1932 yılının haziran ayında istanbul'a gelen selanik karması ile 17 ve 19 haziran günlerinde karşılaşan fenerbahçe-galatasaray karması, sahadan sırasıyla 2-1 ve 1-0'lık galibiyetlerle ayrıldı. haziran ayında şehre gelen bir başka takım olan racing club paris ile de iki maç gerçekleştiren karma, 8 temmuz'daki ilk maçı 4-2 kaybederken, 10 temmuz'daki ikinci maçı 3-1 kazandı.
galatasaray ve fenerbahçe kulüpleri tarafından selanik mnhtelit takımının şehrimize getirileceği haber alınmıştır. selanik muhteliti bu ayın sonunda şehrimize gelmiş olacaktır. seyahat esas itibarile takarrür etmiştir. bazı noktalar üzerindeki müzakere henüz bitmemiş olmakla beraber selanik muhtelitinin geleceği muhakkak addedilmektedir.
ilk maç cumaya fenerbahçe ile yapılacak - beşiktaş, belgrad’a gidiyor
fenerbahçe ve galatasaray kulüpleri tarafından müştereken şehrimize davet edilen selânik muhteliti çarşamba günü buraya gelmiş olacaktır. cuma günü taksim stadyomunda ilk müsabaka yapılacaktır.
selânik muhteliti ile galatasaray - fener muhtelinin müsabaka yapması evvelce düşünülmüş ise de şimdi bu şekilden sarfı nazar edilmiş ve her iki takımın ayrı ayrı maç yapması esası kabul olunmuştur. yalnız her iki takım da diğer takım oyuncularile takviye edilecektir.
cuma günü ilk maçı fenerbahçe yapacaktır. fenerbahçe takımı, galatasaray'dan iki üç oyuncu ile takviye edilecektir. galatasaray da pazar günü, ayni şekilde ikinci maçı yapacaktır. selanik muhteliti, selâniğ’in en iyi kulüplerinden dördünün oyuncularından mürekkeptir.
ilk müsabaka cuma günü galatasaray takımı ile yapılacaktır
şehrimizde iki müsabaka yapacak olan selânik muhteliti, pasaport işlerini vaktinde halledemedikleri için ancak cuma günü saat on birde şehrimize gelebilecektir. selânik’li futbolcular beş altı saatlik bir istirahatten sonra ayni günde galatasaray'la karşılaşacaktır. ikinci maç ta pazar günü fenerbahçe takımile yapılacaktır. gerek galatasaray ve gerek fenerbahçe takımları, kendi oyuncularile oynıyacaklardır.
selânik muhtelitinin kuvvetli bir takım olduğu ve içlerinde dört tane beynelmilel oyuncu bulunduğu haber verilmektedir. bu takım, salı günü de pera takımile bir maç yapacaktır.
selânik muhteliti pasaport işleri bitmediğinden bugün gelemiyor
bugün şehrimize gelmesine intizar edilen ve galatasaray takımile ilk müsabakayı yapacak olan selânik muhtelit takımı, pasaport işlerini ikmal edemedikleri için gelemiyecektir. selânik’li futbolcuların pazar günü gelmeleri ihtimali vardır. bu itibarla bugün maç yapılmıyacaktır.
bugün taksim stadyomunda ve kadıköy fenerbahçe stadyomunda hususî maçlar yapılacaktır.
ayın 17 ve 19 unda galatasaray - fener muhteliti ile iki maç yapacak
geldi, gelecek diye bir hayli beklenen ve nihayet gelmiyen selanik muhtelitinin haziranın 17 inci ve 19 uncu günleri galatasaray - fenerbahçe kulüplerinin muhtelitile iki maç yapmak üzere şehrimize gelmesi takarrür etmiştir. selanik muhteliti kuvvetli bir takım olduğu için, her ikisi de şu sıralarda zayıf bulunan galatasaray ve fenerbahçe takımları, bu muhtelite karşı ayrı ayrı değil, muhtelit olarak maç yapmağı kabul etmişlerdir.
maçların birincisi fenerbahçe stadına, ikincisi taksim stadyomunda yapılacaktır.
bulgar'ların leviski takımı da bu cuma ve pazar günleri fener ve galatasaray ile iki maç yapmak üzere müracaat etmiş ve müzakerat cereyan etmişse de dün akşama kadar bulgar’lardan gelip gelmiyeceklerine dair bir cevap alınamamıştır.
galatasaray ve fenerbahçe muhteliti ile iki müsabaka yapmak üzere şehrimize geleceği yazılan selânik muhteliti perşembe günü gelecektir. bu müsabakalardan birisi kadıköy fenerbahçe stadyomunda, diğeri de taksim stadyomundan icra edilecektir.
selânik muhteliti, en kuvvetli bir şekilde gelmektedir. yunan futbolcularile yapılacak bu müsabakalar şayanı dikkat olacaktır. ilk müsabakanın hangi stadda yapılacağı hakkında henüz bir karar verilmemiştir.
cuma günü fener stadında, pazar günü taksim'de iki maç yapılacak
yunanistan’da futbolun en ziyade müterakki olduğu selânik mıntakasındaki birinci sınıf kulüplerin en iyi oyunuclarından müteşekkil selânik muhteliti cuma günü saat onda şimendiferle şehrimize gelecektir. yunan futbolcuları, selânik’ten vapuru kaçırdıkları için trenle gelmek mecburiyetinde kalmışlardır.
selânik muhteliti, burada dört beş saatlik bir istirahatten sonra ilk müsabakayı ayni günde galatasaray - fenerbahçe muhteliti ile yapacaktır. ilk müsabaka kadıköy fenerbahçe stadyomunda saat beş buçukta icra edilecektir.
galatasaray - fenerbahçe muhtelitinin nasıl teşkil edileceği henüz malum değildir. maahaza, fener’liler, yeni getirdikleri antrenörün nezareti altında çok muntazama ve sıkı bir şekilde çalıştıklarını ve hazırlandıklarını söylemektedirler. galatasaray’lılar da antrenmanlara balşamışlardır. her halde muhtelit takımın iyi bir şekilde oyuna çıkması ümit edilmektedir.
selânik muhtelitile ikinci müsabaka pazar günü taksim stadyomunda gene galatasaray - fenerbahçe muhtelitile yapılacaktır.
bugün taksim stadyomunda selânik muhtelitile galatasaray - fenerbahçe muhteliti arasında intikam maçı yapılacaktır. intikam maçı, cuma günkü ilk maça nisbetle daha mühim olacaktır. cuma günü, misafirlerin üç günlük bir tren seyahatinden sonra hemen müsabaka yapmaları muhakkak ki, hakiki kabiliyetlerinin izharına mâni olmşutur. bugünkü karşılaşmada misafirlerin yorgunlukları zail olmuş ve karşılarındaki takımın kıymeti anlaşılmış bir şekilde ve müsavi şerait altında oynıyacaktır.
bugünkü muhtelit takımda zeki bey oynıyamıyacaktır. çünkü millî takım kaptanı, kongreye iştirak maksadile dün akşam ankara’ya harekete mecbur kalmıştır.
takımda yalnız zeki beyin yerine başka bir oyuncu konacaktır. diğer oyuncuların hepsi oynıyacaktır.
oyuncular bugünkü müsabakaya galatasaray formasile çıkacaklardır.
intikam maçında da galebeyi temin etmek için işi cuma günküne nazaran daha ciddi tutmak lâzımdır. bugün müsabakaya saat altıda başlanacak ve maçı gene mister allen idare edecektir.
misafir selânik muhteliti takımı, fenerbahçe - galatasaray muhtelitile yarınki 19 haziran 932 pazar günü intikam maçı için taksim stadyomunda karşılaşacaklardır.
maç tam saat 18 de başlıyacaktır. hakem mister allen’dir. kapılar saat 14,30 da açılacaktır. bu maçtan evvel saat 16 da galatasaray b. takımile kurtuluş takımı arasında bir maç yapılacaktır.
maçın neticesi 1 - 0, fakat istanbul futbolünün kıymeti sıfırdır...
selânik mıntakası muhtelit futbol takımı unvanile ve yunan federasyonunun itimatnamesini hâmil olarak şehrimize gelen yunan’lı futbolcular dün de taksim stadyomunda galatasaray ve fenerbahçe takımlarının teşkil ettiği muhtelit takımla ikinci bir müsabaka yapmışlardır. dünkü müsabaka, cuma güukü ilk müsabakadan daha berbat bir şekilde cereyan etmiş, türiye’nin en kuvvetli iki kulübünün yanyana getirilen en kuvvetli on bir oyuncusu, bu derme çatma yunan takımına ancak bir gol yaparak galip gelebilmiştir. fakat her iki galibiyetin de futbolumuz için bir mağlûbiyetten daha fena olduğunu hemen kaydedelim.
selânik muhteliti ismi verilen bu takımın cuma günkü ilk oyunu görüldükten sonra sadece atletik kıymetlerinden başka teknik bir meziyetleri olmadığı anlaşılmıştı. maamafih üç günlük üçüncü mevki bir tren yolculuğunu müteakip dört beş saatlik bir istirahatten sonra sahaya çıkan futbolcuların cuma günkü aczini biraz da bu yorgunluğa atfetmek mümkündü.
fakat dünkü müsabakayı da gördükten sonra bu takımın selâniğ’in ikinci, hatta üçüncü sınıf kulüplerinden toplanmış oyuncularından mürekkep bir takım olduğunu anlamıyan kimse kalmamıştır.
selânik muhteliti ile yaptığımız iki müsabakanın verdiği neticeler bizim için ibret alınacak bir ders olmuştur. hakikatleri açıkça söylemekten çekinmemeli, futbolumuzun bugün düştüğü elim vaziyeti bilâtereddüt ortaya koymalıyız. bugün bir istanbulspor’un, bir vefa’nın bile yalnız başına mağlûp edebileceği bu selânik futbolcularına ancak birer sayı farkla galip gelen güzide muhtelit takımın haline acımamak elden gelmiyor.
futbolcularımız profesyonel olsun mu, olmasın mı diye yapılan anketlere bazı futbolcuların verdiği cevaplara ve bol keseden istedikleri yüksek profesyonellik ücretlerine bakılacak olursa, memlekette tekemmül etmiş bir futbol olduğu zannedilir. yüzlerce lira aylık istiyen bu futbolcuların sahadaki beceriksizliklerile karşı karşıya gelince, insan, adeta hicap hissediyor. hangi oyunumuz, hangi marifetimizle profesyonel oluyoruz ve ne hakla yüzlerce lira aylık istiyebiliyourz? en zayıf bir takımın karşısında bile acze düşen bu oyuncular mı profesyonel olacak ve futbolu kendilerine meslek ittihaz ederek para kazanacaklar ve bir banka direktörü kadar dolgun maaşlar alacalar?
en zayıf takımlar karşısında futboldaki varlığımızı sıfıra indiren oyuncuların profesyonel değil tekaüt olması lâzımdır. bu işin başka çıkar yolu yoktur.
dünkü muhtelit takım galatasaray formasile ve şu şekilde sahaya çıkmıştı:
galatasaray takımının başkaptanı, bugünkü muhtelitin sağ açığında, alâettin, sağiçte muzaffer, sağ muavin mevkiinde de suphi'nin oynatılmasında ısrar etmiş, fakat bazı oyuncular yerlerini başkalarına vermemekte ısrar etmişler ve takımın daha kuvvetli bir hücum hattile çıkmasına mâni olmuşlardır.
oyunun heyeti umumiyesi, cuma günkünden daha fena olmuştur. evvelâ, top kaleden kaleye bir iki defa gidip geldikten sonra kalemiz korkolu bir tehlike geçirmiş, müdafaanın fahiş bir hatası yüzünden az daha gol olmağa ramak kalmıştı. bereket, yunan’lılar da gol atmak kabilîyeti olmadığından topu dışarı atmışlardır. biraz sonra bize korner olmuş, top, tekrar kornere gitmiş, bu arada bizim oyuncular bir de penaltı cezasına lâyık bir harekette bulunmuşlardır.
bereket versin ki kornerlerden yunan'lılar istifade edememişle,r hakem de penaltı ile tecziyesi lâzım gelen hareketi görememişlerdir.
yunan’lılar, adeta kalemizi sıkıştırmağa başlamışlardı. fakat nasılsa sol tarafımızdan inkişaf eden bir akın yaptık. top, rebii ile kemal faruki arasında mekik dokuduktan sonra leblebi mehmed’e gitti ve mehmet, çok müşkül vaziyette olmasına rağmen anî bir yan vuruşla maçın yegâne sayısını yaptı. bu golden sonra tekrar bir akın yapıldı, korner oldu, kornerden gelen top yunan kalesine girmişti ki, topu kalecinin elinde gördük. bunu herkes gol zannetmişti.
oyunun bundan sonrası artık bir kör dövüşü olmuştur. yunan'lılar ara sıra, sağ açıkları vasıtasile münferit akınlar yapıyorlar, bir şey beceremiyorlar, bizimkiler ise de oradan oraya koşmak, çalım göstermek ve numara yapmakla uğraşıyorlar. bu numaralar devam ederken iki tarafa da kornerler oluyor, firikik cezaları veriliyor, fakat hiç birisinden bir netice çıkmıyordu. yunan'lılar, iki üç defa muhakkak sayı vaziyetleri ile karşılaştıkları halde beceriksizliklerinden hepsini dışarı attılar. bizimkiler, gerek sağdan yaptıkları hücumlarda gerek soldan sağa gönderilen akınlarda ve en müsait vaziyetlerde mütemadiyen topu kaptırdılar. bir kısım halkın manalı manasız alkışlarını toplamak için yapılan bu marifetler bütün fırsatları heder etti ve ilk devre bir sıfır vaziyetinde bitti.
ikinci devreye çıkarken tamamen idmansız olduğu halde gene sahaya çıkan vahi’nin ziya ile değiştirildiğini gördük. bu, çok isabetli bir iş olmuştu. fakat ilk devrenin verdiği neticeye göre değiştirilecek oyuncu sadece bu müdafi değildi, takımın muhacim hattında da evevlce düşünülen şekilde tebeddül yapılmak lâzımdı. bu, ya ihmal edilmiş, yakut yapılamamıştı.
ikinci devrenin ilk dakikalarında bir iki neticesiz akın yaptıktan sonra adeta selânik’liler hâkim vaziyete girmişlerdi. bizim takımın oyunu o kadar perişan ve can sıkıcı bir şekil almıştı ki, seyirciler, müsabakayı ıztırapla seyrediyor, sahadaki beceriksizlikten sinirleniyorlardı.
sanki gol yapılamamasının yegâne kabahati kemal faruki’nin muhacim hattında oynaması imiş gibi, onu muavin hattına, fikret’i muhacim hattına aldılar. niyazi de oyundan çıkarak yerine lûtfi geçti. maamafih bu tebeddülün de hiç bir faydası olmadıktan başka, işi bütün bütün karıştırdı. artık takım en iptidaî şekilde bir futbol oynuyor, herkes bildiğini okuyordu.
üç orta muhacim sade ortada oynuyorlardı. sağ iç arasıra yükselen «gol isteriz alâ!» feryadını işittikçe tamamen şahsî oynuyor, sağ açık maça seyirci kalıyordu.
sonra, bir iki oyuncu müstesna, hiç birinin nefes kabiliyeti selânik'liler derecesinde değildi. maamafih tekme atmakta yüksek bir kabiliyet gösterenler çoktu.
hakem m. allen’in de bermutat maçı beceriksizce ve gayrivakıfane idare ettiğini söz arasında kaydedelim.
bu elim vaziyet karşısında yunan'lıların bir kaç gol yapmalarına muhakkak surette intizar edilebilirdi. fakat onların gol yapamamaları, bizim talili olmamızdan değil, onların beceriksizliğinden ileri geliyordu.
tribünlerden yükselen «gol isteriz» avazeleri arasında muhtelit takım, taksim sahasında dansediyordu. futbolun bizde bu kadar gerilediğini, bu kadar iptidaileştiğini gören halk, artık «gol isteriz» diye bağırmaktan da vazgeçti. çünkü belki on on beş muhtelif gol fırsatı hep heba olmuş, gol yapılamıyacağına herkeste bir kanaat belirmişti. şimdi, bütün endişeler, «gol yemiyelim» şeklinde tecelli ediyordu. hakikaten dakikalar geçtikçe daha fena bir şekil alan vaziyet, mağlûp olmamızı bile intaç edebilirdi. bereket versin ki selânik’liler bizimkilerden daha beceriksizdi. nihayet hakemin uzun düdüğü oyunun bittiğini ihbar etti de, üç dört bin seyirci sinirlerine hâkim olabildiler.
bu cansıkıcı ve yürek üzücü oyunu seyredenler, mütessiren stadyomdan çıktılar. bizim futbolun bu kadar sukut edeceği kimsenin aklına gelmezdi.
biz de dün bu elim vaziyeti gördükten sonra tam bir inkisar içinde döndük. artık her maçtan sonra «niçin mağlûp olduk?» diye her mağlûbiyetin sebeplerini aramak değil, kazara kazandığımız oyunlarda «acaba hangi tılsımın tesirile galip gelebildik?» dive bu tılsımı arıyacağız?