“ankara’da gençlerbirliği ile bir milli küme maçımız vardı. cumartesi-pazar üst üste oynuyoruz. cumartesi günü bülent oynadı, pazar günü cezalıydı. sahanın kenarında nişanlısıyla beraber maçı izliyordu. gençlerbirliği’nde sonradan avukat olan kaleci necip vardı, santrhafta hasan polat oynuyordu. gidiyoruz atamıyoruz, geliyoruz atamıyoruz, bir türlü gol olmuyor. istasyon tarafındaki kaleye hücum ediyoruz. bizde sağ açık ‒ nur içinde yatsın ‒ muhtar tunçaltan oynuyor. bülent maç bitiminden on - on beş dakika evvel gençlerbirliği kalesinin arkasına gitti. dışarı çıkan topları bir an evvel oyuna girsin diye sahaya atıyordu. fakat gol olmadı ve maç 0-0 bitti. bizim şampiyonlukta ümidimiz kalmamıştı. o sırada muhtar bana, ‘reha abi arkana bak!’ diye bağırdı. arkama döndüm baktım, bülent’in üstünde pardösüsü, başında fötr şapkası vardı. sivil kıyafetli bir adam havada uçuyor. sonra başka birisi ona doğru koştu, bir yumruk çaktı ona, o adam da havada. üçüncü geldi, ona da çakınca hasan polat’ın santrfor kardeşi ali, bülent’i kolunun altına aldı, doğru saha dışına çıkardı. o zaman uçak yok, istanbul’a yataklı vagonla dönecektik. ankara garı hıncahınç doluydu, gazi istasyonundan bindik trene.”
yaşananları, 27 mart 1950 tarihli ve 126 no'lu galatasaray dergisinden bire bir aktarıyoruz:
“..........müessif hadiseler: maç bu şekilde berabere sona erdi. burada esefle karşıladığımız ankaranın 19 mayıs stadı için çirkin bir hatıra olarak kalacak olan hadiseyi kaydetmeden geçmiyeceğiz: maçın son dakikalarında gençler birliği oyuncularından biri topu kornere atınca saha kenarında duran bülent vakit geçmemesi için topu almaya koşarken kendini bilmez çapulcular sahaya tellerin üstünden atlayarak dolmuşlar, emniyetle vazifelilerin lakayt kalması üzerine daha birçok kendini bilmezler sahaya dolmuşlar ve maçın sonunda galatasaraylı oyunculara tecavüzde bulunmuşlardır. zabıta kuvvetinin gözleri önünde galatasaraylıları linç etmeğe kalkmışlardır. bu arada resmi vazifeli bir şahıs ta bek ruhiye yumrukla tecavüz etmiştir.
güçlükle zapt edilen bu serseri güruhunun ellerinden kurtarılan galatasaraylı oyuncular otellerine dönebilmişler ve taşkın hava yatışmamış veya yatıştırılmamış olduğundan ankara garı yerine gazi istasyonundan trene binerek ankaradan ayrılmışlardır.
misafir takıma karşı gösterilen bu çirkin hareket ankaranın spor tarihinde bir leke olarak kalacaktır.”