sıcağın, yağmurlu ve çamurlu kış günlerine rah-met okutmasına rağmen, federasyon kupası şampiyonunu tâyin edecek, bugün ve yarınki galatasaray - beşiktaş maçları, mevsim başının büyük müsabakalarına karşı duyulan heyecan ve alâka ile beklenmektedir.
istanbuı futbolunun bir numaralı mümessili addedilen galatasaray ile, yeniden kartallaşmak yoluna girmiş beşiktaş arasında vuku bulacak bu iki müsabakanın cevaplandıracağı «acaba hangisi?» suali, böyle bir alâkayı, zannederim hakkediyor.
evet, acaba hangisi?
suali, şayet bundan beş altı ay evvel cevaplandırmak mevkiinde bulunsaydık, uzun uzun düşünmeden «galatasaray» der ve bu tahminle yanlış bir hükme varmamış olurduk. zira, o zaman, insicamlı, oturmuş, istekli bir galatasaray ve bu galatasaraya kıyas edildiği zaman, ayni cevherlerden nasibinin pek kıt kaldığı meydanda bir beşiktaş vardı.
ancak, haftalar, aylar geçerken, siyah - beyazlıların derlenip toparlandığını, özlediğimiz eski günlerin tekrar gelebileceğine ihtimal verdirecek bir hüviyet kazanmağa başladıklarını memnuniyetle müşahede ettik. takıma musallat olan meskenet tedricen dağılarak, yerini bir hayatiyet ve cev valiyete bıraktı. futbol oynamak için evvel şart olan bu unsurlar, vukuflu bir hocanın sevki idaresi ile şuurlanınca, bugün, dünkü ile kıyaslamıyacak kadar kuvvetli bir beşiktaş meydana geldi.
galatasaray takımının çizdiği münhani ise, beşiktaşınkinin tamamen tersine bir seyir takip etti.
mevsime, arzulu, istekli ve bütün istanbul takımlarını altedecek kadar mütecanis bir hüviyetle giren galatasaraylılar, bu hüviyetlerini yavaş yavaş kaybettiler. lig maçlarının ikinci devresinden itibaren mütemadi değişikliklere uğrayan takım müstakar bir futbolun avantajlarından mahrum kalarak, oyuncuların ferdi kabiliyetlerine dayanan zor, sıkıntılı, tatminkâr olmaktan uzak galibiyetler kazandı. ve nihayet, eleman bakımından diğer takımlara kıyasla çok zengin kadronun, türk futbolunun ruhunu kavrayamamış bir görüşle oynatılmağa çalışılması. galatasarayın bugünkü durumu hakkındaki umumi kanaati. bir hakikatin ifadesi olarak, menfiye meylettirdi.
bugün ve yarın, federasyon kupası için karşılaşacak iki takımın durumu. bizim görüşümüze göze kısaca yukarıdaki izahatin ifadelenmektedir.
şimdi. kupanın kime nasip olacağının tahmini için, kestirilmek lâzım gelen şu husus kalıyor: galatasaraydaki gerileme ile beşiktaştaki ilerlemenin meydana getirdiği yeni seviyelenmede kim kimin üstündedir?
şahsen, galatasaray için, beşiktaştan üstündür diyemediğim gibi. beşiktaş için de galatasaraydan üstündür diyemiyorunr.
bu itibarla, öyle zannederim ki, kupayı kendi renklerine mal etmek futbolcular kadar, o futbolcuların sahadaki vazifelerini tayin edecek dick ve remondininin, maçları düşünüşteki isabet derecelerine bağlı kalacak.
yılın son resmi maçlarında, her iki takıma da muvaffakiyetler diler. mevsim kapanırken, istanbul seyircisine zevkli bir futbol örneği göstermelerini temenni ederiz.
galatasaray – beşiktaş takımları, federasyon kupası şampiyonluğu için tesbit edilen iki final maçından birincisini bugün saat 17 de mithatpaşa stadında oynayacaklardır. arka arkaya yapılacak iki karşılaşma için dâvet edilen avusturyalı roman rudolf, alfred feillner ve jozeph landa dün şehrimize gelmişlerdir. bunlardan hangisinin orta hakemlik yapacağı bugün belli olacaktır.
tam bir hafta durmadan çalışıp bugüne ve yarına hazırlanan tarafların bugün sahaya çıkacak tertipleri henüz tesbit edilmiş değildir. bunun en yakın sebebi, iki takımda da sakat oyuncuların bulunuşudur. galatasaray’ın b. ali de dahil şöyle bir kadro üzerinde durduğu söylenmektedir: «turgay – saim, ismail – coşkun, ergun, candemir – isfendiyar, suat, metin, kadri, ali.»
özcan, nazmi ve ahmet’in sakatlıkları beşiktaş antrenörü remondi’yi de en az dick kadar düşündürmüştür. bu itibarla siyah – beyazlıların takım teşkili için maç saatine kadar bekleyeceklerini tahmin etmek kolaydır. muhtemel kadro şöyledir: «varol – kâmil, münür – gürcan, özcan, b. ahmet – nazmi, recep, k. ahmet, metin, coşkun.»
beşiktaşla ön mukavele imzalayan altaylı kayanın dün akşam eski kulübüne mensup bir idareci tarafından kaçırıldığı bildirilmiştir. geç vakit kadıköyde kampta kendisini bulup konuştuğumuz kaya şunları söylemiştir:
– bir yere gitmedik. gitmiyeceğim de. zira beşiktaş’la anlaştık.»