mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
yabancı takımlarla siyasal konjonktüre göre yapılan maçlar
1930'lu yıllarda çok daha belirgin hâle gelecek olmakla birlikte, 1920'li yıllarda da futboldaki dış temasların o andaki dış politikayla paralellik arz edecek şekilde organize edilmesi dikkat çekici bir gelişmeydi. ister milli takımın oynadığı maçlar, isterse kulüp takımlarının özel maçları olsun, rakip seçiminde türkiye'nin ilişkilerinin iyi olduğu ülkelerin kesin önceliği vardı. 1923 yılında ilk milli maçın romanya ile oynanmasının tek gerekçesi türkiye'nin dış politikası değildi elbette; ancak romanya, ilişkilerin iyi düzeyde seyrettiği bir ülke olması yanında, türkiye ile maç yapmayı kabul edebilecek az sayıdaki ülkeden biriydi, coğrafi olarak da yakındı.
olimpiyat oyunları sonrasında türkiye, kuzey avrupa ülkelerini kapsayan bir turneye çıkmış; finlandiya, estonya, litvanya ve polonya gibi sovyetler birliği'ne hem coğrafi hem de siyasal anlamda yakın ülkeleri kapsayan bir dizi maç oynamıştı. bu maçların hemen arkasından, fifa'dan özel izin alınarak, sovyetler birliği ile bir maç yapılmıştı. daha önce değinildiği gibi bu maç, kurtuluş savaşı yıllarında türkiye'ye maddi yardımda bulunan ve uluslararası kamuoyu nezdindeki desteğini esirgemeyen sovyetler birliği'yle yakın işbirliği ve dostluğu gösterme amacını taşıyordu.
hemen bir yıl sonra, 1925 yılında, bu kez sovyetler birliği milli takımı türkiye'ye gelmiş ve türk milli takımı ile oynamıştı. sovyetler birliği ile yapılan bu maçın önemli bir özelliği, ankara'daki istiklal sahası'nda oynanması olmuştu. o güne değin hep futbolun başkenti durumundaki istanbul'da oynanan maçlardan farklı olarak, sovyet misafirler bu kez başkent ankara'da ağırlanmıştı. bu tercih, konuk takıma verilen değerin sergilenmesi açısından önem arz etmekteydi. maçın ankara'da oynanması, cumhuriyetçilerin gözünde istanbul'un, futbol konusunda da, alternatifsiz olmadığını ima eden bir mesaj sayılabilirdi.
iki maçı da sovyetlerin kazandığı bu dış teması, sonraki yıllarda polonya, yugoslavya, bulgaristan ve romanya ile yapılan milli maçlar takip edecekti. o dönemde yükselişte olan orta avrupa futbol ekolünden gelen bu takımlardan başka-lanyla maç organize etmek, ekonomik koşullar nedeniyle de zordu. sonraki yıllarda, balkan ülkeleri ile ilişkileri yakınlaştırmak adına da maçlar organize edilecekti. dikkat çeken bir başka durum, gerek milli takımın gerek kulüp takımlarının o yıllarda futbolda söz sahibi olan ingiltere, almanya, italya ya da fransa gibi ülke takımlarıyla hiç maç yapmamasıydı.
galatasaray-fenerbahçe muhtelitinin 1926 yılında mısır turnesine çıkması ve ertesi sene mısır'ın önde gelen kulüplerinden el-ittihat'ın türkiye'ye gelip maçlar yapması bir başka dikkat çekici gelişme olacaktı. ancak, henüz ingiltere'nin siyasi ve askerî kontrolünde bulunan bu ülkenin spor kulüpleri ile başlayan bu temasın arkası gelmemiştir.
1930 yılına gelindiğinde balkanlardaki eksik halka tamamlanacak, atatürk ile venizelos arasındaki sıcak yakınlaşma sonucunda türk-yunan ilişkilerinde açılan yeni dönemin futbol dünyamıza yansıması olarak yunan takımları ile maçlar dizisi başlayacaktı. ilk olarak, 1930 yılının ekim ayında venizelos'un türkiye'yi ziyareti esnasında yunanistan'ın aris takımı da türkiye'ye gelmiş ve fenerbahçe ve galatasaray ile iki özel maç yapmıştı. bu maçlar, savaş sonrasında yunan futbol takınılan ile ilk temaslardı. fenerbahçe ile yaptığı maçta 2-2 berabere kalan aris, 26 ekim 1930 günü taksim stadında galatasaray ile karşılaşacaktı. basının günler öncesinden verdiği haberler ve yaptığı yorumlar ile futbolseverlerin ilgisi bu maça çekilmişti. yapılan yorumlarda yunanistan ile türkiye arasında esen dostluk rüzgârlarına sürekli olarak deginilmişse de, satır aralannda yunanistan ile daha on yıl öncesinde yaşananlardan da bahsedilmişti. böylece bir yandan dostluk köprüsü kurulurken, bir yandan da eski hesaplann görülmesi talep edilmekteydi. bu atmosferde çıkılan maç, baştan sona galatasaray'ın hâkimiyeti altında geçmiş ve sarı-kırmızılı ekip sahadan 5-1 gibi farklı bir skorla ayrılmıştı. bu sonuç istanbul'da büyük bir heyecan dalgasının yaşanmasına sebep olmuş, galatasaraylı futbolcular maçtan sonra kulüp lokaline kadar omuzlarda taşınırken, beyoğlu'ndaki kutlamalar sabahlara kadar sürmüştü. ertesi gün yayımlanan gazeteler bu galibiyete geniş yer ayırmışlardı. özellikle cumhuriyet gazetesi, bu olayı birinci sayfadan manşete taşıyarak bir ilke imza atmıştı. galatasaray'ın galibiyeti sarı-kırmızı iri puntolarla "varol galatasaray" ibaresi ile okuyucuya duyurulmuştu. bu bir ilkti. gazetelerde değil spor sayfalarının, spor haberinin bile yer bulamadığı ya da en fazla arka sayfaların kıyısında kenarında verildiği o günlerde, bir futbol maçının birinci sayfadan sürmanşet olarak okuyucuya duyurulması sıradan bir olay değildi. bu sıradışı heyecanı yaratan, bir futbol maçından ziyade, o maçın bir yunan takımına karşı oynanmış olması ve o takımın farklı bir şekilde mağlup edilmiş olmasıydı kuşkusuz.
bu tarihten sonra yunan takımları ile daha sık maç oynanmaya başlamıştı. 1930 yılında ayvalık idman yurdu takımı midilli adası'na giderek maçlar yapacaktı. bu takım böylelikle yunanistan'da maç yapan ilk türk futbol takımı unvanını da kazanacaktı. 1931 yılında fenerbahçe ile olympiakos takımları arasında istanbul'da oynanan maçta çıkan olaylar gelişen dosduk havasına gölge düşürecekti. fenerbahçe'nin 1-0 galibiyeti ile biten maçtaki tek gol 76. dakikada büyük fikret (arıcan) tarafından kaydedilirken, yunan kalecinin topu kaleden çıkaran fikret'i itmesi üzerine genç bir subay tribünlerden sahaya adayacak ve kaleciyi yumruklayacaktı. bunun üzerine saha karışacak, çıkan olaylar güvenlik güçlerinin gayreti ile kontrol altına alındıktan sonra maç zorlukla tamamlanabilecekti. subayın kim olduğunun belirlenememesi üzerine tahkikat açılacak ve fenerbahçeli futbolcular 1. ordu komutanlığında günlerce ifade vereceklerdi. bu soruşturma sonuç vermezken, subayın kimliği ancak başka kaynaklar vasıtasıyla belirlenecekti. yunanistanlı yöneticilerin kabahatin kendi kalecilerinde olduğunu belirterek şikâyetçi olmamaları üzerine subayın cezası hafifletilerek şark'a sürgün edilecek ve olay böylece kapanacaktı. takibatın bu seyri, o dönemde türk-yunan ilişkilerindeki olumlu havanın bozulmasına karşılıklı izin verilmek istenmediğini göstermesi açısından dikkat çekicidir.
1931 yılında, diğer birçok spor branşında olduğu gibi, futbolda da balkan şampiyonası düzenlenmesi planlanmıştı. ancak yunanistan, romanya ve arnavutluk'un katılmaması üzerine milli takımlar düzeyinde balkan futbol şampiyonası düzenleme girişimi ölü doğacaktı.
12 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
selânik şampiyonu iki maç için istanbul’a geliyor
selânik şampiyonu aris takımı galatasaray ve fenerbahçe takımlarile iki müsabaka yapmak üzere müracaatte bulunmuş, bu müracaat alâkadarlarca hüsnü telâkki edilerek kabul olunmuştur.
yunan’lı futbolcular 23 teşrinievvelde şehrimize gelecekler ve 24, 26 teşrinievvelde iki müsabaka yapacaklardır.
19 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
aris maçları için
beynelmilel futbol maçları hey'eti tertibiyesinden:
24 ve 26 teşrinievel 930 tarihlerinde fenerbahçe ve galatasaray takımlarile karşılaşmak üzere şehrimize gelecek olan şimali yunanistan şampiyonu (aris) maçları için biletler 20 teşrinievvel 930 tarihinden itibaren, stadyom gişelerinde ve zeki rıza milli spor mağazasında satışa arzedilecektir. tribünlerde izdihama mâni olmak için istiabı kadar bilet satılacağından muhterem halkın biletlerini bir an evvel tedarik eylemesi tavsiye olunur:
fiatlar: tribün sivil 200 kuruş tribün kulüp mensubini 100 kuruş
nazarı dikkate:
kulüp azalarına mahsus (100) kuruşluk biletler maç günleri satılmıyacaktır.
20 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
aris maçlarına hazırlık
bu cuma fenerbahçe ve pazar günü de galatasary'la iki maç yapmak üzere şehrimize gelecek olan yunan aris takımının bu akşam selânik’ten hareket edeceği haber alınmıştır.
selânik şampiyonu olan aris takımı ayni zamanda atina'nın da kuvvetli oyuncularile takviye edilerek en kuvvetli yunan takımı şeklinde gelecektir. evvelce istanbul'un rum takımlarında oynıyan meşhur oyuncular da vardır.
bu oyunlara hazırlık olmak üzere dün stadyomda galatasaray pera kulübünün birinci takım ile bir maç yaparak 1-5 galip gelmiş fener de kurtuluş takımını 2 ye karşı 8 sayı ile yenmiştir.
23 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
yunan takımı bugün geliyor
yarınki maç mühim olacak
yunan futbol takımı bu sabah trenle geliyor
maçları görmek üzere de ayrıca vapurla 200 yunan sporcusu geliyor
atina 22 (hususî) — selanik şampiyonu ve yunanistan ikincisi aris takımı yarın sabah trenle istanbul'a vasıl olacaktır. yunan futbolcularının türkiye futbolcuları ile ilk teması demek olan bu seyahat; hemen bütün yunanistan’da çok büyük bir alâka uyandırıştır.
200 kadar meraklı futbolcu da istanbul’daki oyunları takip etmek üzere vapurla hareket ediyorlar. bunlar yarın akşam istanbul’a varacaklar ve cuma günkü maçta hazır bulunacaklardır.
aris takımı kimlerden mürekkep?
aris futbol kulübü idare heyeti takımının istanbul seyahati dolayısile yunan milli takımının sol açığı angilâkis, kaleci katrancos, ve müdafi oplopiyos’e vermiş olduğu cezaları refetmiştir. bunlar da seyahate iştirak ediyorlar. istanbul'a gelecek takım şu oyunculardan mürekkeptir:
takıma dahil ermenilerden danlilyan ile kaloyan bu seyahate iştirak edemiyeceklerdir.
atina’da çıkan patris gazetesinin spor muharriri m. martaridos maçları takip etmek üzere evvelki gün tayyare ile şehrimize gelmiştir. yunan’lılar bu ilk temasa falza ehemmiyet verdiklerinden yunan gazeteleri bugün gelecek vapurla spor foto muhabirlerini istanbul’a göndermişlerdir.
23 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
fenerbahçe’nin tebliği
fenerbahçe spor kulübünden:
1 — fenerbahçe ile dostane maç yapmak üzere şehrimize gelecek olan selânik şampiyonu ve yunanistan ikincisi aris takımı bu sabah saat 9 buçukta sirkeci’ye muvasalat edeceğinden bütün sporcuların istikbal merasiminde hazır bulunmaları hassaten rica olunur.
2 — atina’ya giden türk kafilesine ve bu meyanda fenerbahçeli tenis şampiyonlrımıza yunan’lı dostlarımızın gösterdikleri hüsnü kabul tasvir edilemiyecek derecede samimî ve candan olmuştur. bu sebeple futbolda ilk temasımızı teşkil edecek olan yarınki müsabaka esnasında muhterem ahalimizin karşımızdaki oyuncuları dost bir milletin mümessilleri olarak telâkki edeceğini ve türk misafirperverliğinin yüksek derecesini ayni samimiyetle ızhar eyliyeceğini pek tabii addediyoruz.
23 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
beynelmilel futbol maçları heyeti tertibiyesinden:
1 — şimali yunanistan şampiyonu (aris) takımı bugün saat 10,40 ta sirkeci istasyonuna muvasalat edecek, merasimle karşılanacaktır.
2 — stadyom gişelerinde ve zeki, rıza millî spor mağazasında satışa arzedilmiş olan tenzilâtlı bilet satışının bugün son günüdür. istifade edilmesini tavsiye ederiz.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
yunan takımı - fenerbahçe maçı
yunan takımı dün geldi
ilk maç bugün saat tam üçte yapılacaktır
yunan futbolcuları istasyonda parlak surette istikbal edildiler
misafirlere karşı türk'lüğe has vakar gösterelim
fenerbahçe ve galatasaray takımlarımızla maç yapacak olan yunanistan ikincisi ve selânik şampiyonu aris futbol takımı dün sabah konvansiyonel treni ile şehrimize gelmiştir.
misafir futbolcular fenerbahçe kulübü reisi muvaffak bey ile galatasaray'lı ve fenerbahçe'li bir çok futbolcularımızla 2,000 den fazla halk tarafından karşılanmışlardır.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
çiçekler takdimi ve nutuklar
galatasaray ve fenerbahçe kulüpleri namına yunan futbolcularına bir buket takdim ettikten sonra muvaffak bey fransızca olarak şu nutku söylemiştir:
muhterem reis efendi, efendiler
sizlere gerek türkiye futbol federasyonu ve gerek fenerbahçe kulübü namına samimi surette bayanı hoşamedi ederim.
iki millet arasında spor münasebatının iadesi için ilk adım, son günlerde atina’da yapılan balkan olempiyatları ile atılmıştı. oraya giden atletlerimize, tenisçilerimize yunan sporcularının gösterdikleri parlak tezahürat, hararetli hüsnü kabul sizleri temin ederim ki bütün türk sporcularının kalbinde pek derin bir makes bulunmuştur.
burada dostça ve candan kabul edileceğinize emin olabilirsiniz. kıymetli takımınızın selânik'teki muvaffakiyetlerini yakından takip ediyoruz. ecnebi takımlarla ekseriya muvaffakiyetli temaslarınız aris’e karşı olan yüksek fikirlerinizi bir kat daha takviye etmiştir. türk sporcuları, sizin gibi kıymettar bir rakiple yapacakları temastan müftehirdir.»
muvaffak beyin bu nutku yunan futbolcuları üzerinde iyi bir tesir bırakmış ve kafile reisi olan m. martirit cevap verirken gözleri yaşarmış ve devam edememiştir.
misafir sporcular sirkeci garına toplanmış olan türk sporcuları tarafından şa. şa. şa diye selâmlanmış ve yunanlı'lar da mukabele etmişlerdir.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
kafile reisinin beyanatı
kafile reisi m. martirit bugünkü maç ve seyahatleri hakkında bir muharririmize şunları söylemiştir:
« — biz istanbul’da türk sporcuları tarafından samimi bir surette kabul edileceğimizi çok evvelden tahmin etmiştik. fakat hüsnü kabul denilen şeyin bu kadar candan ve bukadar samimi olabileceğini tasavvur etmemiştik.
gördüğümüz hüsnü kabule ve kardeşliğe nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz. türk sporcuları spor terbiyesini tam manasile idrak etmiş gençlerdir. onlarla karşılaşmağı bir şeref addederiz.»
m. martirit bundan sonra bugünkü maç hakkında şunları söylemiştir:
«— ben yarınki (bugünkü) maç hakkında bir şey söyliyebilecek vaziyette değilim. çünkü fenerbahçe takımının oyun kabiliyeti ve usulü hakkında hiç bir fikrim yok bu münasebetle benim için netice hakında bir şey söylemek imkânsızdır.»
aris takımı yaptığı bir kaç beynelmilel maçta şu neticeleri almıştır.
sıkofiski isimli bulgar takımile 2-4 galip, viktorya ziskof isimli çekoslavakya takımile 3-0 galip. boçkoy isimli macar takımile 4-4 berabere.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
yunan gazetecileri de var
yunan efkârı umumiyesi bu maça çok ehemmiyet verdiği için selânik, makedonya ve atina gazetecileri de maçın tafsilâtını memleketlerine yazmak üzere şehrimize gelmişleridr.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
halktan beklediğimiz sportmenliktir
yunan'lılarla yaptığımız bu ilk futbol temasında halkımızdan türk’e has itidal, sükûnet ve terbiyeyi göstermesini bekleriz. güzel bir oyun, ancak seyirciler, sükûnet ve sportmenliklerini muhafaza ederlerse mümkün olur. taşkınlık, oyunu çığrığından çıkarır ve zevkini kaçırır. yunan'lıların atina’da atletlerimize gösterdikleri nezaketi biz de, onların futbolcularına istanbul’da göstermeğe mecburuz. onun içindir ki bazı asabi seyircilerin milli vekar ve türk misafirperverliğine yaraşmıyan hallerde bulunmayacaklarına emin olmak isteriz. esasen zabıta, taşkınlık yapanları stadyomdan çıkarmak için emir almıştır. ümit ederiz ki bu emrin tatbikine kat’iyen lüzum kalmaz.
istanbul şampiyonuna güzel ve muvaffakiyetli bir oyun temenni ederiz.
24 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
atina'dan gelen 200 seyirci
maçları seyretmek üzere istanbul'a gelecek olan 200 yunan'lı evvelki gün viyana vapurile şehrimize müteveccihen hareket etmişlerse de vapurun bir arızaya uğraması yüzünden 12 saat teahhurle bu sabah limanımıza vasıl olacaklardır.
26 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
yunanlılarla ikinci maç
yağmur, bugünkü maçın tadını kaçıracak!..
takımlar bugün birbirlerile değil, galiba çamurla uğraşacaklar
takımlar sahaya nasıl çıkacak?
cuma günü fener’le berabere kalan aris takımı, bugün galatasaray’la karşılaşacak. fakat dün bütün gün yağan yağmur durmazsa bugün stadyomda bir futbol maçı seyretmek imkânı olmıyacaktır. zaten dünkü yağmurla sahanın göl haline geldiği muhakkaktır. bugün de yağarsa yapılacak maç bir vaterpolo, daha doğrusu bir çamurbol maçı olacaktır. bu yağmur, galatasaray-aris maçının tadını kaçırmıştır.
aris takımını sahada ve fener’in karşısında gördükten sonra bugünkü maç hakkında bazı mütalealar yürütmek kabildi.. fakat bir çamur deryası içinde şöyle veya böyle olacak, diye bir hüküm vermek kabil midir? çünkü, birbirlerile değil, çamurla uğraşmağa mecbur olacaklardır. böyle havalarda maçı, az düşen, az kayan ve vücutçe daha sağlam olan, çamurda oynamağa alışık bulunan taraf kazanır. fakat böyle bir galebede talihin de büyük dahli olur.
yunan takımı; sür’at, nefes kabiliyeti, topu durmadan pas vermek, oyunu aksi istikametlerde açmak ve bilhassa çok büyük bir azim ve fedakârlık göstermek gibi meziyetlere malik olduğunu isbat etti. son zamanlarda temas ettiğimiz profesyonel ecnebi takımlarından hiç birinin, aris takımı gibi fedakârane oynamadığını kaydetmek hakşinaslık olur.
şüt atan oyuncularının ayağına kapanarak kalelerini başları ve göğüslerile müdafaa eden bu oyuncular, istanbul’a, mutlaka yenmek ve yenilmemek azmile gelmiş olduklarını gösteriyorlardı.
bugünkü maçta da ayni fedakârlıkla oynıyacakları şüphesizdir.
galatasaray’a gelince, takımın nasıl çıkacağını bilmiyoruz. bazı rivayetlere göre kemal faruki de oynıyacaktır. bu takdirde muhacim hattında değişiklik olacaktır. malûm ya sarı kırmızılıların takımı biraz esrarengizdir. daima son dakikada malûm olur.
galatasaray kulübü, bu maça tabiatile ehemmiyet verdiği için ankara’da bulunan mitat’i de davet etmiştir. izin alabilirse gelecektir. yalnız, son zamanlarda iyi ve fedakâr oynıyan suphi, geçen fener - istanbul muhteliti maçında yediği bir tekme yüzünden sakattır. galatasaray’ın muhacim hattında en iyi oyuncusu olan kemal şefik te talebe olduğu için takıma giremiyecektir. bu vaziyette takım nasıl olabilir? belki şöyle:
avni vahyi, bürhan mitat, nihat, vedat rebii, lâtif, necdet, kemal faruki, mehmet yahut celâl
bu, bizim hususi tahminimizdir. belki de takım büsbütün başka bir şekilde çıkar. her halde bu cihet, g. s. umumi futbol kaptanının bileceği bir şeydir.
galatasaray’ın, geçen seneye nisbetle biraz zayıf olmasına rağmen, azami gayret ve fedakârlıkla oynıyacağı şüphesizdir. cuma günü rakiplerinin oyununu görerek bir fikir de edinmiş olmak gibi bir istifadeleri de vardır. gençlerimize, muvaffakiyet temenni ederiz.
26 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
aris kafile reisi ne diyor?
yunan takımının kafile reisi m.angelos maçtan sonra şu sözleri söylemiştir:
« — ben daha ziyade idareciyim. bu itibarla sizinle teknik konuşmıyacağım. o ciheti kaptandan sorunuz. yalnız ben takımımız hesabına, milletimiz hesabına istanbul'luların gösterdikleri fevkalâde hüsnü kabulden hakikaten çok mütehassis olduğumu söyliyebilirim. fenerbahçe’liler doğru, favulsüz bir oyun oynadılar. hakem de şayanı teşekkür bir dürüsti ile maçı idare etti.
26 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
kaptanlar ne diyor?
takım kaptanı m. vikelides’in beyanatı:
— evvelâ şunu söyliyeyim ki, ahali tarafından hakkımızda gösterilen samimî tezahüratın derecesini gördüğüm zaman ağlıyacak kadar mütehassis oldum.
şimdi oyunun fennî kısmına geçebiliriz. fener’in bilhassa hücum hattı çok güzel solaçık enternasyonal bir oyuncu derecesinde çok kıvrak oynuyordu. yalnız biraz daha asabileşmese idi daha çok muvaffak olurdu.
soliç te paslarını yerinde vermek itibarile çok muvaffak oluyordu.
şimdi karşımda oynıyan fener’in kaptanı zeki beyin oyununa geçelim: hakikaten soğuk kanlılığı ile, yerinde arkadaşlarını besleyişlerile, şütlerinin çok âni oluşu ile cidden çok muvaffak olan bir oyuncudur. ben onu karşımda biraz yaşça geçmiş gibi gördüğüm zaman, ne yalan söyliyeyim, biraz memnun olmuştum. fakat sonradan gördüm ki hücum hattının en tehlikeli uzuvlarından biri idi. ben onun bu halini gördükten sonra bütün oyunculara onun etrafından ayrılmamalarını söyledim. hakem için bir şey söylemek, oyuncu olduğum için hakkım değildir. fakat heyeti umumiyesi itibarile güzel idare ettiğini söyliyebilirim.»
26 teşrinievvel (ekim) 1930 tarihli cumhuriyetten;
yunan'lı sporcuların tenezzühü
dün aris takımı oyuncuları ve onlarla şehrimize gelmiş olan selânik gazetecileri, refakatlerinde eşref şefik b. olduğu halde otomobillerle askeri müzeye, sultan ahemt meydnına, sultan ahmet camiine, oradan kariye camiine gitmişler, müteakıben de darülfünunu gezmişlerdir.
saat altıda galatasaray kulübünde şereflerine bir çay ziyafeti verildikten sonra kulübün galatasaray lisesindeki müzesini ve bütün galatasaray lisesini gezmişlerdir. ekserisi türk’çe bilen kafile rüesası ve selânik gazetecileri gerek kulübün müzesine, gerek galatasaray lisesine hayran olmuşlar, bütün balkan'larda ne böyle güzel bir mektep, ne de bu kadar zengin bir kulüp müzesi görmediklerini söylemişlerdir.
yunan sporcuları ve gazetecileri galatasaray lisesi müdrü fethi beyi ve galatasaray kulübü erkânını hararetle tebrik etmişlerdir.