan kupasında ilk önce 09.05.1965 tarihinde istanbul’da mithatpaşa stadında saat 15.30’da beşiktaş-chernomorets burgas (1-1) maçı oynanmıştır.
21 mayıs tarihli gazetede çıkan habere göre beşiktaş 16 haziran'da varna'da chernomorets takımı ile balkan kupasındaki ikinci maçını oynayıp daha sonra da bükreş'e geçip ve 20 haziran'daki 3. maç olarak planlanan rapid'le karşılaşacakmış.
30 mayıs tarihli gazetede siyah-beyazlıların 2. maçını 2 haziran gecesi mithatpaşa stadında arnavutluk’un lamekonomi takımıyla oynayacağı yazıyordu.
2 haziran tarihli gazetede ise beşiktaşın bugün nentori tiran takımıyla mitahatpaşa stadında saat 20.00 de karşılaşacağı yazıyordu. ertesi günkü haberlerde de 1-1 lik skorun haberleri ve yorumları vardı.
bu maçtan sonra beşiktaş’ta balkan maçlarından bir uzaklaşma başlamış ve bu olay da 7 ekim tarihli gazeteye beşiktaş tiran’a gitmiyor manşetiyle düşmüştü. haberde 12 ekim 1965 de tiran’da oynanacak maçtan beşiktaş’ın vazgeçtiği yazıyordu. sebeb olarak da 5 gün sonra karşılaşacakları g.saray derbisini göstermişlerdi.
hemen ertesi günkü haberlerde ise beşiktaş’ın bu maç için itiraz ettiği ve masrafların ağır olduğunu ileri sürerek federasyondan yardım istemiştir. fakat futbol federasyonu bu olaya karşı çıkmış ve bu maçların muhakkak oynanacağını belirtmiştir.
13 ekim tarihli gazetede beşiktaş’ın 27 ekim’de istanbul’da rapid bükreşle maçı olduğu yazılıyordu. fakat beşiktaşlı idareciler aynı gün futbolcusu şükrü gülesin’in jübile maçı olduğunu ve lazio ile maç yapacaklarını, o gün balkan maçını oynarlarsa sıkıntı olacağını belirtmişlerdir.
14 ekim tarihli gazetede futbol federasyonunun beşiktaş’ın 20 ekim’de tiran’da, 27 ekimde de istanbuldaki iki balkan maçına çıkması gerektiği hakkında bir haber çıkmış.
6 kasım tarihli gazetede beşiktaş’ın üç maçlığına balkan turuna çıkacağı 18 veya 19 kasımda varna’da chernomorets, 23 veya 24 kasım da bükraşte rapid, 28 kasımda da tiran’da nentori tiran maçlarının olduğu yazıyordu.
17 kasımda tarihli gazetede ise beşiktaş’ın 20 kasımda varnada chernomorets, 24 kasım da bükreşte rapid ile ve üçüncü maçlarını da 28 kasımda nentori takımıyla oynayacağını fakat nentori’nin bu tarihten başka bir tarihte oynamak istediği yazılıyordu.
21 kasım tarihli gazetede beşiktaş’ın chernomorets burgas takımına, 27 kasım tarihli gazetede de nentori’ye 2-0 yenildiği haberleri vardı.
ama beşiktaş’ın rapid ile oynadığı maçlarla veyahutta skorlarla ilgili hiçbir haber çıkmamış.
beşiktaş'ın rakibi 17 nentori tiran hakkında dönem gazatelerinden milliyet'te ya 17 mayıs veyahutta 17 ekim diye bahsedilmiştir.
bu olayı almanya'da, bizden 5-6 km. ilerimizdeki kasabada yaşayan bir arnavut arkadaşla hem tanışma hemde bilgi paylaşımı adına onunla konuştum. ama ne konuşmaydı...
balkan kupalarından duymuş olduğum bir kaç arnavut takımının isimlerini ona saydım. beşiktaş ile oynanan 1-1 lik maçta da kavga çıktığını söylediğimde ise sadece hafif bir gülümsemekle yetindi. o dönemde çıkan gazetede ise 17 nentori tiran takımından 17 ekim diye bahsediliyormuş dediğimde ise çocuğun «vidaları!!» tamamıyla boşaldı ve gülme krizine girdi.
bende anlattığım olaya gülüyor «bizim arnavutlar inatçıdır, kavga çıkartırlar» diyecek sanıyordum. meğerse gülmesinin sebebi arnavutça'da “nentor” kelimesinin anlamı “kasım” ayı demekmiş. bana «sizinkiler de baya uğraşmışlar. ekim ayına kadar gelmişler, ama bir türlü kasım ayını tutturamamışlar» diyip diyip gülüyordu.
beşiktaş profesyonel futbol takımı, balkan kupasındaki ilk maçını 1 kasım pazar günü mithatpaşa stadında arnavutluk, ikincisi 17 kasım tiran ile oynıyacaktır.tiran'da toplanan balkan kupası toplantısından dönen beşiktaş kulübü ve futbol federasyonu temsilcisi süleyman seba, dün tertiplenen basın toplantısında grupların şu şekilde tertiplendiğini bildirmiştir:
(b) grubu: spartak (bulgar), radniçki (yugoslav), 1 yunan ve romen ismi henüz belli olmamıştır.
siyah - beyazlılar, 1 kasımda ankarada tunus milli maçı olduğu için milli takımda bulunan necmi, sanlı ve yusuf'a federasyondan izin istemişlerdir.
tiflis dınamosu’nun maçları
organizasyonu futbol federasyonu tarafından beşiktaş kulübüne verilen tiflis dinamosu'nun maçlarının programı şöyle tesbit edilmiştir:
13 kasım cuma gecesi beşiktaş ile, 18 kasım çarşamba günü milli takım namzetleri ile, 22 kasım pazar günü ankarada ankara karması ile. beşiktaş takımı da 1965 senesinde rusya’ya gidecektir.
beşiktaş futbol takımı 2 haziran'da istanbul'da tiran dinamo, 16 haziran'da varna'da çerno more, 20 haziran'da bükreş'de bükreş dinamo ile 3 balkan kupası maçı oynayacaktır.
arnavut millî takımına 7 eleman veren misafirler «iyi bir oyun çıakracağız» dediler
beşiktaş profesyonel futbol takımı bu akşam 20’de balkan kupası için arnavutluk 17 mayıs takımı ile karşılaşacaktır.
müsabakayı bulgar hakem romandev yönetecek ve yan hakemliklerini de iki türk hakem yapacaklardır.
17 mayıs takımında hâlen arnavutluk millî takımında yer alan yedi futbolcu bulunmaktadır. misafirler saha ve seyirci avantajı aleyhlerine olmasına rağmen müsabakayı kazanacaklarını ve herşeyden evvel de iyi bir futbol göstermek amacında olduklarını söylemişlerdir. güven ve erkana da bu maç için izin alan beşiktaş, güçlü rakibine karsı şu tertiple çıkacaktır: necmi - erkan, fehmi - yavuz, süreyya, kaya - ahmet, sanlı, güven, yusuf, ender.
bilet fiatları 10 ve 5 lira olarak tesbit edilmiştir
1-1 berabere biten maçta bulgar hakemin aczi oyunu çığrından çıkardı. siyah - beyazlılar revanş maçı için arnavut'a gitmek istemiyor. hakem kaya ve ayrel'i oyundan attı
namık sevik
dün gece oynanan beşiktaş - 17 kasım balkan kupası maçında büyük bir arbede çıkmış, futbolcular birbirlerini tartaklamış ve tekmelemişlerdir.
bulgar hakemin aczinin sebep olduğu ve daha ziyade misafir takımın centilmenlik dışı davranışlarından doğan olaylar, sporda efendilik yerine edepsizliğin bir örneğini teşkil etmiştir. denilebilir ki, 15 yıldan bu tarafa mithatpaşa stadında böylesine birbirine haince giren iki ekibin karşılaşmasına şahit olunmamıştır.
açıkça söyleyelim ki, beşiktaş kendi takımımız olduğu için değil, bu üzücü olaylara sonradan kendisini kaptırmıştır. tekme, sille, tokat... ve ondan sonra balkan futbol şampiyonası. yok böyle şampiyona., yok böyle centilmenlik., yok böyle 20. asırda gayri insani hareket.
22 kızgın adam ve bir âciz hakem, dün gece mithatpaşa stadını salhaneye çevirdi. atılan tekmenin sesi taa tribünlerde duyuluyordu. kezâ suratta şaklayan tokadın sesi de öyle. hele yerde kıvranan futbolcunun bir diğeri tarafından çiğnenişi ve sahanın muhtelif yerlerine kümelenen futbolcuların birbirlerinin gırtlağını sıkışı... eski model bir otomobil farına benzeyen mithatpaşa stadının reflektörlerinin aydınlattığı zeminde bir futbol maçı değil, sanki «kanlı meydan» filmini seyrediyor gibiydik. halbuki arnavut takımı pekâlâ da maça iyi girmişti.
sür'at, deplâsman, şut... hepsi mevcuttu. gayri ihtiyari kendi kendimize, «bak, arnavutlarda bile futbol bizden daha ileri» demekten kendimizi alamamıştık. işte tam bu sırada santrhafta bir pas alan pavlo, kaya'nın yanından bir ok gibi fırlayacak ve müthiş bir şutla ilk golü kaydedecekti. hareket güzeldi ve alkışlanmağa değerdi.
ondan sonra lüzumsuz tekmeler, tokatlar. bu arada coşkun, ahmet ve k. rahmi girdikleri pozisyonları bir parça değerlendirmiş olsalardı, beşiktaş ilk devreyi mağlup bitirmeyecekti. sonra ikinci yarı başladı. futbolcular kemikleşmişti âdeta. gergin asâplar, gittikçe gerilmiş ve 22 futbolcu, 22 gözü dönen adam haline dönmüştü. o kadar ki, kaya dahi, hani şu efendi ve hakikaten centilmen sporcu kaya, 43. dakikada sağhaf gizima’ya top yokken kafa vurmaktan kendini alamadı. ona arnavut takımından aurel bir tekme ile mukabele etti. aciz hakem, iki futbolcuyu atıyordu.
artık sertlik, tekme, oyunun tabii icabı haline gelmişti. bu tansiyon içersinde sağaçıktan içe kayan coşkun çok güzel bir şutla takımını beraberliğe ulaştıran gollü attı. misafir takımın sinirleri büsbütün gerilmiş, ilk devredeki oyundan eser kalmamıştı. şimdi artık herkes sahada top yerine adam kovalamağa başlamıştı. 73 dakikada yavuz amansız bir girişle pavlo'yu yere yıktı. pavlo, sedye ile sahayı terkediyordu. artık yedek arnavut oyuncuları, hakem, beşiktaş kulübü başkanı hakkı yeten ve polisler sahanın içine yerleşmişti. bir spor muhabiri yerine polis muhabirinin takip edeceği hâdiseler cereyan ediyordu sahada halkı yatıştırmak, oyuncuları yatıştırmak ve hâdisenin daha da büyümesine mâni olmak hiç de kolay olmadı.
tekme, sille, tokat yağmur altında geçen maçın bittiğini hakemin düdüğünün ilân etmesi «çok şükür bu maç bu kadarla sona erdi» demek bakımından bir müjde teşkil etti.
faruk sağnak, «burada bunu yaparlarsa tiran'da ne yaparlar» dedi
balkan kupası için arnavut 17 kasım takımı ile yaptıkları ve 1-1 berabere kaldıkları hâdiseli maçtan sonra beşiktaş idarecileri bu karşılaşmanın revanşını oynamak üzere arnavutluğa gitmiyeceklerini açıklamışlardır.
siyah - beyazlı idarecilerden faruk sağnak, «kendi sahamızda bu şekilde harekette bulunan arnavutlar, muhakkak ki tiran’da bundan kat kat daha kötü şekilde hareket edecekler dir. bu sebeple yapacağımız ilk toplantıda tiran'a gitmemeyi teklif edeceğiz.» demiştir.
karşılaşmadan sonra 17 kasım takımını taşıyan otobüs beşiktaşlı taraftarlar tarafından taşlanmış ve otobüsün camları kırıldığı gibi bir hayli de hasara uğramıştır. emniyet kuvvetlerinin bütün tedbirlerine rağmen 17 kasım futbolcuları maçın bitiminde ancak bir saat sonra sahadan çıkartılmışlardır.»
beşiktaş takımı antrenörü sipaiç, «bunlar futbol bilmiyor» derken, arnavutlar ise, birşey söylemekten kaçınmışlar, ancak hadiselerin sorumluluğunu hakeme yüklemişlerdir.